Türkiye'nin beslendiği demokratik havadan yararlanamayan DTP'nin en büyük ironisi varlığını PKK'yla ilişkilendirmesi. Parti, Kürt sorunun demokratik zeminde tartışıldığı bu tarihi yol ayrımında meşru bir siyasi dil üretmeli...
‘Yol haritası’ kavramı Türkiye’de Kürt sorununun çözümüyle ilgili tartışmaları ateşledi. Türkiye, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan yapacağı açıklamaları bekliyor. Ülke şu soruya yanıt aramakla meşgul: Öcalan’ın PKK sorununun çözümü bağlamında koyacağı ‘yol haritası’ askeri çözümü uzaklaştıracak ve dikenli Kürt sorununa yeni bir yaklaşımın kapısı açacak bir denklem sunar mı? Türkiye devleti sorunu PKK’nın götürdüğü dar kapsamdan çıkarıp, etnik köken değil vatandaşlık üzerinden bir dizi reforma ihtiyaç duyuyor. İlk soru bir başka soruyu getiriyor: Acaba Öcalan şiddeti bıraktı mı ve çözüme katkıda bulunmayı destekliyor mu? Aslında Öcalan’ın ‘yol haritası’na dair sızan bilgiler iyi şeyler müjdelemiyor. Zira Öcalan’ın Türkiye cumhuriyetine inancıyla Kürtlerin bir millet olarak tanınmasını istemesi arasındaki çelişki, PKK’nın yaşadığı trajediye ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Kürt sorununa çözüm belirlenmesinde izlediği eğilimin yol açtığı kafa karışıklığına işaret ediyor.
Erdoğan’ın bu yeni eğilimi, uluslararası ve bölgesel değişik-likler kendilerini aşmadan önce devlet ve PKK tarafından ‘yol haritaları’ sunulmasını hızlandırdı. Bu değişiklikler, PKK’nın kendisine olumsuz yansıyabilecek bir gelişmenin yaşanabi-leceği yönündeki şüphelerini artırdı. Irak, ABD ve Türkiye yetkililerini kapsayan üçlü toplantı da örgütün şüphelerini destekledi. Irak Güvenlik Bakanı Şirvan el Vaili toplantıda PKK’nın Irak topraklarından çıkarılması çabalarının sürmesi üzerinde durdu. ABD’nin Irak’tan çekilmesinin yaklaş-ması da PKK’yı endişelen- diriyor. Bu durum siyasi haritayı yeniden çizecek.
Bu varsayıma göre Öcalan doğal olarak hızla bir ‘yol haritası’ belirleyecek. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Öcalan’ın açıklayacağı planla ilgili konuşmalara sert yanıt vererek, Türkiye’nin çözümlerini kendisinin bulacağını belirtti. Fakat Ankara Öcalan’ın açıkladığı yol haritasının önünü kesebilir mi? Kürt sorununun çözüm araçlarına sahip mi yoksa iç reformların Kürtlerin desteğini kazanması için biraz zamana mı ihtiyaç var? Yanıt doğal olarak sadece Türk yetkililerin vaatleriyle sınırlı değil. Hükümetin Kürtlere daha fazla hak vermek için yeni bir hukuksal reform paketini içeren kapsamlı bir strateji belirlemesi gerekiyor. Bu paketin somut içeriğini Kürtçe üzerindeki bazı sınırlamaların kaldırılmasında, Kürtçe isimlerin kullanılmasına dönüşte ve Kürtçe bir televizyon kanalının açılmasında görmek mümkün.
Türkiye, farklı meseleleri çözme niyetiyle tartışma imkânını kendisine veren demokratik olgunluğa ulaştı. Bu da, siyasi rejimin vardığı çözüm kabiliyetinin birçok kronik sorunu sağlıklı yola koyabileceğine kanıt oluşturuyor. Hiç kuşkusuz özgürlüklerin gelişmesi, sivil siyasetin etkisinin artması ve Ankara’nın ABD, AB ve Irak’la işbirliği yapması süreci ilerletti. Öcalan silah bırakmayı formüle ederse DTP de çözüm girişimine destek olabilir. DTP’nin Türkiye’nin beslendiği demokratik havadan yararlanamaması partinin desteğini azalttı. DTP’deki en büyük ironi, varlığını PKK’nın bekasıyla ilişkilendirmesinde saklı. Fakat DTP’nin, Kürt sorununun demokratik zemine taşınmasıyla gelinen bu tarihi yol ayrımıyla sorumlu bir ilişki kurmak için hukuki ve siyasi meşruiyete sahip bir siyasi dil üretmesi gerekiyor. Yaşar Kemal gibi seslere kulak verilmesi, toplumun ilerlemesini önleyen bu çekişmeyi sona erdirme yolu sağlarsa bu tartışma-lardan yararlanılması ve paketin içeriği açıklanmadan redde- dilmemesi gerekir.
Nizam Mardini
(Lübnan gazetesi Sefir, 18 Eylül 2009)