Erkan Mumcu ile Mehmet Ağar arasındaki ilk pürüz Mesut Yılmaz'ın adaylığı konusunda yaşandı.İşte Mumcu'nun çıkışı...

Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, eski başbakanlardan Mesut Yılmaz'ın DP listesinden aday olmasına karşı çıkarak, "Bence doğrusu bağımsız aday olmasıdır" dedi. Ancak, DP Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın da bu konuda söylediklerini hatırlatan Mumcu, "Ağar, partimizden olmasından da memnuniyet duyacağını ifade ettiğine göre benim bunun üzerine söyleyecek sözüm yoktur" diye konuştu.

Mumcu, dün Cine 5'te katıldığı "Üç artı Bir" programında Mesut Yılmaz'ın "Siyasette benim kadar çeken bir tek Menderes var" sözlerini "Menderes'e haksızlık olarak değerlendirdi. Mumcu, "Menderes bir darbe ile alınmış, sizi buraya tıkan irade böyle istiyor diyen bir hakim tarafından idam edilmiş bir adam. Şimdi, bu adamın hatırasına da saygı duymak lazım. Yılmaz’ın yargılanması haklıydı değildi, benim işim değil o" diye konuştu.

Mumcu, programda özetle şu görüşleri dile getirdi:

AYNI PARTİDEN ADAYLIĞI BİLEMEM 

"Aynı partiden aday olup olmayacağımızı bilmiyorum. Bu konuda hiçkimseye görüş bildirmedim. Görüşüm sorulduğunda Ağar’a söyledim. Bence, 2002 yılındaki seçimin tasfiye ettiği kadroların siyasete geri dönmesi doğru değildir, Türkiye’nin talebi de bu değildir. Yılmaz, 'Siyasi isnadlarla Yüce Divan’a gönderildim, kamu vicdanında aklandığımı görmek istiyorum. Bunun da yolu seçime girmektir' diyor. Bu bir siyasetçinin doğal hakkıdır. Herkes kendini onun yerine koysun. Buna saygı duyarım. Bunun için doğrusu bence bağımsız aday olmasıdır. Ağar, partimizden olmasından da memnuniyet duyacağını ifade ettiğine göre benim bunun üzerine söyleyecek sözüm yoktur.

LİSTE DAYATAMAZ 

Ama olmayacak bir şey varsa gazetelerde yazan şeydir. Kimse kendisini bir pozisyona koyup, listelerine bakacağım demesin. Kimsenin bu oluşuma koşul dayatma gücü, pozisyonu, imkanı yoktur. Aday olmak isteyen gelir, müracaat eder, aday olur, değerlendirilir. O kadar. Kimse köprü altında su bağışlamaya filan kalkmasın.

SÜRECE HİÇBİR KATKISI YOK 

Bu süreç tamamen iki genel başkanın iradesi ile kurulmuştur, tasarlanmıştır. Hiçbir katkısı filan da söz konusu değildir. Herkes kendine bir rol kapmaya filan çalışmasın. Çünkü gerçek değildir. Bu işin arkasında, bu işin tasarlayıcısı diye böyle komplo teorisyenleri var ya, yazıyorlar, yazdığı hiçbir teori gerçek çıkmayan teorisyenler. Sahte isimlerle yazan, yazdıkları hiçbir zaman gerçek çıkmayan, her çuvallayıştan sonra yeni bir teori yazarak bunu unutturmaya çalışan adamların yazdıklarına dair söylüyorum.

ONLAR VARSA BEN YOKUM 

Bu bahsedilen isimlerin hiçbiri olmayacak, olurlarsa ben olmayacağım. Ben birtakım karanlık yüzler gelip siyasette tekrar arzı endam etsinler, boy göstersinler diye siyaset yapmıyorum. Oturdukları yerde kaşıntı tutmuş yine siyasete gelelim diyen adamlar için yapmıyorum ben bu işi. Milletin istemediği adamlarla işim olmaz.

KESİCİ ŞAŞIRTTI 

Kesici'ye çok şaşırdım. Sonrasında konuşmadım. Öncesinde bu ihtimale karşı bir değerlendirme yapmıştım. Bir insanın kendisini bir yerde misafir hissetmesi kadar kötü bir şey yoktur. Ben bu acıyı iliklerine kadar hissetmiş bir adamım. Allah ona yardım etsin.

AĞAR'IN ÖNÜNE GEÇMEM 

Demokrat Parti sürecinde söz verdiğim gibi Mehmet Ağar’ın önüne geçmeyeceğim. Yeter ki Mehmet Ağar durmasın, ilerlesin. Geçmeyeceğim, söz verdim. Onun da bu işteki, kendi yaşına da kendi beklentilerine de uygun bir şekilde bu sürece katkısının değeri ile buluşmasını, yaşamasını istiyorum.

BEN BİR LİDERİM 

Ama, onun dışında herkes biliyor ki -isterse hiç kimse bilmesin- ben bir liderim. Liderler seçilmezler. Liderleri hayat ve olaylar tasarlar. Kimsenin koltuğuyla, ünvanı ile vallahi, billahi derdim yok. Umurumda bile değil. Benim iradem vardır, genel başkan olsam da olmasam da.

AKP'YE GİDENLERİ UYARIYORUM 

Duyuyorum bazı insanların, özellikle soldan gelen bazı insanların AKP’ye katılacağını, insanlık görevimi bir kez daha yapayım. Olağan bir siyasi parti, siyasi mekanizmalar filan var zannediyorlar. Şu cumhurbaşkanlığı seçimine baksalar anlayacaklar. Üç kişinin iradesinin dışına çıkarabilselerdi eğer cumhurbaşkanlığı meselesini, bırakın muhalefete danışmayı, kendi partileri içinde gerçekten konuşabilselerdi bugün Cumhurbaşkanını seçmişlerdi. Üç adam. Onlar zuhuratta, görüntüde hep vardır. Tam anlamıyla bir müstevitin, tam anlamıyla bir diktatörün yönetiminde hizaya giriyorlar, ondan sonra utanmadan milli egemenlikten bahsediyorlar.