25
Mayıs
2024
Cumartesi
SİYASET

GÜNEYDOĞU SORUNU VE AK PARTİ...

Osmanlı Devleti'nin hâkimiyeti altındaki Hıristiyan uluslar, 19. yüzyıldan itibaren isyan ederek birer birer ayrılmışlardı. Müslüman Boşnakların yaşadığı Bosna-Hersek, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu tarafından 1908 yılında ilhak edilmiş, Müslüman uluslardan Arnavutlar, 1912 yılında isyan ederek bağımsızlığını elde etmiş, I. Dünya Savaşı'nda, İngiltere ile birlikte hareket eden Araplar, 1915'te ayrılmış, geriye savaş sonrasının o felaket yıllarında, birbiri ile kenetlenmiş ve Türkiye'yi kurmuş olan bugün Anadolu'da yaşayan halkımız kalmıştı.

Balkan Savaşlarında, Osmanlı'nın Rumeli topraklarını uyduları arasında paylaştıran Batılı emperyalist devletler, Mondros Mütarekesi'nden (1918) sonra, Osmanlı'dan geriye kalan Anadolu topraklarını da paylaşmayı planlıyorlardı. Projenin baş mimarı İngiltere, bir yandan Yunan ordularını İzmir'den Anadolu'ya sevk ederken, diğer yandan Doğu'da, Ermenistan ve Kürdistan hayali ile halkımızı isyana teşvik ediyordu. Heyet-i Temsiliye Başkanı Mustafa Kemal, bu durumu önlemek için valiliklere ve kolordulara bir yazı göndererek, Kürt ağa ve eşrafının, ülkenin birliği ve halkın selameti için bu durumu protesto etmelerini istemişti. Bunun üzerine halkımız, bin yıldır beraber yaşadıklarını, bundan sonra da birlikte yaşama azminde olduklarını belirten protestolar yayımlamışlar, Güney'de Fransızlar, Batı'da Yunanlılar, Doğu'da Ermenilerle savaşarak Türkiye'yi kurmuşlardı.

1980 sonrası ortam değişti
Cumhuriyetin ilanından sonra, Güneydoğu'da meskûn halkımız, geleneksel muhafazakâr kimliği içinde ülkesine bağlılığını sürdürmüştür. 1980'lerde iş başına gelen askeri yönetim, Güneydoğu Anadolu'da teröre karşı koymak için halkın dini kimlik ile vatanseverlik duygusunun gelişmesini teşvik etmiştir. Muhafazakâr kimliğe sahip, bölücülüğe karşı olan, halkın büyük çoğunluğunu oluşturan bu kesimin siyasetteki tercihi AK Parti olmuştur.

1980'li yılların başlarında, kökeni soğuk savaş dönemi Marksist-Leninist hareketlere dayanan bir terör örgüt olan PKK'nın etkisiyle halkın bir kısmında, kendini ifade tarzı değişmiş, etnik bölücülük ortaya çıkmıştır. Sayıları fazla olmayan bu kesim, siyasette HADEP ve onun devamı olan Demokratik Toplum Partisi'ni (DTP) ortaya çıkarmıştır.

Önümüzdeki yıllarda, bölgenin geleceğini belirleyecek olan husus, bu eğilimlerden hangisinin başarılı olacağına bağlıdır.

2007 genel seçimlerinin iki önemli sonucu ortaya çıkmıştır. Birincisi, ülkesine gönülden bağlı halkın, AK Parti'ye, etnik siyaset yapan DTP'den daha fazla oy vermiş olmasıdır. Bunun anlamı, halkın iktidar partisi içinde kendisine yer bulması ve sorunlarının çözüleceğini ümit etmeleridir. İkinci önemli sonuç, etnik bölücülük yapan PKK'nın desteklediği DTP'nin yirmi milletvekili ile Meclis'te grup kurmasıdır. Bu durum Kürt sorununu, ulusal siyasetin ana akımı içine yerleştirmiştir. DTP'nin Meclis'e girmesi ile PKK'nın güç kaybetmesi ve sorunların demokratik platformda çözülmesi beklenirken, Türkiye şimdi terörle mücadelenin yanında, Meclis'te de sabır sınavına tabii tutulmaktadır.

2011 seçimleri ülkenin geleceği açısından çok önemlidir. 2009 yılında yapılan yerel seçimlerde, DTP'nin Van, Siirt ve Iğdır gibi illerin belediyelerini kazanarak oyunu artırması, gelecek için iyiye işaret değildir. Meclis'te grubu olan partilerin, soruna çözüm bulmaları gerekirken birbirleri ile tartışması, bölücüleri sevindirirken halkımızı derin bir üzüntüye sevk etmektedir. Güneydoğu'da milli birliği sağlayan tek kitle partisi olan ve soruna çözüm arayışı içindeki AK Parti karşısında, DTP'nin güçlenerek CHP ve MHP'den sonra bu partiyi de bölgeden silmesi, Türkiye'yi dönülmesi zor bir sürece sokabilir. Ne yazık ki son gelişmeler buna işaret etmektedir.

Sorunu çözecek deney
Sorunun ortaya çıkış dönemlerinde gerek iktidar ve gerekse muhalefette yer alan partiler, şimdiye kadar bir çözüm üretememişlerdir. AK Parti, 2002 Kasımı'nda iktidar olduğunda, sorunu kucağında bulmuştur. AK Parti, sorunlara gerçekçi yaklaşımı, dış politika, ekonomi ve reformların yönetiminde, son on yıllardaki iktidar partilerinin hemen hepsinden daha başarılı olmuştur. Geçmişte PKK'yı cesaretlendiren ABD, Öcalan'ı barındıran Suriye, Türkiye'ye kafa tutan Irak ve bazen olumsuz tavır içine giren İran gibi, sorunla bağlantılı devletlerle kurulan iyi ilişkiler, hiç bu kadar elverişli bir ortam oluşturmamıştı.

Güneydoğu'da devlet-millet kaynaşmasını sağlayarak Türkiye'yi siyaseten bölünmekten kurtaran ve bölge halkı ile ilişkileri yıpranmamış olan AK Parti'nin uzlaşma içinde atacağı adımlar, ülkenin geleceğini kurtarabilir.

Prof. Dr. Yaşar Akbıyık - Referans
Yayın Tarihi : 28 Ekim 2009 Çarşamba 21:46:56


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?