Sağlık-Sen tarafından yapılan araştırmaya göre, kanser vakalarının artmasında en önemli etkenin bilinçsizlik ve ihmal olduğu ortaya çıktı. Araştırmaya göre Türkiye'de her yıl 150 bin kişinin kanser oluyor.
Memur- Sen Konfederasyonu'na bağlı Sağlık Sen'in (Salğık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası) yaptığı kanser araştırmasına göre Türkiye'de her 55 dakikada bir kadının meme, saatte bir de akciğer kanserine yakalandığı ortaya çıktı. 25 dakikada bir kişinin mide kanserine yakalandığı Türkiye'de, her yıl 150 bin kişinin kanserin pençesine düştüğü belirtildi.
Kansere neden olan etkenlerin başında yüzde 35 dengesiz beslenme, yüzde 32 sigara, yüzde 12 enfeksiyon hastalıkları, yüzde 5 mesleki nedenler, yüzde 4 alkol, yüzde 8 yaşama ve çalışma yerinin düzensizliği ve yüzde 3 katkı maddeli gıdaların geldiği belirtilen araştırmada şu ifadelere yer verildi.
KANSER VAKALARI BÜYÜK ŞEHİRLERDE DAHA FAZLA
“Bazı kanser türleri kalıtsal olabilmektedir. Güneşten gelen kozmik ışınlar toprağa karışarak yok olmaktadırlar. Ancak beton ve taş yığınları bu ışınları geçirmediği için şehirlerde kanser riski kırsal bölgelere göre her zaman yüksektir. O yüzden büyük şehirlerde kanser vakalarında ciddi bir artış meydana gelmektedir.”
Ölümle sonuçlanan kanser vakalarının yüzde 70'inden fazlasının sigara ve dengesiz beslenmeden kaynaklandığına değinilen araştırmada, Türkiye'de her 12 dakikada bir kişi sigaradan, her 10 dakikada bir kişi de dengesiz beslenmeden kaynaklanan sebeplerle kansere yakalandığına dikkat çekiliyor.
Dünyada 13 saniyede bir kişinin sigaranın sebep olduğu bir hastalık nedeniyle hayatını kaybettiği belirtilen araştırmada, sigara ve dengesiz beslenmeyle yapılan mücadelenin başarılı olması durumunda kanser vakalarının yüzde 70'inin engelleneceğine vurgu yapılıyor.
KALP VE DAMAR HASTALIĞINDAN SONRA KANSER GELİYOR
Araştırmayı değerlendiren Sağlık- Sen Genel Başkanı Dr. Ahmet Aksu, “Ülkemizde kalp ve damar hastalıklarından sonra ölümle sonuçlanan en önemli hastalık kanserdir. Eğer kanserle mücadelede başarılı olamazsak, yakın gelecekte çok büyük sağlık ve ekonomik sıkıntılar baş gösterecek. Çünkü, kanserle mücadelede ortalama bir hastanın harcadığı para miktarı 50 ile 300 bin dolar arasında değişiyor” dedi.
Dr. Ahmet Aksu, Sağlık- Sen tarafından yapılan araştırmada önemli sonuçların ortaya çıktığını, buna göre kanserin bir diğer adının da bilinçsizlik ve ihmal hasatlığı oldugunu söyledi. Dr. Aksu, “Araştırma sonuçlarına göre kansere sebep olan en önemli etkenlerin başında sigara ve alkol kulanımı ile beslenme bozuklukları gelmektedir. Sadece bu iki zararlı alışkanlık- akım durdurularak kanser vakalarının yüzde 70'i engellenebiliyorsa, o zaman kanserin ne derece bilinçsizlik veya ihmal hastalığı olduğu daha da iyi anlaşılmaktadır” dedi.
KANSER SAVAŞ BİRİMLERİ KURULMALI
Sağlık- Sen Genel Başkanı Dr. Ahmet Aksu, bütün illerde kanserle mücadelenin yaygınlaştırılması gerektiğini vurgulayarak şöyle konuştu:
“Türkiye'de her yıl 1- 7 Nisan arasında kanserle savaş haftası adı altında bir dizi etkinlikler yapılmaktadır. Ancak artık bu önemli özel gün ve haftaların kutlama ve anma gibi etkinliklerle değil, geniş kitlelere bilimsel ve sosyal içerikli mesajların iletilmesi için kullanılmalıdır. Bütün illerde kanser tanı ve tedavi metodlarının eksiksiz olarak uygulanacağı kanser savaş birimleri ve hastaneleri olmalıdır.”
Dr. Aksu, “Bunun yanında özellikle il sağlık müdürlükleri halk sağlığı günleri tertip etmeli ve kanserin önlenmesi için özellikle sigara alkol gibi zararlı alışkanlıklar ile beslenme bozuklukları gibi konular geniş halk kitlelerine anlatılmalıdır. Şu unutulmamalıdır ki, bir hastalığa özelilkle kansere yakalanmamak için sarf edilecek maddi ve manevi güç hastalığın tedavisinden daha az olacaktır” diye konuştu.
İZMİR ALİAĞA'DA ÖLEN HER 7 KİŞİDEN 1'İ KANSER...
CHP İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü, İzmir'in Aliağa İlçe merkezinde ve çevresindeki köylerinde yaşayan insanların, bölgedeki sanayi tesislerinden dolayı yıllardır ölüm soluduklarını belirterek, bölgedeki her 7 kişiden birinin Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın iddiasının aksine sigaradan kaynaklı değil, hava kirliliğine bağlı akciğer kanserinden dolayı hayatını kaybettiğini savundu.
CHP İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü, Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevaplandırması istemiyle verdiği yazılı soru önergesiyle ilgili bir açıklama yaptı. Önemli bir sanayi merkezi olan Aliağa'da, kimya, demir-çelik ve gemi-söküm sanayiinin kentte yarattığı artı değerin beraberinde kirlilik ve sağlık sorunlarını da getirdiğini ifade eden Ülkü, Sağlık Bakanı Akdağ'a, Aliağa'da son 10 yılda görülen kanser nedenli ölümlere ve sanayi tesislerinin denetimine ilişkin olarak yönelttiği soru önergesine gelen cevaptan da anlaşılacağı gibi Aliağa'da son on yılda hayatını kaybeden yaklaşık her 7 insandan birinin ölüm nedeninin kanser olduğunu belirtti.
Bunların da yaklaşık yüzde 40'ının akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybettiğini kaydeden Ülkü, İzmir'in hava kirliliği açısından Dünya Sağlık Örgütü rakamlarına göre en büyük risk altındaki il, Aliağa'nın ise İzmir'in en yoğun sanayi bölgesi olduğunu söyledi. Bakan Akdağ'ın bu ölümlerin nedenini sigaraya bağlayarak bu oranların diğer bölgelerden farklı olmadığı yorumunda bulunduğunu kaydeden Ülkü, "Basında yer aldığı gibi 2004 yılında Aliağa'daki demir-çelik fabrikalarının yanı başında bulunan Horozgediği Köyü'nde yapılan sağlık taraması sonucu, görülen kanser ve verem vakalarının normalin yaklaşık dört kat üstü olduğu anlaşılmıştır" dedi.
Bakan Akdağ'ın sorulara verdiği yanıtlardan birinde, Türkiye de kanser vakalarına ilişkin kesin kayıt tutulması işlemine yeni yeni başlandığını, bugüne kadar tutulan verilerin ise 'pasif' sisteme, yani kişilerin bildirimine dayandığını bildiren Ülkü, bu nedenle gerçek rakamların elde edilenin dört katı olduğunun tahmin edildiğini ifade etti. Hava kirliliğine ilişkin Aliağa'da yakın zamana kadar bir ölçüm cihazı bulunmadığını bildiren Ülkü, yaklaşık 6 ay öncesine kadar Çevre ve Orman Bakanlığı'nın hava kirliliği ölçüm cihazlarını hiçbir sanayi tesisinsin olmadığı Ödemiş ve Bergama gibi ilçelere yerleştirmeyi tercih ederken Aliağa, Çiğli, Torbalı gibi sanayi tesislerinin bulunduğu yerlerde bu cihazların bulunmadığını söyledi.
Bakan Akdağ'ın, Aliağa ve çevresinde son 10 yılda kanser nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşları sayısına ilişkin sorusuna verdiği cevaba göre, 1996-2005 yılları arasında Aliağa ikametli ölüm kaydı bin 632, Aliağa ikametli kanser nedenli ölüm kaydı ise 241 kişi. Bu vatandaşlardan 101'i akciğer kanseri nedeniyle hayatlarını kaybederken, söz konusu kanser vakalarında kimyasal atıkların doğrudan ya da dolaylı olarak etkisiyle ilgili verdiği cevap ise şu şekilde:
"9 İLDİ 134 KANSER İNSİDANSINA ULAŞILMIŞTIR"
"Kanser olgularının tek tek hangi nedenle oluştuğu söylenemez. Erkeklerdeki akciğer kanseri dışında, herhangi bir kanser türüne yığılma gözlenmemektedir. Erkeklerde akciğer kanserinin sigara bağımlılığı prevelansının yüksekliğine bağlı olarak ülkemizde genelde yüksek olduğu bilinmektedir. Bu nedenle verilerden yola çıkarak herhangi bir karsinojen etkenden söz etmek mümkün değildir."
Sağlık Bakanlığı'nın Türkiye genelinde kanserle mücadele konusunda yaptığı çalışmaların kanser vakalarının azalmasında ne kadar etkili olduğuna ilişkin soruya ise, "Ülkemizde kanser kayıtları konusunda ülke genelinden pasif sistemle veri toplamak yerine belirli illerden aktif olarak veri toplanması çalışmalarına başlanmıştır. Bu konuda belirlenen Ankara, İzmir, Edirne, Trabzon, Samsun, Erzurum, Antalya, Adana, Eskişehir illerinde yüz binde 134 kanser insidansına ulaşılmıştır. Önümüzdeki günlerde bu verinin kalitesinin arttırılması ve bu merkezlerin akreditasyonu gerçekleştirilecektir. Kanser kayıtlarında beklenen insidans seviyesine ulaşıldığında kanser kontrol çalışmalarının uygulanması ile hangi kanser türlerinde ne düzeyde azalmaların olduğu net olarak gösterilebilecektir" cevabını verdi.
Kimyasal madde üreten ya da kimyasal maddeler kullanarak üretimde bulunan ve kimyasal atıkların ortaya çıkmasına neden olan sanayi tesislerin halk sağlığına ve çevreye etkileri konusunda denetim yapılıp yapılmadığı ve son 10 yılda kapatılan ya da cezaya çarptırılan sanayi kuruluşları olup olmadığı sorusuna ise Akdağ, "Söz konusu tesisler çevre ve toplum sağlığı açısından, İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik'te belirtilen yetkili idareler tarafından denetlenmektedir. Ayrıca, 1593 Sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu ve 181 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ilgili hükümleri doğrultusunda söz konusu tesisler Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatının da denetimi altındadır" cevabını verdi.