28
Mayıs
2024
Salı
SİYASET

AB ile ilişkiler masaya

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, AB ile ilişkileri konusunda "10 Ocakta Dışişleri Bakanımız başkanlığında, bütün müsteşarlarımız ve kurum başkanlarını topluyoruz. Bu toplantıda, bundan sonraki dönemle ilgili kendi reform programımız ve yol haritamızın startını vereceğiz" dedi. Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, AB ile ilişkilerde yeni bir döneme girildiğini ama raydan çıkılmadığını belirtti.

Babacan, CNNTürk televizyonunda katıldığı programda, "Biz 15 Aralık'tan hemen sonra bütün ekiplerimizle toplanarak, AB'de çıkan kararları geniş şekilde analiz ettik. Hem diplomasi hem de ekonomi ekibimizden, bundan sonraki dönemde neler yapılabileceğine ilişkin çalışma istedik ve 2007'den sonra ne yapacağımıza artık karar verdik" diyen Babacan, bundan sonra, 2013'e kadar sürecek bir 'yol haritasıyla' reformların sürdürüleceğini söyledi.

Babacan, gelecek yıl yürürlüğe girecek yeni yol haritası ve reform paketi konusunda şunları söyledi:

"2007 yılında, özellikle kendi iç reform sürecimizle ilgili, 2013'e kadarki yapısal reformlarımızın bir yol haritasını çizeceğiz. Bu yol haritasının 2-3 yılı detaylı, daha sonrakileri gündem maddesi olarak ortaya koyacağımız bir yapısal reform paketini hazırlamış olacağız. Bu yapısal reform paketi, Türkiye'nin 2007-2013 döneminde hangi konularda neler yapacağının bir planlaması olacak."

Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin yeni bir döneme girdiğini belirten Babacan, 2006 yılında, Kıbrıs sorununun bahane edilerek AB'nin kendi iç siyasi sorunlarının yansıltıldığı bir dönem olduğunu kaydetti.

Babacan, bundan sonraki süreçte, Türkiye ile AB ilişkilerindeki sürecin hızını, AB'nin Türkiye için ne zaman hazır olabileceği konusunun belirleyeceğini ifade etti.

Türkiye'nin çok hızlı bir reform programı uygulayacağını belirten Babacan, "bizim açıkçası, AB'nin fasılları açmasını, kapamasını, askıya almasını bekleyecek halimiz yok biz reformlarımıza hızla devam edeceğiz" şeklinde konuştu.

Kıbrıs sorununun, tamamen bahane olarak Türkiye'nin önüne getirilen bir konu olduğunu vurgulayan Babacan, "biz diyelimki altı ay, bir yıl içerisinde BM'nin yardımıyla Kıbrıs problemini çözdük. Kapsamlı bir çözüme ulaştık, Türkiye ile AB sürecinin olanca hızıyla devam edeceğini zannediyor musunuz? Önümüze başka bahaneler sürülecek, teknik olarak öne sürülebilecek çok sayıda bahane var, bunlara hazır olmalıyız. Önemli olan AB'nin, Türkiye'nin ilerlemesi konusunda kendi kararını vermesidir" şeklinde konuştu.

Gül: "AB ile ilişkiler rayından çıkmadı" 

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, AB ile ilişkilerde yeni bir döneme girildiğini ama raydan çıkılmadığını belirtti.

Gül, NTV'ye yaptığı 2006 değerlendirmesinde, Türkiye'nin 2006 yılında limanlar konusunda adım atmasının söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine, bunun AB'nin verdiği sözleri tutup tutmamasına bağlı olduğunu belirterek, 2004 referandumunda Rumların hayır demesinin ardından AB'nin Kıbrıs Türklerinin durumunu iyileştirmek için iki tüzük hazırladığını, ancak bunların hala uygulanmadığını hatırlattı.

Bakan Gül, bu tüzüklerin o dönemde iyi olduğunu söyleyerek, şu anda tüzüklerin uygulanacağına dair bir şey söylemenin zor olduğunu, AB'nin ocak ayındaki ilk bakanlar toplantısında bu konuyu ele almayı kararlaştırdığını anımsattı. Gül, "Verdikleri sözleri tekrar hatırladılar. Bunun altında zaten eziliyorlar. Nasıl olacak, içi dolu bir şey mi olacak yoksa göstermelik mi bunlara bakacağız" diye konuştu.

KKTC'ye doğrudan uçuşların başlamasına ilişkin soru üzerine Gül, bu konudaki çalışmaları sürdürdüklerini söyleyerek, İngiltere Başbakanı Tony Blair'in Ankara ziyareti sırasında açıklamalarını hatırlattı. Kıbrıs konusunda 2007 yılında yeni bir girişim bekleyip beklemediğinin sorulması üzerine Gül, Kıbrıs meselesinin bahane olarak kullanıldığını söyledi.

Bakan Gül, AB ile ilişkilerin soğumasının söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine, Türkiye'nin çıkarı neyi gerektiriyorsa onu yapacaklarını belirterek, "AB ile ilişkilerimizde yeni bir döneme girildi ama iş rayından çıkmamıştır" diye konuştu. Gül, 2006'da tarama sürecinin tamamlanmasının önemli bir fırsat oluşturduğunu da ifade etti.

Cumhurbaşkanlığı seçimi konusundaki tartışmaların demokratik ortamda yapılması gerektiğini vurgulayan Gül, "Türkiye açık bir toplum. Cumhurbaşkanlığı seçiminin tarihi bellidir, kuralı bellidir. TBMM'nin nasıl çalıştığı da bellidir" diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça tartışmaların artacağını ve daha çok sürpriz fikirlerin ortaya çıkacağını kaydeden Gül, "Önemli olan Türkiye'nin enerjisinin tümünü bu konuya ayırıp, yapılacak işleri unutup, bununla kendi kendimizi yaralamamaktır" dedi.

Cumhurbaşkanlığı konusunda dışarıdan bir isme yaklaşımının sorulması üzerine de Gül, bunun teorik olarak ve anayasaya göre uygun olduğunu, ancak Cumhurbaşkanının "meclis içinden olmasını daha doğru bulduğunu" kaydetti.



aa
Yayın Tarihi : 29 Aralık 2006 Cuma 14:02:58


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?