"Biz Böyle müdahale görmedik"

Hukukçular, Anayasa Mahkemesi üzerindeki baskıya tepki gösterdi: Bu mahkeme çok siyasi yargıladı, böyle bir ortam hiç oluşmadı 

Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt’ün iki aydır takip edildiğini ve ‘davadan çekilmesi için baskı yapıldığını’ açıklaması, hemen ardından mahkeme üyelerinin ‘diken üstünde’ olduklarına ilişkin sözleri, yargı bağımsızlığı tartışmalarının tekrar alevlenmesine neden oldu. Hukukçular, Anayasa Mahkemesi’nin gündeminde bulunan AKP hakkındaki kapatma davası ile türban davası nedeniyle bazı çevrelerin yargıyı baskı altına almaya çalıştığını savundu. Hukukçular, bugün oluşturulan atmosfer kadar yargının baskı altına alındığı bir ortama tanık olmadıklarını vurguladı.
Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, yargıyı baskı altına alma girişimlerine şaşkınlıkla tanıklık ettiğini belirterek “Hiç böyle ortam görmedim. Anayasa Mahkemesi’nin adil kararı vereceğine inanmamız gerekir. Bu mahkemede 55. hükümetin başbakanı, 57. hükümetin başbakan yardımcısı ve bakanları yargılandı. Hiç böyle bir şey olmadı. Herkes saygıyla sonucu bekledi. Yargı kararları tartışılabilir. Görülmekte olan bir dava üzerinde açıklamalarda bulunmak mahkeme üzerinde baskı oluşturmaktır” dedi.
Türk, mahkeme üyelerinin davadan çekilmesi gibi bir durumun yasal anlamda söz konusu olamayacağını da söyledi:
“Anayasa Mahkemesi geçmişte de böyle davaları görüştü. Ama hiç böyle olmadı. Bir baskı ortamı yaratılmak istenmesi son derece yanlış ve kanunlara da aykırı bir durum. Kendilerini diken üstünde hissetmeleri gerekmemektedir. Onlar üzerinde sonucu etkilemeye yönelik tavsiye ve girişimlerde bulunmak, başta suçtur. Bu girişimler tek tek, ayrı ayrı görünüyor ama belli ki, kapatılma kararı verilmesi durumundan olumsuz şekilde etkilenecek olanlar, böyle bir sonucun ortaya çıkmaması için bir karşı atağa geçmiş durumdalar. Ama mahkemeyi etki altına alacak açıklamalar hem Anayasa, hem temel kanunlar açısından suç niteliği taşımaktadır. Bu aynı zamanda Anayasa’ya olan inançsızlığı ortaya koymaktadır.”

Kanadoğlu: Bezdirmeye yönelik
Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu da, bazı çevrelerin mahkeme üyelerini sindirme ve bezdirmeye çalıştığını savunarak şöyle konuştu:
“Yargıyı rahatsız etmesinler. Her şey milletin gözü önünde oluyor. Böyle bir sindirme, yıldırma, bezdirme olayı var. Bu bir gerçek. Bu atmosfer tamamen AKP hakkında açılan davayla ilgili bir şey. Bugüne kadar böyle bir şey görülmedi. Yargı bağımsızlığının bu derece yıpratıldığı, yok edilmek istenildiği bir dönemi ben hatırlamıyorum.”

YARSAV’dan Toptan’a sitem
YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağağlu da yargı kararının sonucunun beklenilmesinin en doğru yol alacağını savundu:
“Anayasa Mahkemesi kararı beklenileceği yerde, aksine bir yol tercih ediliyor. Meclis Başkanı neredeyse mahkeme kararını yazacak kadar bir söylem geliştirebiliyor. Bu bizim hukuku kendimize uydurma gibi anlayışı öne çıkarıyor. Oysa hukuka saygı gösteriliyorsa, herkesin süreci beklemesi lazım. Anayasa Mahkemesi için hiç kimsenin söylem geliştirmemesi lazım. O zaman mahkemenin tümüne kuşkuyla yaklaşılıyor. Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yasalarında toplu ret, toplu çekilme söz konusu olamaz. Çünkü öyle bir durumda davaya bakılamaz.”

TTB: Üzüntüyle karşılıyoruz
Türkiye Barolar Birliği (TTB) Başkanı Özdemir Özok da yaşanılan ortamın hukuk devleti açısından son derece üzüntü verici olduğunu kaydederek şunları söyledi:
“İktidarı en sert bir şekilde eleştiren kurumlar arasında yer almamıza rağmen kapatma davası açıldıktan sonra daha dikkatli ve özenli davranıyoruz. Çünkü bir dava ve yargı süreci var. Bu konuda yayın yapılmaması lazım. Anayasa Mahkemesi’ndeki arkadaşların bundan etkileneceğini de sanmıyorum. Yargıyı etkileme yönündeki açıklamaların suç olduğu da bir gerçek.”
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ise şunları kaydetti: “Böylesine önemli davalar Yüksek Mahkeme’de görülürken, lehte ve aleyhte birtakım açıklamaların yapılmış olmasını doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum. Mahkeme yasa ve anayasal çerçevede kararını verecektir.”