19
Mayıs
2024
Pazar
SİYASET

Başbakan Şahin'e çattı

Erdoğan, CHP sıralarından sürekli laf atılması üzerine, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'e, "Sayın Başkan, siz mi susturacaksınız, ben mi susturayım" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, 'Reşadiye saldırısını PKK'nın gerçekleştirdiğini söyleyemediklerini' iddia ettiğini belirterek, "Evet, açılıma yönelik bir PKK provokasyonudur. Milli birlik ve kardeşlik sürecine yönelik terör örgütünün bir sabotajıdır. Bunu bile saptıran bir anlayış yanlış muhalefet tarzının somut bir örneğidir" dedi.

TBMM Genel Kurulu'ndaki 2010 yılı mali bütçe görüşmeleri devam ediyor. Hükümet adına kürsüye gelen Başbakan Erdoğan, konuşmasına, Bursa'daki griuzu patlamasında hayatını kaybeden 19 madenci ve Tokat Reşadiye'deki terör saldırısında hayatını kaybeden 7 şehit için başsağlığı dileyerek başladı. Erdoğan, ayrıca İstanbul'da terör örgütünün istismar ettiği çocukların gerçekleştirdiği terör eyleminde molotoflu saldırıda hayatını kaybeden Serap Eser'e da Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı dileklerini dile getirdi.

Konuşmasının başında bazı tespitleri yapmak istediğini belirten Erdoğan, "Sayın Baykal, 'Reşadiye saldırısını PKK'nın gerçekleştirdiğini söyleyemediğimizi, spekülasyon ürettiğimizi' ifade etti. Devlet yönetimi bir ciddiyet gerektirir. Devlet ve hükümet aklına estiğini konuşmaz, tespitlerini yapmadan, delillerini bulmadan konuşmaz. Zira ülkede bir tane terör örgütü yok. Terör örgütünün farklı isimlerdeki terör örgütleriyle de işbirliği halinde uygulamış olduğu, dayanışma halinde uygulamış olduğu
terör de var. Bunları tespit ederek açıklamaktır aslolan" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın bu sözlerine CHP sıralarından tepki gelmesi üzerine Erdoğan, "Bizler sizleri hep dinledik. Lütfen dinlemesini bir öğrenin" ifadelerini kullandı.

Reşadiye'deki saldırıyı PKK terör örgütünün üstlendiğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Burada spekülasyonlara fırsat vermeden, terör örgütünün üstlendiği gibi bizler de terör örgütünün reklamını propagandasını yapar gibi sürekli ismini zikretmeyi de doğrusu kendi devlet ciddiyetimizle uyumlu bulmuyoruz" şeklinde konuştu.

Bu sırada muhalefet sıralarından yükselen sesler üzerine TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin vekilleri yerlerinden konuşmamaları konusunda uyardı.
Reşadiye saldırısının bir provokasyon olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Evet, açılıma yönelik bir PKK provokasyonudur. Milli birlik ve kardeşlik sürecine yönelik terör örgütünün bir sabotajıdır. Bunu bile saptıran bir anlayış yanlış muhalefet tarzının somut bir örneğidir."

"Muhalefetin 'iktidar başarılı olmuştur' demesini beklemiyoruz"

 Başbakan Erdoğan, hiçbir zaman muhalefetin 'iktidar başarılı olmuştur' demesini beklemediklerini belirten Erdoğan, "Böyle bir şeyi kim bekler. Böyle bir şey olduğu zaman zaten bu koltukların boş kalması lazım. Ona ihtiyacımız yok. Biz bu noktada iktidarın ne denli doğru yapıp yapmadığını sandıkta milletimizin huzurunda görüyoruz. Onun için de dört seçimde milletimiz zaten iktidara doğru mu yaptı, yanlış mı yaptı, gereken değerlendirmeyi yaptı. Evelallah bundan sonda da yapacak. Bundan hiç endişemiz yok. Bu konularda rahatız" dedi.

Bütçe görüşmelerinin sadece bütçe rakamlarının değerlendirildiği değil, aynı zamanda ülke gündeminin ele alındığı, partilerin vizyon ve ufuklarının ortaya konulduğu, yapılanların, yapılacakların teklif edildiği görüşmeler olduğunu kaydeden Erdoğan, "Aziz milletimizin yapılan her değerlendirmeyi, söylenen her sözü, ortaya konan üslup ve tarzı, düzeyi en iyi şekilde değerlendireceğin adalet terazisinde herkesin notunu vereceğine doğrusu ben ve grubum inanıyoruz" diye konuştu.

Türkiye'nin her alanda tarihinde görülmemiş gelişmelere imza attığını, rekorlar kırdığını, küresel ve bölgesel roller üstlendiğini, takdirle adından bahsedilen bir ülke konumuna geldiğini savunan Erdoğan, "Biz burada bütün değerlendirmeleri yaparken, ebediyete intikal etmiş büyüklerimizin gerçekleştirdiği rakamlardan öte onları hedef olarak alalım ama, biz kendimiz yaşıyoruz. O hayatı yaşayanlar olarak bu hesabı biz vereceği biz. Siz ne yaptınız Sayın Baykal? Siz ne yaptınız Sayın Bahçeli? Bunu söyleyin" dedi.

Başbakan Erdoğan, çatışmalarla, terörle, gerilimle, umutsuzlukla gündemde kalan meselelere cesaretle el atamayan, sorunlarının çözümü için samimiyetle, kararlılıkla, risk alamayan bir ülkenin, her alanda olduğu gibi ekonomide de geri kalmaya mahkum olduğunu belirtti. Erdoğan, "2002 yılında milletimizin, devletimizin ödediği yüzde 62.7 oranındaki faizin, onun öncesinde ödenen, yüzde 5 bin, yüzde 7 bin faiz oranlarının anlamı budur. Bu yüksek oranların anlattığı işte budur. Kim vardı iktidarda?
MHP-DSP-ANAP vardı" diye konuştu.

"SİZİN YAPTIĞINIZ İHANET, HIYANET DEĞİL Mİ"

İktidarda MHP-DSP-ANAP'ın olduğu 20 Şubat 2001 tarihinde, bazı bankaların, ulusal ya da uluslararası bankaların, 'mesai saatleri dışında' Merkez Bankası'ndan çok yüklü miktarlarda döviz alımı yaptıklarını söyleyen Erdoğan, bir bankanın 1 milyar 63 milyon dolar, bir başkasının 764 milyon dolar, bir başkasının da 426 milyon doları, 685 bin TL'den aldıklarını, bu alımların hemen ardından krizin patladığını ve doların 1 milyon 80 bin TL'ye yükseldiğini anlattı. Erdoğan, milli servetin, milli kaynakların basiretsiz yöneticilerin ürettikleri kriz sebebiyle yok olup gittiğini savundu. Başbakan Erdoğan, kendilerini ülkeyi satmakla, ihanetle, hıyanetle suçlayanlara seslendiğini belirterek, "İhanet diyorsunuz, peki bu nedir? Milliyetçiyim diyerek ortalıkta dolaşanlara sesleniyorum; Milliyetçiydiniz de, bu ülkenin böyle göz göre göre soyulmasına neden seyirci kaldınız? Neden sesinizi çıkarmadınız. Akşam karanlığında Merkez Bankası soyulurken, milletimin imkanları soyulurken milliyetçiliğinizi neden o gün hatırlamadınız. 'Milliyetçiyim' diye diye bu millete bu ağır bedeli ne hakla, hangi vicdanla ödettiniz. 2001 krizi işte Türkiye'nin böyle kötü yönetilmesinin bir sonucuydu" şeklinde konuştu.

MHP-DSP ve ANAP koalisyonu iktidara geldiğinde Türkiye'nin IMF'ye borcunun sadece 241 milyon dolar olduğunu, AK Parti iktidara geldiğinde ise borcun 23.5 milyar dolara yükselmiş olduğunu ve bu borcu bugün 8 milyar dolara kadar indirdiklerini belirten Erdoğan, 2 yıldır IMF ile anlaşma yapmadıklarını söyledi. Erdoğan, "Biz masaya adam gibi oturduk, adam" dedi.

"MİLLİ BİRLİK VE KARDEŞLİK KAVRAMINI DUYUNCA HOPLUYORSUNUZ"

Milli birlik ve kardeşlik sürecinin birçok hedefi olduğunu, ama en önemli hedeflerinden birinin de Türkiye'nin risk primini azaltmak ve Türkiye'yi bölgesinde bir istikrar adası, bir güven adası haline getirmek olduğunu belirten Erdoğan, "Türkiye terör belasından kurtulursa, Doğu ve Güneydoğu'da çok ciddi bir sıçrama olacağı net. Muhalefetin, Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci'ni desteklememesi, hatta karşısında durması işte bu açıdan da son derece önemlidir. Bakın Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci; insan bu kavrama bile saygı duyar saygı. Bak bu kavramı duyduğunuz gibi hopluyorsunuz. Kitabınızda kardeşlik yok, birlik yok, beraberlik yok, ne yapayım? 2000 ve 2001 krizlerinde bu millete çok ağır bedeller ödetenler, milletin kaynaklarını çar çur edenler, elbette bu boyutu düşünemezler, bu kavramlarla bütünleşemezler. 2001'de Merkez Bankasının içini boşaltanlar bugün elbette Türkiye'nin risk primini, Türkiye'nin kardeşliğini, huzurunu dert edinmezler. O gün Türkiye'nin işçisini memurunu, hatta esnafını mağdur edenler, bugün elbette Türkiye'nin geleceğine ilişkin plan, proje, umut taşımazlar. O gün IMF kapısında borç almak için sıra bekleyip, Türkiye'nin borcunu daha da artıranlar, bugün geldiğimiz noktayı anlamazlar. Ama biz bunları dert ediniyoruz. Biz Türkiye'nin geleceğini düşünüyoruz. İşte onun için inadına kardeşlik diyoruz, inadına demokrasi diyoruz, inadına milli birlik ve beraberlik diyoruz."

STALİN'E ATIF

Stalin'e atfedilen 'Bir kişinin ölümü trajik, bir milyon kişinin ölümü istatistiktir' sözünü dile getiren Başbakan Erdoğan, muhalefet sıralarından gelen tepki üzerine, "Şaşırdın değil mi, ben de şaşırdım. Evet 40 bin kişi hayatını kaybettiği zaman yeterince vurucu olmuyor. Ama ben haftalardır, aylardıe, yıllardır ta partimizi kurduğumuz andan beri diyorum ki; 'sizin hiç oğlunuz, yavrunuz öldü mü? Sizin hiç babanız, kardeşiniz öldü mü? Siz kendinizi bir şehit annesinin, bir şehit babasının, evladını yitirmiş bir ananın yerine koydunuz mu?' Dersim'i bir istatistik gösterge olarak görenler, kronolojide bir cümle olarak görenler, gündelik ifadelerle aşağılayanlar, kendinizi hiç Dersimli bir ananın, babanın, evladın yerine koydunuz mu" diye konuştu.

"HER ÖLÜM ERKEN ÖLÜMDÜR" ALINTISI

Konuşmasında Cemal Süreyya'nın bir şiirinden alıntı yapan Erdoğan, 'Her ölüm erken ölümdür' dedi. Hele de gençlerin ölümünün tahammül edilemeyecek, kendi haline bırakılamayacak, görmezden gelinemeyecek kadar acı ve trajik olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bunun bu şekilde gitmesine bizim tahammülümüz yok. Biz ne ekonomiye salt bir istatistik olarak bakıyoruz, ne güvenlik meselesini sadece bir istatistik olarak görüyoruz. Biz sofranın diliyle konuşuyoruz. Biz, anaların diliyle konuşuyoruz. Biz hesabi değil, biz hasbiyiz, samimiyiz. İşte onun için demokratik açılım süreci dedik, işte onun için milli birlik ve kardeşlik süreci dedik" ifadelerini kullandı.

Böyle anlamlı bir süreçte muhalefetin de yanlarında olmasını ve katkı vermesini istediklerini belirten Erdoğan, CHP'li Kemal Anadol'un sözleri üzerine, "Sayın Anadol, biz senin geçmişini biliriz. Senin oradakilerden pek farkın yok, iyi biliriz seni iyi" dedi.

 "GERİLİM ÜRETEN; SİZİN HAYALİ SENARYOLARINIZ"

 Başbakan Erdoğan, yaptığı konuşmasında demokratik açılım sürecine ağırlık verdi. Demokratik açılım sürecini sabote, provoke ve tahrik etmenin kimseye yarar sağlamayacağını belirten Başbakan Erdoğan, "Diyorlar ki, ülkeyi geriyorsunuz, ülkeyi bölüyorsunuz. Peki üç aydır bizim attığımız hangi adım, açılım sürecinin hangi başlığı ülkeyi geriyor, ülkeyi bölüyor? Attığımız hangi adıma alternatif ürettiniz? Gerilim üreten sizin hayali senaryolarınız, kara kampanyalarınız, iftira ve tahriklerinizdir" dedi.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve grubundan bir ricada bulunduğunu belirten Başbakan Erdoğan, "Kameraysa işte burada kamera, mikrofonsa işte burada mikrofon, milletin izlemesini istiyorsanız, millet zaten izliyor. Lütfen sonuna kadar dinleme tahammülünü gösterin. Umarım yine buradan bırakıp gitmezsiniz. Burası çok önemli" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, 'İster güvenlik güçlerimiz ve askerlerimiz olsun, ister ona silah doğrultan kandırılmış gençler olsun, hepsi bizim çocuklarımız, akmakta olan kan kardeş kanıdır" sözlerinin Deniz Baykal'a ait olduğunu belirterek, gelen tepkiler üzerine, "Sana görevini hatırlatıyorum. Rahat ol rahat" ifadelerini kullandı.

CHP Tunceli raporundaki 'Terörle Mücadele Yasasının 8. maddesi ve TCK'nın 312. maddeleri kapsamında olup doğrudan teröre karışmamış tüm tutuklu ve hükümlüler için kısmi genel af çıkartılarak ülkede hoşgörü ve iç barış ortamına geçişin zemini hazırlanmalıdır. Bu anlayışla Kürt kökenli yurttaşlarımız da dil, kültür, folklor ve kimliklerini koruma, geliştirme ve açıklayabilme, kendi anadillerinde yazılı basın, televizyon dahil yayın yapabilme, özel okullarda kendi anadilleri ile eğitim yapabilme' ifadeleri hatırlatan Başbakan Erdoğan, CHP'lilerin tepkileri üzerine, "Bunlar yanımda, yanımda. Tekrar bunu yenilediniz" şeklinde konuştu.

Baykal'ın 'CHP'nin böyle bir raporu yoktur' sözleri üzerine ise Başbakan Erdoğan, "Bunları bana sen gönderdin" dedi.

CHP'nin hazırladığı belirtilen çeşitli raporlardan parçalar okuyan Başbakan Erdoğan, Baykal'ın karşı çıkması üzerine, "İşine geldiği zaman bunlar var, işine geldiğinde bunlar yok. Sayın Baykal'ı artık iyi tanıdım, akşam başka, sabah başka" ifadelerini kullandı.

 DTP-MHP KARŞILAŞTIRMASI

DTP'nin uç eleştirilerinin benzerlerini aynı şekilde bu süreçte MHP'nin de yaptığını belirten Başbakan Erdoğan, "DTP, PKK'nın muhatap alınmamasını, PKK ile müzakere yapılmamasını eleştiriyor. MHP, PKK'nın muhatap alındığını, PKK ile müzakere edildiğini söylüyor. DTP, PKK'nın tasfiye edilmeye çalışıldığı, MHP, PKK'nın meşrulaştırılmaya çalışıldığını söylüyor" şeklinde devam etti.

Gelen tepkiler üzerine Başbakan Erdoğan, ''O başka bu başka, hangisi doğru? Bizim yaptığımız doğru, olay bu. Çünkü biz ne onu yapıyoruz, ne onu yapıyoruz. Doğru olanı yapıyoruz" diye konuştu.

DTP'nin PKK ve DTP'nin taleplerine sırt dönüldüğünü, ciddiye alınmadığını, devre dışı bırakıldığını, MHP'nin de PKK ve DTP'ye taviz verildiğini söylediğini kaydeden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Hangisi doğru? İki tarafın söylemleri bile hükümetin gerçekten ne yaptığını ve ne yapmadığını ortaya koyduğu gibi hükümetin ne kadar isabetli bir kararla doğru yolda olduğunu gösteriyor. Çok ilginçtir, DTP de dağa çıkmaktan bahsediyor, MHP de dağa çıkmaktan bahsediyor. Biz ise her zaman olduğu gibi sağduyunun sesiyiz, birliğin, beraberliğin, kardeşliğin sesiyiz. Hepinizi buraya, parlamentoya, siyaset yapmaya çağırıyoruz. Farkımız bu. Her türlü sorunun konuşulma, tartışılma, çözülme yeri meclistir, demokrasidir, siyasettir."

 İHANETLE SUÇLAMAK SİZİN HADDİNİZ DEĞİL

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin dün Ankara mitinginde, şahsına, partisine ve hükümete en ağır ifadelerle hakaretler yağdırdığını belirten Başbakan Erdoğan, "Bunların hiçbirini üzerime almadığımı, ciddiye de almadığımı burada bir kez daha ifade etmek istiyorum. Ancak es kaza televizyonlarda bu konuşmaları gören, dinleyen çocuklarımızın ruh sağlığı noktasına endişe taşıyoruz. Aziz milletimizden, anne ve babalardan çocuklarını Sayın Bahçeli konuşurken televizyondan uzak tutmalarını hassasiyetle rica ediyorum" dedi.

Bahçeli'nin koalisyon üyesi olduğu dönemde Merkez Bankası'nın 4 milyar dolar hortumlandığını savunan Başbakan Erdoğan, "Hesabını sordunuz mu? Gereğini yaptınız mı? Allah aşkına birilerini bölücülükle, ihanetle suçlamak sizlerin haddine mi" ifadelerini kullandı.

 TERÖR CEPHESİ

'Terörle mücadele edilmiyor' diyerek, Türkiye'nin askerine, polisine, jandarmasına, korucularına haksızlık, insafsızlık edildiğini belirten Başbakan Erdoğan, "Terörle mücadelede onların şevkini siz kırıyorsunuz. Ben her zaman 'ne ihtiyacınız varsa söyleyin, bunları yapmaya hazırız' demişizdir. Bize 'ne istediysek aldık' denilmiştir. Şu anda Kandil'e operasyon yapılabiliyorsa, bu iktidarımızın siyasi, diplomatik başarısıdır. 5 Kasım 2002'nin başarısıdır Acaba bir önceki yönetim Ankara'nın dışına çıkabildi mi? Kaç ülke ile bu konuları konuşabildiler. Sınır ötesi harekat hala devam ediyor ve bu konuda kararlılığımız devam edecek. Yani terör cephesi silahını bırakmadığı sürece askerimiz de polisimiz de operasyonlarına son vermeyecektir, vermez" görüşünü dile getirdi.

 

ATATÜRK DE Mİ BÖLÜCÜYDÜ?

Muhalefete seslenen Başbakan Erdoğan, "Siz 'Kürt kardeşim' bile diyemiyorsunuz. 'Kürtçe konuşan kardeşimiz ' diyemiyorsunuz. Allah'ın Kürt olarak yarattığı bir insana Kürt olduğunu söylemek bir lütuf mudur, bölücülük müdür? İnsanlar etnik yapı olarak doğuştan öyle doğarlar, sonradan etnik ismi kazanmazlar. Bunu bilirseniz, Türkiye'deki farklı etnik yapılara saygının da ne olduğunu öğrenirsiniz. 'Türkiyeli olmak' kavramını bölücülük olarak niteliyorsunuz, ihanet olarak niteliyorsunuz. Türkiyeliyim demek niçin ihanet olsun? 'Türkiye halkı' ifadesini kullanan Atatürk de mi bölücüydü? Türk milleti demek, Türkiye halkı demektir; Türk milleti demek, Türkiyeli olmak demektir. Gazi Mustafa Kemal bu konuyu en güzel şekilde ortaya koymuş" şeklinde konuştu.

CHP'lilerin tepkisi üzerine Başbakan Erdoğan, "Öğreneceksin, öğreneceksin. Bak bu kürsüde bir zamanlar alt-üst kimlik beyanlarını yaptığımda çıldırdınız. Alt kimlik-üst kimlik olmaz dediniz. Daha sonra bu kavramları kullandınız. Bunları da öğreneceksin" yanıtını verdi.

 

TBMM BAŞKANI ŞAHİN'E TEPKİ


Başbakan Erdoğan, konuşmasına devam ederken CHP sıralarından sürekli laf atılması üzerine, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'e, "Sayın Başkan, siz mi susturacaksınız, ben mi susturayım" dedi. Bunun üzerine Şahin, "Sayın Erdoğan, siz Genel Kurul'a hitap etmeye devam edin" dedi.
Erdoğan, Baykal'a da, "Grubuna hakim ol, sen olamıyorsan, biz olalım" dedi.

Atatürk'ün, Meclis üyelerinin tümünün Türk olmadığına ilişkin sözlerini okumasına tepki gösterilmesi üzerine Başbakan Erdoğan, "Sizin mantığınız neye benziyor biliyor musunuz? Atatürk ölene kadar Türk paralarının üzerine Atatürk'ün resmi, öldükten sonra İnönü'nün resmi, siz busunuz" ifadelerini kullandı.

 

DTP'NİN KAPATILMASI


Başbakan Erdoğan, DTP'nin kapatılması kararı ile ilgili olarak da şunları kaydetti:

"Bizim temel iki hassasiyetimiz var. Birincisi biz parti kapatmaya karşıyız, cezanın tüzel kişiliklere değil, kişilere verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. İkincisi halkın getirdiğini ancak halkın götürebileceğini vurguluyoruz."

Erdoğan, CHP sıralarından gelen sözler üzerine ise, "Edebini takın, sandıkta zaten gerekli cevabı millet size veriyor. Bundan sonra da verecek. Siz bu ülkede bu milletten hiçbir zaman iktidar vekaleti alamayacaksınız. Çünkü bu ülkede milletin Başbakanına kalkıp da 'göbek kaşıyanlar' diyenler sizsiniz, siz" karşılığını verdi.

Dünyanın en gelişmiş ülkesinde bile teröre destek veren, övgüde bulunan, organik ilişkide bulunan siyasal yapılara izin verilmediğini belirten Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Çünkü terör demokrasinin düşmanıdır. Terörün yedeğinde siyaset yapmak, demokratik bir mücadele değildir, olamaz. AK Parti olarak her türlü aykırı fikrin, farklığın siyaset ve demokrasi içinde tutulması gerektiğine kendisini özgürce dile getirmesi gerektiğine inanıyoruz. Ancak şiddet ve terörü açıkça reddetmeyen, hukuk düzenine uyum sağlayamayan, siyasetin ve demokrasinin hassasiyetlerini gözetemeyen siyasetçilerin sorumsuzlukları sebebiyle bir ülkenin zarar görmesini, imajının zedelenmesini de doğru bulmayız. Biz siyasi hayatımız boyunca sadece milletimizden direktif aldık, sadece milletimizin çizdiği rotada yürümeye, sadece halkımızın talep ve beklentilerini yerine getirmeye çalıştık. Tüm siyasi partilere de önerimiz yüzlerini millete çevirmeleri, milletin sesine kulak vermeleri, milletin hassasiyetlerine dikkat etmeleridir."


MEYDANI VAMPİRLERE TESLİM ETMEYECEĞİZ

Başbakan Erdoğan, meydanı teröre, terör yandaşlarına, terörün akıttığı kandan beslenenlere, vampirlere teslim etmeyeceklerini belirterek, "İşte onun için inadına demokrasi diyoruz, işte onun için açılım diyoruz, birlik diyoruz, kardeşlik diyoruz ve gür bir seda ile bunu haykırıyoruz" dedi.
Tüm rantçıları karşılarına alarak yola çıktıklarını belirten Başbakan Erdoğan, bunları kararlılıkla yok edip yollarına devam edeceklerini vurguladı.

iha
Yayın Tarihi : 14 Aralık 2009 Pazartesi 22:32:49
Güncelleme :14 Aralık 2009 Pazartesi 22:37:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?