16
Mayıs
2024
Perşembe
MAGAZİN

Forutan gördüklerini yazdı...

AKŞAM yazarı Mansur Forutan, Nişantaşı’nda kapı komşusu Ahmet Hakan’ın oyuncu Pelin Batu ile ilişkisine nasıl tanık olduğunu yazdı: Pazar sabahı mahalledeki gürültü ile herkes pencereye fırlamıştı. Uyumak için yatağıma dönerken Ahmet’in evindeki manitayı camdan gördüm.


Sabahın köründe magazin bombası

Sezer’in veda ziyaretleri karşısındaki hissiyatım, Samsun’u vuran sel, Ankara-Bağdat ilişkileri, Amerikan ekonomisinden gelen cızırtılı sesler...

Bunlardan yazı çıkar mı?

Çıkar çıkmasına da çok sıkıcı olur bu sıcaklarda. Zaten güne hırt başladım. Klimadan belim tutulmuş, sünnetli bebe gibi yürüyorum.

Magazinden de pek anlamam. Kim kimdir pek bilmem, bildiğim de genelde yanlış çıkar.

Ama geçen pazar günü büyük bir magazin olayı kucağıma düştü.

Şimdi ya yukarda sıraladığım sıkıcı konulara gireceğim, ya da magazin yazacağım ve sanırım magazin daha iyi gider şimdi.

Teşvikiye’nin iyi insanları için pazar günleri önemlidir. Çünkü sadece pazar günleri, matkap, testere, kompresör, korna, zımpara falan sesi olmadan uyanma şansı bulabilirler.

Geçen pazar bu tanıma uygun başlamadı.

Sabahın sekizi ve bütün zamanların en büyük gürültüsü mahalleyi vurmaya başlayınca, “tamam dedim darbe oldu, dayanılmaz ses de tanklardan geliyor.”

Kafamı yastığın altına gömmek suretiyle hem darbeden hem de gürültüsünden kurtulamayacağımı anlamam çok kısa sürdü.

Çaresizce olan biteni görmek ve anlamak için ön taraftaki cama yöneldim.

Paletli dev bir iş makinesi asfaltı deliyordu. Tekrar ediyorum günlerden pazar, saat sekiz civarı.

Kafamdan on milyonuncu kez “bu şehirde yaşanmaz artık, ben kimim, n’apıyorum falan” diye geçirirken hemen bitişik komşum Ahmet Hakan’ın da gelişmeleri kaygıyla izlediğini fark ettim. Bir yandan da patlamayan afyonuyla mücadele ediyordu.

Göz göze geldik. Ahmet’e “senin çevren sağlamdır, kimi arıyorsan ara buna bi’ son verdir” diye baktım, o da bakışlarıyla “oha” pazar günü sabahın sekizinde kimi arayayım” diye karşılık verdi.

“İyi o zaman ben kendimi camdan atıyorum” demeye kalmadı, karşı apartmanın dördüncü katından davudi bir ses o dev makinenin sesini bastırdı.

Yerinde ve zamanında yapılmış, dahası zekice kurgulanmış küfre bayılırım.

Karşı apartmandan gelen, o kıvamda bir küfürdü. Hatta küfretmek bir bilim olsaydı, bu kesinlikle Nobel’i alırdı.

Karşı apartmandaki amca gürültüyü durdurmuştu, ve bunun karşılığında da “Beybaba sen bizim her şeyimizsin” tezahüratına özne olma şerefine nail olmuştu. Ahmet’i bilmiyorum ama ben bi’ tür düşman işgalinden kurtulma ruh haline bürünmüştüm. Ahmet’e gene bakışlarımla “ben uzatmaları uyumaya gidiyorum” demek için döndüğümde tek başına olmadığını fark ettim.

Yanında bi’ manita vardı!

Fırsatı kaçırır mıyım hemen yattım röntgene.

Ahmet’le kurduğumuz hava köprüsüyle -bu köprü çamaşır ipine bağlı bir sepetin yatay düzlemde ileri-geri gidip gelmesi esasına göre tasarlanmıştır- kitap gazete, film, Tekel, kuru bakliyat, battaniye, temiz iç çamaşırı, pornografi falan alıp veririz.

Olası bir Haşmet B. kuşatmasına karşı, geçen yıl aldığımız önlemlerden biriydi bu hava köprüsü. Ayrıca birbirimize göz kulak olmak için de prensip kararı almıştık. Yani, röntgen serbest... Yani yaptığım iş kesinlikle yasal!

Uzadı değil mi? Kimmiş bu manita tıraşı kes de söyle dediğinizi duyar gibiyim.

Peki, o zaman benden duymuş olun...

Uzun süren araştırmalarım sonucunda manitanın Pelin Batu olduğunu buradan ilan ediyorum...

Alın size magazinin şahı...

Mansur Forutan
Akşam
Yayın Tarihi : 25 Ağustos 2007 Cumartesi 09:48:07


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?