22
Mayıs
2024
Çarşamba
SİYASET

Bahçeli sert konuştu

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Silahlı terörün siyasi kolu olan İmralı maşalarının, TBMM çatısı altında devlete, Anayasaya ve kanunlara alenen meydan okumaları karşısında, hükümet suskun ve sessiz, Meclis hareketsiz ve adalet etkisizdir” dedi.


Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, Türkiye'nin çok ağır bir bunalım döneminin sancılarını ve sarsıntılarını yaşadığını, kriz ortamının tehlikeli boyut kazanarak derinleştiğini söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, sözleri ve fiilleriyle, etnik bölücülüğün önünü açmak için adeta seferberlik başlattığını savunan Bahçeli, “Başbakan Erdoğan, bu tutumuyla Türkiye'nin varlığına kastetmeyi amaçlayan hain projelerin amaçlarına hizmet edecek bir siyasete angaje olmuştur. Bugün karşımızdaki siyasi tablo, Türkiye'nin kaderi üzerinde toplu bir kumar oynanmakta olduğunu ve bir akıl, idrak ve izan travması yaşandığını göstermektedir” diye konuştu.

Bahçeli, böyle bir ortamda, kanlı terör örgütünün siyasi zemin kazanmayı ve siyasi çözüm dayatmayı amaçlayan bölücü stratejisinin, adım adım hayata geçirildiğini vurguladı. Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın “terör örgütüne silah bırakma çağrılarının, dağdan şehre inip siyaset yapma davetlerinin, siyasi çözüm ümitlerinin yeşertilmesinin ve teröristlere örtülü siyasi af” vaatlerinin, Türkiye'nin karşısına çıkartılması amaçlanan siyasi tezgahın alt yapı hazırlıkları olarak görülmesi gerektiğini bildirdi.

Türkiye'de bugün, terörden beslenen etnik bölücülüğün, “demokratik hak ve meşru kimlik talebi” olarak mazur görülebildiğini, Türkiye'nin bölünmesi ve parçalanması projelerinin, “toplumsal ilerleme ve çağdaşlaşmanın yol haritası” olarak savunulabildiğini ifade eden MHP lideri Bahçeli, “Sapla saman birbirine karışmış, teslimiyet ve gafletin adı 'demokratlık', Meclis'e kadar uzanan ihanetin adı da 'demokratik mücadele yolu' olmuştur” dedi.

“İÇ ÇATIŞMA ORTAMINA DAVETİYE...”

Devlet Bahçeli, Türkiye'nin iç barışını, kardeşliğini ve dayanışmasını tehdit eden en önemli riskin burada aranması gerektiğini belirterek, bu durumun sürmesinin, iç çatışma ortamına davetiye çıkaracağını artık herkesin idrak etmesi gerektiğini bildirdi.

TBMM'nin sınır ötesi operasyon yetkisi vermesinin üzerinden 34 gün geçtiğini, buna rağmen, Irak'ın kuzeyinden terörist sızmalar ve terör saldırılarının sürdüğünü anlatan Bahçeli, şunları söyledi:

“Bugünkü ortamın sorumlusu terörle mücadele konusunda gerekli siyasi iradeyi ortaya koyamayan ve buna uygun bir caydırıcılık stratejisi uygulayamayan AKP hükümetidir. ABD'nin vereceği anlık operasyonel istihbaratı, terörü bitirme reçetesi olarak takdim eden Başbakan, bu konuda da Türkiye'yi bilerek karanlıkta bırakmış ve spekülasyon ortamının şartlarını hazırlamıştır. Türk milleti haklı olarak merak etmektedir: Anlık istihbarat için beklenen 'O An' ne zaman gelecektir? Bunlara karşı harekete geçmek için görüntülü istihbarat mı gerekmektedir?”

Bahçeli, Hükümetin, terörle mücadeleyi kendi imkanlarını kullanmak yerine, ABD'nin vereceği istihbarata ve Barzani'nin alacağı söylenen göstermelik ve etkisiz tedbirlere bağladığını savunarak, mevcut şartlarda bütün göstergelerin, Türkiye'nin kısa süreli ve sınırı kapsamlı hava harekatı ağırlıklı bir müdahaleyle yetineceğine işaret ettiğini söyledi.

“SON 24 YILIN FIRSATINI HEBA ETMEYİN”

“Hükümeti buradan bir kere daha uyarmak istiyorum, terörle mücadelede son 24 yılın en önemli bu altın fırsatını heba etmeyin. 507 milletvekilinin ve Türk milletinin büyük çoğunluğunun arkasında olduğu bu yetkiyi kullanın. Göstermelik tedbirlerin ve sınırlı müdahalelerin ötesinde, terörün belini kıracak sonuç alıcı sınır ötesi harekattan çekinmeyin” diyen Bahçeli, eğer bu yapılmazsa tarih ve Türk milletinin AK Parti hükümetini affetmeyeceğini, bunun doğuracağı ağır sonuçların bütün vebalinin de iktidar partisinin omuzlarınızda olacağını kaydetti.

“ETNİK BÖLÜCÜLÜK HIZ VE CESARET KAZANDI”

Türkiye'de son dönemde terörün tırmanmasıyla eş zamanlı olarak, etnik bölücülüğün de hız ve cesaret kazandığını dikkati çeken MHP Genel Başkanı Bahçeli, şöyle devam etti:
“Türkiye'yi bölmeyi ve çok kimlikli ve milletli yeni bir ortaklık devletine dönüştürmeyi amaçlayan planlar, özgürleştirme projeleri olarak artık Meclis çatısı altında da savunulmaktadır. Terörün durdurulması karşılığı siyasi çözüm pazarlıkları için Meclis'e ve hükümete çağrılar yapılmakta ve meydan okunmaktadır. Hayasızlık sınırını aşan etnik tahrikler pervasızca sürdürülmekte, İmralı canisini de kapsayacak kademeli siyasi af çağrıları demokrasi adına Meclis kürsüsünden seslendirilmektedir. Türkiye'ye karşı her vesileyle kin ve nefret kusan siyasi bölücüler, insan hakları ve özgürlük savaşçıları olarak sahneye çıkmıştır.
Bugün Türkiye, taşların bağlandığı bir ortamda etnik bölücülerin cirit attıkları, her türlü melaneti yaparken aynı zamanda sahte mağdur ve mazlum rolü oynadıkları bir ülke haline gelmiştir.
Silahlı terörün siyasi kolu olan İmralı maşalarının, TBMM çatısı altında devlete, Anayasaya ve kanunlara alenen meydan okumaları karşısında Hükümet suskun ve sessiz, Meclis hareketsiz ve adalet etkisizdir.”

“TERÖR ÖRGÜTÜ PKK'NIN SÖZCÜSÜ SİYASİ PARTİ...”

Devlet Bahçeli, Türkiye'de etnik bölücülüğün siyasi kolu ile silahlı kolu arasında bir statü ayrımına gidilmek istendiğinin, hayret ve esefle görüldüğünü vurgulayarak, “Bu tasnif anlayışında, siyasi maske altında terör örgütü PKK'nın sözcüsü olan siyasi teröristlere, dağdaki silahlı militanlardan farklı bir statü kazandırılmak istenmekte ve hain emelleri ortadayken, makbul ve meşru bir muhatap olarak görülmeye çalışılmaktadır” dedi.
“(Demokratik Toplum Partisi) ismiyle İmralı ve Kandil'in Ankara şubesi olarak Meclis'te terör sözcülüğü yapan bu cephe kuruluşu, terör örgütü PKK hüviyetiyle seçimlere girmiştir” diyen Bahçeli, PKK'nın siyasi eylem planı ve bölücü talepleriyle, bu kuruluşun siyasi hedeflerinin aynı olduğuna işaret etti.

Terörist faaliyetlerden hüküm giyen terör örgütü PKK militanlarının, bu kuruluşun yönetici olduğunu ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:
“Bu gerçekler karşısında Başbakan Erdoğan'ın, PKK terörüyle aralarına mesafe koymak için bunlara yaptığı çağrıların ne anlama geldiği üzerinde çok iyi düşünülmelidir. Bölücü amaçları, terör örgütü PKK'nın siyasi hedefleriyle bir olan bu kuruluş, sözle ve şeklen, 'Terörle arama mesafe koyuyorum' derse, makbul bir siyasi hareket mi sayılacaktır? Bölücülük faaliyetleri demokratik bir hak olarak mı görülecektir? Bu durumda, terörü zahiren desteklemediğini söyleyenlerin aracılığıyla Türkiye'nin etnik temelde bölünmesine evet mi denilecektir?
Başbakan Erdoğan, siyasi hüviyetini çok iyi bildiği bu kuruluşun aslında takiye yapmasını ve PKK ile bağlarını şeklen ve görüntüde kesmesini bölücü emellerini siyasi eylemlerle gerçekleştirmeye çalışmasını istemektedir. Bu konuda kendilerine destek vereceğini örtülü olarak vaat etmektedir. Bu kuruluşun siyasallaşma surecine girmelerinin teşvik edilmesi yolundaki beyanların amacının ve anlamının bu olduğu açıkça ortadadır. Bundan çıkarılacak sonuç da bu parti üzerinden terör örgütünün taleplerinin karşılanması için bazı adımların atılmasının ve yeni bir süreç başlatılmasının planlandığıdır. Başbakan Erdoğan'ın, Meclis çatısı altında İmralı'nın temsilciliğini yapan milletvekillerinin dokunulmazlığı konusunda gösterdiği sinirli tepkiler dikkat çekicidir. Bunları siyasi himaye altına alması, silahların bırakılması yolundaki beyanları, dağdaki teröristleri siyaset yapmaya davet etmesi ve DTP'ye 'Ya silahlı eylem türü ya da silahsız eylem türü' arasında tercih yapmaya çağrılan özel bir önem ve anlam kazanmaktadır.”

“HUKUK DEVLETİNİN BİR GEREĞİ MİDİR?...”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli konuşmasında, dokunulmazlıklar konusunda partisinin hazırladığı anayasa değişikliği teklifine de değindi.

Bu yönde başlattıkları girişime gösterilen tepkilerin, siyasi partilerin Türkiye'nin temel değerlerine gösterdiği hassasiyeti ve milli duruşlarını ortaya koymak bakımından bir ibret tablosu oluşturduğunu ifade eden Bahçeli, “Bu önerimize ilk tepki, bu konudaki özel hassasiyetleri nedeniyle AKP'nin doğal sözcülüğünü yapan bir parti yöneticisinden gelmiştir” dedi.

“TBMM'nin linç vasıtası olmayacağını, bunun hukuk devletinin temel ilkeleriyle çatışacağını” söyleyen bu yöneticinin, PKK'nın maşalarını korumaya kararlı olduklarını ortaya koyduğunu öne sürdü.

Bahçeli, “Devletin, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğüne kastetmek isteyenlerin yargı önüne çıkartılmasının neresi linçtir? Lince vasıta olamayacağı söylenen TBMM'nin, acaba ihaneti himaye vasıtası olması mı tercih edilmektedir? Devletin temellerini yıkmak amacıyla Anayasayı ve kanunları her gün çiğneyenler için Yüce Meclis çatısının bir sığınma limanı olması, hukuk devletinin bir gereği midir? Sinsi emelleri olmayan ve ipotek altında bulunmayan vicdanlarda bütün bu soruların cevabı açıktır” diye konuştu.

“SÖYLEM BİRLİĞİ İÇİNDELER...”

AK Parti sözcüsünün linç benzetmesi ile etnik bölücülüğün adayı olan bu siyasi kuruluşun da sürekli linç edebiyatı yapıyor olmasının, söylem birliği içinde olunduğunu açıkça gösterdiğini kaydeden Devlet Bahçeli, “Bu söylem birliğinin ilerde eylem birliğine dönüşüp dönüşmeyeceği de zamanla anlaşılacaktır. Başbakan Erdoğan'ın bu konudaki tepkileri ise daha düşündürücü olmuş ve bölücü hainler bizzat Başbakan tarafından koruma altına alınmıştır” dedi.

Başbakan Erdoğan'ın dokunulmazlıklara ilişkin sözlerine de değinen Bahçeli, “Sayın Başbakanın geçen hafta Prag yolunda 'Katı defans dağa çıkarır' beyanatını verdiği ülkenin, yakın dönemde ikiye bölünmüş Çekoslovakya isimli bir devletin parçası olması talihsiz bir tesadüf olmalıdır” diye konuştu.

Cumhuriyeti yeniden inşa adı altında bir yıkıma doğru götürmek isteyenlerin bu ihanet projelerinin asla ve asla kabul edilemeyeceğini bildiren Bahçeli, “Nihayetinde Çekoslovakya ve Yugoslavya örnekleri hafızlardaki canlılığını hala korumaktadır. Bu beyanları Sayın Başbakan'ın görevi, sorumlulukları ve temsil ettiği makamla bağdaştıramadığımızı ve çok yadırgadığımızı belirtmek isterim” dedi.

“ÇIKAR ORTAKLIĞI”

“Sayın Başbakan, dağa çıkma tehdidinin karsısında, bu odakların Anayasa ve kanunları ihlal etmesine göz yumulmasını, bunlara hukuku çiğneme ruhsatı verilmesini mi savunmaktadır? Anayasayı ve devletin temel esaslarını hukuk içinde korumak, demokrasimiz için bir ayıp ve özür olarak görülüyorsa, Hain bölücülere göz yummak mı demokrasimize şeref ve itibar kazandıracaktır? Türkiye etnik bölücülüğü serbest bırakarak mı demokratik hukuk devleti olacaktır?” sorularını yönelten Devlet Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Başbakan Erdoğan ve AKP'nin bu konuda savunma refleksiyle anında tepki göstermesi ve siyasi bölücülüğe kol-kanat germesinin gerçek nedenlerinin demokrasi ve hukuk devleti aşkı olmadığı çok iyi bilinmektedir. AKP, dokunulmazlık konusunda sorunlu bir bünyeye ve sicile sahiptir. Karşımızdaki ittifak, yolsuzlukla yargılanmaktan kaçmaya çalışanlarla, bölücülükten yargılanmaktan kurtulmaya çabalayanların, böyle bir ortak noktada buluştukları bir çıkar ortaklığıdır.”

AA
Yayın Tarihi : 20 Kasım 2007 Salı 13:16:07
Güncelleme :20 Kasım 2007 Salı 18:49:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ozgür özen IP: 85.98.64.xxx Tarih : 20.11.2007 15:22:36

kesinlikle sayın bahçeli her şeyi açık açık söylemiş ama iktidar sırf bunu muhalefet dedi diye hiç bi tepki vermiyor


hakem IP: 88.226.61.xxx Tarih : 21.11.2007 13:02:08

Boşuna yorma kendini sn.bahçeli seni dinleyen yok ,üç beş millitandan başka kimse yok etrafında ,oraya buraya saldır dur zaten senin işin bu varmı bir icraatın varmı bir faydan bu ülkeye hayır yok.Birilerini hiçe sayarak onları karalayarak bir yelere varamazsın nitekim öylede oldu.Sen kürt halkına kardeşim diyen başbakanı karalayacağına al demirini örsünü git tekir yaylasına iç kımızını rahat rahat otur,siyaset senin neyine .....


erol özcan IP: 212.175.112.xxx Tarih : 20.11.2007 14:10:18

hukuk devletimiyiz emin değilim acaba başka bir avrupa ülkesinde böyle başkaldırılar olsa ne olurdu acaba sayın bahçeli herşeyi açık ve seçik ifade etmiş ağzına sağlık.


erol özcan IP: 212.175.112.xxx Tarih : 22.11.2007 09:28:22

hakem bey sapla samanı karıştırıyorsunuz.bu ülkenin en dürüst ve temiz hiçbir şaibesi olmayan ve ahmet türke elini uzatacak kadarda kürtleri seven bir liderdir sayın bahçeli.vamı daha ötesi.