20
Mayıs
2024
Pazertesi
SAĞLIK

'Vatandaş kobay olarak kullanılıyor'

Kök Hücre ve Gen Tedavisi Derneği Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkut Attar, kök hücre tedavisi için yurtdışına götürülen hastaların 'kobay' olarak kullanıldığını ileri sürerek, "Birtakım şarlatanlar çıkıp 'Biz sizi Çin'de tedavi ettiririz' dediği zaman bu hasta parasını veriyor. Denek olarak oraya gidiyor. Ne kadar tedavi edildiği şüpheli, belki hiçbir tedavi verilmiyor" uyarısında bulundu.

3. Ulusal Klinik Pratikte Kök Hücre ve Gen Tedavisi Kongresi Askeri Müze'de gerçekleştirildi. Toplantılara konularında uzman 6 tanesi Amerika'dan olmak üzere İsviçre, İngiltere, Almanya ve İran'dan 10 yabancı bilim adamı katıldı. 150 katılımcıya temel araştırma teknikleri, kök hücreler ve pankreas adacık hücreleri ile ilgili olarak İstanbul Teknik Üniversitesi ve Onkim'de kurslar verildi. Toplantılarda değişik temel ve klinik dallardan 300 üzerinde katılımcılar yer aldı. Kongrenin basın toplantısında konuşan Kök Hücre ve Gen Tedavisi Derneği Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkut Attar, Sağlık Bakanlığı'nın kök hücreyle ilgili yaptığı kısıtlamalardan yakındı. Attar, şöyle konuştu:

"Bakanlık radikal bir kararla kök hücre araştırmalarını sınırladı. Özellikle embriyonik kök hücre araştırmaları sınırlandı, çıkan dedikodulardan sonra bakanlık kök hücre tedavileri konusunda çok radikal önlemler aldı. Türkiye'de embriyonik kök hücre çalışmaları çok iyi giderken birdenbire durduruldu. Bu sadece etik konulardan değil, dinle, geleneklerle, inançlarla olan tarafı daha ziyade ele alındı. İşin üzücü tarafı bu tarafı daha çok düşünüldü. Tabii ki halkın inancını, sağduyusunu göz önüne alacağız ama bilimsel çalışmaları da bu kadar ani bir şekilde kısıtlamak istemiyoruz. Çünkü, Türkiye gerçekten hücre ve gen tedavileri konularında potansiyel bir ülke. Türkiye gerek hücre tedavileri gerek biyoteknoloji konusunda, gerekse değişik klinik alanda oldukça iyi noktadadır. Hep kendimizi geride görürüz; ama bu konuda biraz rahat konuşabiliriz. Bence Türkiye bu çalışmalarda belli noktalara geldi. Dolayısıyla gerek hücre tedavileri gerek gen tedavileri konusunda bunları uygulayabilecek potansiyele sahibiz.

Etik ve bilimsel çerçeve içerisinde bu çalışmalar Türkiye'de uygulanmalı. Kök hücre teknolojisi veya biyoteknolojiyle ilgili olarak da çok iyi bir altyapımız var, bununla ilgili yetişmiş insan gücümüz var. Değişik branşlardaki meslektaşlarımın hassas davranmasını, herkesin kendi alanında söz sahibi olmasını ve diğer birimleri kontrol etmeye uğraşmamasını öneriyorum. Bu çalışmaları yavaşlatmak ya da bürokrasiyle zora sokmak yerine daha iyi ne yapabiliriz, nasıl daha iyi noktalara taşırız, daha iyi bilim adamı nasıl yetiştiririz düşünmeliyiz. Bu konuda özellikle kanun koyucuların bilimsel seviyesi çok yüksek düzeyde, bu konuya hakim gruplarla çalışmalarını ve homojen bir sistem kurmalarını öneriyorum."

Kök hücre tedavisiyle halkın sömürüldüğünü savunan Dr. Attar, kanser ve kalp hastalıklarında kök hücre tedavisinin uygulanabilir düzeye geldiğini söyledi. "Ancak 'dejeneratif hastalıklarda' yani merkezi sinir sistemi hastalıkları, omurilik yaralanmaları, işitme ve görme kayıplarında henüz net sonuçları olmadı" diyen Attar, şöyle devam etti:

"Bir takım haberler insanların kafasını karıştırıyor. Mesela, 'Omurilik felci olan hasta kök hücreyle ayağa kalktı', kök hücreyle MS hastalığına kökten çözüm bulundu gibi haberler, bizi de son derece zor duruma sokuyor, etkiliyor. Özellikle bu konuda bilinçsiz olan halkı daha fazla etkiliyor. Dolayısıyla bu insanlar, bu tedavi biçimlerini gerçek zannedip, gündelik pratikte uygulandığını zannedip bir arayış içerisine giriyorlar. Bu hastalar çaresiz hastalar. Hasta yakınları da ne gerekiyorsa yapayım, yeter ki bu hastayı iyileştirin bana diyor. Bu psikoloji altında birtakım şarlatanlar çıkıp 'Biz sizi Çin'de tedavi ettiririz' dediği zaman bu hasta parasını veriyor. Denek olarak oraya gidiyor. Ne kadar tedavi edildiği şüpheli, belki hiçbir tedavi verilmiyor hastaya orada. Dolayısıyla hem ülkeye maddi kayıp hem hasta hem etik anlamda bunlar son derece kötü sonuçları olan durumlar. Bu nedenle bu tür çalışmaları klinik olarak yaparken hastanın onayını alıp, çok iyi bilgilendirip, para karşılığında değil bunu hastaya bedava yapmak yoluyla belki deneysel tedaviler yapılabilir."

.
Yayın Tarihi : 1 Haziran 2008 Pazar 13:28:30
Güncelleme :2 Haziran 2008 Pazartesi 14:21:11


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?