Ankara Üniversitesi (AÜ) İbni Sina Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Muhit Özcan, hastanelerindeki ve Türkiye'deki kanser tedavisinin, gelişmiş ülkelerdeki tedavi ile eşdeğer olduğunun altını çizdi.

''ABD, Japonya ne uyguluyorsa bizde de o var'' diyen Özcan, tek sorunun fiziksel kapasite ve eleman yetersizliği olduğunu vurguladı.

Türk Hematoloji Derneği Başkanı ve AÜ İbni Sina Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Özcan, kanser tedavisinde son 20 yılda ciddi başarılar sağlandığını söyledi.

''Rakamlarla konuşacak olursak başarı oranları yüzde 5-10'lardan yüzde 50-70'lere kadar yükseldi'' diyen Özcan, lösemili hasta sayısı konusunda tam anlamıyla sağlıklı istatistiksel veri ortaya koymanın mümkün olmadığını kaydederek bunun da Türkiye'de sağlıklı istatistik sistemleri bulunmamasından kaynaklandığına işaret etti.

Özcan şöyle konuştu:

''Amerika'da her yıl kanser enstitüleri ulusal kanser istatistiklerini açıklar. Bizde henüz bunu görmedim, sağlıklı istatistikler ortaya konabilmiş değil. Fakat tedavide dünyanın en gelişmiş ülkeleriyle aynı düzeydeyiz. ABD, Japonya akut lösemi ve kan kanserini nasıl tedavi ediyorsa bizde de o tedavi yöntemleri uygulanıyor. Yurtdışından tek farkımız, altyapı eksikliği ve hastanedeki otelcilik anlayışından ileri geliyor. Örneğin, ABD'deki Minnesota Üniversitesi'nde kemik iliği transplantasyon ünitesinde iki-üç hastaya bir hemşire bakarken biz 21 hastaya bir hemşire ile bakıyoruz. Yani altyapı, teknik eleman, hastabakıcı, hemşire eksikliği tek sorun. İki-üç katı olsa, her hastanın başında bir hemşire dursa, ama yok. Türkiye'de böyle bir anlayış bulunmuyor, tek farkımız bu.''

Ankara Tıp Hematoloji olarak İbni Sina Hastanesi'nde 15, Cebeci Hastanesi'nde ise 41 yatakla hastaya hizmet sunduklarını belirten Başhekim Özcan, tek kişilik, banyolu, tuvaletli, televizyonlu odalarda hastaların tedavi gördüğünü anlattı.

Özcan, ''Cebeci'deki ünitenin 21 yataklık kısmını kök hücre nakline ayırdık. 20 yatak da löseminin ilk aşama tedavisinde hizmet veriyor'' dedi.