ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, son günlerdeki irtica tehdidine ilişkin açıklamaları değerlendirdi. Wilson, tartışmaları ‘kuru gürültü’ olarak nitelendirdi.

ABD’li elçi, "Türkiye'de her zaman böylesi bir kakafoni yaşanıyor ama, hiçbir şey Türkiye'nin güçlü, laik ve istikrarlı demokrasi olmadığını düşünmemizi gerektirecek şekilde kaygı verici değil" dedi.

ABD Büyükelçisi Ross Wilson, Washington'da gazetecilerin sorularını cevapladı.

Wilson, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve kuvvet komutanlarının irtica üzerine açıklamalarını değerlendirdi.

Wilson, "Türkiye'de böyle kuru gürültü oluyor. Şaşırıyorum. Herkes ne kadar çok laf ediyor. Yine de, Türkiye'nin, bu sorunların, bu tartışmaların üstesinden gelme yeteneğine hayranız" diye konuştu.

Türkiye için sık sık ‘güçlü, laik ve istikrarlı demokrasi’ ifadelerini kullanan Wilson, doğrudan askeri eleştirmedi.

ABD Büyükelçisi, "önemli olan, demokratik seçimle iktidara gelmiş olanlardır. Biz hesaplarımızı sivil idare ile götürüyoruz" dedi.

Ross Wilson ayrıca, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ABD ziyaretine ilişkin henüz resmi bir program belirlenmediğini, ancak böyle bir ziyaretin gerçekleşebileceğini söyledi.

Büyükanıt'ın ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney ile görüşeceği yönündeki haberlere de değinen Wilson, kararlaştırılmış bir program olmadığını belirtti.
Wilson, konuşmasında, Orgeneral Büyükanıt için ‘ABD'nin dostu’ ifadesini kullandı.

İrtica tartışmaları

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ardından, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da TSK'nın irtica uyarılarının haklı ve doğru olduğunu belirterek, ''Genelkurmay'ın tavrı darbe arayışı değildir'' dedi.

Partisinin Meclis Grubu'nda konuşan CHP lideri Baykal, buna karşılık irtica sorunu karşısında AK Parti'nin tavrının kaygı verici olduğunu vurguladı.

"Türkiye'de iktidarı kullananlar, laiklik anlayışını benimsemiyor" diyen Baykal, irtica tartışmasının bu şekilde gündeme gelmesinin, iktidarın sorun karşısında takındığı tavrın kaygı verici olmasından kaynaklandığını söyledi.

Baykal, hükümeti, laiklik anlayışına, bilerek ve sistemli bir şekilde karşı çıkmakla suçladı.

Büyükanıt'tan irtica tehdidi

2 ekimde Harp Akademileri Komutanlığı'nda yeni eğitim - öğretim yılı açılış töreninde konuşan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt, "Türkiye'de bugün köktendinci bir tehdit yok" diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın aksine, diğer kuvvet komutanları gibi irtica tehdidine dikkat çekti ve "Türkiye'de bir irtica tehdidi vardır ve her türlü önlem alınmalıdır" dedi.

TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın daha önce laiklik ile ilgili açıklamalarını ima ederek, "laiklikliği yeniden tanımlayalım diyenler yok mu, Atatürk'ün yalnız şahsı değil, düşünce sistemi ağır bir saldırı altında değil mi? Cumhuriyet rejimi saldırı altında değil mi? Her fırsatta TSK'yı yıpratmak isteyenler kimler? İnsanımızı çağdışı bir görünüme sokmak isteyenler yok mu? 'Hayır, Türkiye'de bunlar yoktur' diyemiyorsanız, Türkiye'de bir irtica tehdidi vardır ve her türlü önlem alınmalıdır" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Sezer'den uyarı

2 ekimde TBMM’nin yeni yasama yılına başlaması nedeniyle Meclis Genel Kurulu'na hitap eden Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, irticanın, 'Türkiye'nin iç güvenliğine yönelik bir tehdit olduğunu ve Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana etkinliğini artırarak sürdüren bir tehlike' olduğunu ifade etmişti.

Cumhurbaşkanı ''Türkiye'de irticai tehdidi yeterince algılamayanların özellikle son 20 yılda yaşanan olayları üst üste koyup birlikte değerlendirmesi, Türkiye'deki toplumsal ve bireysel yaşamın nereden nereye geldiğini iyi çözümlemesi gerekmektedir'' demişti.

Orgeneral Başbuğ ne demişti?

Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ, 25 eylülde Kara Harp Okulu'nun açılış töreninde yaptığı konuşmada, "bugün üzülerek ifade etmek istiyorum ki, bazı kesimler kabul etmese de, irticai tehdit kaygı verici boyutlara ulaşmaktadır. Devrimlerin bazı kesimler tarafından bilinçli, sabırlı ve planlı bir şekilde aşındırılmaya çalışıldığı ve bu yönde de kayda değer bir mesafe alındığı gerçektir" demişti.

''Dini cemaat ve tarikatler, devrime karşı hareketlerin odağı haline dönüşmektedir'' diyen Başbuğ, 1950'lerden itibaren, bazı marjinal grupların dinsel eğilimleri kullanarak biriktirdikleri sermaye ile, dernek ve vakıflar aracılığıyla eğitim ve siyasal alanda etkin olmaya çalıştıklarını vurgulamıştı.