2
Mayıs
2025
Cuma
SİYASET

'4 yıllık suskunluk sona erdi'

Geçen ağustos ayı sonunda Orgeneral Hilmi Özkök'ün Genelkurmay Başkanlığı görevini Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a devrettiği tören sırasında eski genelkurmay başkanlarının çoğu hazır bulunmamıştı. Tek istisna, Orgeneral Necip Torumtay'dı. Özellikle Orgeneral Özkök'ün selefi Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu ile onun selefi Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'nun bulunmayışı dikkat çekmişti.
Bunda illa özel bir neden aramak gerekmiyor. Emekli komutanların çoğu ağustos aylarını Bodrum'da geçirdiklerinden tek bir tören için Ankara'ya gelmeleri güç olabilir. 

2002 yazında dönemin başbakanı Bülent Ecevit'in Orgeneral Kıvrıkoğlu'nun görev süresini uzatarak Orgeneral Özkök'ü emekli etme girişiminin Çankaya Köşkü'nden dönmesi olayının tortularının Kıvrıkoğlu ile Özkök'ün ilişkilerine nasıl yansıdığı bilinmiyor.

En önde oturdu
Orgeneral Kıvrıkoğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt'ın geçen pazartesi Harp Akademileri'nde yaptığı konuşma sırasında salonda en önde oturuyordu. 

Gazeteci İsmet Berkan'ın bir TV programında aktardığına göre, Kıvrıkoğlu toplantıdan sonra herkesin duyacağı şekilde, "Çok şükür 4 yıllık suskunluk sona erdi" diyerek konuşmadan duyduğu memnuniyeti gizlememişti.
Anlaşılan Kıvrıkoğlu, halefi Orgeneral Özkök'ün çizgisini tasvip etmemişti.

Önce 'Ferai Abla' vardı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta Washington'a yaptığı ziyaret yalnızca Beyaz Saray'ın ünlü oval ofisinde geçen müzakerelerle değil, aynı zamanda ANA uçağı Atlantik üstünde seyrederken teyplere kaydedilen başbakan - gazeteci diyaloglarıyla da hatırlanacak. 

Bu ziyaretin en renkli noktalarından biri, Erdoğan'ın Milliyet yazarı Hasan Cemal'e "Hasan Abi" diye hitap etmesiydi. Aralarında tam 11 yaş fark olduğu için Erdoğan'ın Hasan Cemal'e bu şekilde hitap etmesi Kasımpaşa raconunun ağabeye saygı kriterleri çerçevesinde çok doğal. 

Ancak Erdoğan'ın bir de abla kriterleri var. Erdoğan, Hürriyet'in dış politika yazarı Ferai Tınç'a da her vesileyle "Ferai Abla" diye hitap ediyor. 

İki yıl önceki Bakü ziyareti sırasında otelde gazetecilerle sohbet ederken Ferai Tınç'a "Ferai Abla, gel otur şöyle" diyerek yer gösteren Erdoğan, Sudan gezisinde de uçakta gazetecilere "Ferai abla hepinizin ablası, ona göre..." diyerek kriterini bir kez daha tekrarlamıştı.
Ferai Abla, bu duruma ne diyor? Ferai Tınç, "Vallahi benim üç kız kardeşim var, bana bir tek onlar abla derdi. Bir de şimdi sayın Başbakan'ımız eklendi. Çok aşina olduğum bir hitap tarzı değil ama bunu bir hoşluk olarak görüyorum. Yaşça da ablasıyım..." diye yanıtlıyor.

Başbakan Erdoğan PKK der mi?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 2 Ekim 2006/Washington:
"Terör örgütleri propagandalarını yaptırmak için ellerinden geleni yaparlar. Dikkat edersiniz ben de adını hiç kullanmam. Adını kullanmaya gerek yok. O arzusuna hizmet edemeyiz. Bu konuda dayanışma şart."
Erdoğan, 4 Nisan 2006 / AKP grup toplantısı
"Siyasi bir aktör olarak öne çıkanları ve tüm sivil toplum örgütlerini, PKK terör örgütüne karşı ortak tavır almaya ve bu terör örgütünü kınamaya davet ediyorum."
(PKK'nın adını geçirdiği sayısız örnekten sadece biri)

Büyükanıt, gazetecinin gönlünü neden aldı?

Geçen pazar akşamı TBMM'deki davet sırasında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın çevresi yine gazeteciler tarafından sarılmıştı. Hürriyet muhabiri Çiğdem Toker, Büyükanıt'a "Sayın Paşam müsaadenizle soru yöneltebilir miyiz?" diye sordu.
Bu diyaloğu izlemekte olan Büyükanıt Paşa'nın eşi Filiz Büyükanıt, "Hayır, müsaade etmiyoruz" diye araya girdi. Orgeneral Büyükanıt, "Valla bana değil, eşime sorun" diyerek işi espriye vurdu. 

Toker'in "Sayın Başbakan'ın 'Durup dururken ateş açılmaz' sözleri hakkında ne diyorsunuz?" dediği sırada Filiz Büyükanıt, "Hanımefendi, affedersiniz ama ben Türkçe konuştum. Çünkü hiçbir kokteylde eşimle birlikte değilim. Bu gece müsaade edin de birlikte olalım" diye ikinci kez müdahale etti. 

Toker, "Öyle mi efendim" dedi; Orgeneral Büyükanıt, "Evet, emir yüksek yerden..." diye karşılık verdi.
Ortalıkta bir süre sessizlik oldu. Orgeneral Büyükanıt, kadın gazetecinin gönlünü alması gerektiğini fark etti. Toker'e dönerek, "Üzüldünüz galiba. Lütfen üzülmeyin" dedi.
Toker, "Üzüntüm kişisel değil, mesleki..." diye yanıtladı.
Milliyet
Yayın Tarihi : 8 Ekim 2006 Pazar 02:35:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?