Bu balın son kullanma tarihi 5005

Her şeyin plastik ve dijitale evrildiği bir dünyada yiyip içtiğimiz şeylerin doğal ve organik olup olmadığı sıkça sorgulanıyor.

Çünkü her şeyin içinde suni oluşumlar ve katkı maddeleri var. Tabii doğal olan ürünlere yönelişin de bir tür modaya dönüştüğünü ve bu olağanüstü ilgi neticesinde de her şeyin organik diye adlandırıldığını da söyleyelim. Tabii gerçeği ile sahtesini birbirinden ayırabilmek için iyi bir damak zevkine sahip olmak ve gerçeğini de daha öncesinde tatmış olmak gerekiyor.

Artık gerçeğinin tadında esanslar bile yapılıyor, o da ayrı bir konu. Sahtelik söz konusu olunca bunu balda ayırt etmek en imkansız olanı, hatta neredeyse imkansız. Her neyse amacım sahte ile gerçek bal arasındaki farkları anlatmak değil, uzun yıllar sonra tadıp yediğim organik bir baldan söz açmak. Dünyanın en zengin çiçeklerinin bulunduğu Kaçkar Dağları’nda insanların değil, kraliçe arının kontrolünde yapılan bu yüzde yüz doğal balın lezzetinin anlatılmayacağını en baştan söyleyeyim.

Her şeyden önce “Kaçkar Bal” markasıyla piyasada satılan bu balın görüntüsü, rengi, kokusu ve ağzımda bıraktığı tat her bakımdan farklı. Dünyanın en zengin çiçek çeşitlerinin bulunduğu Kaçkar eteklerinde üretilen ve dünyanın en şifalı balı olarak bilinen bu bal, doğrusu bu nitelendirmeleri fazlasıyla hak ediyor. Böyle bir balı hem yemek hem de üretmek için meraklı olmak lazım.

Kaçkar Bal’ın sahibi Remzi Özbay, iyi bir bal tüketicisi ve meraklısı. Zaten kendisi de Kaçkar yöresinden ve babası da eskiden bal üretiyormuş. 20 yıl tekstil işinde çalıştıktan sonra bir yaz Kaçkar’daki yayla evine tatile giden Özbay, orada Moskova’dan gelen yaşlı bir tıp fakültesi profesörünün o bölgedeki çiçekleri incelediğini görmüş. Profesörden Kaçkar Dağı ve eteklerinde dünyada olan çiçeğin üçte ikisinin mevcut olduğunu duyan Özbay, bu potansiyeli fark edince hem bölgeye teşvik sağlamak hem de organik bal üretmek için kolları sıvamış. Kara kovan ile kendileri için bal yapan akrabalarını toplayarak aradan geçen yedi yılda Kaçkar Bal’ı bir marka yapmış.

Şu an yılda 4-5 ton civarında bal üreten Remzi Bey’in hedefi, on sene sonra 20 tonu yakalamak. Zira bu organik ve doğal bala her geçen gün ciddi oranda bir talep oluyor. 200 kovanla başladıkları işlerinde şu an 1.000 kovana ulaşan Kaçkar Bal, hızlı büyümek istemiyor. “Bizim için öncelik kalite.

Mesela ilk kez 3.000 metre zirvede bal ürettik. Oradaki çiçek daha farklı. Her bölgenin ayrı bir lezzeti var. Artvin gibi küçük bir vilayetin değişik yerlerinde üretiyoruz; ama çok farklı tatlar oluşuyor.” diyen Özbay, balı tamamen en eski geleneklere göre yaptıklarını ve arıya karışmadıklarını kaydediyor. Arıların teknik şeylerden hoşlanmadıklarını ve ne kadar tenha yerde olursa o kadar verimli bal ürettiklerini ifade eden Özbay, modern arıcılıkta her gün arının yanına gidiyor olmayı bir müdahale olarak değerlendiriyor.

“İYİ BAL VİCDANDIR”

Her yıl bahar ayında kovanları tekrar dağın zirvelerine doğru taşıyan Özbay, bazen kovanları ayılardan korumak için çok yüksek ağaca asmak zorunda olduklarını söylüyor. Sahte bal ile gerçek balı ayırt etmenin çok zor olduğunu belirten Özbay, “Çok uzman biri olmadıkça birbirinden ayırmak çok zor.

Doğal balın bedeli vardır. Ucuz bir şey değildir. İyi bal vicdandır. Yoksa balda her türlü numara yapılabilir. Arı hile yapmaz, hileyi insan yapar. Diğer ballar mesela, kalite belgesi var falan; ama üzerine üretim ve son kullanma tarihi yazarlar. Bakanlık beni de zorluyor yaz diye; ama ben yazamam ki. Gerçek balın ömrü 3 bin yıldır çünkü, bilimsel araştırmadır bu. 3 binlik bala üretim ve son kullanma tarihi yazarsam ben malımı yalanlamış olurum.” diyor.

Ağırlıklı olarak süzme bal satan Kaçkar Bal’ı genelde yaşlı insanlar tercih ediyor. Merkez satış yeri Bayrampaşa’da süzmesi 120, peteklisi ise 130 YTL’den satılan Kaçkar Bal’ın kontrolleri organik sertifika verilen firma tarafından her yıl düzenli olarak yapılıyor ve onay belgesi alıyor. Kaçkar balına gösterilen ilgi sadece Türkiye ile sınırlı değil elbette. Bu bal ile Japonya’dan bir firma üç dört yıldır ilgileniyor.

Kaçkar Dağları’nı gezip bal üretme koşullarını yerinde izleyen Japon firması ticarette yüzde 200 garanti istedikleri için henüz ihracat gerçekleşmiş değil. “Bu ise mümkün değil.” diyor Remzi Bey. “İngiltere, Amerika, Almanya ile de balımızı satmak için görüşmeler yaptık. Bunlar büyük firmalar ve gross marketlerde organik satış noktaları var. Orada bizim malı satmak istiyorlar. ‘Senede bize 10-20 ton bal vereceksin’ diyorlar.

Ama ben garanti veremem ki; çünkü bu tamamen doğal.” Japonya’da bu tarz bir balın kilosunun 1.000-1.500 dolar arasında bir rakamla satıldığını hatırlatalım bu arada. Organik bal üretmenin çok maliyetli olduğunu söyleyen Remzi Özbay, şu an ancak maliyetleri kurtardıklarını, kâra geçmenin ancak on tonluk bal satış rakamına ulaşmakla elde edileceğini belirtiyor.

Gerçek bal, her derde deva

Mideye kuvvet verir.

Çocuklara zeka verir.

Tansiyon düşürür, iştah açar.

Doğal diş macunudur, kansızlığı giderir.

Alaca hastalığının şifasıdır.

Kabızlığa iyi gelir.

Damarları açar, romatizmaya ve alerjiye faydalıdır.

Ağrı dindirici özelliği vardır.

Cildi yumuşatır, saçları besler, göze faydalıdır, yara iyileştiricidir.

İshali keser, zayıflatıcıdır.

Ülser ve mideye oldukça faydası vardır.

Nezle ve öksürüğe iyi gelir.

Kalp çarpıntısı için faydalıdır.

Sedef, sarılık ve beyin hastalıklarında kullanılır. Alerjik vakaları önler.

Gözün görme gücünü kuvvetlendirir.

Şifa kovanına ulaşmak için...

Rami Kışla Cad. Hekimoğlu Plaza No: 105/3

Topçular-Bayrampaşa-İstanbul

Tel: 0212 612 51 32