Gazeteci yazar Mehmet Altan, son dönemde yaşanan olaylar sonrasında "Cumhuriyetin tehlikede olduğunu söyleyenlerin demokrasiyi ağızlarına almadığına" dikkat çekerek, "Ben hep korkarım… Ortalıkta sadece cumhuriyet ve onun temel ilkelerinden söz edilip de demokrasi ağza alınmıyorsa, bu kovboylar ile Kızılderililer kavgasının yeni bir versiyonu olarak yol alır" dedi.
Mehmet Altan'ın "gazetem.net"te bugünkü köşesindeki "Cumhuriyet mi tehlikede, demokrasi mi?" başlıklı yazı şöyle
Türkiye’de hukukun taraftarı yok. Çünkü “hukuktan yana olmanın bir çıkarı yok”... Peki, Türkiye’de ne var?
Kovboylar ve Kızılderililer…
İktidar savaşlarında kovboyların ya da Kızılderililerin bir hukuk ihtiyacı içersinde olmalarına zaten imkân yok.
Hâlbuki devlet bir hukuksal organizmadır. Bireyin diğer bir bireyle, bireyin toplumla ve bireyin devletle ilişkilerinin sağlığını, huzurunu, istikrarını hukuk sağlar. Hukuku üretemeyen ve önemsemeyen toplumsal yapı çürümeye yüz tutar.
Türkiye’deki hukuksuzluğa her daim karşı çıkmak yerine gelişmelere “benim yararıma” ya da “bana uygun değil” diye bakınca, Ankara’daki son vahşi tablo ortalığa çıkıveriyor.
Şemdinli iddianamesini yazan savcının görevine son verilmesi de hukuka aykırıdır, Atatürk’ün heykeline çikletle yaklaştı diye adam tutuklamakta…
Hrant Dink ile Engin Aydın’ın İstanbul’un Şişli ilçesindeki mahkemede ufak bir ülkücü grubun fiziki saldırısına uğraması nedeniyle davalarının görüşülmesinin ertelenmesi de bir başka hukuksal skandaldır.
Bunların hepsine birden hukuk adına karşı çıkmak yerine gelişmelerden seçmeler yaparak bunu bir siyasal kavga aracı yapmak toplumsal çürümeyi daha da hızlandırır ve bundan kendine bir şey olmayacağını sananlar da nasibini alır.
Ankara’daki dehşet verici son saldırı olayı da bir hukuksuzluğun ürküntü verici tırmanışı olarak değil de siyaseten hükümete yönelik bir orkestrasyonun manivelası olarak değerlendirildi. Hâlbuki Danıştay’ın 2. dairesinin şimdi hastanede bulunan bir üyesi de karara muhalefet etmişti. Olup biteni hukuksal açıdan değil, siyasal açıdan rant kaynağı olarak görmek isteyenler bunu görmezden geliyor.
Muhtemelen ağır bir provokasyon olduğu anlaşılacak olan bu katliam girişimi, toplumun tümü tarafından nefretle kınanacak bir hareket olarak değerlendirilmesi gerekirken, laik cumhuriyete karşı bir girişim olarak yorumlanmak isteniyor.
Cumhuriyetin tehlikede olduğunu söyleyenler ne garip ki demokrasiyi ağızlarına almıyor.
Ben hep korkarım… Ortalıkta sadece cumhuriyet ve onun temel ilkelerinden söz edilip de demokrasi ağza alınmıyorsa, bu kovboylar ile Kızılderililer kavgasının yeni bir versiyonu olarak yol alır.
Eğer Danıştay’a yapılan saldırı asayiş ve güvenlikten sorumlu birimlerin zafiyeti dışında bir başka tehlike içeriyorsa ve ağır bir provokasyon değilse, bu tehlikeyi tüm toplumun demokratik örgütlenmesine karşı bir girişim olarak değerlendirmek daha sağlıklı olur, ama ne var ki bundan bir siyasal rant elde edilmez.
Demokrasilerde kuvvetler ayrılığı yasama, yürütme ve yargı olarak şekillenir. Yargıya karşı silahlı bir eylem, hukuktan nasibini almış ve hukuku işine geldiğinde orman kanunu olarak nitelemeyen sağlıklı toplumlarda, cumhuriyete değil, demokrasiye karşı bir girişim olarak algılanır.
Ama ne var ki, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yaklaştığı şu kargaşası suni olarak arttırılan toplumda, kurt tüm kuzuları “laik cumhuriyet” parolası ile yemeyi aklına koymuş gözükmekte.
gazetem.net
Yayın Tarihi :
9 Haziran 2006 Cuma 09:38:24
Güncelleme :9 Haziran 2006 Cuma 10:23:33