18
Mayıs
2024
Cumartesi
SİYASET

SOSYAL GERİLİM SENARYOLARI CİDDİYE ALINMALI

Türkiye'deki insan kaynakları şirketleri 2010 yılında yeni işsizlik dalgalarının gelebileceği düşüncesinde. Bunun en önemli nedeni olarak da geçen yıl otomotiv, elektronik, beyaz eşya gibi sektörlerdeki vergi teşviklerinin bu yıl olmamasını gösteriyorlar. Vergi indirimleri tüketimi teşvik edince geçen yıl üretici firmalar işçi çıkarma ihtiyacı duymamıştı. Ancak bu yıl stoklar biriktikçe üretimin yavaşlayacağı, firmaların işçi çıkarabileceği düşünülüyor.

Aslında Türkiye Ekonomik ve Politik Araştırmalar Vakfı (TEPAV) tarafından yayımlanan "Perakende Güven Endeksi" de bu beklentileri doğruluyor. TEPAV, 2008 yılı mayıs ayından bu yana yaptığı perakende güven endeksinin ilk sonuçlarını geçen hafta açıkladı.

Endekse göre perakende sektöründe işler Aralık 2009'da Aralık 2008'e göre kötüleşti. Beş yüz firmanın yöneticileriyle her ay yüz yüze görüşme tekniği ile hazırlanan endeks yiyecek-içecekten radyo-televizyona, ayakkabıdan otomobile kadar tüketiciye yönelik bütün sektörleri kapsıyor. Bütün bölgelerden 32 ilde yapılan anketlere katılan şirket yöneticilerinin gelecek üç ay için beklentileri iyimser değil. Türkiye'de genellikle AB ülkeleriyle paralel bir seyir izleyen Perakende Güven Endeksi'nin Ekim 2009'dan sonra Avrupa'ya göre kötüleştiğine dikkat çekiliyor.

Zikzak ihracat
Benzer kaygıları geçen hafta İzmir'de sohbet ettiğimiz bir tekstil sanayicisi de dile getirdi. Sanayici, Avrupa'dan normal olarak kasım-aralık ayında gelmesi gereken siparişlerin gelmediğini, ancak stoklar tükendikten sonra ocak ayında biraz canlanma olduğunu söylemişti. Bu nedenle ocaktaki siparişlere bakıp aldanmamak gerektiğini söyleyen sanayici önümüzdeki ay yeniden düşüş olabileceğini, bir anlamda ihracatta zikzaklı bir döneme girdiklerini dile getirmişti.

Aslında belirsizlikle ilgili bir uyarı hafta içerisinde IMF Başkanı Strauss Kahn'dan da geldi. Hatırlanacağı gibi Kahn, resesyonu kısa süreli bir büyüme dönemi ardından yeni bir resesyonun izlediği, çift dipli kriz modelinin (double-dip recession) ciddi bir risk olduğunu söyledi. Bu gibi durumlarda, yılın bir ya da iki çeyreğinde gözlenen büyüme sonrası, gayri safi yurt içi hasılanın yeniden azalmaya başladığını söyleyerek yeni bir resesyon tehlikesine dikkat çeken IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, ülkelerin kamu harcamalarını artırıp ekonomik büyümeyi artırmaya yönelik teşvik paketlerinden vazgeçmemeleri gerektiği uyarısında bulundu.

Strauss-Kahn'ın, "Çok dikkatli olmayız. Çünkü ekonomik canlanma çok hassas bir noktada" sözleri çok ciddiye alınmalı. Türkiye'nin en büyük pazarı Avrupa'da yeni bir tıkanma, bugüne kadar durumu Başbakan'ın deyişiyle zuladakilerle idare eden Türk sanayicisini iyice zora sokabilir.

Nitekim İngiltere'nin benzer bir kaygıyla yeni bir eylem planı hazırladığı görülüyor. İngiliz hükümetinin iş yaratmak için bir milyar sterlin harcamaya hazırlandığı belirtildi. Plana göre "yumuşak işler" olarak adlandırılan alanlarda istihdam yaratılması hedefleniyor. Turizm elçiliği, güneş enerjisi sistemleri mühendisliği, dans asistanlığı, orman işçiliği, çocuk bakım uzmanlığı gibi birçok alanda binlerce kişi için iş olanakları yaratılması amaçlanıyor. Bu yolla 150 bin kişiye iş imkânı yaratılacağı hesap ediliyor. Bu sayının en az üçte birinin ise 18 ila 24 yaşları arasındaki gençlere iş yaratarak değerlendirilmesi hedefleniyor.

Yaşlı İngiltere gençlerine iş yaratmaya çalışırken genç Türkiye'nin bu işlerin üstesinden nasıl geleceği henüz belli değil. Nüfusunun yarısı 30 yaşın altında ve yaş ortalaması 28 olan genç insanlar ülkesi Türkiye'de işsiz milyonlarca insanın durumu giderek daha tehlikeli bir hal alıyor. Geçen günlerde Türkiye'nin en büyük gruplarından birinin CEO'su ile sohbet ederken kısa bir süre önce yaptığı Diyarbakır seyahatini anlattı. Şehrin her köşesinde kahvelerde birikmiş insanların işsizlik sorunu çözümlenmeden açılımın filan hayal olduğunu söyledi. İnsanlar karınları doymadıktan sonra Kürtçe konuşsa ne olacak, dağdan inmeleri neyi çözecek?

Öfke her fırsatta patlıyor
Konuya sokak gözlemleriyle devam edersek içten içe biriken öfkenin her fırsatta patlamaya dönüştüğünü görebiliyoruz. Tam 8.5 milyon TL'ye mal olan havai fişekli İstanbul 2010 Kültür Başkenti açılış kutlamalarında ülkeyi yönetenlerin farkında olmadıkları bir başka şov daha vardı.

Televizyonlar, radyolar, yazılı basın organları bu şovu atlamıştı, çünkü onlar Sütlüce tarafındaki kültür ve kongre merkezinde olup bitenleri izlemeye çalışıyorlardı. Halbuki Haliç'in tam karşı yakasında ise haftalardır saat tam 20.10'da başlayacağı duyurulan havai fişek gösterisini izlemek için biriken binlerce kişi, kandırılmış olmanın öfkesiyle Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın olduğu kongre merkezine doğru "Yuh" diye bağırıyorlardı. Ama seslerini duyan yoktu. İstanbul 2010'u anımsatmak için saat tam 20.10'da başlayacağı duyurusu yapılan havai fişek gösterisini başlatacak olan devletin en yüksek makamındaki iki kişi, Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan açılışa 1 saat 10 dakika geç gelmişlerdi.

Gösterileri izlemek için çoluk-çocuk toplanıp soğuk ve yağmur altında bekleyen binlerce İstanbullu ise gecikme beş, on, on beş dakikayı aşınca yirminci dakikadan itibaren söylenmeye başladılar. Yarım saat sonra ise protestolar artık kitleselleşmiş, binlerce kişi koro halinde karşı kıyıya "Yuh" çekmeye başlamıştı. Yuh çekenler arasında çarşaflı ve sakallılar da vardı, modern giyimli insanlar da. Yapılan yorumlar ise çoğunlukla "Onlar ne anlar halkın halinden. Oturmuşlar karşıda sıcacık koltuklarda dışarıdakileri akıllarına bile getirmiyorlar" şeklindeydi. Sonra da koro halinde başlayan "yuh"lar tribünlerdeki Meksika dalgasına benzer şekilde Haliç kıyılarını dolaşıyordu.

Bu seslere kulak vermeyen, İngiltere'de olduğu gibi insanlara iş umudu verecek projeler üretemeyen hükümet, gündemini ekonomik gerçeklere çevirmeli. Her gün kendini yeni bir komplo teorisinin içinde bulan Türkiye'de, aslında ekonomik nedenlerden kaynaklanan sosyal gerilim senaryoları daha ciddiye alınmalı ama karşı kıyıdakiler duymuyor.

Selim Türsen - Referans
Yayın Tarihi : 23 Ocak 2010 Cumartesi 20:43:15


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
vatandaş IP: 88.236.154.xxx Tarih : 24.01.2010 12:14:45

bize anlatılan ciddiye aldığımız her şey gün geliyor önemsiz anlamsız sonuçsuz kalıyor ama ciddiye almadığımız tepki göstermediğimiz vergiler ve zamlar hayatımızın her dönemi bizi zor durumda bırakıyor bırakın artık   bunları her iddanın arkasından bir zam haberi her mahkemenin ardından bir vergi haberi yalancı çoban durumuna düştünüz gerçekten şu anda darbe hazırlansa öyle bir tehdit altında kalsanız kimseyi inandıramıyacaksınız