16
Mayıs
2024
Perşembe
SİYASET

'Erdoğan Köşk'te yargılanabilir'

Koç Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kemal Gözler, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmesi halinde, önceki dönemlerde işlediği öne sürülen suçlardan dolayı yargılanabileceğini savunlar arasında. 

'Siyasi tartışmaya taraf olmamak için demeç vermek istemediğini' belirtmekle birlikte, bu konuda yazılarının haberde kullanılabileceğini söyleyen Gözler'in görüşleri özetle şöyle: "Cumhurbaşkanının kişisel suçlarından sorumluluğu lazım geldiğinde, milletvekili dokunulmazlığı usulleri veya vatana ihanetten dolayı suçlandırma usulü örnek alınamaz. Kanımızca, şüphesiz ki Cumhurbaşkanının kişisel suçlarından dolayı sorumluluğu lazım geldiğinde milletvekili dokunulmazlığına benzer bir dokunulmazlıktan yararlanması uygun olurdu. Ne var ki, Anayasa şu ya da bu sebepten böyle bir usul öngörmemiştir. Anayasa'da bu konuda bir boşluk olabilir. Ne var ki, biz tali kurucu iktidar yetkisine sahip olmadığımıza göre, bu boşluğu doldurmaya yetkili değiliz. Böyle bir boşluk olduğu düşünülüyorsa, 105. maddeye bu boşluğu dolduran bir fıkra Anayasanın 175. maddesindeki usule uyularak konulabilir. Böyle bir değişiklik yapılmadıkça, kanımızca, Cumhurbaşkanı kişisel suçlarından dolayı bütün vatandaşların tabi olduğu aynı kurallara tabidir."

Polis zoruyla mahkeme
Dr. Yusuf Yaşar (Erzincan Hukuk Fakültesi) ile Emrah Kırıt da (Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi) Köşk'e çıkacak kişinin önceki döneme ait suçlamalar nedeniyle soruşturulabileceğini şöyle savunuyor: "Anayasamızın hiçbir maddesi cumhurbaşkanına, milletvekillerine tanınan genişlikte bir dokunulmazlık bahşetmiş değildir...
Anayasa koyucu şayet cumhurbaşkanları için böyle bir dokunulmazlığı öngörmek isteseydi 1924 Anayasası'nın 41/2. fıkrasında yapmış olduğu üzere bu durumu Anayasa metninde açıkça belirtirdi. Vekillerne tanınan ve artık bir ayrıcalığa dönüşen dokunulmazlık zırhının cumhurbaşkanlarına tanınmamış olması, sanırız o önemli makama gelmek isteyenlerin temiz bir sicile sahip olan ve sahip kalacağı düşünülen kimselerden seçilmesine yönelik olarak alınmış bir tedbirdir. Şu halde; hakkında, mahkûmiyeti halinde yeniden milletvekili seçilmeye dahi engel olacak iddiaların bulunduğu bir milletvekili cumhurbaşkanı seçilirse ne olacaktır? Bu kimsenin kazanacağı cumhurbaşkanı statüsü, kendisine yalnızca devlet başkanlığı görevinde yaptığı eylemler bakımından sorumsuzluk getirecek, ancak yeni statüsüyle hiçbir ilgisi bulunmayan geçmiş eylemlerinden ötürü cumhurbaşkanlığı görevi esnasında yargılanabilmesi sözkonusu olacaktır. Cumhurbaşkanı, gerekirse mahkeme önüne çıkacak; gelmemekte direnirse kolluk marifetiyle getirilecektir..."
'Cumhurbaşkanı yargılanır' diyen hukukçulardan biri de Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özök. Görüşleri şöyle:
"Anayasa'da net somut bir düzenleme yok. Cumhurbaşkanı görev yapacağı yedi yıllık sürede yapacağı her türlü eylem ve tasarrufu hakkında vatana ihanet dışında yargı bağışıklığı var. Cumhurbaşkanının geçmişteki eylemleri nedeniyle cezai takibata uğratılabileceğini sanmıyorum. Yalnız, hakkında suçlamalar olan kişinin seçilme niteliği yoktur ve bu nedenle bu kişiler seçildiklerinde yasal yollara başvurularak bu seçim iptal ettirilebilir.
Rektörler Komitesi, geçen hafta açıklanan bildirisindeki "Bu makama aday olacak kişilerin, geçmişte, sorumluluk doğurabilecek bir suçlandırma veya şaibe altında olmamaları da büyük önem taşımaktadır..." ifadesiyle "yargılanabilir" cephesine yakın durmuştu.



Bazı hukukçularsa cumhurbaşkanının asla yargılanamayacağını savunuyor. Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk de bunlardan biri. Türk, şöyle konuşuyor: "Doktrinde ağırlıklı görüş milletvekili dokunulmazlığıyla ilgili hükümlerin cumhurbaşkanı hakkında da uygulanmasıdır. Ben Cumhurbaşkanının görev süresince dokunulmazlıktan yararlanacağı düşüncesindeyim, ancak görevi sona erdikten sonra dava açılabilir. Başka ülkelerde de cumhurbaşkanının yargı önüne çıkarılamayacağı ama zamanaşımının da işlemeyeceği yönünde düzenlemeler var.

 Örneği de Fransa; Chirac hakkında Paris belediye başkanlığı dönemine ilişkin suçlamalarla yargılanması tartışıldı, ana yargı cumhurbaşkanının görev süresi boyunca yargılanamayacağına karar verdi. Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil eden bir kimsenin görevi sırasında yargılanması sanıyorum ki Anayasanın temel sistemiyle bağdaşmaz. Milletvekiline sağlanan dokunulmazlıktan devletin başı yararlanamıyor ise bu boşluğun ilk fırsatta doldurulmasında fayda var. Cumhurbaşkanı ancak görevi sona erdikten sonra herhangi vatandaş gibi yargılanabilecektir. Bana göre Cumhurbaşkanı kişisel suçlarıyla ilgili yargılanamaz ama bu sürede zamanaşımı da işlemez."
Eski TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, cumhurbaşkanının ancak görevi bittikten sonra soruşturulabileceğini söylüyor: "Milletvekiline, bakana dokunamıyosunuz, ama cumhurbaşkanını yargılayacaksınız. Bu olmaz. Yürütmenin en doruğundaki kişiyi yargılamak çelişkidir ve anayasal düzen çelişkilere açık değildir. Bu konuda anayasal boşluk yoktur, açık hüküm söz konusu; Köşk'e çıkacak kişi başbakanlık döneminde filleri nedeniyle yargılanamaz. Ancak görevi bittikten sonra soruşturulabilir."

'Zamanaşımı işlemez'
Hukukçuların görüşleri şöyle:
Yrd. Doç. Dr. Rıfat Murat Önok (Dokuz Eylül Hukuk Fakültesi): Konu doktrinde tartışmalıdır, sebebi de 1982 Anayasası'nda bu konuda açık bir hükme yer verilmemiş olmasıdır... Bununla birlikte, ceza hukukçularının ortak görüşü kişisel suçlardan dolayı sorumluluğun bulunduğu yönündedir. Ceza kurallarının uygulanmasında eşitlik ilkesinin sonucunda, adi suç işleyen cumhurbaşkanının sorumsuz olacağı düşünülemez. Diğer tartışma ise, kişisel suçlardan sorumlu olacağı kabul edilen cumhurbaşkanının ne şekilde yargıya sevk edileceğidir. Bizim görüşümüz, cumhurbaşkanının konumunun, onun alelade vatandaş gibi muamele görmemesini gerektirdiğidir. Öte yandan, dokunulmazlığın kaldırılması ve vatana ihanet suçlarına ilişkin prosedür, Anayasa'da belirli durumlar için öngörülmüş istisnai hükümlerdir. Bunlar kıyas yoluyla cumhurbaşkanının adi suçlarına uygulanamaz. O halde, en doğrusu, cumhurbaşkanının görevine girmeyen (adi) suçlarından ötürü görevi sona erdikten sonra yargılanması, bu sırada da zamanaşımının işlemeyeceğinin kabul edilmesidir.

'Daha geniş dokunulmazlığı var'
Prof. Dr. Mithat Sancar: Milletvekili dokunulmazlığında olduğu gibi görev süresi boyunca dosya hazırlanabilir, ancak görev süresi bittikten sonra yargılanabilir. Cumhurbaşkanına tanınan dokunulmazlık milletvekiline sağlanan dokunulmazlıktan daha az değildir. 'Yargılanabilir' demek milletvekili dokunulmazlığını cumhurbaşkanlığından üstün görmek demektir, ki yanlıştır. Aksine cumhurbaşkanının çok daha geniş dokunulmazlığı vardır. Bu konuda bir anayasal boşluk da yoktur.


Baykal konuştu, tartışma başladı
Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde, dokunulmazlığının sona ereceği, dolayısıyla önceki dönemlere ait suçlamalardan (belediye başkanlığı dönemine ait kalpazanlık-sahtecilik vd. suçlamalar) Köşk'te bulunmasına rağmen yargılanabileceği tartışması CHP lideri Deniz Baykal'ın şu görüşüyle başladı: "Cumhurbaşkanı yargılanamaz diye bir kanaat var, ama bu Anayasa'da yok. Cumhurbaşkanı görevi sırasında, göreviyle ilgili yapılan işlemden dolayı yargılanamaz ama cumhurbaşkanları görevinden önce işlemiş olduğu suçlardan dolayı yargılanabilir, işte bunun farkında değil toplumumuz. Eskiden Anayasamızda cumhurbaşkanlarının milletvekilleri gibi dokunulmazlıkları vardı. Bu dokunulmazlık kaldırılmıştır. 

Şu andaki Anayasamızda, milletvekilininki gibi bile dokunulmazlığı yoktur."
CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç da dün yaptığı açıklamada, "Erdoğan, Cumhurbaşkanı olması halinde, zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrak ve kayıtlarda sahtecilik, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak suç dosyaları ile ayrıca yakın aile ve arkadaş çevresine ve siyasi yandaşlarına sağladığı çıkar iddiaları nedeniyle
o makamda uzun süre oturamaz" dedi.


Erdoğan hakkındaki iki dosya
Başbakan Tayyip Erdoğan'nın dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle iki dosyası bulunuyor. Dosyaların, birinde, Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde, İSKİ mülkiyetinde bulunan bulunan 15 adet taşınmazın yönetim kurulunun kararıyla Su Vakfı'na verilmesinde görevini kötüye kullandığı iddia ediliyor. Diğer dosyada da yine Erdoğan'ın
İstanbul Büyükeşir Belediye başkanlığı döneminde, belediye
otobüslerinde kullanılan Akbil (akıllı bilet) sistemiyle ilgili 'zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrak ve kayıtlarda sahtecilik ile cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak suçu' işlediği iddia ediliyor.

Dokunulmazlık bir tek 1924 Anayasası'nda var
1961 ve 82 anayasalarında cumhurbaşkanı hakkında milletvekili dokunulmazlığına benzer bir dokunulmazlık yok. Ancak 1924 Anayasası'nda bu konuda açık bir dokunulmazlık düzenlemesi var.
1982 Anayasası: (Sorumluluk ve sorumsuzluk hali- Madde 105) Cumhurbaşkanının, tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları, Başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır; bu kararlardan Başbakan ve ilgili bakan sorumludur. Cumhurbaşkanı, vatana ihanetten dolayı, TBMM üye tamsayısının en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tamsayısının en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlandırılır.
 
1961 Anayasası (Madde 99): Cumhurbaşkanı, vatan hainliğinden dolayı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tamsayısının en az üçte ikisinin Meclislerin birleşik toplantısında vereceği kararla suçlandırılır.
1924 Anayasası (Madde 41): Cumhurbaşkanının özlük işlerinden dolayı sorumlanması gerekirse Anayasa'nın milletvekilliği dokunulmazlığıyla ilgili 17 nci maddesi hükümlerine uyulur. 

(Madde 17) Seçiminden gerek önce ve gerek sonra üstüne suç atılan bir milletvekili Kamutay'ın kararı olmadıkça sanık olarak sorgulanamaz, tutulamaz ve yargılanamaz. Cinayetten suçüstü yakalanma hali bunun dışındadır... Vekillik süresi içinde zamanaşımı yürümez.
Radikal
Yayın Tarihi : 10 Nisan 2007 Salı 11:19:45
Güncelleme :10 Nisan 2007 Salı 11:19:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?