22
Mayıs
2024
Çarşamba
SİYASET

CHP'lilerin Ecevit darbesi

Orhan Koloğlu, Türkiye'nin izniyle 1948-1952 arası Libya'da başbakanlık yapan Suud Sadullah'ın oğlu. Koloğlu, 1980 öncesi iki kez iktidara gelen Bülent Ecevit'in de en yakınındaki isimlerden biriydi. Karaoğlan'ın hem basın yayın genel müdürlüğünü hem dış ilişkiler danışmanlığını yaptı. 

'Tarihçi' unvanına da sahip Koloğlu, yıllar sonra Ecevit dönemiyle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. 12 Eylül darbesine geri sayımın başladığı günlerde, CHP içinde bazı milletvekillerinin Ecevit'i devirmek için askerlerle işbirliği yaptığını iddia etti. Koloğlu, bu isimlerin dönemin en etkin yöneticileri olduğunu öne sürdü. CHP'lilerin Ecevit'ten kurtulmak için askerî bir müdahaleye bile sıcak baktıklarının altını çizen Koloğlu, söz konusu isimlerin 'el altından' askerlerle gizli toplantılar yaptığını savundu. Koloğlu, "Maalesef, 'Ecevit gitsin de, ne olursa olsun' anlayışı hakimdi." ifadelerini kullanıyor. 1979'da yapılan ara seçimlerde yaşananların Ecevit'i istemeyenlerin neler yapabileceklerine dair önemli kanıtlar sunduğunu belirten Libya Başbakanı'nın oğlu, halkın Adalet Partisi'ne oy atması için CHP içinde çalışmalar yürütenlerin bile olduğunu öne sürüyor. Ecevit'in 12 Eylül'ün ayak seslerini önceden duyduğunu, askerin frenlenmesi için Hasan Esat Işık gibi 'sert' bir milli savunma bakanı atadığını, fakat Genelkurmay Başkanı Kenan Evren'in Işık'ı istemediğini kaydediyor. Ecevit'in ülke içinde ve dışında katıldığı en önemli toplantılarda yanı başında olan Koloğlu, o dönemde Evren'le yaptıkları bir durum değerlendirmesinde yaşadığı hatırasını da şöyle anlatıyor: "Kıbrıs'ta yaşananlardan dolayı Adana'da olaylar çıkmıştı. Türkiye'de birçok yabancı gazeteci vardı ve bu şehre gitmek istiyordu. Fakat sıkıyönetim komutanı izin vermiyordu. Evren Paşa'ya, 'Eğer gitmelerine izin vermezsek, Türkiye'nin daha çok aleyhine yazacaklar.' dedim. Bana, 'Bizim bu paşalar zaten aptaldır.' dedi. Emir verdi ve böylece yabancı gazeteciler Adana'ya gitti." Orhan Koloğlu, Ecevit'in 12 Eylül darbesinin olmaması için çok uğraştığını söylüyor. Karaoğlan'ın sıkıyönetim ilan edilmemesi için ısrarla direndiğini hatırlatan Koloğlu, "Çünkü sıkıyönetimin ardından askerin geleceğini biliyordu." tespitini yapıyor. 1978'de yaşanan ve birçok vatandaşın hayatını kaybettiği Kahramanmaraş olaylarını, Ecevit'i sıkıyönetim kararına zorlamak için yapılan bir provokasyon olarak değerlendiriyor. Ecevit'in 1980 öncesi dik duruşunun ABD'yi rahatsız ettiğini, Kenan Evren'in de darbeyi yine bu ülkeden izin alarak yaptığını ifade ediyor. Koloğlu, Bülent Ecevit-MİT ilişkisi hakkında da ilginç bilgiler veriyor: "1970'te Beyrut'ta basın ataşesiydim. Çalıştığım yerde Hiram Abas da vardı. 2. kâtiplik yapıyordu, ismi Mehmet Ali'ydi. Sonra anladık ki ünlü bir MİT'çiymiş. Daha sonra 1978'de Ankara'da yolda karşılaştık. Bana, 'Ecevit, MİT'in gönderdiği raporları okuyor mu?' diye sordu. Çok şaşırdım." Koloğlu, Ecevit'in MİT'ten gelen haberlere güvenmediğini, Abas'ın sorusunun da bunu gösterdiğini kaydediyor.


Emre Soncan/zaman
Yayın Tarihi : 3 Ocak 2007 Çarşamba 09:39:12


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?