'Bıçak buraya dayandı'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dağlıca'daki terör saldırısına ilişkin olarak hükümetin Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) aracılığıyla uygulamaya koyduğu yayın yasağının yürütmesini durduran Danıştay'a sert çıktı: "Kurumların hassasiyet göstermemesi hükümete karşı bir tavır takınma anlamına gelir ki bu devlete zarar verir. Burada ön kesmeye çalışılmasını anlamak mümkün değil."
Erdoğan dün AKP il başkanları, belediye başkanları, kadın ve gençlik kolları başkanlarıyla yaptığı toplantıda şöyle konuştu:

TSK SIKINTISI ÇIKARMAK AYIPTIR: Hükümetimizin herhangi bir kurumumuzla başta silahlı Kuvvetler olmak üzere herhangi bir sıkıntısı söz konusu değildir, olamaz. Birlik, beraberlik ve mutabakat içinde her türlü adımı atıyoruz. Bunu bile hazmedemeyenler var. Çeşitli yollarla, entrikalarla bozma gayreti içinde olanlar var, ondan nemalanmak isteyenler var, ayıptır.

HER YERDE SAVAŞ VAR SANILIYOR: Düşünebiliyor musunuz, terörün o acımasız sahnelerini sergileyen görsel medyaya karşı hükümetimiz yayın konusunda yasak getirmek istiyor. Bununla ilgili hukuki yolları çalıştırıyor ki verilmiş haklar var. Ama bakıyorsunuz ki bir televizyon (Kanaltürk) bir müracaat yapıyor, farklı bir kurum o müracaat istikametinde karar alabiliyor.

Bunlar bizi düşündürüyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde bunun benzerini göremezsiniz. (Eliyle boynunu işaret ederek) İşte burada bıçak buraya dayanıyor. Ülkenin birliği beraberliği için bu adım atılıyor.
Televizyonlarımızda her gün şehitlerimizin, operasyonların sürekli olarak şu veya bu şekilde ajite edilerek gösterilmesi doğru mu? O televizyon kanallarında izleyenler, sanki bu ülkenin her yerinde savaş var sanıyor. Gittiğimiz ülkelerde bunu söylüyorlar; 'turizmi nasıl etkiler' diye.

HÜKÜMETE KARŞI TAVIR: Bunlar bir hassasiyet gerektiriyor, ama bu hassasiyeti biz bütün kurumlarımızdan bekliyoruz. Eğer bu hassasiyet bütün kurumlarımızdan aynı şekilde gösterilmezse ister istemez biz başka türlü düşünmeye başlarız. Yani bu hükümete karşı bir tavır takınma anlamına gelir ki, bu devlete zarar verir. Bunu çok açık söylememin nedeni canım yandığı içindir. Benim canım ülkem için, milletim için yanıyor. Bu, hükümetin değil hepimizin ortak derdi, bütün kurumlarımızın ortak derdi.
Birbirimizin işini zorlamaya değil, kolaylaştırmaya mecburuz. 'Ben buna nasıl katkıda bulunabilirim' gayreti içinde olması gerekenlerin ön kesmeye çalışmasını anlamak mümkün değil.

'Savaş değil, operasyon'

Erdoğan, sınır ötesi operasyon konusunda şöyle konuştu: "Bizim için bıçağın kemiğe dayandığı doğrudur. Biz ülkemizin hukukunu ve hudutlarını bütün gücümüzle koruyacağız. Ancak bu süreçte sağduyu, akıl ve tecrübenin gereklerini dikkate alarak, kısa ve uzun vadede hesaplarımızı iyi yaparak yolumuza devam etmek zorundayız.
Biz omuzlarında sorumluluk yükü olmayanların acelesi ve hamaseti ile hareket edemeyiz. Çünkü onlar sorumluluk taşımıyor. Biraz kaba ifade ama gerçekten bekâra karı boşamak kolay. Bunların bir sorumluluğu yok. Kurusıkı atıyorlar, tutuyorlar.

Ana muhalefet liderinin ve diğerlerinin durumu ortada. Bu tür çığırtkanlıklarla bir şey elde edilmez. Gündemimizdeki konu bir savaş değil bir operasyondur. Temenni ederiz ki, bu operasyona hiç gerek kalmasın. Belli bir hedefi vardır bu operasyonun, bu hedefe de Allah'ın izniyle ulaşılacaktır. Türkiye'nin sanki bir savaşa hazırlandığı hissini, asabiyetini yaymak için çırpınanların masum duygular içinde olduğuna inanmıyoruz. Samimi değiller.
Bu ülkenin bir karış toprağını namert çizmesine reva görmediğimiz gibi bir tek insanın gönlünün kırılmasına da rıza gösteremeyiz. Kimse yalnızca kendini bu ülkenin sahibi olarak görmemelidir, göremez. Etnik temelde bir ayrımcılığa soyunmamalıdır. Türkiye bütün sorunlarını Allah'ın izniyle aşacak kudrette bir devlettir. Allah'ın izniyle bu ur bölgemizden ve ülkemizden er veya geç temizlenecektir."