22
Mayıs
2024
Çarşamba
SAĞLIK

Oksijenin yarattığı mucize

İlk kez 1856'da mikrop öldürücü özelliği fark edilen, Dr. Albert Wolf tarafından 1. Dünya Savaşında kangren ve savaş yaralarına karşı kullanılan, 2. Dünya Savaşı yıllarında da Hitler'in talimatıyla savaş pilotlarına uygulanan ozonun, 150 yıllık insana yönelik kullanım öyküsünde alınan başarılı sonuçlar, giderek yaygınlık kazanmasına yol açtı.

Türkiye'de de uygulanmasına başlanan “vücudu oksijene boğmak” olarak adlandırılan ozonla terapinin, yaşlanmayı geciktirici, dolaşım hastalıklarını tedavi edici özelliğinin yanında bağışıklık sistemini aktive ederek kanserle mücadeleyle Hepatit B ve C hastalıklarında olumlu sonuçlar verdiği, iyi bir mikrop öldürücü özelliğe sahip olduğu bildirildi.

İzmir'de Ozonmer'in kurucularından Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Şevkullah Bal, yaptığı açıklamada, ozonun oksijenin bir formu olduğunu belirtti. Normal şartlarda yeryüzünde az bulunan ve stratosferde güneş ışınlarını süzdüğü için çok önemli olan ozonun, dünyada 1980'lerden itibaren tıbbi tedavide kullanımına başlandığını ifade eden Dr. Bal, bunda medikal ozon jeneratörlerinin kullanımının etkili olduğunu kaydetti.

Ozonun insan vücudunda iki önemli etkisi bulunduğuna işaret eden Dr. Bal, dokuların fazlasıyla oksijenize edilmesinin yanında antioksidan sistemi aktive ettiğini bildirdi. Dr. Bal, “Ozonla tedavide en anlamlı sonuçlardan biri, bir takım zincirleme reaksiyonlar meydana getirerek bağışıklık sistemini güçlendirmesidir” dedi.

İnsan vücudunun çeşitli nedenlerle oksijensiz kalması durumunda birçok hastalığın oluştuğunu ifade eden Dr. Bal, sözlerini şöyle sürdürdü:

“1931 yılında akciğer enzimleri üzerine yaptığı araştırmayla Nobel Ödülü alan bilim adamı Wolfart'ın (Oksijensiz ortam, kanseri oluşturmaktadır) söyleminde de olduğu gibi, oksijensiz ortamlarda hücreler üzerindeki genetik yapılanmada bozulmaya bağlı olarak kanserleşme meyili artmaktadır. Kanser hücrelerinin, yine oksijensiz ortamda yayılım özelliği fazlalaşmaktadır. Dolayısıyla hücreleri ozonla oksijenize ettiğinizde, kanseri önleyici durumun meydana gelebilmektedir. Kanser hastalarının uygulanan tedavinin yanında ozonla terapiyle daha fazla yarar sağlamalarına yol açacak, temel anlamda bağışıklık sistemini güçlendirecek ortam oluşmaktadır.”

DAMAR HASTALIKLARI, HEPATİT”

Ozonla tedavinin, damar hastalıklarında çok yararları bulunduğunun gözlemlendiğini, bu anlamda birçok hastalığın tedavisinde yaygın olarak kullanıldığını bildiren Dr. Bal, romatizmal, sigara içimi kaynaklı bacaklarda oluşan hastalıklarla şekerin yan etkilerinde ve buna bağlı oluşan yaraların tedavilerinde önemli yararlar sağlandığını kaydetti.
Dr. Bal, ozonun mikrop öldürücü özelliğinin de bulunduğunu, mikrobik yaraların dezenfeksiyonun yanında geçmeyen uçuklarda, mesane hastalıklarında ciddi sonuçlar alındığını belirtti. Dr. Bal, özellikle B ve C tiplerindeki hepatit hastalıklarında uygun tedavi dozları verildiğinde, karaciğer enzimlerinde düşme, hastalarda iyileşme görüldüğünü çok ciddi bilimsel dergilerdeki yayınlardan da teyit ettiklerini kaydetti.

Dr. Bal, ozonla tedavinin bir diğer olumlu sonucunun, “antiaging” özelliği nedeniyle yaşlanma etkilerinin geciktirilmesi olduğuna işaret etti.

KİMLERE UYGULANMALI?

Doğal ortamlar dışında sanayi toplumlarında yaşayan yetişkin insanların üçte birinin bu tedaviden yararlanması gerektiğini bildiren Dr. Bal, özellikle yönetici hastalığı denilen kronik yorgunluk sendromunda olanlar, kanser hastaları, ailesinde sıklıkla kansere rastlananlarla romatizmal hastalarda yaygın olarak ozon kullanılması gerektiğini belirtti. İyileşmesi çok zor olan yatak yaralarıyla bazı şeker hastalığı kaynaklı yaralarda da başarılı sonuçlar alındığını bildiren Dr. Bal, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Oksijensizlik, dünyanın temel sorunu. Az egzersiz yapıyoruz, suni gıdalarla besleniyoruz, solumayı bilmiyoruz. Ayrıca, hava kirliliği, sigara, çevre sorunları ve stres vücutta oksijensizliğe sebep oluyor. Bununla beraber birçok atık vücutta oluşuyor. Biz ozonla vücudumuzu oksijene boğuyoruz, bağışıklık sistemini artırıyoruz, bir takım atıkları bu yolla süpürüyoruz ve bu sayede de birçok hastalığa karşı korunurken, birçok hastalığın da gelişmesini, yayılmasını engelliyoruz. Bunu yaparken de asla mevcut tedavileri kesmiyoruz. Hekimlerin önerdiği uygun tedavilerle beraber ozon tedavisini öneriyoruz.”

“VİTAMİNLERDEN DAHA ETKİLİ”

Dr. Bal, ozonla tedavinin uzman kişiler tarafından yapılmasının önemine de işaret ederken, bu terapinin bilinen bir yan etkisinin olmadığını söyledi.

Vitaminlerin bir çoğunun sağladığından daha fazla etki yaratan ozonun, kemoterapi ve radyoterapiyle normal hücrelerin hasar görmesini azaltıcı etkisinin de bulunduğunu ifade eden Dr. Bal, “Bu tedaviyle insan hayatının uzadığını söylemek biraz iddialı olabilir ama yaşlanmayı geciktirdiğini söyleyebiliriz. Doğal olarak hastalıklardan uzak ve daha doğal ortamda yaşanmasıyla ömür uzamaktadır” dedi.


AA
Yayın Tarihi : 26 Şubat 2007 Pazartesi 10:59:09


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?