Kenthaber köşe yazarı Altemur Kılıç, geçmişimize gönderme yapan bir fıkradan yola çıkıp, günümüzden örnekler vererek,  liderlere gösterilen ve Doğululara has olan siyasi "yağcılığı" yazdı... İbretlik yazıyı ilgiyle okumanız dileğiyle... 


"Gül" ağacı değilem ki... 

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün, Milliyet Genel Yayın Müdürü Sedat Ergin’e. Fikret Bila’ya ve Semih İdil’e, özellikle diş ilişkiler konusunda söylediklerini okuyunca ; “Mademki bu ilişkiler bu kadar tıkırında – kendisine ne hacet?” diyesim- , ve aklıma da, bir fıkra geldi.

Siyahî haremağası, Padişahın kapısında, rahatsız edilmesin diye, bekliyormuş. Gece, Sadrazam Paşa, pür telaş, saraya gelmiş. Padişaha çok önemli bir arzı olduğunu söylemiş. Lala “Nedir bu önemli olan söyle bana? “ diye efendisini uyandırmak istememiş. Sadrazam, lahavle çektikten sonra, elindeki haritayı göstererek;” Rusya donanması Boğazlarımızdan geçmek ister. Boğazları açalım mı, kapatalım mı?”… Haremağası tombul parmağını, haritada Boğazların üzerine basar: “Kapattım işte, Zatı şahanelerini uyandırmak lazım değil” der, Sadrazam da gene lahavle çeker: “Allahım şu arabın aklını bana da ver de hiç olmazsa gece rahat uyuyayım.”

Teşbihte hata olmaz; Abdullah Gül’ün Basınla sohbetine “Her konuda, her şey tıkırında “ demesi üzerine “Allahım Gül’ün aklını, bize de ver de, artık rahat uyuyalım” diyesim geldi.

Hazret “AB ,treni durmadı. İnanılmaz bir çalışma var” buyurmuş. Doğru; tüm çıkar ve değerlerimizin harcanması yolunda “inanılmaz” bir çalışma var.

Doğrusu Abdullah Gül’e sempatim vardır. Ancak, Refah Partisi milletvekili iken, TBMM kürsüsünden, çok haklı olarak, ateş püskürdüğü AB hiç değişmedi, acaba Gül neden bu kadar değişti? Hep Churchill’in meşhur sözlerini hatırlarım; “Bazıları düşünceleri istikametinde fikir değiştirirler ,bazıları da partilerini değiştirince düşüncelerini!”…Ama bu kadarı da, Erdoğan’ın deyimiyle “gelişirken – bu kadar da değişmek, olmaz ki!

VE RÖGAR KAPAĞI

Gül şimdiki AB yanlısı konumunda, “İşte rögar kapağı diyoruz. AB standartları olsa hiçbir müteahhit onu öyle bırakamazdı. AB meselesinin hep siyasi yönünü konuştuk. AB meselesi aslında halkın hayat standartlarını yükseltecektir. Eğer bunun düzgün bir kuralı olsaydı hiç kimse yol kenarına mıcır bırakamazdı” demiş. Yani Gül’e göre “Rögar kapağı ve mıcır AB Kriteri - AB yolu, rögar; kanalizasyon kapağından" geçiyor. Mesut Yılmaz da “AB yolu Diyarbakır’dan geçer” demişti… Nasıl geçirildiğini, görüyoruz!

Bir Türk Bakanı, Türk devleti rögar, mıcır konusunda aciz kaldığını ve AB’den medet umduğunu, itiraf ediyor. Acı olmasaydı gülünç!
Bu iktidarın, her nedense, kanalizasyon rögar kapağı takıntısı var; Başbakanın “ danışman-ı hassı”, Cüneyt Zapsu Amerıkalılara “Başbakanı kullanın. Rögar deliğine , atmayın” demişti. Şimdi de, her halde, AB Kriterleri sayesinde “rögar kapağı” kapatılacak.

“SAYIN” ÖCALAN"

Başbakan Erdoğan “APO’ya , Sayın Öcalan” demiş. Sürç-ü lisan mı? Ama benim, bizlerin dilleri böyle “sürçmez,”- APO’NUN adını ederken içimizden sunturlu başka laflar gelir!

Erdoğan’ ın “Sayın Öcalan” dediği bantlarda hiç şüphe ve tevil götürmeyecek şekilde kayıtlı. Ama Gül insanları yüzüne baka, baka “montaj ve sabotaj” demiş.

Ama iktidarın savunucuları ve yalakacıları, Erdoğan’ı gerçeklere rağmen , böyle savunurlarken, Acaba” Kralın Çıplak” olduğu nasıl anlaşılacak. Küçük bir çocuğun bunu söylemesini beklemeli?

ZAPSU’NUN LİYAKATI!

“Bakışma- has” Cüneyt Zapsu’ya Alman hükümeti, “ Dag Grosse Verdienst Kreuz” -liyakat nişanını vermiş. Gül;"bu nişan herkese verilmez" demiş.

Bana da aynı nişan, yıllar önce verilmişti; - Türkiye’de televizyonun kurulmasındaki naçiz hizmetlerimden dolayı! Acaba. Şu sırada, Zapsu’ya bu nişan kime ve hangi “hizmetlerinden “ dolayı verildi?