26
Mayıs
2024
Pazar
SAĞLIK

TÜRKİYE YAŞLANIYOR, İLAÇ TÜKETİMİ HIZLA ARTACAK

Yıllardan beri ilaç firmalarına yönelik, "Para kazanmak için aslında hastalıkları da onlar geliştiriyor." iddiası dilden dile söylenir. 41,5 milyar dolar ciro yapan İsviçre merkezli ilaç firması Novartis'in Türkiye ülke başkanı Güldem Berkman'ın bu eleştiriye cevabı ilginç: "İşimiz insanı o kadar çok ön plana koyuyor ki, bu türden olumsuzlukların yapılabileceğini düşünemiyorum bile. İlaç firmalarının çalışmaları sayesinde ortalama insan ömrü 100 yıl içinde 47'den 77'ye çıktı. Eleştirenler bu noktayı da görmeli."

Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü mezunu Güldem Berkman, Harvard Üniversitesi'nde finans, pazarlama ve insan yönetimi konusunda sertifika programlarına katılmış. Kariyerine Radiometer'da satış uzmanı olarak başlayan Berkman, Eczacıbaşı Procter&Gamble'da teknik marka müdürü, OTC (reçetesiz satılan ilaçlar) marka müdürü ve Danone/SA'da su ve süt ürünleri bölümlerinde pazarlama müdürü olarak görev yapmış. 2001 yılında Novartis'in iş bölüm direktörü olan Berkman, kariyerine Türkiye pazarlama direktörü, Türkiye Novartis satış direktörü ve Novartis Macaristan ülke başkanı olarak devam etmiş. 2008 başından bu yana da Novartis Türkiye ülke başkanı ve ilaç sektörü genel müdürü olarak devam eden Berkman, TÜSİAD ve YASED üyesi. Güldem Berkman ayrıca AİFD yönetim kurulu başkan yardımcılığı görevini de yürütüyor.

DOĞRU İLETİŞİM HER ŞEYİN İLACI

"Üç yıldan bu yana Novartis Türkiye'nin genel müdürüyüm ve ne iş yaparsam yapayım fark yaratılmalı prensibiyle çalışırım. İnsanlar sevdiği işte çalışmalı düşüncesine de çok inanırım. Novartis hırslı ve başarı kriterini önemseyen bir şirket, ama vizyonunda her zaman önce insan var. Benim de öyle. Kişisel olarak inandığım bir başka nokta da sevilen işin doğru bir ortamda yapılmasının önemi. İşte bu sebeple Novartis'te olmaktan mutluyum. Doğru iletişimin her derde deva olduğunu düşünenlerdenim, bu sayede de doğrudan iletişim kurar; bir sıkıntı olduğunda problemin üstüne giderim. Kişisel olarak pozitif karakterde olmayanlarla çalışamam." diyen Berkman'a, bir kadın olarak yönetim basamağının en üstüne çıkarken yaşadıklarını soruyorum.

SON YILLARDA YÖNETİCİLERDE ARANAN ÖZELLİK DEĞİŞTİ

"Araştırmalar son dönemde yöneticilerde aranan özelliğin yılmazlık olduğunu söylüyor. Belki tüm yetenekler öğretilebilir ama yöneticide 'yılmazlık' duygusu temel bir duruş olarak zaten var olmalı." ifadelerini kullanan Güldem Berkman'a son dönemde Novartis'te öne çıkan ve 'ayrımcılığa son' diyen dönüşümü soruyorum. Çünkü bırakın Türkiye'yi, Novartis dünyasında kadın üst düzey yönetici yokken bir anda 5 kadın yöneticinin göreve gelmesi bir şirket politikası olsa gerek.

"2004'te kurumda bir değişim başladı. 'Değişim ve dahil etme' adı verilen bu yeni sürece kadın yöneticiler davet edildi ve hızlı bir geliştirme programı başlatıldı. Bize gelince; Türkiye, Novartis'in en büyük operasyonlarından biri. 140 ülke arasında 9. sırada yer alıyor. Önce Macaristan'da, şimdi de Türkiye'de üst yönetime gelen ilk kadın yöneticilerden biri olarak her zaman pozitif ayrımcılık gördüğümü söylemek isterim." diyor.

İLK OLMAK, İLK ÇAREYİ BULMAK İDDİASI

Novartis'in misyonu; yaşam kalitesini artırarak süresini uzatmak ve daha da önemlisi hayat kurtarmak. 140 ülkede 100 bin çalışanıyla hem dünyada hem de Türkiye'de sağlık hizmetleri alanında lider firmalardan biri olarak anılan Novartis, yenilikçi bir şirket. Yenilikçi olmasının gerisinde Ar-Ge çalışmaları yatıyor. Cirosunun yüzde 17'sini araştırmaya ayıran şirket, hem kendi içinde çalışmalar yapıyor hem de saygın araştırma kuruluşlarıyla işbirliği halinde. Bu amaçla kendi alanında bir yenilik olarak da ifade edilen Biyomedikal Araştırma Enstitüsü'nü kurmuş.

Novartis Ar-Ge'si, değişen dünya trendleriyle henüz karşılaşılmamış tıbbi ihtiyaçlara yöneliyor ve ürünler geliştiriyor. Örneğin gelişen teknoloji ve kentsel yaşamın gereği olarak ortaya çıkan hareketsiz yaşam tarzı ve sağlıksız beslenme sonucu artan kalp hastalıkları ve ölüm sayısı, bu konuda mutlaka acilen bir şeyler yapılması gerekliliğini ortaya koymuş. Novartis de sadece ilaçlarla değil, probleme dikkat çekmek üzere sosyal kampanyalar düzenliyor. Novartis'in diğer yenilikçi ürünleri hava kirliliğine karşı solunum, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine yönelik olanlar, giderek artan merkezi sinir sistemi hastalıklarına yönelik çözümler ve ülkemizde henüz beklenen oranda artmasa da organ nakli sonrasında ortaya çıkabilecek enfeksiyonlara karşı ilaçlar konusunda araştırmalar yapıyor. Ayrıca modern çağın iki illeti alerji ve kansere yönelik araştırmalarını kesintisiz sürdürüyor.

Novartis'in listesinde OTC, göz bakım ürünleri ve hayvan sağlığı ilaçları da yer alıyor. Genel merkezi İsviçre Basel'de bulunan Novartis'in yıllık Ar-Ge bütçesi ortalama 7,2 milyar dolar civarında. Türkiye'de 50. yılını kutlayan şirketin, 17 ülkede 24 tesisi bulunuyor. Türkiye'deki personel sayısı ise 2 bin 400. Şirket kendi sektöründe pek çok ödüle layık görülmüş. Novartis Biyokimya Araştırmaları Enstitüsü geliştirdiği kanser ilacıyla 'sanayi' kategorisinde ödül alırken, Pekin Mikrobiyoloji ve Epidemiyoloji Enstitüsü'ndeki ekibinin Novartis işbirliği ile geliştirdiği sıtma ilacı ise 'Avrupa dışı ülkeler' kategorisinde ödül almış.

Hayat kurtaran ilaçlar geliştiren bilim adamları, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Patent Ofisi tarafından bu sene 'Avrupa Yılın Mucitleri' unvanıyla ödüllendirilmiş. Novartis ürünleri 2008 yılında 850 milyon insanın sağlığını korumada ve hayatını kurtarmakta kullanılırken, 74 milyon hastaya, toplamda 1,2 milyar dolar değerindeki tedaviyi bedelsiz veya indirimli olarak ulaştırmış.

Novartis'in dünya çapında net satışları yüzde 9 artmış ve 41,5 milyar dolara yükselmiş. Faaliyet gelirleri ise yüzde 32 artışla 9 milyar dolara ulaşmış. 2008'de küresel mali krize rağmen Novartis, net gelirini yüzde 25 artırarak 8,2 milyar dolara yükseltmiş. Novartis geçen yıl 14 yenilikçi ürünü piyasaya sürerken Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi'nde de sağlığın 'Süper Sektör Lideri' olarak tanımlanmış. Novartis, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu, Brezilya, Çin, Rusya, Güney Kore, Meksika, Hindistan gibi gelişmekte olan pazarlarda önümüzdeki yıllarda daha da büyüyecek.

İLAÇ FİRMALARININ ETİK ANLAYIŞI, TİCARİ ANLAYIŞIN ÖNÜNE GEÇER Mİ?

Novartis'in sağlıklı ve uzun yaşama ilişkin bitmez tükenmez Ar-Ge yatırımları ve ücretsiz tedavileri var. Ancak bir yandan insanları iyileştirmek için kesin çözümler ararken, diğer yandan bu duruşlarıyla ticari anlamda bindikleri dalı kesiyorlar denebilir. İşte bu çelişkiden ötürü her zaman anlatılan şehir efsaneleri vardır. Novartis Türkiye Ülke Müdürü'ne bu hassas konuyu soruyor ve "İlacın alınması için hastalığın var olması gerek. İlaç firmalarının çareyi üretip hastalığı başlattıklarına dair söylenenlere ilişkin ne düşünüyorsunuz?" diye soruyorum.

"Maalesef ilaç sektörünün genel anlamda kötü bir algılanması var. Novartis üst düzey yöneticisi olarak şirketin tüm politikalarına vakıf olduğum düşünülürse, insanı o kadar çok ön plana koyuyoruz ki, bu türden olumsuzlukları yapabileceğini düşünemiyorum bile. Kaldı ki araştırma bütçesinin 1 milyar dolarını sosyal sorumluluk projelerine ayırıp, daha sağlıklı yaşama konusunda dikkat oluşturmaya harcayan Novartis, örneğin kuş gribinin ilacını satarak bu kadar ciroya ulaşabilir mi? Şunu da unutmamak lazım ki yüzyılın başında 47 olan yaşam ortalaması günümüzde Türkiye'de 73, dünyada 77'ye çıktı. Bu da ilaç firmalarının araştırmaları sonucunda gelinen bir durumsa, sektöre ilişkin olumsuz değerlendirmeler de daha insaflı yapılmalı.

İyi yapılan hiçbir şeyi görmeden, 'para kazanıyorlar' noktasından bakıldığı için hep olumsuzluklar konuşuluyor. Ayrıca kazanılan paranın nereye harcandığıyla ilaçların yararlılık derecesine de bakılmalı. Eğer firma fayda-değer kazanç denklemine dikkat etmez ve süreklilik oluşturmazsa sonuç firma adına zaten olumsuzluktur. Dünyadaki tıbbî buluşların yüzde 90'ı ilaç firmalarınca geliştirilirken, Ar-Ge'ye ayrılan 100 milyar dolarlık bütçe de göz ardı edilmemeli.

İlaç sektörü krizden etkilenmedi. Hastaların ilacı kesmesi mümkün olmadığından ötürü sektörümüz krizi pek hissetmedi. Övünçle söylemeliyim ki Türkiye Novartis olarak istihdam oluşturduk ve insan kaynağımızı yüzde 5 artırdık." şeklinde konuşan Gülden Berkman'a, ülkemizin radikal biçimde değişen sağlık politikalarını soruyorum:

YAŞLANMADA REKOR KIRACAĞIZ

"Son 7 yılda yürütülen sağlık politikaları gerçekten iyi adımlar. SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur'un birleştirilmesi doğru bir karardı. Ancak bundan sonra artık fiyat üzerinde ayarlama yapılmamalı. İlaç firmaları inebilecekleri yere kadar indi. Biz AB ülkelerinden yüzde 26 daha ucuzuz. Göz ardı edilmemesi gereken bir diğer husus da, önümüzdeki 30 yıl içinde hızla yaşlanacak ve yüzde 14'ü 65 yaş üstüne çıkacak bir nüfusumuz olacak. En hızlı yaşlanan nüfus olarak rekor kıracağız.

40 yaşından sonra doğal olarak sağlık sorunları başlıyor. Daha açık bir dille söylersek önümüzdeki 3 yıl içinde 40 yaş üstü nüfusumuz 3,5 milyon daha artacak. Sağlık kuruluşları, sağlık politikaları ve sağlık sektörü içindeki tüm bileşenler buna göre hazırlanmalı. Novartis bundan nasıl etkilenecek? Hız ve esneklik her sektörde olduğu gibi bizde de çok önemli. Biz küresel bir kuruluşuz ama buna rağmen esnek olmaya çalışıyoruz.

Beş şirketimizin ürünlerini Türkiye'deki 24 bin noktada satıyoruz. Ayrıca ilgili herkes yaşlanan nüfusun farkında." ifadelerini kullanan Berkman, hazırlıkların yapıldığını söylüyor. Bu öğrendiklerim beni şaşırtıyor. O çok övündüğümüz genç nüfusumuz, genç nüfusa göre belirlenen tüketici talepleri, pazarlama teknikleri vesaire vesaire ne olacak? "Korkmayın 25 yıl sonra, elbette hazırlanırız." diyor.

TÜRKİYE AR-GE BÜTÇESİ NEDEN 1 MİLYAR DOLAR OLMASIN?

Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği'nin yönetiminde görev alan Berkman, Türkiye Ar-Ge bütçesinin 90 milyar dolarlık dünya araştırma bütçesi içinde sadece 30 milyon dolar olduğunu, AİFD olarak bunu 2015'te 1 milyar dolara çıkarma hedeflerinin bulunduğunu söylüyor. Bu rakamın bir kereye mahsus olmadığını, her yıl tekrarlanacağını sözlerine ekliyor. Bu ne demektir? Hem ilaca yakınlık, yani ucuzluk hem de Türk ilaç sektörünün dünyada yeni ilaçlarla söz sahibi olması. Peki bunu engelleyen nedir? Cevap tek: Her anlamda ülkedeki istikrar!

DOMUZ GRİBİ AŞISINI ERKEN ÜRETTİK, ŞİMDİDEN 30 ÜLKE SİPARİŞ VERDİ

Domuz gribine karşı geliştirilen ilk aşı serisi de Novartis'te bulunmuş. Aşı deyip de geçmemek gerekiyormuş. Novartis'in geliştirdiği aşı, genel olarak aşı üretiminde kullanılan yumurtada büyütmek yöntemi yerine, hücrelerde yapılarak gerçekleştirilmiş. İlk üretimin haftalar sonra mümkün olabileceğinin öngörülmesine rağmen aşı, Novartis'in yöntemiyle daha erken üretilmiş ve 30'dan fazla hükümetten de talep almış. Bu vakadan da anlaşıldığı üzere yenilikçilik, Novartis için büyüme ve kârlılıkta rekor demek.

 

Günseli Özen Ocakoğlu - Zaman
Yayın Tarihi : 23 Temmuz 2009 Perşembe 17:50:53


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?