22
Mayıs
2024
Çarşamba
MAGAZİN

Canlı yayında küfür!

Bu sıcaklarda onca seyahat ve şehir şehir dolaşmanın bir faturası olmalıydı elbet... Nitekim oldu da... Bu sıcaklarda üşütüp yatağa düşmeyi de becerdim sonunda... Pazartesi gününü evde bir elde telefon, diğer elde televizyonun uzaktan kumandasıyla geçirdim.
Ve bolca TV kanalları arasında zapping yapıp durdum.

Kanal 7'de İkbal Gürpınar'ın "İkbal'le Küçük Mutluluklar" adlı bir programı var. Seçil'in konuk olduğu programda konu döndü dolaştı küresel ısınmaya, su kaynaklarının dikkatli kullanılmasına geldi.

22 Temmuz seçimlerinde Ankara'dan milletvekili aday adayı olarak AKP'ye başvuran ama listeye alınmayan Gürpınar, umumi tuvaletlerde bazı kadınların suyu nasıl hovardaca kullandıklarını anlatacak.
Gürpınar'ın hedefinde de tuvaletlerin lavabolarında ellerini sabunlayıp yıkayan kadınlardan bazılarının ellerine mikrop bulaşmaması için muslukları açık bırakanlar var...

Önce "Onlar için şimdi bir şey diyeceğim ama sunucuyum söyleyemem" dedi. Ancak belli ki laf gırtlaktaki dokuz boğumu da aşmış, dilin ucuna kadar gelmiş. O lafı söylemese çatlayacak. Ve sonunda kendini tutamayıp, "Eşşoğlu eşekler demem lazım ama demiyorum" dedi.
Müteassıp bir izleyici kitlesine sahip Kanal 7'nin stüdyosunu dolduranlar, canlı yayındaki bu spontane küfürü çok beğenince Gürpınar da gaza gelip bis yaptı.

Şimdi bu olay başka bir kanalda olsa eminim izleyiciler, RTÜK'e ihbar yağdırır, RTÜK de gerekeni yapar.
RTÜK Başkanı'nın eski bir Kanal 7 yöneticisi olması nedeniyle "İkbal'le Küçük Mutluluklar"daki bu küfür olayı bakalım nasıl kapanacak?


Magazinciler teneke, siz altındansınız!

Gazetelerin hafta sonu ekleri için şov dünyasının ünlüleriyle söyleşi yapanların magazincilerle ne alıp veremedikleri var bilmiyorum.
Hafta sonları okurları daha hafif, tebessüm ettiren yayınlar verme adına çıkan eklerde yapılanlar da A'dan Z'ye magazin.
Tabii "Magazin"i sadece "kim kiminle çıkmış" diye sananların algısını bir yazıyla değiştirecek halim yok. Ama bu arkadaşlardan bazılarının üslubundan şunu hemen algılamak mümkün:
Magazinciler tenekeden yapılmış, onlar altından... Aramızda o kadar fark var yani...
Beğenmeyip, küçümsedikleri o magazinciler olmasa ne söyleşi yapacak ünlü bulabilirler ne de arama motoru google'da onlar hakkında bilgi edinebilecekleri haberler. Magazinciler sütten çıkmış ak kaşık mı? Tabii ki değil. Yeteneklisi var, yeteneksizi var. Tıpkı onlarda olduğu gibi... Yapılan iş belli.

Şov dünyasının hiçbir ünlüsü eklerde çalışan bir gazeteciye kara kaşı, kara gözü için randevu vermez.
Albümleri çıktığında, filmleri vizyona girdiğinde ya da konserlerinin tanıtımı için basın danışmanları veya menajerleri, çoğunlukla aynı gün ve aynı yerde birer saat arayla randevu verirler.
Magazin dünyasına yıllarını vermiş insanların onca yılda tanıyamadığı ünlüleri o kısacık zaman dilimi içinde tanıyıp teslim bayraklarını da çekerler.
Karşılarındaki ünlünün her söylediğini doğru kabul edip onların aÇzından da magazincileri yerle yeksan ederler.
Siz bu söyleşilerde halen uyuşturucu kullandığını ya da seviyeli ilişkilerini paraya tahvil ettiğini itiraf eden bir ünlüye rastladınız mı?
Onlar haftada bir, bilemedin iki söyleşi yapar.
O beğenmedikleri magazincilerden her gün bir haber getirmeyen ilk tensikatta gider.
Kader...


AKP'ye oy vermeyen Reinacılar isyanda

Eminim bu elektronik posta birçok insana ulaşmıştır.
Zekice düşünülmüş bir şey olduğu için ben de onu sanal ortamdan alıp gün ışığına çıkarmak istedim.
Malum Reina'nın ve SuADA'nın sahibi Mehmet Koçarslan, 22 Temmuz seçimlerinden sonra müşterilerinin yüzde 90'ının AKP'ye oy verdiğini açıklayıp AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip ErdoÇan'ı Reina'ya davet etmişti.


Reina'ya gidip de AKP'ye oy vermeyen yüzde 10'luk kesim ses ve Koçarslan'a mektup verdi. İşte Alper Ünal'ın Reina'da yemek yediği gece Mehmet Koçarslan'a hitaben kaleme aldığı mektup:
"İşletmenize gelenlerin siyasi görüşünü nasıl biliyorsunuz bilmiyorum, kapıda kimse siyasi görüşümü sormadı. Ayrıca burası eğlence yeri mi yoksa siyasi parti merkezi mi? Bilginiz için; Nişantaşı'nda arkadaşımın görevli olduğu sandıktan 220 CHP oyuna karşılık 15 AKP oyu çıktı, Bağcılar'da ise tam tersi oldu. Müşteri kitleniz orasıysa, bu şekilde demeçler vermeye devam edin. Tayyip Bey geldiğinde de kuru pasta/limonata faturasını bana gönderin lütfen."


Ali Eyüpoğlu / Milliyet
Yayın Tarihi : 8 Ağustos 2007 Çarşamba 11:34:13
Güncelleme :8 Ağustos 2007 Çarşamba 18:12:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?