30
Mayıs
2024
Perşembe
MAGAZİN

Bir konserle dünya turu!

 
Pink Martini, iki ayrı konserle İzmir ve İstanbul’daki dinleyicilerini ülke ülke gezdirdi. Solistle piyanistin Türkçelerini konuşturdukları etkileyici konserin sonunda dinleyiciler birkaç kadeh martini içmiş gibiydi


Gönderilen basın bültenlerinde, “Türkiye’de büyük bir hayran kitlesi edinen, her konserde biletleri günler öncesi tükenen Pink Martini ile dans etmeye hazır mısınız?” diyordu... Önceki gece Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda gördük ki, millet grubun şarkılarını hep bir ağızdan söylemeye de, dans etmeye de dünden hazırdı!
Pink Martini, “Sympathique” ve “Hang on Little Tomato” albümlerinin ardından geçen sene çıkardıkları “Hey Eugene!”nin Avrupa turnesinde cumartesi İzmir Çeşme, önceki akşam da İstanbul’da sahneye çıktı.

Türkçeyle giriş
İstanbul Caz Festivali kapsamında , Pasion Turca katkılarıyla düzenlenen konser, grubun kurucusu piyanist Thomas M. Lauderdale’nin Türkçe söylediği “İyi akşamlar ABD’li bir grup olarak yeniden İstanbul’da olmaktan çok mutluyuz” sözleriyle başladı. 12 kişilik ekibin ilk parçası enstrümantaldi. 

Ardından parıltılı sesi ve sahneyi dolduran görüntüsüyle China Forbes sahnedeydi... Eski bir Küba şarkısının başına eklenen Türkçe sözler, grubun seyirciyle kuracağı müthiş bağın habercisiydi.

Çalışmak istemiyoruz!
Sonrasında 14 yıllık grubu şöhrete kavuşturan Fransızca şarkı geldi: Je ne veux pas travailler... Yani “Çalışmak istemiyorum”... Bu sözler Açıkhava’yı dolduran 4 bini aşkın kişinin en az yarısı tarafından dillendirildi. Hele o güzel pazar akşamında kim çalışmak isterdi ki? 

İspanyolca, İngilizce, İtalyanca, Fransızca, Japonca, Arapça şarkılar birbirini kovaladı. Rusça sözler de vardı.
Pink Martini klasiklerinden “Lili” ile kalçalardaki kıpırdanmalar başladı, İspanyolca aşk şarkıları kanları kaynattı. 

Rita Hayworth’dan Marlene Dietrich’e birçok efsane tarafından söylenmiş bir şarkı esti sahnede: Amado Mio... Aşk şarkısı yüzlerce ağızdan sevgi duası edercesine tutkuyla söylendi. 

Sarı-Mohikan saçlı piyanist Thomas’ın “Hang on Little Tomato” adlı albümlerine de adını veren şarkının oluşum hikâyesini Türkçe anlatmaya çalışması muazzamdı. Life dergisinde 1964’te yayınlanan bir ketçap reklamında, dalında büyümekte olan bir domatese “Dayan küçük domates” deniyordu: 

“Büyü, sert ve sulu bir domates ol, ketçap olup güzel bir hamburgere konacağın günü bekle!” Bu umut dolu (!) şarkının ardından yine hep bir ağızdan söylenen “Que Sera Sera” geldi... Zaten kaç şarkı hep bir ağızdan söylenmedi ki?
Gruptan izleyiciye geçen muhteşem bir enerji, mutluluk ve rahatlama duygusu vardı. 12 kişinin enerji dolu birlikteliği ve uyumu etkileyiciydi.

Bu kadın aranmaz mı?
Ardından Oregonlu grubun ilk Arapça şarkısı “Bukra Wba’ Do” geldi. Adı “Yarın ve yarından sonraki gün” anlamına gelen parça, bir adamın âşığına kavuşma hikâyesini anlattı bizlere.
“George W. Bush, Portland Oregon’dan hep ‘küçük Beyrut’ diye bahsediyordu. Abdel Halim Hafez’in bu şarkısını kaydetmemiz Bollywood şarkılarına ithafendir” diyen piyanist ve aktivist Thomas Lauderdale bir konserde daha Bush hükümetini eleştirdi; Obama’ya da bir selam çaktı İstanbul’dan. 

“Donde Estas Yolanda” ile “Neredesin?” diye diye Yolanda’yı ararken bizleri oynatan Pink Martini, son albüme adını veren “Hey Eugene”yi seslendirdi. Grubun solisti China Forbes, bu şarkıyı New York’taki bir partide tanışıp telefon numarasını verdiği ancak kendisini hiç aramayan Eugene için yazdığını anlattı. Sahnede öyle hoştu ki, hepimizin onu aramayan adama kızmasını sağlamayı başardı!
“U Plavo Zoru”nun ardından “Uno Notte Napoli” ile “Napoli’de bir gece” geçiren bizler “Dosvedanya mio bombino” ile Rusya ile İtalya arasında seçim yapması gereken bir adamın hikâyesini dinledik. Konseri izleyen manken Tuba Ünsal’ın şarkıya gösterdiği tezahüratı da not ettik...

Üsküdar’a gider iken...
Büyük alkışlarla sahne arkasına giden Pink Martini, yine o alkış ve ıslıklarla geri döndüğünde “Üsküdar’a Gider iken”i söylüyordu... Türkçe, “Sizi seviyorum. Haydi, dans edin” diyen solist bizi “Brazil” ile Brezilya’ya götürüp getirdi ve Pink Martini konseri bitirdi...
İzleyici ise birkaç “Pink Martini” devirmiş hafif sarhoş halde, yüzlerde bir gülümsemeyle koyuldu dönüş yoluna...

Milliyet
Yayın Tarihi : 8 Temmuz 2008 Salı 15:54:25


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?