28
Mayıs
2024
Salı
SİYASET

Ak Parti nereye gidecek?

Sabah gazetesi Ankara temsilcisi Aslı Aydıntaşbaş, Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan'ın geleceği ile ilgili olasılıkları sıralıyor. Aslı Aydıntaşbaş'ın konu ile ilgili yazısını aynen yayınlıyoruz..

Ankara'da şöyle bir mantık hakim: Eğer Başbakan, önümüzdeki haftaki AK Parti kongresinde, parti üst yönetiminde radikal bir değişime gidip, ardından da bunu kapsamlı bir kabine değişikliğiyle pekiştirirse, bilin ki Cumhurbaşkanı adayı değil. Neden? Çünkü Tayyip Erdoğan Çankaya'ya çıkmaya kararlı olsa, son dakikada kabineyi değiştirmez, o işi kendinden sonra başbakan olacak Abdullah Gül'e bırakırdı. Eğer parti ve kabinede kapsamlı bir değişiklik yapıyorsa, demek ki hedefi Çankaya değil 2007 seçimleri. 

Başbakan Erdoğan, bu hafta büyük ölçüde içe kapanarak kongre sürecinde parti yönetimini nasıl şekillendireceğini düşünüyor olacak.
Erdoğan'ın tam ne yapacağını kestiremeyen bakan ve üst düzey parti yöneticileri ise, onun kongrede vereceği mesajlar ve oluşturacağı kurmaylar heyetine bakarak, önümüzdeki yılın siyasi rotasını kestirmeye çalışacaklar. 

Gerçek şu ki, kimse burada temel soru olan, Erdoğan'ın Çankaya konusundaki niha i kararını bilmiyor. "Niyet okumak" bu aşamada tek yol. Bu yüzden de, kabine revizyonu ve partide köklü bir değişimin beklendiği bu sıralarda, yukarıda aktardığım teori AK Parti'de son derece revaçta. 

Ancak şeytan avukatlığı yapmak isteyenler için, yukarıdaki teorinin tam tersini düşünmek de mümkün. Erdoğan öyle bir lider ki " Benden sonra tufan " diyerek Çankaya sonrası AK Parti'yle ilişkisini " Benden sonra ne olacağına başkası karar versin " şeklinde tanımlamayacaktır. Tam tersine, Çankaya'ya çıksa da çıkmasa da partisinin 2007 seçimlerini kazanmasını isteyecek, bu yüzden elinden gelen değişimi bugünden yapmaya çekinmeyecektir. (Kim bilir, belki de Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün 29 Ekim gecesi baş başa yediği yemeğin konusu da AK Parti'nin geleceğidir.) 

Bu da konumuzu, önümüzdeki hafta yapılacak kongre meselesine getiriyor. Başbakan'ın kendi siyasi geleceğiyle ilgili düşünceleri ne olursa olsun, parti kongresinde ciddi bir değişim rüzgarı beklemek lazım. 

Neden? AK Parti'nin oyları, bir yıl öncesine kıyasla belli bir düşüş gösteriyor, partinin kendi yaptırdığı anketlerde bile " kararsızlar" yüzde 20'lere varıyor . Ayrıca anketlerde 2 yıldır değişmeyen önemli bir trend, Başbakan Erdoğan'ın popülaritesinin hükümetinkinden en az 10 puan yukarıda olduğu. Kukusuz bunu gören ve seçime hazırlanan bir siyasetçinin ilk aklına gelen, kabinede revizyon, ikinci aklına gelen, partiyi seçime taşıyacak Merkez Yürütme Kurulu'nda radikal adımlar atmaktır. 

Erdoğan ve Gül, önümüzdeki haftalarda kabine ve parti yönetimini tam olarak nasıl şekillendirecek bilemiyoruz. Ancak burada , iki önemli varsayımda bulunalım: Her fırsatta daha çok kadının siyasete girmesini savunan Erdoğan, önümüzdeki kongrede parti yönetimine daha çok kadının girmesi için çabalayacaktır. 

İkinci mesele de " liberal vitrin." AK Parti'yi 2002'de iktidara taşıyan, yalnız Erdoğan'ın mağduriyeti ve diğer partilerin beceriksizliği değil, aynı zamanda Başbakan ve ekibinin her fırsatta verdiği "Değiştik; herkesi kucaklıyoruz; Müslüman Demokratız" gibisinden mesajlardı. Erdoğan aynı başarı formülünü yakalamak istiyorsa, kabine ve parti yönetiminde İslami hayat tarzı ile liberal dünya arasında bozulan dengeyi yeniden tutturmaya çalışacaktır .








Sabah/Aslı Aydıntaşbaş
Yayın Tarihi : 5 Kasım 2006 Pazar 18:16:13


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?