28
Mayıs
2024
Salı
MAGAZİN

'Bir aşkım vardı o şimdi evli barklı'

"7’n Bitirdin" albümüyle yine dillere dolanan Nazan Öncel, uzun süren sessizliğini ilk Kelebek okurları için bozdu. Oya gibi işlediği şarkılarını nasıl yazdığından ’estetik yaptırdı’ dedikodularına ve "O şimdi evli barklı" dediği aşkına kadar birçok konuda özel açıklamalarda bulundu. İşte "Hüzün benim öteki adım" diyen hüzünlü diva ve "7’n Bitirdin"...

Aynı Nakarat, Gitme Kal Bu Şehirde, Áşık Değilim Olabilirim gibi her şarkısı hit olan "Bir Hadise Var" (1992) albümüyle girdi hayatımıza. Sonra "Ben Böyle Aşk Görmedim" (1994) albümünde Aşk Beklemez dedi ki, bu şarkı Türk popunun en eşitlikçi pop şarkısı olarak hafızalarımıza kazındı. Ama asıl gerçek kimliğini ve şarkı sözü yazarlığını "Göç" (1995) albümüyle kabul ettirdi. Bu üçüncü albümünde Gidelim Buralardan şarkısıyla Türkiye’de tüm zamanların en iyi 10 pop şarkısından birine imza attı. Göç’ün ardından fazla bekletmedi, bir yıl sonra elektro gitar ve bağlamanın kardeşliği; "Sokak Kızı" albümüyle marjinal kişiliğinin sundu kitlelere. Tarih 1999’u gösterdiğinde ise "Demirden Leblebi" ile sadece müzik piyasasına değil medyanın da gündemine bomba gibi düştü. Demirden Leblebi ve Sokarım Politikana şarkılarını kolay kolay hazmedemedi bazıları. Ama o duruşundan ve söylemlerinden hiçbir zaman taviz vermedi. Beş yıl aradan sonra zillerini takıp "Yan Yana Fotoğraf Çektirelim" ile ruhunun neşe kapılarını açtı... Öykünün geri kalanını çoğunuz biliyorsunuz. Aşkım Baksana Bana, bütün müzik marketlerde yankılanıyor. Sevdiğine börekler açan, yeri gelince Sokarım Politikana diyerek postasını koyan, tırnaklarıyla kazıyarak ulaştığı zirvede hálá ’sokak kızı’ kalabilen, aşkı yaşarcasına anlatan Nazan Öncel hakkında söylenecek çok şey var ama aslında onu yine en iyi kendi şarkıları anlatıyor... Nazan Öncel, bizi kırmadı ve uzun süren sessizliğini Kelebek okurları için bozdu. İşte Nazan Öncel işte "7’ n Bitirdin"...

"...Karşıdan karşıya geçerken havalara bakıyorum / Üstüne yürüyorum arabaların / Daha ne söyleyeyim bilmem ki? / Bu dudaklar artık seni öpmeyecek / Her gece her gece ölünmüyor iki kere"... Nasıl kağıda dökülüyor böylesine sağlam sözler?

- Bunları yazmak için özel bir şey yapmam gerekmiyor, yaşamak yetiyor. Hayat zaten bunları kendiliğinden ayağıma getiriyor. Bu yüzden kalbim ne diyorsa onu söylüyor, onu yazıyorum. Sadece kalbim var bu şarkılarda.

Şarkı sözlerinin izini sürerek epey soru yönelteceğim size. El Kızı mesela... "Acılar acıları kovaladı... Benim dertlerle kanbağım mı var / Hayat beni güzel ağırlamadı" diyorsunuz. Hayat sizi güzel ağırlasaydı yine böyle damardan şarkılar besteler miydiniz?

- Acı insanı pişiriyor, çiğ kalmak gibi bir vahameti kaldırıyor ortadan. Keder, hasret, kaygı, umutsuzluk ve acı gibi duyguların insanın bünyesinde olmayacağını varsayamıyorum. Neşeyi, mutluluğu ve umudu inkár edemeyeceğim gibi, bu duygularında bünyemdeki varlığından memnunum. Dolayısıyla bütünün izlerini sürüyorum. Bu duygular olmasaydı durum nasıl olurdu düşünemiyorum bile.

İkinci soruyu biraz daha açmak istiyorum; ’sokak çocuğu’ olup bu şarkıları bestelemek yerine, "Steril ortamda yetişen bir lojman çocuğu olarak büyüyüp o acıları yaşamasaydım" dediğiniz oldu mu hiç?

- Sanırım bu anlamda apartman çocuğu olmak istemezdim. Eduardo Galeano steril ortamların çocukları için şöyle yazmış "Tepetaklak Dünya" kitabında: "Onlar zırhlı araçlarında okullarına giderken şehirlerini bile sadece şöyle bir uzaktan görebiliyorlar. Asıl yalnız çocuklar bunlardır." O yüzden acı bizi bozmaz, çiğlikten kurtarır olgunlaştırır.

Zehirli Sarmaşık’ta ise ’fiyakalı ölüm’ü arıyorsunuz. Hiç fiyakalı bir ölüm aradınız mı?

- Her insanın bazen canına doyduğu anlar olur, hayat bu çünkü. Ancak ölümün fiyakalısı da, fiyakasızı da çare değildir. Zaman en iyi ilaçtır, fakat yara izleri mutlaka kalır. Yüzümdeki çizgilerim, gözlerimdeki gölgeler gibi.

Nazan Öncel kendine nasıl bir fiyakalı ölüm seçer?

- Karşıdan karşıya geçerken havalara bakmak işimi görebilirdi sanıyorum.

Ölümden sonra ne var?

- Buradan sonrasını ben de bilemiyorum. Dünyanın haline bakarsak cehennemin boşaldığını düşünüyorum. Oğlum çok küçükken öğretmeni Fatiha duasını ezberlemesini istemiş, o da ezberleyemediği için ağlarken uyuya kalmıştı. Sabah kalktığında sevinçle çığlık attı. "Ezberlemişim anneciğim" dedi. Kanımca yukarıdan büyük bir yardım almıştı.

ESTETİK YOK, İNCE DÜŞÜNDÜM İNCELDİM

Sizi ilk defa kısa eteklerle görüyoruz, keşke bugüne kadar giymiş olsaydı da demedik değil. Çok yakışmış çünkü. Ama bu, estetik yaptırdı dedikodusunu da beraberinde getirdi.

- Dediğiniz gibi ilk defa kısa eteklerimi dizlerimden yukarıda görenler kestirmeden bu sonuca vardılar. İnce düşünmekten inceldim diyelim isterseniz. Şaka bir yana, bir insanı hayata bağlayan duygularıyla beraber acı, tatlı yaşadıklarıdır. Yer çekimine ve zamana kimse karşı koyamaz. Çünkü zaman kimseye ayrıcalık tanımaz. Estetik yaptırmak elbette bir tercih meselesidir ve şekilci olmakla ve hayata nasıl baktığınızla ilişkilidir. Şarkılar yazan insanların böyle şeylere ihtiyacı yoktur. Gözlerimin altındaki, alnımdaki çizgilerimi sevdiğim kadar göbeğimi de, gıdığımı da seviyorum. Onlara kıyarsam kendime ve bütün yaşadıklarıma ayıp etmiş olurum. Hayatta hiç ağlamamış insanlar gibi olmak en son istediğim bir şey bile olamaz. Çizgilerimle mutluyum ve böyle yaşlanıp böyle aranızdan ayrılmak isterim. Dünya acıların, yoksulluk ve açlıkların ve savaşın ve ölümlerin ortasındayken insanların nasıl görünmeliyimleri düşünmesi bana çok acı veriyor. Nazan Öncel bütün bu saydığım nedenlerden ve kendine olan saygısından ötürü bunu yapmaz. Sevenlerim kalbini serin tutsun.

- Sizin şarkılarınızla aşka biçim veren hayranlarınız için hayatınızdan aşka dair bir kareyi kelimelere döker misiniz? Kişi ya da zaman önemli değil.

Dökemem. Çünkü o şimdi evli barklı. Kimsenin ağzının tadı kaçsın istemem. Zehirli Sarmaşık ve 7’n Bitirdin bu hissiyatımı en iyi yansıtabildiğim şarkılarımdır diyebilirim.

- "Aşkım Baksana Bana" şarkısı için káğıttan bir kostüm tasarladığınızı ve yaptınız, bu káğıda neler yazmıştınız, içinde dün mü vardı, bugün mü? Bugünden çok dün var, ama asıl kalbim var. Bu albüm gözyaşlarımla bezeli bir albüm oldu. Şarkıları yazdığım ve hazırladığım süreç çok acılı, çok sancılı geçti. Bu yüzden şarkılar alabildiğince sulu gözlü oldu.

İbo bu şarkıyı sevdi

- "Bırak Konuşsunlar"daki áşık olunan erkek profili, ’kadınlar güce tapar’ sözünü hatırlattı desem...

Buradaki güçten kasıt, iktidar ve paraysa, kadından kadına değişir sanırım. Bazı kadınlar erkeğin cüzdanıyla ilgilenirken başka bir kadın da sadece kalbiyle ilgilidir. Bu şarkıdaki kadın bütün kuvvetini aşktan, sevdiğinden alan kadındır. Kendi adıma söylemem gerekirse, ben kalbe tapanlardanım. Bu arada siz "Bırak Konuşsunlar" deyince aklıma geldi. Albüm çıkmadan 20 gün kadar önce İbrahim Tatlıses geldi. İlk defa bu albümü bir sanatçı dostumla paylaşmış oldum, birlikte dinledik.

- Albümde bütün şarkılar çok güzel, favorisini bulmakta zorlanmadı mı?

Bırak Konuşsunlar’ı çok sevdi.

Hürriyet’ten Emel Armutçu, "Demirden leblebiler yutmuş bir yalnız kalp" başlığı ile sunmuştu portrenizi. Sizi özetleyen bir başlık mı? Ya da siz hayatınıza hangi başlığı atardınız?

- "Hüzün benim öteki adım" uyardı mesela.
Hürriyet/Mevlüt Tezel
Yayın Tarihi : 6 Kasım 2006 Pazartesi 17:23:56


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?