28
Mayıs
2024
Salı
SAĞLIK

Roche kimi kandırıyor?

Önceki gün düzenlediği basın toplantısında sorulara tatmin edici yanıtlar veremeyen Roche, dün gazetelere ilan vererek “kamuoyunu yanlış yönlendirenler için yasal haklarını kullanacağını” duyurdu. İki yıldır bitmeyen skandallara ilişkin daha önce hiçbir açıklama yapmayışını Türk Ceza Yasası ve Basın Yasası’na sığınarak açıklamaya çalıştı. Her iki yasada da yargıyı etkilemenin ciddi bir suç olduğunu hatırlatan Roche, bu konularda haber yazanları üstü kapalı tehdit etmek istedi böylece. Fakat ne yazık ki, ilanların hemen yanında yeni bir haber daha vardı.

“Daha çok kanser ilacı satmak için dernek kurdu.”

Kim?

Roche.

Kim söylüyor?

The Guardian gazetesi.

Neye dayanarak?

Avrupa’da kurulan Canser United adlı sivil kuruluşun tüm finansmanının Roche tarafından sağlanması;

Roche’un üst düzey yöneticilerinden birinin bu sivil oluşumun yönetim kurulunda yer alması;

Genel sekreterinin Roche’un halkla ilişkiler firmasının başındaki isim olması;

Kampanyalarda kullanılan “Hükümetler kansere daha geniş bütçe ayırıp harcama yaparlarsa kanser hastalarının ölüm riski azalır” şeklindeki bilimsel gerçekliği kuşkulu olan araştırmanın da Roche tarafından yaptırıldığının ortaya çıkmasına.
Başka ne diyor The Guardian?
“Daha fazla kanser ilacı satabilmek için Roche tarafından kurdurulan dernek, bir milyon imza toplayarak Avrupa genelinde kansere ayrılan bütçeyi arttırmayı amaçlıyor” diyor.

“Birçok bilim adamı, derneğin arkasında Roche olduğunu öğrendikten sonra yönetim kurulundan ayrıldı” diyor.

“Roche, yaptırdığı araştırmayı güçlendirmek için London School of Hygene’den onay istedi” diyor.

DÜNYA ÇAPINDA ENDİŞE DUYULUYOR

Sadece İngiltere’de yayımlanan The Guardian gazetesi değil, bütün Avrupa’da tartışılıyor bu konu ve haftalardır en önemli gündem maddesini oluşturuyor. Derneğin, bugün Avrupa Parlamentosu’nda yapılması planlanan açılışı da üzerindeki bu şaibeler nedeniyle iptal edildi. Açılışa BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan ve Microsoft’un kurucusu Bill Gates’in de katılması bekleniyordu. Ancak pek çok gazeteci ve bilim adamı, “Roche gibi uluslararası alanda kanser tedavi merkezleri bulunan, birçok kritik hastalıkta kampanyaları kuşkuyla karşılanan ve skandallara imza atmış bir firmanın bu derneğin omurgasını oluşturmasından rahatsızlık duyduğunu” açıkladı.

Roche firmasının halkla ilişkilerini üstlenen şirket, klinikler ve basını etkilemek için yoğun bir kampanya yürütüyor bir süredir. Avrupa basını ise kaygılı. “Canser United adlı kuruluşun kobaylar ordusu oluşturmak için uygulamaya sokulan sinsi bir planın parçası olduğunu” dile getiriyor. Duyulan kaygının, “Roche’a yönelik bir önyargıdan değil, hukuka ve uluslararası kamuoyuna malolmuş ve ispatlanmış skandallara dayandığını” vurguluyor Avrupa basını. “Roche’la ilgili somut kararlar alınmış hukuki dosyalardan hareketle söylüyoruz ki,” diyerek şu uyarıyı yapıyor:

“Roche, çok masumane ve sempatik gözüken bu kampanya ile kendi tedavi yöntemini doğru diye dayatmaya çalışıyor. Buradaki samimiyetin sorgulanmasının nedeni, somut hukuki kararlar alınmasına götüren skandallar. Buna karşılık devletlerin ve medyanın ombudsmanlarının önüne set çekmeyecek bir dinamik devrede olmalıdır. Dünya çapında bir endişe söz konusu. Her ülkede aynı ilaçlarla farklı tedavi yöntemleri üzerinde duruluyor, bu da toplumu kaygılandırıyor. Kanser hastalarının eşit muamele görmesi için bu işin bir anayasası olmalı. Derhal ulusal ve uluslararası kanser politikaları oluşturulmalı ve devletler bir an evvel kanser ilacı üreticilerinin bu tür çalışmalarla kamuoyunu etkilemesinin önüne geçmelidir.”

HASTALAR İKİ DEFA DÜŞÜNSÜN

London School of Hygiene and Tropical Medicine’de görevli, İngiltere’nin önde gelen kanser uzmanı Michel Coleman, Cancer United hakkında vahim kaygılar taşıdığını belirtiyor. Kampanyaya dayanak olan Roche tarafından yaptırıldığı ortaya çıkan araştırmayı da şiddetle eleştiriyor Coleman:

“Bilimsellikten tamamen uzak, üzücü bir araştırma. Saçma sapan, hiçbir anlamı olmayan bir çalışmayla hükümetlere baskı yapıp kendi satışlarını arttırmak istiyorlar. Canser United’ın yönetimindeki kişilerin, bu karanlık arka plandan haberleri var mı, merak ediyorum. Böyle bir sivil kuruluşun yönetiminde kanser ilacı üreten bir firmanın yöneticileri bulunmamalıdır. Kanser hastaları da bu firmanın, tedavilerine sponsor olmasını ve bu araştırmalarda yer alıp almamayı iki defa düşünmelidir.”

Bağımsız Avrupa Onkoloji Okulu’nun (European School of Oncology) yayımladığı Kanser Dünyası (Cancer World) adlı dergiye söz konusu raporla ilgili bir eleştiri de yazan Prof. Coleman, “Bir kişi, kanserden kurtulmada Avrupa’daki eşitsizlikler konusunda eleştirel düşünebilir -ben de öyleyim- ama halkın görüşünü veya ulusal kanser politikalarını, kanser ilaçlarının yararı hakkında zayıf bilimsel gerekçelerle, hileli şekilde değiştirmeye çalışmak, bu eşitsizlikleri duyurmak için doğru strateji değildir” diyor.

Coleman’ın sözünü ettiği ve Avrupa kanser kampanyasının dayanağını oluşturan Stockholm Karolinska Enstitüsü’nün raporu, kanser hastalarının hayatta kalma oranını, hükümetlerin ilaç harcamasıyla ilişkilendiriyor. Coleman ise raporu tamamen yanlış bularak şunları söylüyor: “Kanserlerin pek çoğunda yüksek hayatta kalım; erken teşhis, uzman cerrahi ve/veya radyoterapi kombinasyonu uygulanması ve yanı sıra kanser ilaçlarının kullanılmasıyla mümkündür.”


NİYE SPONSOR OLMASIN?

Roche yönetimi ise kampanyanın ilaç satışlarını arttırmak için yürütüldüğünü şiddetle reddediyor. Cancer United inisiyatifinin satış için bir baskı oluşturmayacağını, kamuoyunu etkilemeye çalışmadıklarını savunuyor ve “Umarız insanlar Roche’u bir düşman gibi görmekten vazgeçer” diyor.

Roche’a destek veren Cancer United İnisiyatifi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. John Smyth de benzer şeyler söylüyor: “Böyle bir araştırmaya endüstrinin devleri arasındaki bir kurumun sponsor olması niye tuhaf karşılanıyor? Roche’u tümüyle yok etmeye, yaptığı her şey iğrençtir demeye gerek yok.”

Cancer United İnisiyatifinin yönetiminde olan ya da imza kampanyasına destek veren pek çok bilim adamı ise işlerin arkasında Roche olduğunu öğrenince ya imzalarını çekti ya da yönetimden ayrıldı. Derneğin yönetim kuruluna çağrılan ama gerçeği öğrenince ayrılan Kansere Karşı Parlamenterler Grubu üyesi Adamos Adamou ve iki arkadaşı Edinburgh Üniversitesi profesörlerinden John Smyth’e bir mektup yazarak kaygılarını dile getirdi. Kanserin önlenmesiyle ilgili farkındalığı arttırıcı eylemlerden mutluluk duyduklarını belirten Amadou ve arkadaşları mektupta, “Yalnızca bir ilaç firması tarafından fon desteği verilen Cancer United insiyatifinin saydamlığı ile ilgili çekincelerimiz var” dedi.

Avrupa Kanser Hastaları Koalisyonu Başkanı Lynn Faulds Wood da izni alınmadan kampanyanın yönetim kurulundaymış gibi gösterildiğini bildirerek “Tek destekçisi olan bir inisiyatifin saydamlığıyla ilgili çekincelerim var” dedi. Wood, “Bu endüstriyi destekleyemeyiz” açıklaması yaptı.

Çekincesi olan bilim adamları, meme kanserinde kullanılan Herceptin, kolon kanseri endikasyonlu Avastin ve akciğer kanseri için Tarceva adlı ilaçların üreticisi olduğunun altını çizerek kaygılarını dile getiriyor.

“TÜRKİYE’DE İNSANLAR BİLİNÇSİZ”

Avrupa’da bunlar olurken Roche, Türkiye’de de bitmeyen skandalların merkezinde olmayı sürdürüyor. Sarah Boseley, The Guardian’da dün yayımlanan bu haberi kaleme aldığı sırada Roche Türkiye Genel Müdürü George Nikolov Hadjiev, İstanbul Swissotel’deki basın toplantısında soruları yanıtlıyordu. Devlete pahalı ilaç satmak, sağlık taraması adı altında olmayan hastalar ve hastalıklar yaratarak kendi ilaçlarının reçete edilmesini sağlamak, hizmet faturası yoluyla vergi kaçırmak gibi suçlardan yargılaması süren Roche hakkında yöneltilen tüm sorulara, “Türkiye’de yönetim değişti, biz temiziz” karşılığını verdi Hadjiev. 170 ülkede faaliyet gösteren Roche’un etik ilkelerinden söz etti ve “bu ilkelerden herhangi bir sapma Roche ile ilişkilendirilmemelidir, bireylerin yanlış yorumlaması ya da kötü niyeti sonucudur” dedi. Oysa The Guardian’ın haberinden de bir kez daha anlaşılıyor ki, Roche’un etik ilkeleri dünya çapında tartışma ve skandallara konu oluyor. Roche bu kadar skandala konu oluyorsa bu tek tek kişilerden değil, genel yönetim anlayışından kaynaklanıyor.

Basın toplantısındaki bir soruya Hadjiev’in verdiği cevap da bunun bir örneği. Bir gazeteci, “Sağlık taraması adı altında olmayan hastalar ve hastalıklar türeterek kendi ilacınızın reçetelenmesini sağlamakla suçlanıyorsunuz. Ne diyeceksiniz” diye sordu. Hadjiev, “Bu benim ilaç sektöründe iş yapma anlayışıma tamamen ters. Böyle bir şey yapıldığını hayal bile edemiyorum” dedi. Soru somut bir örnekle tamamlandı: “Giresun’da yaptırdığınız bir sağlık taramasına katılan 110 kişiden 100’ünde kemik erimesi saptandı ve hepsine Roche’un Rocaltrol adlı ilacı yazıldı. Bu şaşırtıcı değil mi?”

Hadjiev, dinleyeni hayrete düşüren şu cevabı verdi:

“Türkiye’de hastaların, daha doğrusu insanların bilinci çok düşük. Bu yüzden de 110 kişiden 100’ünde kemik erimesi saptanması beni şaşırtmıyor. İnsanların karşılaşabileceği hastalıkları bilmesi gerekir. Biz bu hizmeti veriyoruz…”

OLUR OLMAZ HERKESE İLAÇ YAZILIYOR

Hadjiev insanları “bilinçsiz” diye niteleyip 110 kişiden 100’ünde kemik erimesi saptanmasına şaşırmıyor ama uzmanların söyledikleri bambaşka.

İki yıl önce Türkiye’de en çok ciro yapan ilaçlar sıralamasında dikkati çeken bir kemik erimesi ilacıyla ilgili haber yaparken görüştüğümüz Prof. Güzin Dilşen’in söylediklerini hatırlatmanın tam zamanı.

Osteoporoz riski taşımayan binlerce kişiye, eksik verilere dayanarak ilaç yazıldığı ve bu şekilde milyonlarca doların boşa harcandığını söylüyordu Prof. Dilşen. 30 yıldan fazladır osteoporoz konusunda çalışan Prof. Güzin Dilşen, Türkiye’de kullanılan cihazların ABD ve İskandinav ülkelerine göre ayarlı olduğunu belirterek, “Ancak bizim kemik yapımız farklı. Bu cihazlarla yapılan ölçümlerde kemikleri sağlam olanlara bile osteoporoz tanısı konuyor. Ben Türkiye’de bu kadar osteoporoz vakası olmadığı kanaatindeyim. Bizim kemiklerimiz ABD ya da İskandinav ülkeleri insanlarından daha kaliteli” diyordu.

Bütün bunlara bakıldığında Roche’un dün gazetelere verdiği ilanı bir kez daha okumak gerekmiyor mu? Acaba kim kimi yanlış yönlendiriyor?







Emine ALGAN / Sansursuz.com
Yayın Tarihi : 20 Ekim 2006 Cuma 09:14:43
Güncelleme :20 Ekim 2006 Cuma 09:58:25


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?