15
Mayıs
2024
Çarşamba
SİYASET

Erdoğan, Gül'den vaz mı geçti?

Ertuğrul Özkök, Sedat Ergin, Taha Akyol, Ekrem Dumanlı ve Ergun Babahan'ın katıldığı program, CHP Genel Merkezi'nde yapılıyor.

Sohbet, CHP Genel Merkez binasının mimarisi konuşmalarıyla başladı.

Ahmet Hakan: Hacıbektaş, Ürgüp'ten geliyorum, Baykal'a bir paket hediye getirdim.

Baykal: Şarap'ı Ertuğrul Özkök'e vereyim o zaman. Ertuğrul'un bu konudaki uzmanlığı tartışılmaz. Armağanım olsun.

A.H.: Hacı Bektaş'tan tesbih taşı hediyesi de var ayrıca.

Baykal: Getirene ve gönderene teşekkür ediyorum.

E.Ö: Sizin partinin kedisi Şero'nun adı nereden geliyor?

Baykal: Ben de bilmiyorum. Bu bina inşa edilirken ortada dolaşan bir kedi. Bina bittikten sonra da burada kalmasını sağlayan benim. Bir uğurdur, bir hoşluktur. Her yerde dolaşıyor. Aramızda en özgür odur.

Sedat Ergin: Şero'nun kedi için isabetli bir isim mi? Şerafettin'in kısa adı Şero'dur biliyorsunuz ve iyi bir kedi değildir Şerafettin?

Baykal: Biz Şero olarak aldık. Neden olduğu bizden değildir.

E.Ö.: Başbakan, cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda kriz çıkabilir dedi. Sizce kriz çıkar mı? Sizin siyasi öngörünüzle, başbakanın Abdullah beyi cumhurbaşkanı yapabileceğini düşünüyor musunuz?

Baykal: Erdoğan, cumhurbaşkanı seçimi sendromundan kendini kurtaramıyor. Erdoğan bu seçimi çok kötü kurguladı, yönetti. Kendisi bakımından çok kötü oldu. 360 milletvekili ile parlemantoda olan bir parti, seçim konusunda tam bir fiyaskoyla karşı karşıya kalması tasavvur edilecek değil. Daha ne olabilir ki. Biz ana muhalefet olarak açıkça AKP'li birisinin de cumhurbaşkanı olabilmesini ilan ettik. Bunun başarısızlıkla sonuçlanması için ancak Tayyip Erdoğan olmak gerek. Bu bir mucizedir.

Anayasa mahkemesinin ne kararlar alabilmesi konusunda başbakanın bilgisi olmalıdır. Ben cumhurbaşanlığı için 367'ye gerek olmadığını düşünüyordum. Ancak bilenler gerek olduğunu söylediler. Bu ilk kez gündeme geldi.

Şunu söylemek istiyorum. Ortada anayasa mahkemesi var. Sen hangi bilgine dayanarak, hangi danışmanına dayanarak ortada esip savuruyorsun. Kendisi hüküm veremez. Yanılabilir, nitekim yanıldı. Şu net bir olaydır.

Başbakan kafasındaki kararı Türkiye'ye kabul ettirebileceğini sandı. Bunu niyetini paylaşmayarak yapabileceğini sandı.

Ben sormak istiyorum. Başbakan niye cumhurbaşkanı olma kararını açıklayamadı?

E.Ö.: Sizce niyeti var mıydı?

Baykal: Bir tereddüt olacağı kanısında değilim. Bu konuda büyük tartışmalar oldu, ama o sürdürebileceğini sandı.

Ekrem Dumanlı: Yüzde 100 Tayyip Erdoğan'ın aday olacağı görüşündeydiniz? Ona 'korkma vazgeç sana yardım edeceğim' dediniz, niye yardımcı olmadınız?

Baykal: Bir muhalefet partisinin iktidar partisi adayını destekleme mecburiyeti yoktur. Ama biz 'AKP'li birisi de cumhurbaşkanı olabilir' dedik. Ama o 'ben CHP'yle konuşmam havalarına girdi. Kendisi olmak istiyordu. Ama sonra olmama kararını açıkladı. Sonra anket yaptı? Kendi milletvekillerine sordu, bize niye sormadı?
Bu denenmesi gerekli bir olaydı.

Başbakan cumhurbaşkanlığında temel yanlışlar yaptı. Kendi olmak istedi olmadı, Abdullah Bey'i istedi, olmadı. Sonra hiddetle ben anayasayı değiştireceğim dedi. Alel acele bir formül hazırlattı. Bunu uygulayacağız, dedi. Buradaki samimiyetsizliği söylemek istiyorum. Buradaki oylamalarda bazı maddelerde 367'nin altında kalındı. Böyle kararlar almak için gerekli özeni gösteremediniz. Ben ciddiyetsizliklere laubaliliklere dikkat çekmek istiyorum. Paket yapılırken gereken özen gösterilmemiştir.

Ayrıca şimdi referandumu, 2 sandık için yasa getirdi. Cumhurbaşkanı iade etti. Hadi şimdi getir gene. Ama yok. Arkasında durmaya gereken bir proje olmadığını, alel acele yapılan bir yöntem olduğu ortaya çıktı.

Uzlaşma zorunludur. Cumhurbaşkanı 72 milyonun cumhurbaşkanıdır. Bunda da gocunacak bir şey yoktur.

A.H.: Siz soracak mısınız?

Baykal: Biz 367'den fazla çıkalım, ilk yapacağımız şey cumhurbaşkanlığı konusunda diğer partileri ziyaret edip, hep birlikte seçmektir. Birinci parti de olsak cumhurbaşkanının dayatmakla olmayacağı görüşündeyiz.

E.D.: Size gelinmemesinde sizin de üslubunuzun nedeni olabilir mi?

Baykal: Uzlaşmak kaçınılmaz. Bunlar bahane.

Taha Akyol: Ben 370 milletvikiliyle de gelsem uzlaşma ararım. AKP gelseydi uzlaşmaya.. AKP 1. parti olsa, Tayyip bey bizim partiden birini seçelim derse?

Baykal: Uzlaşmanın içerisinde ne olur, kim olur. Bunlar önemli. Tayyip bey halkı tehdit ediyor, kriz çıkar diyor. Ben diyorum ki çıkmaz.

A.H.: Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül'den vaz mı geçti?

Baykal: Bir Tayyip Erdoğan uzmanı değilim. Ama bunun kararını vercek olan Tayyip Erdoğan'ın psikolojisi değil. Bunu belirleyecek olan Türkiye'nin siyasi şartlarıdır. Bu şartlar da ciddi bir uzlaşma içinde olmak zorunda.

SEÇİM

A.H.: Kaç partili meclis öngörüyorsunuz?

Baykal: Herhalde 2 partili olmayacak. Sanıyorum, şimdi en azından 3 parti, belkiş daha fazla olabilir.

A.H.: MHP barajı aşıyor mu?

Baykal: Bana yansıyan izlenimler aşıyor. Ama bunlar gerçeği göstermez. Son anda sandıkta ne çıkacağını bilemeyiz. Bir şeyi inançla söyleyebilirim; artık 2 partili bir temsil yoktur.

S.E.: Siz en az 3 parti olacak diyorsunuz. Gazetecilerin yaptığı araştırmalarda AKP'nin ekstradan aldığı sandalyelerin düştüğünü gördük. AKP sizce en fazla kaç sandalye alır?

Baykal: Bu konuda bir şey söylemek mümkün değil. Bizim siyasetçi olarak kesin bir şey söylememiz mümkün değil. Söyleyebileceğimiz tek şey AKP destek kaybediyor. Yüzde 34'ün altında bir oy alacağı izlenimi pek çok yerde paylaşılıyor. Önemli olan Merkez sağın boşalması olayının AKP'ye nasıl yansıyacağıdır. AKP'de gerileme, CHP'de ilerleme görüyorum. MHP'nin barajın üstüne çıkmasını öngmörüyorum. Bunun sonucunda ne olacağını seçim araştırması yapan gazeteler verecektir. Herkes AKP'nin geçen seçimde alacağı oyu alamayacağını söylüyor.

A.H.: Parlemantoya girecek bir iki parti sizin milltv. sayınızı da düşürecektir.

Baykal: Tabi tabi. Girecek parti sayısına göre kompozisyon çizilecektir.

T.A.: AK parti muhalefete düşebilir mi?

Baykal: Trende göre, büyük kentlerde AKP ciddi oy kaybı yaşayacaktır.

E.Ö: Başbakan Erdoğan'a sorduk: 2 partili mi Meclis isterseniz daha fazla mı, o da 2 partili dedi. CHP'nin 2 partide alacağı milletvekili sayısı daha fazladır.

Baykal: Tabi. AKP haketmediği milletvekilliği sayısıyla geldi. Bizim de vardı. Yüzde 45 temsil edilememiştir Meclis'te. Bu şahsi tercih konusu değil, bir vak'a, veridir. Artık durum değişiyor, ben isteyeyim istemeyeyim bunlar olacak.

A.H.: Siz MHP'yle koalisyon kurar mısınız?

Baykal: Biz tek başıma iktidar olacağız. Başbakan DTP'yle koalisyon yapabileceğini söyledi, o bir talihsizlikti.

E.D.: CHP neden Anadolu'da, Güney Doğu Anadolu'da yok? Orada insanları kucaklayacak bir projeniz mi yok?

Baykal: 12 Eylül'de partiler kapandı. 7 yıl partimiz kapalı kaldı. Ama 1980'den 92'ye kadar CHP yoktu. Bir kuşak CHPsiz geçti. İlk seçimde 4.7 oy aldık. 1992'de 4.70'le yola çıktık. Yapılması gereken şey; ülkenin tüm coğrafyasına siyaset anlayışı yayılmalı. Artık meshebe yönelik bir siyaset anlayışı yoktur. Bu denendi ve aşıldı.

A.H.: Ertuğrul Günay ve Haluk Özdalga'yla en son ne zaman görüştünüz?

Baykal: Bizim parti meclisinden ayrıldıktan sonra ... 4-4.5 yıl geçmiştir.

A.H.: Bunlar CHP'ye kazandırılamaz mıydı?

Baykal: Bizim derdimiz kişileri kazandırmak değil, partiyi kazandırmaktır. Bizim yaklaşımıızmız Ajhmeti memeti ttutalım değil. Bizim ilkelerimiz mezhep, din, ırk nezinde siyaset yapılmamsıdır. Biz o konuda yeni bir yapılanma denedik. Bazıları bize muhtıralar verdi. Ama 2002 yılında parti en büyük oyu aldı. Bunun başarılı olmayacağını düşünenler, başka yerlere savruldu.

A.H.: Şaşırdınız mı AKP'ye gitmelerine

Baykal: Şaşırmadım dersem yalan olur. Ama şaşırmamak gerekir.

AVRUPA BİRLİĞİ

S.E.: CHP'nin programında kadın özel yer tutuyor. Fakat milletvekili aday listenizde 52 aday var. Bu rakam doğru mu? 2. olarak seçim bildirgenizde, 72 sayfalık bildirgede, AB'ye sadece 3 paragraf ayırışınız, sizin AB'ye bakışınızda bir gerileme olduğu izlenimi veriyor.

Baykal: Keşke bizim kararımızla olacak olsa. AB'nin Türkiye'ye bakışıyla ilgili tabloyu değerlendirmek gerek. Biz olumlu bir çerçevede olmaya çalıştık. Biz olumlu konuşmak istedik, olumlu konuşunca da çok uzun tutamadık. Biz iyi niyetle, olumlu yaklaşmaya çalışarak yazmaya çalıştık.

E.Ö: Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğini mi yoksa imtiyazlı üyeliğini mi tercih edersiniz?

Baykal: Kesinlikle tam üyelik.

E.Ö.: Bu konuda yaptıklarınız ve siyasetiniz bunu yansıtmıyor gibi.

E.B.: Çin, Hindistan ittifakı da konuşuluyor.

Baykal: Bizim AB'ye tam ittifak konusunda bir sıkıntımız söz konusu değildir. AB'nin bizim tam üyeliğimiz konusundaki fikirleri canımızı sıkıyor. Şimdi coğrafya engelini, kültür engelini konuşmaya başladılar. Biz bunları değiştiremeyiz. Samimi bir tavra girmeleri, Türkiye'yi oyalamamaları Türkiye'yle oynamamaları lazım. Biz tam üye olmak istiyoruz. 40 yıl emek verdik. Türkiye'nin Avrupa'ya çok şey kazandıracağını düşünüyoruz. Biz umudumuzu kaybetmedik diyoruz.

S.E. : CHP iktidara geldiğinde dış politikada öncelikli vizyonunuz AB öncelikli olacak mı?

Baykal: O niyeti gerçekleştirmek mümkün olmayacaksa, milleti o yöne sevketmek yanlış olur. Almayacaklarsa dövünecek halimiz yok.

Erdoğan, A.B sürecini de çok yanlış yönetmiştir. Bugün geldiğimiz sıkıntılarınn altında onun da etkisi vardır.

T.A.: Onur Öymen dışarda AB lobisi yapacağına, içerde AB aleyhine lobi yapıyor.

Baykal: Yok, haksızlık yapıyorsunuz. Onun nasıl inançla, bıktırıcı bir şekilde çalıştığına inanın.

Kadın adaylarla ilgili değerlendirilere katılıyorum. Bu sayıların yeterli olduğuna inanmıyorum. Türkiye'deki siyasi yapı belli. Falan kişinin falan yerde yararlı olacağı konusunda hem fikir olunduğunda o kişilerin aday olması kaçınılmazdır.
Ajanslar
Yayın Tarihi : 23 Haziran 2007 Cumartesi 01:55:36


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?