22
Mayıs
2024
Çarşamba
SİYASET

'Bıraktık dediler, bırakamadılar'

AK Parti'nin Ankara mitinginde vatandaşlara seslenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanını halkın seçmesi konusunda CHP ve MHP'nin millete gitmekten korktuğunu savunarak, "Gidemezler. Çünkü millete gidecek yüzleri yok. Onun için 22 Temmuz'da çok önemli bu kararı siz vereceksiniz. Bunu siz düzelteceksiniz" dedi.


AK Parti'nin Sıhhiye Meydanı'nda düzenlenen mitingine yaklaşık 50 bin kişi katıldı. Sakarya'daki mitingde vatandaşlara seslenen Erdoğan, saat 17.00'de başlaması planlanan mitinge saat 19.00 sıralarında katıldı. AK Parti Ankara milletvekilerinin de katıldığı mitingde Başbakan Erdoğan, vatandaşları eşi Emine Erdoğan ile birlikte karafiller atarak selamladı. Mitingte konuşan Başbakan Erdoğan'ın sözleri '400, 400' sloganlarıyla kesildi. Seçim meydanlarında hep aynı sloganla karşılandığı belirten Erdoğan, "Türkiye kararını vermiş, hayırlı olsun" dedi.

 Vatandaşların 'Vur vur inlesin Deniz Baykal dinlesin' sloganları üzerine Başbakan Erdoğan, "Değer mi? Siz 22 Temmuz'da sandıkta halledeceksiniz bu işi. Onun için hiç gerek yok" diye konuştu. İki türlü siyasetin olduğunu söyleyen Erdoğan, "Biri kavgacı ruhların yaptığı siyaset. Bunları herkes biliyor. Bir de sandıkta. İşte siz onu yapacaksınız. AK Parti'ye yakışan da budur. Ama birileri mafya ile dolaşır. Onları bilirsiniz. Onlar demokrasiye hiçbir zaman öğrenemediler. Onların demokrasilerinde hiçbir zaman söz yok, hakaret var. Onların kim olduğunu biliyorsunuz" ifadelerini kullandı. Yarından sonra seçimlerde final haftasına girildiğini ve diğer partilerin sadece bölge mitingleri yaptığını kaydeden Erdoğan, Ankara ile birlikte 42 miting gerçekleştirdiğini söyledi. Erdoğan, "Gittiğim her ilde aynı havayı tenefüs ediyorum. Gittiğim yerlerde Türkiye değişim istiyor, adelet istiyor, kalkınma istiyor. Bunu da AK Parti'de görüyor" dedi.


Konuşmasında MHP Genel Bahçeli ve Rizeden bağımsız aday olan eski başbakan Mesut Yılmaz'a yüklenen Erdoğan, 2002 seçimlerinden sonra Bahçeli ve Yılmaz'ın siyasetten çekildiğini hatırlattı. Erdoğan, "Aradan 9 ay geçti. Sanatçılar için vardır ya Bir daha bir daha... Sayın Bahçeli'ye 9 ay sonra 'dayanamadık, gel' dediler. Bahçeli o zaman DSP'nin değirmenine su taşımıştır. Şimdi de CHP'nin değirmenine su taşıyacak" dedi.


CHP ve MHP için "Al birini vur ötekine" diyen Erdoğan DSP-MHP-ANAP döneminde 22 bankanın hortumlandığı söyledi. Savcıları göreve çağıran Erdoğan, "Savcılar nerdesiniz? Niçin bunların üzerine gitmiyorsunuz?" dedi. Bu bankaların içinde İmar Bankası'nın da olduğunu belirten Erdoğan, GP Genel Başkanı Cem Uzan'a da yüklendi. İmar Bankası'nın 9 katrilyon lira borcunu ödediklerini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:


"Maalesef Türkiye'de mazotçular artmaya başladı. Mazotu 1 YTL'ye satacakmış. Sen bir defa şu mazotu bir tarafa bırak, Türkiye'den kaçan baban ile kardeşinin borcunu öde. Buyursunlar gelsinler de Türkiye'de yargılansınlar. Niye kaçıyorlar?" diye konuştu. Uzan'ın Kıbrıs Rum Kesimi'nde sanal bir şirket kurduğunu iddia eden Erdoğan, "Biz Türkiye olarak Kıbrıs Rum Kesimi'ni tanımıyoruz. Oradan Türkiye aleyhine dava açıyor. Ne yapacakmış, 40-50 milyar dolar alacakmış. Bu haber internet sitelerinde geziyor.
Recep Tayyip Erdoğan bu ülkede başbakanlık koltuğunda oturduğu sürece avucunu yalarsın, bir kuruş para alamazsın. Çünkü seninle ilgili karar çoktan verilmiştir, iş bitmiştir. Bunu açıkca söylüyorum. Eğer güçlüysek hortumları kestiğimiz içindir. Bizin dönemimizde bir tane bile banka fona devredilmemiştir."


Konuşmasında CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a da yüklenen Erdoğan, Baykal'ın mazottaki ÖTV vergisini kaldıracağı yönündeki sözlerine atıfta buludu. Erdoğan, "Şu anda çiftçi mazotu 1 YTL'ye alıyor. Milleti niye aldatıyorsunuz" dedi. Baykal'ın Enerji Bakanlığı yaptığı dönemde vatandaşlara karne ile mazot dağıtıldığını belirten Erdoğan, o dönemin mazot karnesini vatandaşlara gösterdi. Baykal'ın '70 yaşındasın' sözlerine alındığını belirten Erdoğan, bunu hakaret için söylemediğini ifade etti. Erdoğan, "Allah
daha uzun ömür versin. Benim onla sorunum yok" dedi. CHP'nin kendilerini Atatürk'ün partisi olarak tanıttıklarını hatırlatan Erdoğan, ölümünün ardından CHP'nin paralarda ve pullarda Atatürk resmini kaldırarak İsmet İnönü'nün resmini koyduklarını söyledi. Başbakan o dönemin paralarını vatandaşlara gösterdi.


Konuşmasında cumhurbaşkanlığı seçimlerine değinen Erdoğan, "Çankaya halkındır, milletindir, milletin kalacaktır. Çünkü cumhur kim? Sizsiniz" dedi. Erdoğan, "Aramıza nifak, ayrılık, nefret tohumu ekmek isteyenlere bugün Sıhhiye Meydanı'ndan haykırmalıyız" dedi. Erdoğan vatandaşlarla birlikte, "Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' sloganını söyledi. Erdoğan, "İşte bizi buraya taşıyan bu slogandır" diye konuştu. Erdoğan'ın Özal, Demirel ve Sezer'in cumhurbaşkanı seçilmesinde 367 şartının aranmadığı
sözleri üzerine vatandaşlar yuh çekti. Bunun üzerine Erdoğan, "AK Parti'ye yuh yakışmaz. Sizin yuhunuz sandıktaki oydur" dedi.

Cumhurbaşkanını halkın seçmesini istediklerini yineleyen Erdoğan, bu konuda muhalefet partilerinin tutumlarını eleştirdi. Erdoğan, "Mecliste 'egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' sözü yer almaktadır. 'Haydi millete gidelim' dedik. CHP 'ben milete gitmem' diyor. Sayın Bahçeli niye milletten korkuyorsun. Gidemezler. Çünkü millete gidecek yüzleri yok. Onun için 22 Temmuz'da çok
önemli bu kararı siz vereceksiniz. Bunu siz düzelteceksiniz" ifadelerini kullandı. Demokrat Parti'nin 4 milletvekili bulunduğuna işaret eden Erdoğan, 2'sinin zar zor genel kurul salonuna girdiğini, onların da partiden ihraç edildiğini anlattı. Anavatan Partisi'nin genel merkezinde 18 milletvekilini gözaltına aldığını kaydeden Erdoğan, Erkan Mumcu'nun şu anda istirahatte olduğunu ifade etti. Erdoğan, "Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Rahmetli Özal'ın kemiklerini sızlattın.

iha
Yayın Tarihi : 15 Temmuz 2007 Pazar 01:43:42


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
İbrahim ÇAKICI IP: 85.108.96.xxx Tarih : 16.07.2007 02:03:27
YENİÇAĞ'DAN ÖZCAN YENİÇERİ'NİN CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ İLE İLGİLİ YAZISI... Cumhurbaşkanı Seçimi, Basiret ve Demokrasi Erdemin kökeninin nezaket; ilkesinin sadakat; şartının da basiret olduğu söylenir. Basiret, temel bir erdem olmasına karşın çoğu kez en fazla unutulan ya da göz ardı edilen meziyetler arasında yer alır. Aristo, basireti “aklı başındalıkla ilgili bir erdem” olarak açıklıyordu. O, basireti “insan için iyi ya da kötü olan şey hakkında düzgün karar verebilmeyi ve bunun sonucunda uygun şekilde davranmayı sağlayan huy” olarak tarif etmişti. Sağduyu diye de adlandırılabilecek olan basiret, iyi bir amacın hizmetindeki şeydir. Bu nedenle basiret tüm diğer erdemlerin koşuludur. Basiret olmadan diğer erdemler bir işe yaramaz. Basiretsiz bir kimse ne yapması gerektiğini bilmez, hedeflediği amaca nasıl erişeceğinden de haberi olmaz. Türk siyaseti, uzun yıllardır basiret erdemini sözlükten çıkarmış gibi görünmektedir. Bilindiği gibi 27 Mayıs Darbesi erken seçim kararı alınamamasının, 12 Eylül Darbesi ise Cumhurbaşkanının seçilememesinin ardından gelmişti. İktidardakiler güçlerine mağrur olup “gücümüz var, dilediğimizi yaparız” türünden dayatmalara girdiklerinde, kendilerinden daha iyi organize edilmiş güçlerin müdahalesine muhatap olmaktadırlar. Halktaki sağduyunun asgari mantığı “kapını kilitli tut; komşunu hırsız tutma” esası üzerine kuruludur. Bu basit mantığın siyasi uzantısı da “demokratik davran; demokrasi dışı müdahalelere fırsat verme” olmalıdır. Altmış yıllık demokrasi deneyimi sırasında neredeyse bir düzine darbe ya da darbe girişimine muhatap olmuş bir ülke siyasilerinin, onca olan biten gelişmeden hiç ders almamış gibi davranmaları ilginçtir. Eğer iktidar ve muhalefet onca olan bitenden birazcık ders almış olsaydı, her Cumhurbaşkanı seçim süreci Türkiye’’de krize dönüşmezdi. Bilindiği gibi, kendisini hâkim-i mutlak olarak gören Başbakan Erdoğan, Türkiye’’nin onbirinci cumhurbaşkanını tek başına tayin etmeye kalktı. Başbakan 17 Mayıs 2007 tarihli Hürriyet Gazetesine verdiği demeçte tek tayin ediciliğini şu sözlerle ortaya koymuştu: “Köşk adayını son ana kadar kimseye açıklamadım, o sabah evden çıkarken eşim kapıda ’’bana hala söylemeyecek misin’’diye sordu. ” Ben gurupta açıklayana kadar kimseyle paylaşma “ diyerek söyledim”. “Son gece Abdullah Bey’’e ’’bu işi sen yükleneceksin’’dedim. Erdoğan’’ın hiç kimse ile paylaşmadığı, yalnızca kendisinin bildiği ve yalnızca kendisinin belirlediği adaya beklendiği gibi çeşitli kesimlerden büyük tepki geldi. Sonuçta süreç ’’e-muhtıra’’ile tıkandı ve ardından Anayasa Mahkemesi kararı geldi. Nihayet iktidar tam bu sırada ” erken seçim kararı “ alma basiretini gösterdi. Ancak bu arada da ülke gerildi, Türkiye kutuplaştı ve siyaset de zora girdi. Mecliste Cumhurbaşkanını seçemeyenler bu sefer konuyu seçim meydanlarına taşıdı. Daha önce göstermediği basireti bu kez başbakan göstereceğinin işaretlerini verdi: Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçim için ” Elimde liste kapı kapı dolaşırım “, ” Çankaya için uzlaşma ararız “ dedi. CHP Lideri ise Başbakan’’ın ” Cumhurbaşkanını uzlaşma ile seçeriz “ sözleri için ” İlk kez uzlaşma olabileceğini söyledi. Bu önemli; değerlendiririz “ dedi. Ancak ardından Cumhurbaşkanı TBMM içinden mi olsun? Dışından mı olsun? Halk mı seçsin? TBMM mi seçsin? tartışması başladı. Bu tartışma partilerin TBMM’’ye ne kadar milletvekili sokacağı belli olmadan başladı. Bir hafta sonra yapılacak seçimler sonucunda oluşacak Meclisteki güç dengeleri şu sıralarda yapılan konuşmaları tamamen geçersiz kılabilir. Birileri o zaman ” şartlar değişti “ gerekçesiyle söylemlerinden rahatlıkla tenzilat yapabilirler. Bu bakımdan Türk siyaseti öteden beri hep muhali tartışıyor. Siyasi liderlerin muhali tartışma yeteneğine de hayran olmamak elde değildir. Barzani Kerkük’’ün, Tasos Kıbrıs’’ın üzerine oturmak için fırsat kolluyor. Türkmenler yüz ellilik guruplar halinde katlediliyor. Para etmesi mümkün olan her kuruluşunu pazara süren Türkiye, sattıkça borçlanan bir ülke konumunu sürdürürken cumhurbaşkanlığı seçimini sorun haline getirmek bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür. Demokrasi her şeyden önce basiret ve sorumluluk sorunudur. Koy/kaldırı; dene/yanılı; yap/bozu demokrasi kaldırmaz. Demokrasi, siyasi stajiyerliği de kaldırmaz.

İbrahim ÇAKICI IP: 85.108.96.xxx Tarih : 16.07.2007 00:51:59
ÇOK PARTİLİ HAYATA GEÇİLDİĞİNDEN BU YANA CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINA DAHA ÇOK YAKIŞAN VE BU MAKAMI DAHA İYİ DOLDURAN BİRİ OLMAMIŞTI... SAYIN SEZER'E BU VESİLE İLE TEKRAR SAYGI VE SEVGİLERİMİZİ SUNUYORUZ. MİTİNGDEKİ TEPKİLERE GELİNCE ; ONLARIN NE OLDUĞUNU VE KİME HİZMET ETTİĞİNİ ZATEN BİLİYORUZ...

Remzi CANGÜVEN IP: 88.224.137.xxx Tarih : 15.07.2007 08:10:12
SAYIN BAŞBAKAN TÜRKİYE CUMHURİYETİNDE CUMHURBAŞKANLIĞINI YAPMIŞ VE HALEN DE YAPMAKTA OLAN CUMHURBAŞKANIMIZA MİTİGLERİNİZDE SEVİYESİZLİK YAPILARAK YUH ÇEKTİRİYORSUNUZ.ZEMİNİ SİZLER HAZIRLIYORSUNUZ.YAPTIRDIKLARINIZIN SEVİYESİZLİK OLDUĞUNU SİZE İFADE EDİYORUM.SİYASET YAPMANIN DA BİR ADABI VAR CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNDE Kİ ACİZLİĞİNİZİ ÜZERİNİ ÖRTÜP TOPLADIĞINIZ VE YUH ÇEKTİRDİĞİNİZ İNSANLARA KENDİNİZİ ACINDIRMAYI VE DEVLETE HİZMET ETMİŞ VE HALENDE ETMEKTE OLAN TÜRK BÜYÜKLERİNE AZMETTİRDİĞİNİZ SEVİYESİZLİKLERE BİR SON VERMENİZİ BEKLİYORUM.SİYASETTE HERKES KÖTÜ DE SİZLER Mİ İYİSİNİZ.DAHA DÜN HABERLERDE OKUDUM İKİ OĞLUNUZA ALDIĞINIZ ARSANIN BASINDA TAPUSU YAYINLANDI.BÜYÜK OĞLUNUZ ARMATÖR OLDU.DÜRÜSSENİZ EN SON ALINAN ARSANIN VE GEMİNİN MADDİ DEĞERİNİ EKSPERTİZ YAPTIRARAK BELGELİ OLARAK AÇIKLAYIN.BENİM NEZDİMDE KUSURA BAKMAYIN EN BÜYÜK MAFYA SİZLERSİNİZ.HİÇ BİR İŞ KARANLIKTA KALMAZ.YERİN KULAĞI VARDIR.BİR BAKANINIZIN OĞLUNUN 600 DAİRESİ OLDUĞU SÖYLENİYOR.BU DAİRELER BU KİŞİNİN BABASINDAN MI KALMIŞ.KISA SÜREDE BÖYLE BİR SERVETİN TEMELİNDE YOLSUZLUK YOKMU.ALLAH, MUHAMMET DEDİNİZ İNSANLARIN İNANÇLARINI SÖMÜREREK İKTİDAR OLDUNUZ VE DEVE'Yİ HAMUTU İLE YUTTUNUZ.BİRDE DÜRÜSLÜKTEN BAHSEDİYORSUNUZ.SAYIN DEVLET BAHÇELİ İLE MERHUM BÜLENT ECEVİT VE DİĞERLERİ DÜRÜSTLÜKTE MARKA OLMUŞ İNSANLAR SİZLERİ SAYGIYA DAVET EDİYORUM.SAYGILARIMLA.