19
Mayıs
2024
Pazar
SİYASET

"Beni burada arama anne..."

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grubu'nda konuştu. Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle:

"Yine bir mevzide gece 02.00 sıralarında roketatar ve silahlarla yapılan saldırıda 6 askerimiz şehit oldu. İlk bilgilere göre 15 askerimiz yaralandı. 1 terörist ölü ele geçirildi. Bölgede operasyonla devam ediyor. Şehitlerimize Allah'tan rahmet; ailelerine, milletimize başsağlığı diliyorum. Yaralı askerlerimize acil şifalar temenni ediyorum.

Terör konusunda kararlılıkla mücadeleyi sonuna kadar, durmadan usanmadan sürdüreceğiz. Bu konuda en ufak bir geeri adım atmak yok. Olay sadece bir güvenlik meselesi değildir. Yılar yılı böyle bakıldığı için neticesi ortada. Bu olayın stratejik, ekonomik, sosyolojik bir çok etkisi var.

Eğer hep beraber, teröristlerle vatandaşiları ayırabilir, onlarla arasında perde koyabilirsek neticesi çok daha sağlıklı olacaktır.

KKTC bugün 20 Temmuz Barış Harekatı'nı kutluyor. O harekatla Kuzey Kıbrıs 36 yıldır barış dolu bir hayat yaşıyor. Başbakan Yardımcısı Sayın Cemil Çiçek, hükümetimiz adına kutlamalara katıldı, biz de burdan kardeşlerimize sevgilerimizi yolluyor ve Barış ve Özgürlük Bayramı'nı kutluyoruz.

Genel kurul, Meclis çalışmlarını yavaşlatmaya çalıştılar. Kurullarda gergilik yaratarak, bizi yıpratmaya çalıştılar. Biz AK Parti hükümeti olarak sorunları çözmeye çalışırken, onlar kedi çıkarları ve hevesleri ğpeşinde hızımızı kesmeye çalıştılar. Çünkü onların muhalefet anlayışı destek olmayı değil, köstek olmayı gerektiriyor. Ayak bağı oluyorlar. Biz bu millete sevdalıyız. Omuzlarımızda ne büyük bir yük taşıdığımızın şuuru içindeyiz.

İdare eder, böyle gelmiş böyle gider diyerek etliye sütlüye karışmayabilirdik. Bize bu meselelere karışmayın denildiğinde, geri adım atabilirdik. Am ao zamanda gecemizi gündüzümüze kattığımız yoksulların yüzüne, gözlerinin içine bakamazdık. Biz zor olanı tercih ettik.

Bu ülkenin yerinde saymasına karşı çıktık, yürümeeyi ilerlemeyi tercih ettik. Tüm ilişkilere, mafyaya, hukuk dışı kirli ilişkilere kafa tuttuk. Milletin takdirine sunduğumuz Anayasa değişikliği de, bu Büyük Türkiye umudunun meyvesidir.

Burdaki maddeler, BDP, CHP VE MHP'nin uykularını kaçırıyorlar. Midas'ın kulakları misali, kendi çevrelerinde arkadaşlarına bu pakete karşı çıkmaktan rahatsız olduklarını anlatıyorlar ama halk önünde farklı konuşuyorlar.

Anayasa değişikliğine yönelik tek bir ciddi açıklamları, önerileri olmadı. neden 'hayır' dediklerini, neden bu değişimin karşısında olduklarını kendilerine de halka da anlatamıyorlar. Lütfen dikkat edin, izleyin, dinleyin, anayasa maddeleriyle alakalı bir cümle kuramıyorlar. Neredeyse ülkenin her meselesinin çözümünü bu paketten bekliyorlar.

Sizin işsizlikle ilgili bir reçeteniz var mı, bir projeniz var mı? Dünyanın en gelişmiş ülkeleri olan ABD ve Japonya da dahil işsizliğin olmadığı bir ülke var mı? İspanya 8 puandaydı şu anda 18 puan.

Birçok konuyu hep çarpıttılar. Hep aldattılar. Bu Anayasa değişikliği belki her şey değildir ama çok önemli bir şeydir. Türkiye'nin aydınlık geleceği için çok önemli bir adımdır. Değişiklikle AK Parti arasında bire bir ilişki kurmanın ötesine geçemiyorlar. Ama milletim beni çok iyi anlıyor. Yaptığımız değişikliklerin ülke için ne kadar isabetli olduğunu biliyorlar. Anayasa değişikliği yalan yanlış ifadelerle kullanıyorlar. Bir AK Parti projesi değil. Bir kişinin, zümrenin, partinin projesi değildir. Bu bir memleket projesidir. Benim vatandaşım 22 Temmuz'da, 29 Mart'ta hangi partiyi tercih etmiş olursa olsun 12 Eylül'de yapacağı tercih siyasi partilerle ilgili bir tercih değildir. Referandum demokratik bir haktır. 12 Eylül'de hükümet icraatlerini değil, muhalefet performansını değil kendi geleceğini oylayacak. Aklın yolunu, demokrasinin yolunu yani "Evet"i tercih edeceklerine tüm kalbimle inanıyorum.

Şu anda anlatacaklarım biraz farklı olacak. Yakın siyasi tarihi, tirajik bir tarihi önünüze getireceğim. Nejdet Adalı daha 19 yaşında bir lise öğrencisiyken cinayet işlediği iddiasıyla 1977'de tutuklandı. Ben de o zaman bir siyasi partinin gençlik kolları başkanıydım. Serbest bırakılacağından o kadar emindi ki arkadaşlarının firar girişimine katılmadı. Mahkeme başkanı onun masum olduğunu söyledi ama karara şerh konuldu. Nejdet Adalı 22 yaşına gelince idam edildi. Şair Nevzat Çelik, '"Beni burada arama anne, kapıda adımı sorma, saçlarıma yıldız düğştü koparma anne ağlama. Kaç zamandır yüzüm traşlı, Gözlerim şafak bekledim, Uzarken ellerim, Kulağım kirişte, Ölümü özledim anne Yaşamak isterken delice" demiş.

"Anne sizlerle helalleşmek isteerdim fakat olmadı. Hakkım varsa helal olsun, siz de helal edin. Son olarak amcama yengeme, yeğenme, bacıma selam eder, nişanlımı da selam eder.."

Bir başka isim Erdal Eren, daha 17 yaşındayken asıldı. 1980'de 18 yaşından küçük olmasına rağmen asıldı. RahmetliMuhsin Ertuğrul cezaevinde yazdığı şiirle bu zulmü anlattı.

"Huzur dolu içinde ben soznsuzluğu düşünüyorum, ey sonsuzluğun sahibi ben sana ulaşmak istiyorum. durum kapatmayın pencereleri üşüyorum"

Burada rahmetli Türkeş'in 12 Eylül sonrası yaşadıklarından hiç bahsetmiyorum. Merhum Türkeş, DYP-SHP kooalisyonu için şunları söyledi:>

12 eylül ülkücüler olarak bize çok zarar verdi. Bayrampaşa'nın dili olsa da orada kararan hayatları anlatsa, Diyarbakır Cezaevi'nin dili olsa da konuşsa.

Dili yok ama keşke 12 eylülde orada yatan bazı MHP yetkilileri dilinin kilidini açsa da konuşsa.

Zamansız vedalarla hesaplaşacaz, gencecik yaşında idam edilen Mustafa'yla hesaplaşacaz. o hesaplaşma günü işte 12 eylül 2010 günüdür.

CHP yüzleşemese de biz yüzleşecez. MHP hesaplaşamasa da biz hesaplaşacaz. Dar ağacına gönderilen Erdal Eren'in, sabah namazında dayakla öldürülen Hüseyin Kurumahmutoğlu'nun karşısında alnımız ak kalırken, onlar ne hesap verecek.

Sadece 12 eylüllle hesaplaşmak adına değil, bir daha 12 eylülller yaşanmasın diye çabalıyoruz. geçmişin yarınlarıyla yüzleşmeden, daha aydınlık bir gelecek inşaa edemeyiz. İşte bu 12 eylül bir iadeyi itibar olacaktır aynı zamanda.

İnanıyorum ki kadınlar kendi haklarının güvenceye kavuşması için evet diyecektir, sadece kadınlar değil, erkekler de evet diyecektir. İanıyorum ki gençlerimiz, yaşlılarımız evet diyecektir.

Avrupa standartlarında bir Anayasa Mahkemesi ve hukuk standartları için bütün milletim gür bir sesle "Evet" diyecektir. Hukukun üstünlüğünü egemen kılmak için halkımız "Evet" diyecektir. Emeklilerimiz toplu iş sözleşmesinden yararlanmak için "Evet" diyecektir. İşçilerimiz sendikal hakların gelişmesi için "Evet" diyecektir. Burada aklın yolu birdir ve o yol "Evet"tir.

Biz en samimi şekilde neden "Evet" denilmesini gerektiğini anlatacağız. "Hayır" nidaları atıyorlar. Hangi gerekçeyle pakete karşı çıktıklarını bilen var mı? 12 Eylül sonrasında idam sehpaları kuruldu. "İnsanın vicdanı sızlamıyor mu" diye soruyorlar. Biz de aynısını soruyoruz. 16 yaşındaki çocuğun yaşının büyütülerek idam sehpasına götürülmesini soruyorsan neden pakete karşı çıkıyorsun?

Biz aşkla, sevdayla siyaset yapıyoruz. Kuru sıkı tehditler bizim için bir şey ifade etmiyor. Bizim evimiz milletimizin içinde. Biz milletin gönlünde kendimize yer edindik. CHP Genel Başkanı, emlakçılığa soyundu. Bize Anayasa Mahkemesi'ne yakın ev ayarlayacağına ilişkin bir şey söylüyor.

Kimlerin "Hayır" cephesinde olacağını söyleyeceğiz. Kimlerin "Hayır" türküsü söylediğini anlatacağız. MHP kendisini inkar ediyor. CHP kendi iddialarına karşı çıkıyor, kendisini inkar ediyor. BDP, parti kapatmalara karşı gibi görünüyor, parti kapatmaları zorlaştıracak bir yasaya "Hayır" diyor, onu engellemek için elinden geleni yapıyor. Barıştan yanaymış gibi görünerek demokratik gelişmenin önüne set çekmeye çalışıyor.

Demokratik gelişmenin önüne set çekilmek isteniyor. bu pakette Kürtlerin lehine olabilecek hiç bir madde yok. Bir sürü madde de benim Kürt kökenli vatandaşlarımın lehine olacak her şey var. Yani 73 milyonun hepsi için, eşit haklar var. Tayyip Erdfoğan ne kadar istifade ediyorsa, herkes o kadar yararlanacak bu paketten.

Bu değişiklik çocuklarımızın geleceği içindir. Takdir milletimizindir. Söz de onundur, karar da onundur. İnşallah Cuma günü itibariyle Genel Kurul çalışmalarımız tamamlanmış olacak.

Cuma gününden itibaren 12 Eylül referandum gününe kadar hepimiz vatan topraklarına dağılacağız.

Biz sadece Anayasa değişikliğini konuşacağız, büyük değişimin kalp atışlarını anlatacağız. Halkımla bütünleşmenin gayreti içinde olacağım. İlk mitingimizi Bingöl'de yapacağım. Sonra Elazığ mitingi. Bu Pazar önce Adıyaman sonra Malatya'da miting yapacağız. Bingöl'de "Evet" kampanyasını başlatıyoruz. Milletvekillerimiz, bakanlarımız vatan topraklarına dağılacak. Allah yar ve yardımcımız olsun, yolumuz açık olsun diyorum. Alın terinizden dolayı sizleri kutluyor, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Suça itilen çocuklarla ilgili yasanın da Meclis'ten çıkacağı müjdesini veriyorum. Sağolun var olun, Allah'a emanet olun.

Kılıçdaroğlu'na göre ağlama numarası

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın bugünkü Meclis Grup toplantısında, 12 Eylül döneminde idam edilen gençlerin mektubunu okurken ağlamasına, "Eğer, çıkıp Başbakan, Erdal Eren'in fotoğrafını gösterip, eğer ağlama numarası yapıyorsa, önce ondan vazgeçip o aileden özür dilesin, halktan özür dilesin. Yaptığı çok ayıp bir şey. Eğer hesap sorulacaksa o aile hesap soracaktır" dedi.
CHP lideri, Başbakan Erdoğan'ın bugünkü Meclis Grup toplantısında, 12 Eylül döneminde idam edilen gençlerin mektubunu okurken gözyaşlarını tutamadığının hatırlatılması üzerine şunları söyledi:

"Başbakan'ın bir özelliği var, her şeyi istismar eder. Erdal Eren'i de istismar eder. Deniz Gezmiş'i de istismar eder. 12 Eylül'de işkence görmüş herkesi istismar eder. Çünkü bunların kafasının arkasında başka planlar var, o amaca ulaşmak için her şeyi istismar ederler. Bunlar dini istismar etmedi mi? İnsanların en temiz duygularını, inançlarını dahi istismar ettiler, onun için bunlara güvenilmez. Bunlar işkence görmedi, bunlar 12 Eyül'de fatura ödemedi. Eğer, çıkıp Başbakan, Erdal Eren'in fotoğrafını gösterip, eğer ağlama numarası yapıyorsa, önce ondan vazgeçip o aileden özür dilesin, halktan özür dilesin.

Yaptığı çok ayıp bir şey. Eğer hesap sorulacaksa o aile hesap soracaktır. O aile bile, Erdoğan'ın getirdiği düzenlemelerin 12 Eylül'le hesaplaşma olmadığını çok iyi biliyor." Başbakan'ın, "12 Eylül'le hesaplaşacaksa neden YÖK'ü kaldırmadığını" soran Kılıçdaroğlu, "YÖK'ü ele geçirmeden önce bağırıp çağırıyordun. 'YÖK'ü kaldıracağız" diyordun. Niye YÖK'ü kaldırmaktan vazgeçtin?" şeklinde konuştu

..
Yayın Tarihi : 20 Temmuz 2010 Salı 22:37:51


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?