Çatışmalar sürerken Lübnan’a giderek incelemelerde bulunan AKP Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, asker gönderme kararıyla ilgili, gönderilecek birliğin sayısı, niteliği ve işlevinin yanı sıra “Türkiye’nin asker göndererek nasıl bir masada yer alacağı” ve “Gidecek gücün finansmanının kimler tarafından karşılanacağının” da içinde olduğu 23 soru yöneltti.
CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz, Hükümet'in Lübnan'a asker gönderme kararıyla ilgili olarak TBMM'de oy kullanacak AKP milletvekillerine, "Baskılara, yönlendirmelere karşı vicdanınızın sesini duyarak direnmelisiniz" çağrısı yaptı.
Çömez'in 23 sorusu
Turhan Çömez, “Lübnan’da Yaşananların Analizi” başlığıyla 11 sayfalık bir rapor hazırladı. Raporunda, Lübnan’daki tarihi gelişim ve uluslararası güçlerin bu ülkedeki beklentilerine ilişkin kapsamlı değerlendirmelere yer veren Çömez, Birleşmiş Milletler’in savaş sırasında iyi bir sınav veremediğini, İsrail’in sivillere yönelik saldırılarını durduramadığını ve ateşkes için aktif bir rol oynayamadığını belirtti. Çömez, bu koşullar altında barış gücünün “zayıf temelli” olacağını ve “ne derece etkin olacağının da tartışmalı” olduğunu vurguladı.
Çömez, barış gücünün görev tanımının henüz netleşmediğini, yetki ve sorumlulukları zayıf-muğlak ifadelerle belirlenen bir gücün her türlü riske açık olacağı uyarısında bulundu. Çömez, bunun yanı sıra Türk askerinin bu güçteki görev tanımlamasının da henüz netlik kazanmadığını belirtirken, “Türk askerinin Hizbullah ile karşı karşıya gelmesi çok uzak bir ihtimal değildir” diyen Çömez, “Bu da, ortaya çıkacak yeni durumlarla, Türkiye-İran sürtüşmesine zemin hazırlayabilir. Bu durumda oluşabilecek tehdit ve riskler, Türkiye’nin iç siyasetini-dengelerini-geleceğini önemli ölçüde etkileyecektir” dedi. Çömez, pazartesi günü toplanacak AKP Grup Toplantısı öncesinde asker gönderme konusunda yönelttiği sorular şöyle:
“.Barış Gücünün niteliği ne olacak? Barışı zorlama gücü mü, yoksa barışı koruma gücü mü olacak?
.Birliğin görevi ne olacak? (Hizbullah’ı silahsızlandırmak, kalıcı ateşkes koşulları oluşturmak, oluşturulan ara bölgeyi kontrol etmek, ara bölge oluşturmak…)
.ABD’nin ve Fas hariç hiçbir Arap ülkesinin asker vermediği barış gücünün tarafsızlığı nasıl tesis edilecek?
Kuvvet yapısı nasıl olacak?
.Eğer barışı zorlama görevi icra edilecekse, Hizbullah’ı silahsızlandırmak için hangi ağır silahlara sahip olacak?
.Birliğin sayısı ne olacak?
.Ne kadar süreyle bölgede kalacak?
.Bölgeden ayrılma stratejisi ve koşulları ne olacak?
.Barış gücünde görev alan Türk askerinin istemediği takdirde, bu güçten ayrılma imkanı olacak mı? Bunun koşulları ve yaptırımları nelerdir?
.Barış gücünün görev bölgesi ve Türk Birliğinin görev bölgesi neresi olacak? Bekaa Vadisi Türk Birliğinin görev sorumluluğu içinde olacak mı?
.1978 yılından beri Lübnan’da görev yapan BM Barış Gücü, İsrail’in saldırılarına neden engel olamamış ve neden başarılı olamamıştır?
.Bu birliğin görevi sona erecek mi?
.BM Güvenlik Konseyi’nin İran’ın nükleer programı için tanıdığı süre doldu. Eğer BM İran’a bir yaptırım uygulayacak olursa, Lübnan’a gönderilen Barış gücünün misyonu bu yaptırımla ilintilendirilebilir mi?
.Dünyanın her bölgesinde asker bulunduran ABD, neden Lübnan Barış gücüne asker vermiyor?
.Barış Gücüne katkı sağlamakla büyük devlet olmak arasında bir paralellik olduğu ifade edildi. ABD, Rusya ve Çin neden asker bulundurmuyor?
.İsrail, Lübnan’a saldırmış, altyapısına büyük hasar vermiş, ekonomisini çökertmiş, çok sayıda sivilin ölümüne neden olmuş ve komşusunu taciz etmiştir. Bu durumda Barış Gücü neden İsrail’in kuzeyine, Hayfa civarına değil de, Lübnan’a konuşlanmaktadır?
.İsrail, Lübnan ve Hizbullah’tan, yani tarafların tamamından Türk birliği için onay alındı mı?
.Harekatın finansmanını kim sağlayacak?
.ABD ve İsrail, Hizbullah ve Hamas’ı terörist örgüt kabul etmekte, ancak İslam dünyası kurtuluş savaşçıları olarak görmektedir. Bu kesin ayrım göz önüne alındığında, Hizbullah’ın silahsızlandırılması sürecinde Türk askeri ile bir çatışma olursa, bu Türkiye ile İslam dünyasının arasını açabilir mi?
.Türk askeri ile Hizbullah’ın çatışması durumunda, Türkiye ile İran’ın arasında bir gerginlik olabilir mi?
.Türk askerinin güvenliği için yeterince önlem alındı mı?
.İsrail, savaşın son günlerinde Güney Lübnan’a çok sayıda misket bombası attı. 359 noktaya atılan ve halen patlamamış bulunan 100 bin misket bombası Türk askerine tehlike oluşturabilir mi?
.Türkiye’nin asker göndermekle masada olacağı ifade ediliyor. Bu masa nasıl bir masadır, neler bekleniyor?
.Süreçten Türkiye’nin ulusal çıkarları nasıl etkilenecektir? Bu çıkarlar nelerdir?”
CHP'li Topuz'dan AKP milletvekillerine tezkere çağrısı
CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz, Hükümet'in Lübnan'a asker gönderme kararıyla ilgili olarak TBMM'de oy kullanacak AKP milletvekillerine, "Baskılara, yönlendirmelere karşı vicdanınızın sesini duyarak direnmelisiniz" çağrısı yaptı.
Topuz, 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, "Dünya Barış Günü'nde barışın düşünülmesi gerektiğini" belirtti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Ulusa Sesleniş" programında yaptığı konuşmaların "gerçek dışı bir açıklama olduğunu" öne süren Topuz, şöyle devam etti:
"Sayın Başbakan, milletvekillerini siyasi baskı altında tutmak istemektedir. Sayın Başbakan, gerçeklere aykırı, gerçekleri çarpıtan ve saptıran bir yaklaşım içindedir. ABD'nin isteklerine ve baskılarına teslim olmuş bir durumdadır. Beyaz Saray'a gidebilmek, Başkan Bush'un desteğini alabilmek ve Türkiye'deki sorunlarını ABD'nin desteği ve baskısıyla çözebilmek gibi beyhude bir amacın peşinde koşmaktadır. Bu amaç uğruna Lübnan'daki batağın ve ateşin içine Türk askerini sokmaya çalışmaktadır."
Topuz, Lübnan'daki durumun, dünya barışına hizmet etme anlayışından yoksun olarak, bölgede ABD çıkarlarını sağlamaya dönük politikaların uygulamasıyla ilgili olduğunu kaydetti.
"Türkiye kullanılmak isteniyor" diyen Topuz, Lübnan'daki savaşın, ABD ile İran arasındaki çatışma olduğunu, ABD'nin politikalarının, amacı ve içeriği bilinmeyen Büyük Ortadoğu hayalleriyle ilgili olduğunu ifade etti.
CHP Grup Başkanvekili Topuz, AKP milletvekillerine de çağrıda bulunarak, şöyle devam etti:
"Gerçekler ortadadır. Baskılara, yönlendirmelere karşı vicdanınızın sesini duyarak direnmelisiniz. Ülkemizin ve milletimizin yararları ile Sayın Başbakan'ın çıkarları ve beklentileri arasında doğru bir tercih yaparak, ülkenin ve milletin yararına yönelmeniz gerekir. Milletimizin de düşündüğü gibi, Mehmetçiğin Lübnan batağına ve Lübnan ateşine gönderilmemesi yolunda onurlu bir tavır koymalısınız.
1 Eylül Dünya Barış Günü'nde savaşçı değil, kuşkusuz barışı düşünmeliyiz ve dünya barışına hizmet etmenin onurlu yolunu izlemeliyiz."
ANKA
Yayın Tarihi :
1 Eylül 2006 Cuma 13:15:47
Güncelleme :1 Eylül 2006 Cuma 14:03:37