22
Mayıs
2024
Çarşamba
SİYASET

Arınç komutanlarla görüştü

TBMM Başkanı Bülent Arınç, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Işık Koşaner'i makamında kabulü sona erdi. 

Arınç'ın makamında yapılan görüşme yaklaşık yarım saat sürdü.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt ile Kara Kuvvetleri Komutana Orgeneral Başbuğ ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Koşener'i, başkanlık girişinde TBMM Genel Sekreteri Rauf Bozkurt ile TBMM Başkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Baytekin karşıladı. Görüşme, basına kapalı olarak yapıldı. 

En güzel saygı askerden geldi

Arınç, bugün komutanlarla yapacağı görüşme öncesi konuştu: Asker TBMM'ye hep saygı gösterdi.

Komutanlar her resepsiyonumuza gelmiştir. Ben her tür saygının en güzelini değerli komutanlarımız ve eşlerinden gördüm. Bir tanesi eksik kalmadan. Ama onların ihtimam gösterdiği saygıyı, bazı siyasi parti liderleri göstermemiştir.

ERDOĞAN ADAY OLURSA... 

"Komutanlarla görüşmemizin kısalığına ya da uzunluğuna bakmayın. Kimin ne kadar kaldığı değil, ziyaretin amacı önemli... Cumhurbaşkanı adayı olması sayın Erdoğan'ın hakkıdır. Adaylığını koyarsa ben koymam. Oyum yok ama dualarım onunla olur."

"EŞİME ÖZÜR BORÇLULAR" 

"Eşim başörtüsüyle ilgili yorumlarla çok incitildi. Çok vakur bir insandır. Buna sebep olan insanların ve kurumların bir özür borcu var eşime. Bunu zaman içinde yapacaklardır."

120 MESİR MACUNU 

Dün Manisa'da dağıtılan mesir macunundan 120 tane kapan Arınç, Norveç maçı için Milli Takım kampına yollayacağını söyledi.

Eşimi kıranlar bir gün ondan özür dileyecek

Meclis Başkanı Bülent Arınç: Eşime başörtüsünden ötürü haksızlık yapanların ona bir özür borcu var. En büyük saygıyı komutanlarımızdan gördüm. Ama siyasi liderlerin çoğu bu saygıyı göstermedi.

TBMM Başkanı Bülent Arınç'la Elif Korap memleketi Manisa'da konuştu. Arınç, özel hayatından bugün komutanlarla yapacağı görüşmeye ve cumhurbaşkanlığı seçimine kadar çarpıcı açıklamalar yaptı.

* Doğup büyüdüğünüz yerlerdeyiz. Şu an ne hissediyorsunuz? Hüzün, gurur, yalnızlık, özlem?.. 

- Belki de hepsi. Çocukluğum, gençliğim, meslek hayatımın büyük bir kısmı Manisa'da geçti. Bütün bu duyguları yaşıyorum şu an.

* Aileniz muhafazakâr mıydı? İçinde bulunduğunuz ortak dindar olmayan insanlara da hoşgörüyle bakabilen bir ortam mıydı? 

- Biz asker ailesiydik: Babam, annem çok muhafazakâr değillerdi ama mazbut bir aileydik. Evde bir ciddiyet ağırlık vardı ama biz korkuyla büyümedik.

DİNİ, AĞABEYİM ÖĞRETTİ 

* Anneniz başörtüsü takar mıydı? 

- Annemin başı açık olduğunu da başı örtülü olduğunu da hatırlarım. Ama nerede örtüyor, nerede açıyordu farkında değilim, hatırlamıyorum. Annem 40 yaşında dul kaldı. Daha sonra dindar bir hanım oldu.

* Dini inançlarınızın şekillenmesinde en çok kimin etkisi oldu? 

- Bütün aile için söyleyebilirim: Ağabeyim. Benim büyüğüm vardır şimdi profesör olan. O dindar bir insandı. İslamı iyi öğrendi. Ağabeylerime de, bana da anlattı. Bazı kitaplar verdi. Bu çığırı açtı. Diyebilirim ki annemi de babamı da kardeşlerimi de beni de etkileyen ağabeyim olmuştur.

* "Şeyini şey ettiğimin şeyi" dediğinize pişman mısınız şimdi? 

- Bir arkadaşımız bana aynı soruyu 6 defa sordu. "Eşiniz gelecek mi?" Cevap verdim. 7. kez sorup "Ben bunu sinirlendireyim" deyince ben de sinirleniyorum. "Nedeni neydi" dedi. Ben de Türkçe'ye meraklı bir insanım. Böyle bir soru olmaz. Benim de Nejat Uygur'un meşhur sözü aklıma geldi. Hakaret olsun diye söylemedim. Tiyatroda herkes bu lafa kahkahayı basıyor. Ben söyleyince hakaret oldu. Başka bir siyasetçi "Bacaklarını ayırırım" deyince kimse bir şey demiyor ben "Şey ettiğimin şeyi" deyince tepki çekti. O bana bir ders oldu. Karşımdaki toplumun Nejat Uygur'un bu sözünden belki haberi yok ya da "Kim söyledi" diye bakıyorlar.

* Münevver Hanım'ın sizin siyasi hayatınız nedeniyle psikolojik şiddete maruz kaldığını düşünüp vicdan muhasebesi yapıyor musunuz? 

-Beraberce yapıyoruz. Benim siyasi kariyerim onu çok üzdü. Çok üzüldüğü, sıkıldığı zamanlar oldu. Çok haksız bir şekilde üstelik. Ben kendi yaptığım bir hata nedeniyle eleştirilirsem ya da zor durumda kalırsam "Buna ben sebep oldum" derim. Ama iyi niyetle yaptığımız işlerin bile acımasızca eleştirilmesi, azarlanmamız, aşağılanmamız üzüntü verici. Ama sabır denen bir şey var ki zaman içinde en büyük acıları bile unutturabiliyor. "Allahım sen bilirsin" dedik.

* Eşinizin başörtüsüyle ilgili yorumlara dayanamayarak ağladığı oldu mu? 

- Bayanlar ağlar zaten. Çok incitildi. Çok vakur bir insandır. Ama sırf bu örtüsü sebebiyle aşağılandığını hissetmek bir insan için çok acı bir olay. Buna sebep olanlar ve kurumların herhalde bir özür borcu var. Bunu zaman içinde yapacaklardır.


aa/ELİF KORAP/sabah
Yayın Tarihi : 26 Mart 2007 Pazartesi 15:17:45
Güncelleme :26 Mart 2007 Pazartesi 15:26:41


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?