İktidarla, muhalefet atışır, restleşir, fikirler çarpışır...
Yani birinin “ak” dediğine, diğerinin “kara” demesi, vaka-i adiyedendir...
Ama bazen bunlar yaşanırken kullanılan kelimeler ve sergilenen tavır, tartışmaların önüne geçer. Tıpkı son bir haftadır olduğu gibi...
Erdoğan’ın, Baykal’a yönelik söylediği, “Ben sana ‘sayın’ diyorum” sözü üzerine başlayan ve devam eden üslup tartışması...
Başbakan’a “sen” denir mi? Tayyip Erdoğan’ın, “sayın” diye hitap ettiği ana muhalefet lideri Deniz Baykal, neden Başbakan’a inatla “sen” diyor?
Peki acaba Erdoğan’ın dediği gibi herkes birbirine “Sayın” diye hitap etse, tartışmalar sırasında düşen seviye yükselir, kabalık, yerini zerafete bırakır mı?
“Sen” deme bana “küserim sana!”
Başbakan Tayyip Erdoğan, Kadir Has Kongre Merkezi’nde konuşurken, sözü CHP lideri Deniz Baykal’a getirdiğinde, bir haftadır süren tartışmayı başlatan şu sözleri söyledi: “Sayın Baykal, bana edep dersi vermeye kalkıyor. Önce bu ülkede bir partinin genel başkanının ‘sen’ ve ‘siz’ ifadelerini kullanmasının ne anlama geldiğini öğrenmesi lazım. Bak ben sana ‘Sayın’ diyorum...”
Bu sözlerin muhatabı olan Baykal’dan cevap, iki gün sonra geldi.
“Bir kişiye birinci tekil şahıs olarak ifade edilmesinde bir kabalık yok. Başbakanı üzmek, küçük düşürmek anlamında ‘sen’ diye hitap etmiyorum. Bu benim içtenliğimden...”
Erdoğan’ın, teröristbaşı Öcalan’a “Sayın” dediğini söyleyip, “Bana ‘sayın’ demesen de olur” dedi ve ekledi: “Şimdi sana, Deniz Feneri konusunda gereken duyarlılığı göstermedin, hırsızlıklara sahip çıkıyorsun derken, nasıl ‘sayın’ derim canım?”
İki gün sonra Başbakan’a, Baykal’ın sözleri soruldu. Başbakan, “Hadi ‘sen’i samimiyetinden söylüyor. ‘Sen’ demiş olabilirim ama ben kendisine hiç hakaret etmedim. Saygısızlık yapmayacağım. Aldığım edep buna müsaade etmez” dedi.
Bu sözlerle Başbakan’ın tartışmaya “nokta” koyduğu düşünülse de, hemen arkasından gelen “Ben merdim, karşımda mert olan insan arıyorum. Kendisi namertse bilemem...” sözleri bunun yanılgı olduğunu gösterdi.
“Bu maganda, külhanbeyi üslubu”
Aslında Erdoğan ile Baykal arasında yaşanan bu üslup tartışması yeni değil. Miting meydanlarında, Meclis’te ya da televizyonlardaki konuşmaları nedeniyle, zaman zaman Başbakan, zaman zaman Baykal tarafından üslup tartışması açıldı. Örneğin Erdoğan, Afyon’da yaptığı bir konuşmasında, “Sayın Baykal, geçmiş bana akıl veriyor, diyor ki ‘İşsizliği gidermek için Türk parası değerli, değerini azaltmak lazım.’ Ha, Sayın Baykal sen git de işine bak. Ekonomiyi git ehlinden öğren. Daha bu işi öğrenmen için çok fırın ekmek yemen lazım, çok” dedi.
Baykal, Başbakan’ın bu sözleri üzerine Sinop’tan şöyle yanıt verdi: “Bu üslup Türkiye Cumhuriyeti Başkanı’nın kullanacağı bir üslup değil. Bu üslup külhanbeyi, maganda üslubu. Biz böyle başbakanlara alışık değiliz. Biz Atatürk’ün, İsmet İnönü’nün üsluplarına alışığız. Ne söylediğini bilmeye alışığız. Bu külhanbeyi, maganda üslubu ona yakışıyor olabilir, ama Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na yakışmıyor. Sen Başbakan olmuşsun ama adam olamamışsın...”
Başbakan’a psikopat suçlaması
Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz... Türk siyaset hayatının “bu ezeli düşmanları”, birbirlerine olan öfkelerini pek çok kez ağır ithamlarla dile getirdiler. Çiller, bir konuşmasında, dönemin Başbakan’ı hakkında şöyle dedi: “Mesut Yılmaz ahlaken, karakter ve psikolojikman çözülmüştür. Bunu, yüzüne bakınca da anlayabilirsiniz. Artık her konuda ipin ucunu kaçırmıştır. Altı soruşturma yediği halde umursamayan bir başbakan daha yoktur. Batakçı kumarbaz çılgınlığıyla elinde nesi var, nesi yoksa masaya sürmüştür. Türkiye’yi bu hale sokan işte bu psikopat tutumdur.”
“Millet adam olanı seçer...”
“Sen Başbakan olmuşsun ama adam olamamışsın” Baykal’ın bu sözleri için Erdoğan manevi tazminat davası açtı. Ve ardından da Gaziantep’te şunları söyledi:
“... Sayın Baykal’a şunu söylüyorum; benim milletim adam gibi adamı başbakan yapar...”
İki lider arasında üslup konusundaki bir diğer tartışma ise Başbakan Erdoğan’ın zaman zaman kullandığı, “Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri” sözü nedeniyle yaşandı. Erdoğan’ın bu sözleri üzerine, Başbakan’ın eşekle, semerle konuştuğunu söyleyip, “en ağzı bozuk Başbakan” olduğunu belirten Baykal, “Madem bu işlere çok meraklı, ben ona Ziya Paşa’dan çok güzel bir şey okumak istiyorum. Bakın, Ziya Paşa diyor ki, Bed asla necabet verir mi hiç üniforma, zerduz palan vursan eşek yine eşektir” dedi. Baykal’ın bu sözleri Erdoğan’ı oldukça kızdırdı. Öyle ki sadece cevap vermekle kalmadı, konuyu yargıya da taşıdı.
UĞUR MUMCU’NUN KİTABINDAN...
Geçmiş zaman olur ki...
Sadece liderlerin değil tabii, milletvekillerinin konuşmaları da üslup tartışması yaratıyor. Özellikle de Meclis’teki konuşmalar... Gazeteci yazar Uğur Mumcu, Meclis çatısı altında yaşanan küfürlü atışmaları tutanaklarından derleyerek, “Söz Meclis’ten İçeri” adlı kitabı kaleme almıştı. Bazı bölümler:
Acıttı mı cicim?
Vekil: Sayın başkan zamanı doldu (kürsüdeki vekil için)
Kürsüdeki vekilin yanıtı: Acıttı mı cicim?
Vekil: Deliyi kürsüden indirin sayın başkan.
Diğer vekil: Bunu bara gönderin, meyhaneye gönderin. “
Marangoz hatası
Başkanvekili: Sen daha anandan doğmadan ben muhalefet yapıyordum, anladın mı sen? Sen anandan daha doğmadan... Eğer böyle devam edersen bir kelime daha konuşturmam, sözünü keserim, bunu bil!
Milletvekili-yazar (Çetin Altan): Şimdi bir Fransız ihtilalcisi der ki, biraz yüksekte bulunmanız bir marangoz hatasıdır...
Yavrum deme bana...
Vekil: Sen yoktun o zamanlar yavrum, bilmezsin bunları.
Yanıt: Yavrum diyemezsin, yavrum.
Vekil: Geç, oradan geç...
Yanıt: Yavrum deme
Vekil: Peki çocuğum diyorum.
Yanıt: Peki babacığım.