14
Haziran
2025
Cumartesi
SİYASET

NE YAPALIM, TÜRKİYE'YE 'MOZAİKİSTAN' MI DİYELİM?

O kimileri için MHP'nin modern yüzü, kimileri için de MHP'nin Kılıçdaroğlu'su. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural'ı son dönemde o kadar çok gördük ki medyada, kendisini yakından tanımak kaçınılmaz oldu...

TBMM'nin Çankaya kapısından içeri girdik. Kapıda 'bir yığın bürokrasi'. Meclis'e daha önce hiç yolu düşmemiş, Ankara havasını bunca yakından solumamış bir İstanbul insanı olarak şaşkın, Meclis ana binasının yüce koridorlarında dolandık durduk. Oradan oraya derken neyse ki aradığımız odayı bulduk.

"Oktay Vural'ın makamı" diye açılan telefonlardan sonra gördüğümüz bu makamı seyre koyulduk. Makamın giriş kısmı insanlarla dolu. Bir kasa nar almış da gelmiş bir dedecik, yanında bıyıkları aşağıya meyilli bir delikanlı, birtakım takım elbiselilerle birlikte odayı doldurmuşlar. Aralarında yerimizi alıyoruz, beklemeye başlıyoruz. Oktay Vural içeriden sesleniyor. Mavi gözlü, komik yüzlü ABD'li oyuncu William H. Macy'nin benzeri memur bey makama giriyor. Oktay Vural sinirli. İçeriden tiz ve de sinirli bir ses yankılanıyor. Sonra kapı kapanıyor. Gazeteci tedirgin... Memur bey gülümseyerek çıkıyor odadan. Vural'ın bilgisayarında bir problem varmış. Belli ki halledilmiş. Sıra gazetecide. MHP 9. Olağan Büyük Kurultayı'nı 8 Kasım'da gözlemiş, 9 Kasım'da Oktay Vural'ı dinleyecek birisi olarak hazır ve nazır.

- Devlet Bahçeli'den çok sizi görüyoruz son zamanlarda ekranda, nedir bunun sebebi?
- Biliyorsunuz, sayın genel başkanımız çok sık medyaya çıkan birisi değil. Bizim de kadro olarak tanınmamızı isteyen bir şahsiyet. "Her şeyi ben söyleyeyim" anlayışına değil, kadrolarımızın zengin olduğunu ortaya koymamız için fırsat veren bir liderlik anlayışına sahip. Bir de tabii, grup başkanvekili olduğum için, Türkiye'nin önemli meselelerini dile getirebilecek bir platformda, sayın genel başkanımın, grup başkanımızın vekili olarak ön plana çıkıyorum.

- Bahçeli'nin halefi olmak gibi bir durumunuz var mı?
- Biz bir kadroyuz, bu kadroda çeşitli çarklar vardır. Tek amacımız başkanımızı başbakan yapmak, MHP'yi tek başına iktidara getirmek. Bu işi halef selef meselesi haline dönüştürerek demokrasiye ve idareye aykırı bir tutum oluşturmak, bizim siyasi anlayışımıza göre değil.

- Sizin ülkücü bir geçmişiniz de yok galiba, var mı?
- Ben bürokrasiden geldim. 1998-1999 yıllarında bürokraside üst görevlerde bulundum ama bütün sahip olduğum düşünce iklimi geçmişte bulunduğum mücadelelerden kaynaklandı. O süre içinde okudum, doktoramı yaptım, yurtdışına gittim. Diyarbakır'da bulunduğum zamanlarda da siyasal mücadele içinde bulundum.

- Hangi yıllar?
- 70'li yılların başından üniversiteye gidinceye kadar. Ortaokul, lise yıllarında bu mücadeleye başladım.

ÖNCE HİTLER VE LENİN, SONRA TÜRKEŞ'LE TANIŞTIM
- Tam da sağ-sol çatışmasının olduğu yıllar.
- O zamanki tartışmalar içerisinde bir münazara olacaktı okulda; "Toplumun gelişmesine hanımlar mı katkıda bulunuyor, erkekler mi?" Bu tartışma münasebetiyle okumaya başladım ilk. "Acaba toplumsal gelişmelere kimler yol vermişler, Hitler, Lenin, ne yapmış bunlar?" diye sordum. Kadınların tarafını tuttuğum için polemik gerekiyordu. Erkek kafalar, insanlık suçu işleyen bir sürü insan... Böyle başladım. Sonra Sayın Türkeş'in dokuz ışığını okuduk.

- Sonuç?
- "Bunlar mı insanlığın gelişmesine katkı sağlamıştır?" diyerek, milliyetçi bir düşünceye ihtiyaç olduğunu anlayarak araştırmalar yapmaya başladım. O sırada Bozkurt dergisi dağıtıyorduk, aydınlanma fikrine giriyorduk. Sonra üniversitede, hukuk fakültesinde fikri olarak bu mücadelenin içinde bulundum.

- MHP'nin çok güvendiği devletin tokadını yediği 80'leri nasıl yaşadınız?
- Üzerinden tankların geçtiği, düşüncenin yargılanmaya başladığı yıllar elbette o yıllar. Yalnız devletin değil, devleti yönetenlerin tercihlerinin kurbanı ve mağduru olmuş bir siyasi hareket olarak o dönemleri yaşadık. Bu tecrübelerle de siyasete girdik.

İLİŞKİLİ HABERLER
Ne yapalım, Türkiye'ye Mozaikistan mı diyelim?
Niye beni bombardımana tutuyorsunuz!
Demokrasi müdahaleyi kabul etmez
Zenginlikten bahsediyoruz, farklılıktan değil
Terörü çözeriz
Hiç olmazsa din istismarı yapmıyoruz
Mazimiz temiz Allah'a şükür
Bayrak dağıtmak niye istismar olsun?
 

NİYE BENİ BOMBARDIMANA TUTUYORSUNUZ?

- Kevin Costner'ın açılıma destek vermediğini ispatlamak için bayağı çabaladınız. Araştırmacı bir ekibiniz mi var sizin? Mesela Paris'te Türk Mevsimi'nde Zaida Turca marşı çalıyor ve siz hemen sözlerini çevirtip muhalefete başlıyorsunuz. Bir ekip mi yapıyor bunları, yoksa tek başınıza mısınız?
- Yo, o konuda bilgi geliyor ve doğru mu değil mi diye bakıyoruz. Gösteren benim.

- Siz MHP'nin dedektifi misiniz bir nevi?
- Siz de galiba SABAH'ın dedektifisiniz! Böyle bombardımana tutuyorsunuz beni.

- İşim bu.
- Evet... Vatandaşlardan bilgiler gelir bizlere. Doğru mudur, değil midir diye bakarız. Ben gittim mesela Zaida Turca'yı buldum ve çevirdik hemen. Peygamber efendimize küfreden, lanet okuyan bir şiirin bir Türk mevsiminde okunması doğru mu?

- Belki onlar da bilmiyorlardır sözlerini. Bir kasıt mı aramak lazım?
- Benim bilmem mi suç oldu? Orada etkinliği izleyen Yasemin Berkol hanımefendi 'Çok üzüldüm,' dedi mesela ve araştırdık biz de.

- Kevin Costner olayında da hiç yılmadınız. Çok azimliydiniz.
- Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. AKP'nin ampulü de Kevin Costner kadar yanıyor.

- Hollywood'dan kendinize bir imaj yüzü seçseniz, MHP'nin yüzü kim olurdu?
- Biz aşağılık kompleksine sahip değiliz ki. Haklılığımızı ortaya koymak için onlara ihtiyacımız yok. Bu bir aşağılık kompleksi. Naomi Campbell'ı Emine Erdoğan başbakanlıkta kabul etti. Bu bir manipülasyon hareketidir.

- Verdiğiniz soru önergeleri içinde I. Dünya Savaşı'nda İngilizlerin Mısır'da kör ettiği Türk askerleri bile var. Bunu öğrenmek ne işe yarayacak?
- Oradaki savaş esirlerinin gözlerini kör eden bir olayla ilgili Milli Savunma Bakanlığı kayıtlarında bilgi var mı diye sormanın nesi yanlış? Tarihte Ermeni katliamı yapılmıştır diyenlerin bugün çağdaş dünyada kabul edilmesini istemek demokratik oluyor da, oradaki ailelerin "Benim dedeme ne oldu?" diye sormaları mı size yanlış geliyor?

- Yanlış gelmiyor sadece günümüzde verilmesi gereken başka soru önergeleri olmalı diye düşünüyorum. Mesela MHP'nin Kürt problemini nasıl çözeceğini merak ediyorum.
- Kürt problemi olduğunu kim söylüyor size?

- İşte varlığını bile kabul etmiyorsunuz.
- Cevdet Yılmaz, "Ben Zaza'yım, bir ayrımcılık olsaydı burada olmazdım," diyor. "Benim partimde 75 Kürt milletvekili vardır," diyerek esas ayrımcılığı sayın Başbakan yapıyor. Bu soruları ona sorun bence.

- Fırsatım olursa sorarım. Şu anda sizinle söyleşi yapıyorum ve siz hâlâ seneler evvel Türkeş'in söylediğinin aynısını söylüyorsunuz. 'Mozaik de neymiş?' diyorsunuz.
- Ben kardeşliğin, insanlığın ve bir millet olmanın değiştirilebilecek bir konu olmadığını düşünüyorum.

DEMOKRASİ MÜDAHALEYİ KABUL ETMEZ

- Bahçeli'nin kurultay konuşmasında bir değişim göremedim ben. Ders çıkarabilen bir parti söylemi yoktu.
- Temel ilkeler itibariyle, düşünce sistemi ve bakış açısı itibariyle değil ama gelişen olaylar karşısında, toplumun bir çatışmaya gitmemesini isteyen, çözümü parlamentoda, millet iradesinde arayan, demokrasiye müdahaleleri kabul etmeyen bir siyasal düşüncenin geçmişinden çok önemli dersler çıkardığını düşünüyorum. Arka planda kimlerin olduğunu görmek önemli.

- Önemli ama bir tuzak sendromu da oluşturuyor. MHP genel başkan aday adayı Ahmet R.
Yılmaz'ın taraftarlarının geldiğini sanıp galeyana geldi insanlar kongre toplantısında. Oysa gelenler kongre üyeleriymiş.
- Normal, AKP kongrelerinde de gördük. Mesela sayın genel başkanımızın üzerinde bir divan vardı bizim kongrede ama AKP kongresinde Tayyip Erdoğan'ın konuştuğu platform o iradenin üstündeydi. Bunlara bakmak lazım aslında. Nasıl bir tek adamcı, baskıcı bir yönetim olduğunu platform gösteriyordu.

- Esas lider partisi MHP değil midir? Türkeş değil midir sonuçta hâlâ MHP'nin esas lideri?
- Liderliğin göz ardı edilmesi mümkün mü? Tayyip Erdoğan'ın tekçi yönetim anlayışını görüyorsunuz. Sağlık politikasında bile; "Ben bunu böyle yapmıyorum," diyebiliyor. MHP'nin demokrasiyle olan sınavı geçmişten beri perçinleşmiştir. Olanları sosyal gelişmelere göre değerlendirmek lazım. O kongrede zenginlik vardı; Anadolu'nun bütün renkleri vardı.
 

ZENGİNLİKTEN BAHSEDİYORUZ, FARKLILIKTAN DEĞİL

- Kongrede 'Anadolu'nun bütün renkleri vardı,' dediniz ama ben hiç renk görmedim. Doğru düzgün kadın bile görmedim o kalabalıkta.
- Bayanlar çiçek gibi oradaydı. Belki onlara baksaydınız görürdünüz.
- Birçok ildeki konuşması boyunca tek bir 'Kürt' lafı çıkmadı Bahçeli'nin ağzından. Sık sık 'PKK' dedi.
- Türkiye'deki sorun PKK'dır.
O zaman Başbakan'ın yaptığı gibi 36 gruptan bahsetmek lazım. Zenginlikten bahsediyoruz biz, farklılıktan değil.
- "Tek dil, tek bayrak, tek ülkü" muhabbeti vardı hep. Türkmenlerin dil özgürlüğü olunca öyle olmuyor ama MHP için. Sincan Üniversitesi'nde Uygurca eğitim yasaklanınca tepki gösteriyorsunuz hemen...
- Sincan özerk bir bölgedir. Elmayla armudu karıştırırsanız...
- Kuzey Irak Türklerini düşündüğünüz kadar Kürtleri düşünmüyorsunuz.
- Bir özerklikten bahsederseniz, Türkiye'nin siyasal konumunu farklı mukayese etmiş olursunuz.

TERÖRÜ ÇÖZERİZ

- Türkeş "Terörü bir senede çözerim," demişti.
Hâlâ aynı söylem geçerli mi?
- Evet. Siz mozaiği parçalarsınız ama mermeri çözemezsiniz, damarları sökemezsiniz. Mermerin içinde de renkler var. Domates çorbası varsa, içinden domatesi ayıklamanın bir faydası var mı?

- Biz burada çorbadan değil, milyonlarca insandan bahsediyoruz.
- Evet. Ben yapılanları Kürt milletine hakaret olarak görüyorum.

- Kürtlere 'Sözde vatandaş' diyen bir Genelkurmay'ın söylediği hakaret bence, insanlara "Türkçe konuş" diye baskı yapmak hakaret.

- Yok öyle bir şey. Keşke bu sorularınızı Türkiye'yi bölmek isteyenlere sorsaydınız. O kundaktaki bebeleri öldürenler, Kürt kökenli insanları öldürenlerin arzularını demokrasi olarak görmek demokrasiye ihanet değil midir? Ben Kürt vatandaşlarımı onlarla bütünleştirmeyerek aslında iyi bir şey yaptığımı düşünüyorum.

- Bir politikacı vicdanıyla hareket edemez mi, ben de bunu merak ediyorum. Birlikte bir çözüm bulmak yerine "Böyle safsatalarla kapımızı çalmayın" demek daha mı doğru?

- Şimdiye kadar AKP'nin herhangi bir konuda muhalefetin görüş ve düşüncelerine başvurduğu bir süreç hatırlıyor musunuz? TRT Şeş'i bana mı sordular? O zaman bunun yanlış olduğunu söyledim. Bunun üzerine, 'Bunu yapmazsak özel televizyonlar olacak. Başkalarının eline geçecek,' dendi.

HİÇ OLMAZSA DİN İSTİSMARI YAPMIYORUZ

- Kongre bile bir paranoya üzerine olaylı başladı.
- Pireyi deve yapmanın anlamı yok. Güzellikleri görmüyorsunuz siz. Bu ülkenin içerisinde bir ayrımcılık olmadığını bilen bir insanım ben. Geçenlerde Mardin'i ziyaret ettim ve insanlar beni çevirip bu konudaki endişelerini paylaştılar. Böyle toplumsal bir sorun olmadığını ama sorun haline dönüştürülmek istendiğini düşünüyorum.

- Siz de Türklük üzerinden yapmıyor musunuz aynı şeyi?
- O zaman ne yapalım, Türkiye'ye Mozaikistan mı diyelim?

- Siz böyle oy topluyorsunuz diyelim. Ne zaman sokaklar karışsa oylarınız artıyor.
- Milletin direnci zayıflıyor ve millet bu direncine karşılık MHP'yi güçlendirmek istiyorsa bundan şeref duymak lazım. Din istismarı yapanlardan olmadık Allah'a şükür.

- Yalnız siz benimle değil de Başbakan'la konuşur gibi konuşuyorsunuz. Neden sürekli AKP'ye geliyoruz?
- Karşımda AKP'nin sözcüsü gibi konuşuyorsunuz da ondan!

- Ben bir parti adına değil, vicdanım adına konuşuyorum. Üstelik siz herkese bunu söylüyorsunuz. Geçenlerde Habertürk'te de "AKP'nin borazanı bu kanal," dediniz.
- Şimdi ben konuşurken sesi kısarlarsa ama...

- Bilmiyorum ama genel olarak bir üslup sorunu var mecliste. Sizin kürsüye yürüyüşünüz bile öfkeli öfkeli.
- Öfke gerekiyorsa öfke gerekiyor. Sizin varlığınıza, şahsiyetinize yönelik bir şey olduğunda öfkelenmez misiniz?
Benim verdiğim cevapların hepsi bir üsluptan sonradır. Birisi ulumaktan bahsediyor, sonra ben "Çakal gibi konuştu," deyince "Şu üsluba bakın," oluyor.
 

MAZİMİZ TEMİZ ALLAH'A ŞÜKÜR

- Devlet Bahçeli kurultay konuşmasında 'Mazimiz temizdir,' diyor ama siz geçmişe bakınca temiz bir mazi görüyor musunuz?
- Temiz Allah'a şükür.
- Susurluk bağlantıları, Haluk Kırcı gibi isimlerle olan münasebetleriniz?
- Hasan Mezarcı da Tayyip Erdoğan'ın geçmişi.
- Yine Tayyip Erdoğan'a geldik ama.
- Münferit şeyleri alıp kitleye mal etmek de haksızlık oluyor.
- Haluk Kırcı'yı bile milletvekili olarak kabul edebilecek bir başkanınız var. 1999'da 32. Gün'de 'Kırcı MHP'ye gelse alır mısınız?' sorusunu 'Beraat ederse neden olmasın?' diye cevaplamıştı.
- Ben öyle bir şey hatırlamıyorum.
- Araştırmayı seviyorsunuz, araştırırsanız bulursunuz, 1999 seçimlerinden dört gün sonra.
- Siyasal mücadelemizde şiddeti bir araç olarak benimsemedik. Sağ-sol gerilimi talihsiz noktalara getirdi ülkeyi. Burada bir konuşma yaparsak, kahvedeki insana nasıl yansıyacağını düşünmemiz lazım.
- Pek öyle yansımıyor ama...
- İletişimde birtakım eksikliklerimiz var.

BAYRAK DAĞITMAK NİYE İSTİSMAR OLSUN?

- Düzenlemeyi düşündüğünüz 'Yaşa ve Yaşat' mitingleri ne zaman başlayacak?
- Program belli değil daha.
- Bu mitinglerde olaylar çıkarsa kendinizi sorumlu hisseder misiniz?
- Öyle bir şey olabilir mi? Güvenlik güçlerinden izin alarak bir miting yapıyoruz. Birtakım organizasyonlar ve tuzaklar mı kuruluyor ki, böyle soruyorsunuz?
- MHP kontrol edebiliyor mu tabanını, ilçe başkanlarını... Mesela MHP Edremit İlçe Başkanı Bursa Nutku, Söke İlçe Teşkilatı, Atatürk posterleri dağıttı yakın zaman önce halka. Gerek var mı bunlara?
- Bize göre gerek var, size göre yok.
Burası nutuk ya da bayrak dağıtmanın yadırgandığı bir ülkeyse...
- Kullanıyorsunuz ama siz bu değerleri.
- Tayyip Erdoğan şehitlerimize beratlar gönderdiğinde, iftar sofralarında kameraları çağırıp iftarını açtığında kullanmıyor mu? Parayla simit aldığında hep yanında bir fotoğrafçı oluyor. Kömür dağıtmak istismar olmuyor da, bayrak dağıtınca mı istismar oluyor?
- Bayrakla kömürü aynı kefeye mi koyuyorsunuz şimdi siz? Çok ayıp ama...
- Hayır istismar deyince... Onun yaptığı da yoksulluğun istismarı.
- Zamanlama önemli.
- Güzel bir zaman şimdi bence.
- Bu güzel zamanda 2005'teki gibi karışırsa ortalık peki?
- Niye? PKK'nın teslim törenlerine ses çıkartmıyorsunuz da, MHP'nin demokratik ortamda yapacağı mitinglerden neden endişe duyuyorsunuz anlamadım.
 

Berrin Karakaş - Sabah
Yayın Tarihi : 15 Kasım 2009 Pazar 22:09:39


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?