23
Mayıs
2024
Perşembe
SİYASET

Erdoğan: 301. madde değişmez

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesiyle ilgili bir değişiklik hazırlığı içinde olmadıklarını belirterek, "Böyle bir süreç devam ederken sipariş bir değişiklik yapılmaz" dedi.

Başbakan Erdoğan, CNN Türk televizyonunda katıldığı bir programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Orhan Pamuk davasıyla başlayan Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301. maddesi üzerindeki tartışmalara ilişkin görüşlerini açıklayan Erdoğan, TCK'nın hazırlanması döneminde geniş bir çalışma yaptıklarını ve AB ilgilileriyle de bunu müzakere ettiklerini ifade etti. Bazı maddeler üzerinde AB yetkililerinin kendi uygulamalarını anlattıklarını kaydeden Erdoğan, 301. maddeyle ilgili 'Kopenhag kriterlerine terstir' gibi bir yaklaşımın söz konusu olmadığını belirtti.

1 Haziran'dan itibaren başlayan bu süreçte ilk defa 301. maddeyle ilgili böyle bir durumun ortaya çıktığına işaret eden Erdoğan, daha önce iki mahkemenin bu konuda takipsizlik kararı verdiğini hatırlattı. "Bizim üzüldüğümüz nokta şu. Bu baskılar niye. İçeride ve dışarıda. İnsanları baskı altına almadan kanaatler söylenebilir. Yargıya baskı çok çirkin. Bu konuda iktidarımızın bir samimiyeti var. Bir düşünce eyleme dönüştürülmüyorsa buna saygı duymaya mecbursunuz" diye konuşan Erdoğan, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu, her türlü ifadenin, ancak kanunlara ters düşmeyecek şekilde kullanılabileceğini dile getirdi.

Erdoğan, "Belki kullanılan ifade o çerçeveyi kırmıyor ama bunun kararını verecek olan yargıdır. Bize diyorlar ki 301'le ilgili değişiklik yapın. Böyle bir süreç devam ederken böyle sipariş bir değişiklik yapılmaz ki. Bu sürece müdahale etmek yanlış. Avrupa'dan gelenlere soruyorum, kendi yargı organlarınıza böyle baskı yapabilir misiniz diyorum, yok diyorlar. Peki benim ülkemde nasıl yapıyorsunuz. Her ülkenin yargısı bağımsız, benim yargım müstemleke mi? Aynı şey Van'da oluyor. YÖK gidiyor, muhalefet gidiyor baskı oluşturmaya çalışıyorlar. Dün TÜSİAD'da da aynı şey oldu. İnsana acımak başka şey, yargı sürecine müdahil olmak başka şey. Buna kimsenin hakkı yok" şeklinde konuştu.

Başbakan Erdoğan, hükümetin Orhan Pamuk davasıyla ilgili siyasi sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiği yönündeki yorumlara da cevap verdi. Erdoğan, "Bunun siyasi sorumluğu neymiş açıklasınlar. Bunun siyasi sorumluluğunu bize öğretmesinler. Kendi sorumluluklarını bilsinler de yargıya müdahil olmasınlar. Orada bir Anayasal suç işlendi" dedi. Erdoğan, TOBB Yönetim Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklamalar sırasında savcıları harekete geçirdiği yönündeki değerlendirmelerin yerinde değerlendirmeler olduğunu söyledi.

Bu müdahalelerin, gücü hukukun üstüne çıkarmak gibi bir neticeyi ortaya çıkaracağına işaret eden Erdoğan, kanunu gücün üzerinde tutmak gerektiğini söyledi. TCK'nın uygulamalarının yeni başladığını ifade eden Erdoğan, öncelikle uygulamanın görülmesi gerektiğini kaydetti. Erdoğan, hemen bunu delmeye çalışmanın yanlış olduğunu ifade ederek burada verilecek bir kararın yarınlar için de emsal teşkil edeceğini vurguladı.

"PAMUK DURUŞMASINDAKİ OLAYLAR DEĞERLENDİRİLECEK VE BAKANLIĞIMIZ GEREĞİNİ YAPACAK"
Orhan Pamuk duruşması sonrası yaşanan olayları da değerlendiren Başbakan Erdoğan, Adliye dışında alınan önlemlerin yeterli olmadığını kaydetti.

Erdoğan, "Orada bir zafiyet söz konusu. Kuşatma yapılmalı ve o caddeye kimseyi sokmamak suretiyle tedbirler ciddi manada alınmalıydı. Orada bir hata var. Değerlendirilecek ve Bakanlığımız gereğini yapacak" dedi. Orhan Pamuk davasının yanlış olduğu konusunda herhangi bir AB makamında resmi bir yazı almadıklarını kaydeden Erdoğan, bireysel hadiselerin bu süreci etkilemesinin söz konusu olamayacağını ifade etti.

AB'li yetkililere her zaman, "Türkiye'ye gözlemci sıfatıyla gelin ama baskı yapmak üzere değil, baskı yapmak üzere gelecekseniz bu AB'nin yapısına ters" dediğini hatırlatan Erdoğan, AB-Türkiye Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Lagendijk'in açıklamalarını da eleştirdi. Erdoğan, "Benim ülkemin kurumları üzerine çirkin yaklaşımlar olmaz. Partimi övüyor diye bunu yapamam. Çok sevdiğim bir arkadaşım ama orada hata yaptı. Bunu yapmamalıydı. Esef verici bir durum. Onun için kınadık. Kınanması gereken bir şeydi" diye konuştu.

Erdoğan, içki yasağı tartışmalarına ilişkin ise ilginç yorumlarda bulundu. Hiç kimsenin, 'partinizin bir belediyesi içkili yer ruhsatını iptal etti' ya da 'içkili yer ruhsatı alma şartlarını yerine getiren bir işyerine ruhsat vermedi' diyemeyeceğini vurgulayan Erdoğan, böyle bir şey olmadığını vurguladı. Erdoğan, bir başbakan olarak dertli olduğunu dile getirerek söylemediği şeyler konusunda kendisine iftira eden bir anlayışın bulunduğunu söyledi. İçki tartışmalarının da bir kampanya olarak başladığına işaret eden Erdoğan, içkili bir gazino ile ilgili şikayetini ve yaşadıklarını da anlattı.

Üsküdar'da evinin uzağında, tepe noktada bir gazino bulunduğunu ifade eden Erdoğan, "Müzikler sonuna kadar açılıyor. Desibel çok yüksek. Bizi sabahlara kadar uyutmuyor. Gece ikide, üçte kapandıktan sonra bir uykuya dalıyoruz. Söylüyorsun, tabii içki aleminde oldukları için duymuyorlar. Herhalde ne kadar artarsa ancak o zaman neşelerini bulabiliyorlar. Deneyimim olmadığı için bilmiyorum" şeklinde konuştu.

İçkili yerlerle ilgili bir yasak uygulaması olmadığını vurgulayan Erdoğan, yapılanın sadece bunun mülki idare amirlerinden alınıp yerel yönetimlere devredilmesi olduğunu dile getirdi. Bu yöndeki haberlerin Türkiye'ye zarar verdiğini anlatan Erdoğan, Rus ve Alman gazetelerinde 'Türkiye'de içki yasak' şeklinde haberler yayınlandığına dikkat çekti. Bir belediye meclis üyesinin içkiyle ilgili bir talebinin olabileceğini söyleyen Erdoğan, onun fikir ve düşünce özgürlüğüne de, başkalarının ifade özgürlüğü kadar önem verilmesi gerektiğini belirtti. Erdoğan, "Yaptığımız kuyuya atılan taşları çıkartmak. Kuyuya atılan taşları çıkartmaktan millete kuyudan su vermeye zaman bulamıyoruz" diye konuştu.

"KIZIMA YARIŞMAYA ARİF NİHAT ASYA'NIN 'BAYRAK' ŞİİRİYLE GİRMESİNİ SÖYLEDİM"
Erdoğan, alt kimlik-üst kimlik tartışmaları konusundaki görüşlerini bir kez daha aktardı. Alt kimliği ifade ederken bu ülkede etnik unsur olan vatandaşları yok farz etmelerinin mümkün olmadığını kaydeden Erdoğan, farklı mezheplerin, hatta Galatasaray'lıların, Fenerbahçe'lilerin bile alt kimliğin içinde yer aldıklarını ifade etti.

Erdoğan, bunların hepsinin üstünde bir üst kimliğin yer aldığını belirterek bunun da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı olduğunu ve vatandaşlık bağının adının 'Türk' olduğunu ifade etti. Erdoğan, bunun hukuki bir ifade olduğunu dile getirdi. Kendisine millet dersi vermeye çalışanlar bulunduğunu söyleyen Erdoğan, "Bana millet dersi veremezsin. Benim Türklük'ümü de pazara çıkaramazsın. Bu benim onurumdur.

Bu millet Türk milletidir, tek bayrağı vardır. Benim ABD'de olan kızım ilkokulda okurken, şiir okuma yarışmasına hangi şiirle gireceğini sordu. 'Kızım, Arif Nihat Asya'nın Bayrak şiiriyle gir' dedim. Bizim mayamızda bu var. Ben yetiştiğim okulda bu terbiyeyi aldım. Akif'le yattım, Akif'le kalktım. Kalkıp bize millet dersi, bayrak dersi vereceksin. Benim arkadaşlarımın hepsi bu hassasiyetin içindedir. Ülkemizde ayrımcılığa vesile olacak bir adımı atmaya da kimsenin hakkı yok" açıklamasını yaptı.

Başbakan Erdoğan, Yükseköğretim Kanunu konusunda YÖK'ün herhangi bir talebi olması halinde, bu adımın atılabileceğini ifade etti. Erdoğan, bu konuda da, "Eğer YÖK, 'YÖK'te yeni düzenlemeler yapılması gerekir' diyorsa bizim buna hazır olduğumuzun bilinmesini isteriz. Biz çözümsüzlük değil çözüm taraftarıyız. Hiç olmazsa asgari müştereklerde anlaşılır, diğer konular bir tarafa konulur. Bu konularda artık yorulmak istemiyoruz" diye konuştu.

Erdoğan, seçim barajının indirilmesi konusundaki taleplerle ilgili olarak da, "1987'de bu baraj konuldu. Sene 2005. Bu barajlarla ilgili bu sivil toplum örgütleri ciddi bir tez ileri sürmediler. Cumhurbaşkanı'nın yaklaşımı saygındır o ayrı mesele. Ülkemin şu andaki istikrarını çok önemsiyorum. Türkiye'nin çok partili dönemden bugüne sürecini değerlendirirsek tek partili dönemlerde Türkiye hep yükselmiş. 450 artı 100 diye bir önerim var benim. CHP ile bir anlaşma söz konusu olursa böyle bir adım atılabilir" değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2006'da erken seçimin gündemlerinde olmadığını tekrarlayarak, "2006 yılı bizim kongre yılımız. 2006 başlangıcıyla ilçe ve il kongrelerimiz var. Sonbaharda büyük kongremizi yapacağız" dedi. Erdoğan, Cumhurbaşkanı'nı bu parlamentonun seçmesini de arzu ettiklerini dile getirdi.

.
Yayın Tarihi : 21 Aralık 2005 Çarşamba 22:06:24
Güncelleme :21 Aralık 2005 Çarşamba 22:12:04


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?