26
Mayıs
2024
Pazar
SİYASET

AKP ile gelen, APS ile gider

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Ergenekon davası ile ilgili “Daha dur bakalım neler çıkacak?” sözlerine partisinin Burdur mitinginde yanıt verdi. Baykal, “Çıkan çıkar. Çıkan çıkar da sen Başbakan olarak çıkacağını nereden biliyordun? Sen mi soruşturma yapıyorsun? Savcısı sen misin? Senin vizenden mi, onayından mı geçiyor? Seninle istişare ederek mi bu işler oluyor” dedi. Kimsenin Başbakan'a güvenmemesini de isteyen Baykal, “Arkamda iktidar var diye kimse hesap yapmasın. Bugünler gelip geçer. AKP ile gelenler APS ile giderler” dedi.

CHP Lideri Deniz Baykal, öğle saatlerinde uçakla Isparta Süleyman Demirel Havaalanı'na geldi. Buradan karayoluyla Burdur'a geçen Baykal, Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitiginde yaklaşık 7 bin kişiye konuştu. Kendini izlemeye gelen partililerin hatırını sorarak konuşmasına başlayan Baykal, “İktidardakileri göre Türkiye kalkınmış, almış vermiş. Milli gelir artmış, Türkiye zenginleşmiş, refah yükselmiş, borçlar ödenmiş.

Güzel masallar anlatıyorlar. Gerçek o değil diyorsunuz öyle mi?” dedi. AKP'nin tarım politikalarının sonucu olarak tarımdan devlet desteğinin kaldırıldığını kaydeden Baykal, CHP iktidarında milli gelirin yüzde 2'si oranında tarıma destekleme yapacaklarını söyledi. “Boş sözün anlamı yok. Ortak zenginliğin yüzde 1'i bile destek olarak verilmiyor. Destek 0.75. Söz veriyorum. CHP iktidarında çiftçiye verilen desteğin tümü bizim milli gelir düzeyinin 3 katına çıkarılacak. 0.75 destek veriyor. Yüzde 2'sinin üzerine çıkartacağız. Bu hedefimiz” diyen Baykal, gübrede de KDV'yi yüzde 1'e indireceklerini söyledi.

BAŞBAKAN EKONOMİYİ UNUTTURUYOR
Kasım 2008 rakamlarına göre Türkiye'de resmi işsiz sayısının 645 bin kişiye ulaştığını belirten Baykal, “Gerçeği çok daha fazla. Bu makyajlanmış, ayarlanmış rakama göre 645 bin kişi. Yani 2.5 milyonluk bir aile toplumunda evine ekmek götürecek insan işinden atıldı demektir. Kasımdaki tabloyu söylüyorum. Aralık, Ocak ve Şubat'ta tablo daha vahim. Daha da yaşanacak. Önümüzdeki aylarda o rakamlar da çıkacak ortaya. Türkiye'de işsizlik patlıyor, borçlar artıyor ama ara ki Başbakan'ı bulasın. Nerede? Meydanlarda. Meydanda ne konuşuyor. İşsizliği konuşuyor mu? Ona buna bağırıp çağırıyor. Boş laf” diyerek, Başbakan Erdoğan'a yüklendi. Başbakan'ın kavga ve tahrikle ekonomik sıkıntıyı unutturmayı amaçladığını savunan Baykal, “Kayıkçı kavgası yapacak. Asıl meseleler unutulacak. Yağma yok. Siyasetin amacı külah kapma işi değildir. Koltuk kapma savaşı değildir” dedi.
Baykal, Başbakan'ın ‘Teğet geçti’ sözüne yöresel bir deyimle karşılık verdi: “Teğet geçti dedi. Teğet geçmemiş. Beşli dirgen böğründen girip çıkmış. Ne teğeti. Böğründen girip çıktı. Boş lafı bırakmak bu meselere gelmek lazım.”

‘SEN DE TİYNETSİZ, NESEPSİZ DEDİN’
Baykal, Erdoğan'a yönelik ‘Televizyonda tartışalım’ çağrısını yinelediği Burdur mitinginde şunları söyledi:
“Ne demiş Başbakan, ‘Ben seninle konuşmak istiyorum ama sen bana maganda üslubuyla konuşuyor dedin. Böyle diyen bir insanla ben ne konuşayım' diyor. Peki, sen bana, partime tiynetsiz, nesepsiz dedin. Bakın ben bunlara aldırmadım. Çünkü benim tiynetimden de nesebimden de kuşkum yok. Senin bu laflarının beni üzmesi için bir neden yok. O konuda bir kompleksim yok, ezikliğim yok. Tiynet problemim yok, nesep problemim yok. Sen öyle desen ne olur, böyle desen ne olur? Sen kendini tarif edersin beni değil. Ben öyle dedin diye ben başbakanla konuşmam demiyorum.

Ben sana ne dedim? Manganda üslubu dedim. Muhalefet partisine tiynetsiz diyen nesepsiz diyen bir üslup maganda üslubu değil midir? Kendisine ‘Ne olacak bu çiftçinin hali’ diyen çiftçiye ‘Ulan ananı da al git’ diyen bir üslup maganda üslubu değil midir? Başbakan diyor ki, ‘Benim aile terbiyem, tahsilim bu anlayışa müsaade etmez.’ Peki senin aile terbiyen, tahsilin CHP'ye, Atatürk'ün kurduğu partiye, vatanı kurtarmış olan partiye tiynetsiz demeye müsait mi? Sana o terbiyeyi vermediler mi? Bunun söylenemeyeceğini sana öğretmediler mi?”

‘ÖNCE ELLERİNİ TEMİZLE’
Başbakan Erdoğan'ın maganda lafının arkasına sığınarak kendisiyle televizyonda tartışmaktan kaçtığını belirterek, “Daha düne kadar bu maganda lafı yokken, niye çıkmıyordun benim karşıma. Maganda lafı daha yeni çıktı. Ben sana aylardır gel karşıma çık konuşalım diyordum. Maganda lafının arkasına saklanmaya çalışıyorsun. Sana demedik canım. Ben üslubunu yakışıksız buluyorum. Başbakanlığa yakışmaz buluyorum, sana yakışmaz buluyorum, ayıptır konuşma böyle diyorum. Saygılı ol. Kibar ol diyorum” diye konuştu. Başbakan Erdoğan'ın sıkıntısının ekonomik sorunlar karşısında söyleyecek sözü olmamasından kaynakladığını iddia eden Baykal, şunları söyledi:

“Başbakan'ın ekonomik güçlükler karşısında söyleyecek sözü yok. Karşı karşıya gelince yolsuzluk gündeme gelecek. Yolsuzluk denince Başbakan'ın asabı bozuluyor. Yolsuzlukların konuşulmasını da istemiyor. Yolsuzluk var mı yok mu? Olanlar çok açık değil mi? Seçime giderken iktidar muhalefet yolsuzluklar konusunu konuşmak zorunda değil mi? Sen her zaman konuşuyorsun temiz eller operasyonu yapıyorum diyorsun. Önce kendi elini temizleyiver, sonra temiz eller operasyonu yap. Kendi elini temizle gel. Yolsuzluklar olacak seçime giderken onu konuşmayacağız. Yolsuzluk var, hem de iktidar himayesinde var. Yolsuzluğun üzerine iktidar yürürse mücadele yapılır.

Şu Deniz feneri konusunda üzerine düşeni yaptı diyebilir miyiz? (Almanya'da olmuş) Olmuş ama arkasındaki insanlar bizim insanlarımız. Türk vatandaşı kurye olarak parayı Ankara'ya taşımış. Televizyon kanalları kurulmuş. Hepsi göz göre göre oluyor. İktidar destek olmuş. Kamuya yararlı dernek diye kol kanat germiş. Vergi muafiyeti getirmiş. Şimdi bunu konuşmayacakmışız. Bu konuları konuşuyor olmaktan büyük üzüntü duyuyorum. Ama konunun üzerine yürümekten, bu ayıbı kaldırmaktan geçer.”

AĞIZ TADIYLA KÜFREDEMİYORUZ
Tunceli'de yaşanan buzdolabı, çamaşır makinesi ve kanepe dağıtımı sonrası yaşanan olayları ve telefon dinlemeleri hatırlatan Baykal, Erdoğan'ı hafiye teşkilatı kurmakla suçladı. Baykal, şöyle konuştu:
“Tunceli'de YSK karar alıyor ‘Bu seçimin adaletsizlik ve tarafsızlık anlayışını bozuyor, böyle seçim olmaz’ diyor. Başbakan ‘Valimin arkasındayım’ diyor. Hukuk ne oldu? Yani sen aklından her geçeni, devletin imkanlarıyla istediğin siyasi amaca yönlik olarak kullanacaksın, kimse bir şey yapamaz diyeceksin. ‘Irgalamaz’ diyor. Bunlar iyi işaretler, iyi gidiş değil. Bir yandan da hafiye teşkilatı kurdu. Bir teşkilat. Başında sadece kendisinin atadığı birisi. Ne cumhurbaşkanı ne bir başka makam. Kimseye sormadan tek başına bir kişiyi atıyor. Ve o kişi bütün vatandaşların telefonların dinleme imkanına sahip.

Sonra o dinledikleri şantaj olsun diye kullanıyor. Oraya buraya, gazetelere veriliyor. Padişahlık zamanında, mutlakiyet döneminde hafiye teşkilatı vardı. İhbar yapar ve karşılığında da bir para alırdı. Şimdi iş teknoljiyle oluyor. Aletlerle dinleniyor. Vatandaşın özgürlüğü, mahremiyeti nerede kaldı? İnsan karısıyla doğru dürüst konuşamaz hale geldi, arkadaşıyla konuşamaz hale geldi. İçini boşaltamaz hale geldi. Devletten şikayet edemez hale geldi. Yani bu demokrasi, özel hayatında istediğini söyler sana ne? İsterse açar telefonu iktidara da küfreder, istediği hakareti söyler. Sana ne. Şöyle ağız tadıyla küfretme imkanını bile ortadan kaldırdılar.”

MEDYAYA BASKI
İktidarın medyayı baskı ve şantajla baskı altına almaya çalıştığını belirten Baykal, “Medyayı baskı altına alacağız diye her türlü tehdit, şantaj harekete geçirildi. Kanun yetmezse maliye memuru kapıda. Maliye memurunun raporuyla en ağır suçlamalar. Bir korku ortamı yaratma çabası” dedi.
CHP Lideri, konuşmasının devamında Başbakan Erdoğan'ın Ergenekon davasıyla ilgili olarak Baykal'a yönelik “Daha dur bakalım. Bu Ergenekon'da bekle neler çıkacak” sözlerine yanıt verdi. Baykal şunları söyledi:
“Dün çıkmış bana diyor ki, ‘Daha dur bakalım. Bu Ergenekon'da bekle neler çıkacak' diyor. Çıkan çıkar. Çıkan çıkar da çıkacağını sen Başbakan olarak nereden biliyorsun? Sen Başbakansın. Sen mi soruşturma yapıyorsun? Bu olayın savcısı sen misin? Nelerin çıkacağını sen mi biliyorsun, sen mi karar veriyorsun? Senin vizenden mi geçiyor, vizenden?

Senin onayından mı geçiyor? Seninle istişare ederek mi bu işler oluyor, haaa? Nasıl oluyor bu işler? Daha dur neler olacak diyor. Gerçekten bugün baktık hemşehriniz, evladınız Mustafa Balbay'ı hemen aldılar. Hepimizin yargıya saygısı var. Yargının da kendisine saygısı olmalıdır. Hepimizin birbirine saygısı olmalıdır. Balbay, ömür boyu hapis cezasıyla yargılanıyor. Eğer ölüm cezası kalkmasaydı ölümle yargılanacaktı. Bir memleketin gazetecileri, düşünürleri, değerli insanları böylesine gece yarıları alınıp müebbet hapisle yargılanıyorsa demokrasinin, hukuk devleti anlayışının sorgulanması lazım. Normal değildir. 40 yılda bir olur. Bu doğru değil. Tutuklananların içinde AKP'ye yandaş kimse yok. Canım suç işlediyse ortaya koy. Hala ne olduğu belli olmadan içerde tutulan insanlar var. Böyle hukuk ölçüsü olur mu? Bunlar iyi işaretler değil. Gidiş iyi değil. Kimseye yarar çıkmaz. İktidarı herkes beğenmek zorunda değil. Sen de gideceksin oradan. Milletin elini kolunu bağlamaya da çalışsan da kömür de desen bir yolunu bulur iğne deliğinin içinden deveyi geçirir seni yine indirir.”

AKP İLE GELENLER APS İLE GİDERLER
Başbakan'a ‘Kendine güvenme’" diye seslenen Baykal, “İkincisi de herkes de sana güvenmesin. Arkamda iktidar var diye kimse hesap yapmasın. Bugünler gelip geçer. AKP ile gelenler APS ile giderler. AKP ile gelenler Acele Posta Servisi'yle gider. Böyle bu işler. Bunun hesabını yapsınlar. Kimse bulunduğu yerde ebedi değildir. Ne başbakanlıkta, ne valilikte, ne savcılıkta. İyi günü de kötü günü de dikkate aalacaksın ama doğrudan şaşmayacaksın. Doğru lafla da belli olmaz. Ağzından din iman lafı düşmeyenler Almanya'da Ramazan ayında fitreye zekata göz dikiyorlar” diye konuştu.

Başbakan Erdoğan'ın Baykal'ın miting meydanlarında gösterdiği Deniz Feneri dosyasına karşılık “Kırtasiyecide dosya çok” çıkışına da karşılık veren Baykal, “Kırtasiyecide dosya doğrudur, çoktur da hakkında senin gibi fezlekesi olan, dosyası olan Başbakan yok. Dosya çok. Ama dünyada senin gibi zimmetten ve evrakta sahtecilik yapmaktan, cürüm işlemek için teşkilat oluşturmaktan fezleke tanzim edilmiş dosya yok. İçi dolu. Sen onun hesabını bir ver. Hiç kaçma. Bir dokunulmazlığı kaldır. Milletvekilliğini dokunulmazlığı kalkmasın diyorsan seninle benimki kalksın. Bak dilinin altında da baklalar var. Ergenekon lafarı var. Ben onları bilerek diyorum. Senin ve benim dokunulmazlıklarım beraber kaldırılsın. Bahane arama” diye konuştu.

MİTİNGTEN NOTLAR
Burdur Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen miting öncesi partilileri coşturmak için Sibel Can'ın 'Kimse Padişah Değil' parçası çalındı. Şarkının sözleri miting meydanında kurulan dev ekrana yazıldı. Baykal, konuşması sonrası partisinin Burdur il, ilçe ve belde belediye başkan adaylarını tek tek yanına çağırırken CHP'nin de bir Emine Erdoğan'ı olduğu ortaya çıktı. Burdur'un Yeşilova ilçesi Salda Belde Belediye Başkan adayının, Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'la aynı ismi taşıdığı öğrenildi.

Milliyet
Yayın Tarihi : 8 Mart 2009 Pazar 16:39:46
Güncelleme :8 Mart 2009 Pazar 16:48:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?