28
Mayıs
2024
Salı
SİYASET

Çelik'ten 'Cumhuriyet' açıklaması

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ''Birisi 'irtica' yaygarası koparıyor, birisi 'Atatürkçülük', birisi 'Cumhuriyet elden gidiyor' diyor. Şahsi menfaatleri ve pozisyonları elden giden insanlar daha çok bunu kullanıyorlar'' dedi. 

Çelik, Başkent Öğretmenevinde Eğitim-Bir-Sen tarafından düzenlenen ''Türk Eğitim Sisteminde Yeni Paradigma Arayışları'' konulu sempozyumun kapanışında konuştu. 

Sempozyumda farklı düşüncelerin dile getirildiğini ve bu düşüncelere saygı göstermek gerektiğini belirten Çelik, her bireyin düşünce özgürlüğü bulunduğunu kaydetti. Çelik, ''Birisi gelir, inanan bir mümin olarak sizin ilahınızı inkar ederse bu sizi rahatsız eder, ama onun ağzını kırmazsınız. Onun ateist olmaya hakkı vardır'' dedi. 

İnanılan gerçek, fikir, düşünce konusunda ısrarcı olunmasını isteyen Çelik, ''Biz, söyledik, söyledik çözülmedi ümitsizliği içine girmeyeceğiz. Ermeniler niye sonuç almış? Yıllardır büyük sabırla, aynı noktaya damlaya damlaya mermeri delmişler. Biz 'tulumbacı anlayışıyla' meselelere saldırıyoruz'' diye konuştu. 

Eğitimin, siyasetten, sosyal yapıdan, ekonomiden soyutlanarak, ayrı düşünülerek kesinlikle ele alınamayacağını dile getiren Çelik, ''Aldığınız zaman da yanlış sonuçlar alır, yanlış çözümler üretirsiniz'' dedi. 

''...TORNACI BAŞI'' 

Milli Eğitim Bakanlığının statükocu anlayışlarca ''büyük bir torna tezgahı'' olarak algılandığını ifade eden Çelik, şöyle devam etti:
''Türkiye'de eğitilmesi gereken 20 milyonluk insan kitlesi de tırnak içinde söylüyorum, 'kereste' gibi algılanıyor. Milli Eğitim Bakanlığı, bu malzemeyi tornadan geçirip, tek renk, tek desen, tek ebat üretecek bir mekanizma olarak algılanıyor, tornacı başı da Milli Eğitim Bakanı...''

ESAS KAVGA... 

Bakan Çelik, ''eğitimdeki demokratikleşme probleminin özünün, Türkiye Cumhuriyetinin gerçek manada demokratikleşememesinden kaynaklandığını'' savundu. 

Dünyada 5 çeşit cumhuriyet olduğunu, Türkiye'nin de ''demokratik, laik, sosyal hukuk devleti'' olarak tanımlandığını belirten Çelik, ''Kağıt üzerinde bir şeyin ne olduğu çok önemli değil'' dedi. 

Okullarda yıllar yılı ''demokrasinin, Cumhuriyet diye anlatıldığını'' söyleyen Çelik, bir daha dünyaya gelse ve hangi yönetim biçimiyle yönetilmek istendiği sorulsa yine Cumhuriyeti tercih edeceğini belirtti. Çelik, ''Türkiye'de aklıselim sahibi insanların Cumhuriyetle ilgili bir probleminin olmadığını düşünüyorum. Ama burada esas kavga, esas mücadele, bu Cumhuriyetin hangi vasıfla uygulanacağıdır'' diye konuştu.

''CUMHURİYETİN BİR YERE GİTTİĞİ YOK'' 

Eğitimin iyi olmadığı bir ülkede hiç bir şeyin iyi olmayacağını kaydeden Çelik, ''Eğitim insanları maymun gibi şekillendirme sanatı değil. İnsanın insan olma vasfını ön plana çıkarmak önemlidir'' dedi. 

Bakan Çelik, şunları söyledi: 

''Bir Cumhuriyet, demokratik vasfına sahip değilse o Cumhuriyette vatandaştan itaat beklenir, katılım beklenmez. Demokrasi, bireyi ve bireyin özgürlüklerini öp plana alır. Cumhuriyetlerde, ilkeler ve prensipler ön plandadır. 

Atatürkçülük adına sözüm ona ideoloji üretenler ve bunu topluma dayatanlar çok büyük haksızlık yapıyor. Atatürk, 'ben size akıl ve bilimden başka miras bırakmadım' dediği halde akla ve bilime aykırı, dogmatik bazı görüşleri, insanlara 'kesinlikle tartışılamaz' diye dayatamazsınız. Buna hakkınız yok. 

Birisi 'irtica' yaygarası koparıyor, birisi 'Atatürkçülük', birisi 'Cumhuriyet elden gidiyor' diyor. Şahsi menfaatleri ve pozisyonları elden giden insanlar daha çok bunu kullanıyorlar. Cumhuriyetin bir yere gittiği yok. Millet Cumhuriyetini sahiplenmiştir ve benimsemiştir. Demokratik, laik Cumhuriyet, dindarın da Cumhuriyetidir, dinsizin de...'' Yazar Aziz Nesin'in, istediği üzerine, cenazesinin dini adetlere göre yapılmadığını ifade eden Çelik, şöyle devam etti: 

''Aziz Nesin'e ateist olarak yaşayıp ölme hakkını veren laik Cumhuriyettir. Aynı şekilde inanan bir insan, kendi inançları doğrultusunda itikat ve amelle ilgili vecibelerini yerine getirebilir, bu ülkenin inançlı, dindar vatandaşı olarak yaşayabilir. O zaman bu zemin üzerinde hiç kavga çıkmaz. Böyle değil de herkes kendine göre bunun tanımını yaparsa, sosyal, siyasi hayatta bunu yaparsa, bunun eğitime yansımaması mümkün değil.''

''BANA KALSA...'' 

Yeni müfredatla ilgili eleştirileri de anımsatan Çelik, burada esas unsurun öğretmenler olduğunu, yeni müfredatı öğretmenlerin uygulayacağını kaydetti. 

Eğitimin esas unsuru olan öğretmenlerinin aldığı ücretin kesinlikle yeterli olmadığını, bunu Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da dahil herkesin bildiğini ifade eden Çelik, ''Bana kalsa ayda 3 bin, 5 bin YTL veririm. Ama sizin ihtiyaçlarınızla ülkenin gerçeklerinin bağdaşması lazım'' dedi. 

Bir ülkeyi yönetmenin yasamadan ibaret olmadığını söyleyen Çelik, çıkardıkları kanun ve yönetmeliklerin yargı kararlarıyla iptal edilmesinden yakındı. Mahkeme kararlarının haksız olduğuna inandığını dile getiren Çelik, ama uygulamamazlık edemeyeceğini ifade etti.
A.A.
Yayın Tarihi : 5 Kasım 2006 Pazar 23:20:23
Güncelleme :5 Kasım 2006 Pazar 23:40:38


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?