22
Mayıs
2024
Çarşamba
SİYASET

Ağar: Telefonum dinleniyor, bu iş değil

DYP Lideri Mehmet Ağar, hurriyet.com.tr'ye önemli açıklamalar yaptı. Seçimden derin devlete, PKK'dan orduya işte Ağar'ın açıklamalarından bazı satır araları....

"hurriyet.com.tr"nin başlattığı Ankara'da çok özel konuşmalar dizisinin kinci bölümünde DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar'la sohbet ettik. Ağar, Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu'dan gelen merkez sağın yeniden inşası önerisine karşı sıcak bir izlenim verdi; olumlu görüşleri ifade etti.

Ağar şöyle dedi:

"Bu elbette gereklidir, biz herkesle kucaklaşmaya hazırız."

Ağar, sohbette bulunan Hürriyet yazarları Emin Çölaşan ve Bekir Coşkun'un, "Birleşme konusunda engel nedir?" sorularına şu cevabı verdi:

"Bir engel yok. Yalnızca AKP sanki yenilmez armadaymış da ona karşı birleşiyoruz gibi bir hava yaratılması yanlış."

İTTİFAK LAFLARI AKP'YE YARAR


Soldan sağa Emin Çölaşan, Şükrü Küçükşahin, Fatih Çekirge, Mehmet Ağar ve Bekir Coşkun. Web foto: Selçuk Şenyüz

DYP Lideri Ağar, bu görüşmede çok sayıda merkez sağda birleşme, bütünleşme sorularına muhatap oldu. Ağar'ın bu konudaki sorulara verdiği yanıtlar biraz yoruma ihtiyaç duyacak türden. Yorumu okuruna bıraktığımız Ağar'ın sözleri aynen şöyle:

"Merkez sağda buluşma kadroyla, programla, duruşla olur. Biz bu sorumluluğun sonucunu taşıyoruz. Yolumuzda emin adımlarla yürüyoruz ve bizim baraj diye kafamızdan geçirdiğimiz bir şey yok.

Bizim bugün yaptığımız birinci iş, siyasetteki ikili sistemi kırmak; yani CHP-AKP ikilemini. Buna çalışırken şimdiden ittifak lafları konuşulursa bu AKP’ye yarar. Sanki yenilmez armada. O zaman avantaj sağlar, bunu kırmalı; çünkü herkes görecek AKP yenilecektir. Biz kendimize güveniyoruz ve herkesle de beraber oluruz.

Merkez sağda parçalanma yeni değil ki. Merkez sağ yolsuzluk iddiaları, muhafazakar alanındaki yetersizliği, Türkiye’nin temel sorunlarına çözüm getirecek birliktelik sergileyemediği için kaybetti. O nedenle de AKP rakipsiz kalıp seçimi kazandı.

Laik cumhuriyetin değerleri ile milli ve manevi alandaki dini değerler arasında zıtlaşma değil, uzlaşma vardır. Merkez sağ Demokrat Parti temel felsefesi ile bu uzlaşmanın temsilcisi olarak geniş halk kitlelerinde büyük karşılıklar görmüştür. Bu karşılık sırasıyla DP, AP ve Özal iktidarlarını var etmiştir. Biz bu temel felsefeye bağlı olarak bugünün küresel gelişimlerini de göz önüne alarak bu büyük uzlaştırıcı politikayı yeniden inşa ediyoruz ve karşılığını görüyoruz. Bizi iktidara taşıyacak temel alan burasıdır. Bu duruşu tek parti iktidarının ezici baskılarına rağmen milletle paylaştık. AKP de tam tersine çatışma kültüründen yetişerek geldiği için bu zıtlaşmayı ortadan kaldıramadı. Ana muhalefet partisi ile bu zıtlaşma temelinde suni oy tabanları geliştirmeye gayret ettiler.

BİRLEŞMENİN TEMELİ

Bu seçim, Türkiye’nin arzuladığı iktidarı var edecektir. Buradaki temel mesele; bir yandan cumhuriyetin getirdiği modern yaşam tarzının tehlikede olduğuna dair algılama ile geleneksel hayat tarzı içinde kılık kıyafet gibi şekli nedenlerden yönetimlerce örselendiğini düşünen kitlelerin endişelerinin bir arada demokrasi ve hukuk temelinde kaldırılmasıdır. İşte merkez sağı iktidar yapan temel felsefe gerçek budur. Biz siyaseti bunun üzerinden yapıyoruz.

MEHMET AĞAR'IN ÖNCÜLÜĞÜNDE

Birleşme de bu temelde gerçekleşir ve bunun öncüsü de DYP’dir. Siyaset bu temel üzerinden gelişecektir. Buradan herkes mesajını alsın. Merkez sağdaki toplumsal büyük birlikteliği, büyük uzlaşmayı var edecek tarihsel çizgi budur; biz bunu yeniden inşa ediyoruz. Bu seçim tarihsel fırsattır. Türkiye bunu Mehmet Ağar’ın öncülüğünde taşıyacaktır. Bu bizim şahsi hayat çizgimizle de oturmaktadır. Bir yandan devlet hayatının getirdiği güçlü birikim, diğer yandan doğrudan millet desteği ile aldığımız mesafenin uzlaşması, örtüşmesidir.

Aynı temelden gelen insanların siyasetin tabii yolunda birleşmesi önüne bir engel koymadık, bu tabiat olayları gibidir. Irmaklar nehirler, nehirler denizlere ulaşır. Denizin adını millet koymuştur, siyaset tabii yolunda yürüdüğünde sağlıklı sonuçlar ortaya çıkacaktır.

CHP'NİN LİMİTİ VAR

Görüşmede sürekli olarak AKP-CHP ikili yapısını kırmaktan söz eden Ağar, CHP'nin oy tabanı ile ilgili olarak iddialı sözler etti. Ağar şöyle konuştu:

"Süreci iyi taşımak zorundayım. AKP’nin tek alternatifi biziz, CHP olamaz. CHP’nin limiti var. Bu da yüzde 20 gibi görünüyor. Üstü yok. Bizimse limitimiz yok. Olağanüstü gelişmeler olur, birinci parti çıkarız. Bunun için ne yapmak gerekirse de yapacağız, yapıyorum da. Kitlelerde tümüyle bir kopma olabilir. Bu anketlere falan bakmayın."

TALABANİ İLE GÖRÜŞMELİ

DYP Genel Başkanı Ağar, dış politikada, biraz da soruların etkisiyle daha çok Irak üzerinde yoğunlaştı. Daha önce de dillendirdiği Benelüks (Avrupa Birliği ve Avrupa Ekonomik Topluluğu öncesi Belçika, Hollanda ve Lüksemburg'un kurduğu ekonomik birlik) modeline yeniden atıflar yapmasına neden olan bu açıklamalarında Ağar, şu görüşlerini dile getirdi:

"Türkiye, Kuzey Irak'tan korkamaz. Onların dünyaya açılma kapası burası. Bölgeye de Türkiye hakim olacak. Türkiye, Barzani-Talabani üzerindeki etkisini yıllardır çok olumlu bir şekilde götürüyordu. Yıllarca bu başarı ile sürdürüldü. Bu dönem bu niye yapılamıyor, anlamıyorum. Türkiye petrole de ulaşacaksa oradan ulaşacak. Talabani ile görüşmemek yanlıştır. Türkiye her seviyede görüşme kapılarını açık tutmalı.

Türkiye’nin temel gücü bölgede tanzim edici güç olmasıdır. Bu tarihten beri böyle. Coğrafyasındaki ağırlığı da buradan kaynaklanıyor. Türkiye ticari, ekonomik ilişkileri geliştirecek modelleri sürdürmeli. Benelüks modeli de bunun için önerdim. Ama bunun için Türkiye'nin öncelikle kendi iç çatışma yollarını, sorunlarını çözmesi gerekir.

Bizim önerdiğimiz Benelüks modelinin içinde Irak-Suriye yanında Ermenistan, Gürcistan da var. Bu beş ülke ile ortak iktisadi alanı oluşturmalı."

DAĞA ÇIKIŞ DURDU

Ağar, sözlerini buradan "Dağda silah tutacaklarına, düz ovada siyaset yapsınlar" söylemine getirerek, oldukça iddialı açıklamalar yaptı. İşte Ağar'ın o açıklamaları da şöyle:

"Bizim düz ovada siyaset anlayışımız ve açılımımız da çevremizle ilişkilere, kendi içimizdeki kırılganlıkları ortadan kaldırmaya yöneliktir. Bu konuda bize olumsuz yansıyan bir şey de yok. Başta büyük şehirler olmak üzere tüm Türkiye'den geniş destek aldık, bu konuda.

Bakın DTP Başkanı Ahmet Türk, Ankara'ya yüz otobüsle gitmeyi beklerken üç otobüsle geldi. Kitlelerde ölüm teklif edenle, yaşam teklif eden arasındaki fark görüldü. Bizim söylemimizden sonra dağa çıkış durdu. Tabandaki güvenlik mensuplarına sorun; hepsi, açıklamalarınız doğru, diyor ve senin tarafından söylenmesi bizi rahatlattı, diyor. Bakın hiç toplumsal olay oluyor mu? Türkiye’de iklim değişti. Halk artık bu işin çözülmesini istiyor. İş buraya geldi.

AFFI MECLİS DEĞİL HALK YAPAR

Şimdi bizi PKK'ya af getirecekler diye vurmak istiyorlar. Onu da açıklayayım. Ama öncesinde şunları belirtmeliyim:

Türkiye yumuşama, rahatlama iklimine gerdi. Ortaya koyduğumuz temel çizgi var. Beni eleştirenler benim gibi Güneydoğu’da gezsin. Ankara’da kaloriferli odada oturarak masal anlatma; böyle olmaz. Bireysel anlamda özgürlükler olur; kolektif haklara hayır. Ben Başbakan gibi yapmıyorum. Başbakan her bölgede ayrı konuşuyor, ayrı afiş yapıştırıyor. Bizim her yerdeki görüşümüz aynı. İnsani ve vicdani duyguları geliştiren bir politika izliyoruz, coğrafi farklılıkları ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Affı meclisler, değil halk ilan ediyor. Milletin istemediği affı çıkaran Meclis'in ne olduğu görüldü. Millet şu an bir af istemiyor. Böyle bir talebi yok.

SUÇA KARIŞMAMIŞ KURTARILMAYI BEKLİYOR

Önce aşağıdan dağa insan gitmesin, şiddetin anlamsızlığı kavransın, bu anlayış kitlelere yerleşsin. Bunun süreci oturdu. Halk artık, ölüm teklif eden değil, yaşam teklif eden siyasete eğilimli. Bunun yansımaları görülüyor. Büyük bir kesim suça karışmamış, geleceğinin kurtarılmasını bekliyor. Zaten çeşitli makamlar da bir şeyler söyledi. Bunlar sonraki işler, bugün önemli olan yukarı çıkışı engellemek. Dağda ortaya yaşam 6-7 yıl; ama merkez komite 50 yıl yaşıyor. Bu da görülüyor. Yaşamlarla kumar oynama dönemi bitti.

Bakın Diyarbakırlı bir teyzenin bana şu söyledikleri çok önemli:

İki çocuğum dağda öldü, torunlarım sana emanet, kurtar bunları. Bu annenin söyledikleri çok önemli. Biz artık husumeti değil, kardeşlik üreten sözleri siyasetin diline sokmalıyız. O zaman yakınlaşma oluyor. Millet de buna hazır. Bakın son 5 yılda atılmış bir tek ekonomik adım yok, realize edilmiş bir proje yok."

DERİN DEVLET MİLLETİN İRADESİDİR

Mehmet Ağar, Hrant Dink cinayeti ve sonrasında gelişen olayları da değerlendirdi. Ağar, bu konudaki soruları yanıtlarken, derin devleti nasıl gördüğünü, derin devletin ne olduğunu da anlattı. Ağar şunları söyledi:

"Bu kadar açık bir olay bu kadar beceriksiz ve başarısız yönetilebilir. Bunun hiçbir izahı yok. Başbakan gelmiş derin devletten şikayet ediyor. O zaman soruyorum; kim yönetiyor ülkeyi. Kendi kontrol ettiği mekanizmayı yönetemeyen bir başbakan Türkiye’de ilk defa görülüyor. Böyle olamaz, Türkiye böyle yönetilemez, yönetilmez.

Derin devlet nedir? Türkiye’nin cumhuriyetten sonra kaybettiği en son toprak Musul ve Kerkük’tür. Bu topraklar kaybedildikten sonra milletin şuurunda bir daha toprak kaybetmeme iradesi gelişti. Bu iradenin devlet yönetimine yansımasıdır. Bu milletin derinliklerinde olan bir iradedir. Millet, kendisini yönetenlerden bu iradeye saygılı olmayı bekler. Bu ülkenin bekasının siyasetçiye emanet edilmesi nedeniyle adı konan iradedir. Türkiye bir hukuk devletidir. Yönetimden sorumlu olan kişi de milletin güç verdiği başbakandır. Eğer devlet içindeki yasadışı işlerden şikayet edeceksen, oradan ayrılacaksın. Millet şikayet etmeyip gereğini yapacak birini getirir. Böyle irade zafiyeti ilk kez ikrar ediliyor. Ülkeyi yönetemeyecek zayıflıktaki bir başbakanı Türkiye bir daha görmeyecek."

BENİ DİNLİYORLAR

Ağar'ın açıklamaları arasında telefon dinleme ile ilgili ilginç bir bölüm de yer aldı. Kamuoyu anketleri ile ilgili bir soruyu yanıtlarken, AKP'nin anketler yoluyla kamuoyunu yönlendirmeye çalıştığını anlatan Ağar, zaman zaman kendilerinin de anketler yaptırdıklarını söyledi. Ağar, Çölaşan, "En son anketinizde ne görünüyor" diye sorunca, dinlenme ile ilgili şu çarpıcı sözleri etti:

"Onun sonucunu daha alamadım, çünkü beni bile dinliyorlar. Telefonda konuşmuyoruz."

Hepimizi şaşırtan bu açıklamasını bazı sorularla detaylandırdık. Ağar bu bölümde de şöyle konuştu:

"Yani bunu görüyoruz, anlıyoruz. Bunlar doğru işler değil. Bakın ben Emniyet Genel Müdürlüğünü en kudretli şekilde yapmış biriyim. Bir tek kaset ortaya çıktı mı, bir tek hukuki olmayan dinleme gerçekleşti mi? Biz suçluyu izledik, onları da hukuk içinde kalarak yaptık. Başkası ile uğraşmadık. Ama bugün neler oluyor? Beni bile dinliyorlar. Bu nedenle bazen arkadaşlarla bazı şeyleri telefonda konuşamıyoruz. Anketleri de konuşmuyoruz."



Şükrü KÜÇÜKŞAHİN /Hürriyet
Yayın Tarihi : 6 Şubat 2007 Salı 15:01:56
Güncelleme :6 Şubat 2007 Salı 15:01:54


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
rıdvan yıldız IP: 88.226.65.xxx Tarih : 6.02.2007 20:00:34
sayın MEHMET AĞAR"I YAZILI VE GÖRSEL BASINDA yapmış olduğu acıklamalarından bu duruşundan dolayı kutluyorum ayrıca teşkilat baskanı sn.Mümtaz YAVUZ"u çalışmalarından dolayı ve vermiş olduğu üstün gayretlerinden dolayı başarılar dilerim ALLAH yardımcınız olsun saygılar. rıdvan YILDIZ