20
Mayıs
2024
Pazertesi
SİYASET

Erdoğan Obama'dan umutlu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD'nin yeni seçilen başkanı Barack Obama yönetiminde ABD ile Türkiye arasındaki dostluk, müttefiklik ve ortaklığa dayalı ilişkilerin daha da ileriye gideceği kanısında olduğunu söyledi.

ABD Başkanı George W. Bush'un ev sahipliğinde düzenlenecek G-20 zirvesine katılmak üzere Washington'da bulunan Recep Tayyip Erdoğan, Brookings Enstitüsü adlı düşünce kuruluşunda bir konuşma yaptı.

Erdoğan, konuşmasının başında, "4 Kasım'da ABD'de yapılan seçimler bütün dünyanın dikkatini Washington'a yöneltti. Uzun, yorucu kampanya ve sonucunda adeta ABD'nin bir kırılma noktası ortaya çıktı. Bu vesileyle seçilmiş Başkan Obama ve seçilmiş Başkan yardımcısı (Joe) Biden ile Demokrat Parti'yi bu önemli başarıdan ötürü birkez daha kutluyoruz" dedi.

"Obama'nın değişim temalı söylemiyle sadece ABD'de değil dünyada beklenti oluştu. Çıta ciddi manada yükselmiştir" diyen Başbakan, "Beklentinin bu kadar artması önümüze farklı bir tablo getiriyor. Bu da cesur kararlar için iyi fırsatlar sunacaktır. Beklentinin uygulamada kendini göstermesi, dünyadaki değişim süreci için de temel oluşturacaktır. Sayın Obama'nın bu fırsatı en iyi şekilde değerlendireceğine inanıyorum. ABD ile dostluk, müttefiklik ve ortaklığa dayalı ilişkilerimizin Obama başkanlığındaki yeni yönetimle daha da ileriye gideceği kanaatindeyim" diye konuştu.

"Türkiye ve ABD arasındaki ilişkilerin, "yakın dostluk, demokrasi, insan haklarına saygı ve hukukun üstünlüğü, serbest piyasa ekonomisi gibi ortak değerlere" dayandığını söyleyen Erdoğan, ilişkilerin daha fazla önem gerektiren boyutunu ise ekonomi, ticaret ve yatırımın oluşturduğunu kaydetti.

Erdoğan, Avrupa'da 6., dünyada 17. büyük ekonomi olmayı başarabilmiş, demokrasi ve reformları sürdürebilen, AB ile tam üyelik müzakerelerini yürüten bir ülke olarak Türkiye'nin genç nüfusu, dinamik girişimci kadrosu, çok yönlü diplomasisi ve modern silahlı kuvvetleriyle güvenilir bir ortak olduğunu vurguladı.

"En çetin mali kriz..."

Başbakan Erdoğan, "1929 dan bu yana şahit olunan en çetin mali krizin" dünyanın öncelikli gündem maddesi olduğunu belirtti ve G-20 üyesi olarak katkıda bulunabilmekten memnuniyet duyulduğunu söyledi.

Bu büyüklükteki bir mali krizden etkilenmemenin mümkün olmadığını belirten Erdoğan, Türkiye'nin de olumsuz olarak etkileneceğini ancak Türkiye olarak 1990'larda ve 2001'de yaşanan ekonomik krizlerden deneyim kazanıldığını, ders alınarak geleceğe hazırlanıldığını söyledi.

Erdoğan, "Şu ana kadar ciddi bir sıkıntı yaşamadık ama bu sizi hiç vurmayacak, etkilemeyecek anlamına gelmez. Az da olsa bazı işaretlerini görüyoruz. Bankacılıkta ciddi adımlar attık. Krize bankaların hazırlıklıgirmesini sağladık. 2001 yılındaki krizde, özellikle kredi dönüşleri yüzde 35'lere varıyordu. Ama bu döneme girerken yüzde 6'yı aşmadı" dedi.

Hükümetin kararlı adım attığını belirten Erdoğan, "Sürekli özel sektör ve finans sektörüyle görüşüp adımlarımızı programlıyoruz. Aksi takdirde bunun bedeli bütünülkeye çok ağır olur. Bunu ödemeye hazır olamayız. Küresel kriz, yalnızca ülkelerin teker teker alabilecekleri önlemlerle değil, ortak yaklaşımlarla aşılabilir. ABD ve diğer uluslararası aktörlerle çalışmaya, deneyimlerimizi paylaşmaya hazırız. Bush'un girişimiyle düzenlenen G-20 zirvesinde neler yapılabileceği konusunda görüş alışverişinde bulunacağız" diye konuştu.

Beklentilerin tam anlamıyla karşılanması konusunun bir soru işareti oluşturduğunu belirten Erdoğan, G-20 zirvesinin bundan sonra Dışişleri Bakanlığı düzeyinden liderler zirvesine dönüştürülmesinin sözkonusu olabileceğine işaret etti.

Türk dış politikası

Erdoğan, Türk dış politikasının, güvenlik ve özgürlük arasında denge gözeten yapıcı etkin bir rol üstlendiğini belirterek, Irak'ta tüm kesimlerle diyalog yürütüldüğünü söyledi.

"Irak ile tam bir işbirliği içindeyiz. Gerek şahsım, gerek bakan arkadaşlarım. Irak merkezi yönetimi de aynı şekilde. Lübnan'da savaş sonrası istikrar çabalarında aktif rol oynuyoruz. Suriye-İsrailg örüşmelerine aracılık ediyor ve İsrail-Filistin sorununun çözümüne katkı sağlıyoruz. Pakistan-Afganistan süreci devam ediyor. Kafkasya İstikrar ve İşbirliği platformu için yoğun çabadayız. Uluslararası ve bölgesel alanda çabalarımız sadece bunlarla sınırlı değil. Afrika'da kalkınma sorunları, küresel çevre ve güvenlik sorunlarına kadar geniş yelpaze var" dedi.

"Altı yıl önce göreve geldiğimizde komşularımızla aramız iyi değildi" diyen Başbakan, "Yunanistan ile sorunlar ciddiydi. Bulgaristan ve Romanya ile ideal komşuluk yoktu. Suriye ile diplomatik ilişki yok gibiydi. Irak, İran öyle. Kuzeyde Kafkas ülkeleri ve Rusya ile aynı. Şu anda ciddi bir sorunumuz yok diyebilirim. Ticari, siyasi, askeri, ekonomik hepsi iyi. Bu ülkelerle olan b umünasebetler bir güvene, istikrara dayanıyor" ifadesini kullandı.

Ermenistan ile ilişkiler

Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan Dışişleri Bakanları'nın BM Genel Kurulu çerçevesinde bir araya geldiğini hatırlatan Erdoğan, "Bu diyalog ve işbirliğiortamını devam ettirmeye kararlıyız. Yeni dönemde ABD yönetimi ve kongresinden, Türkiye'nin bu açılımlarını iyi algılamalarını, Türkiye-ABD ilişkilerine zarar verecek girişimlere zemin oluşturulmamasını özellikle bekliyoruz. Ermenistan'a önerdiğimiz ortak tarih komisyonuna ABD'nin desteği büyük önem taşıyor. Cesur,samimi ve vizyon sahibi bir liderlik anlayışıyla Kafkasları güven bölgesineçevirebiliriz" diye konuştu.

Gürcistan krizinde Türkiye'nin önemli rol oynadığını belirten Erdoğan,"Moskova'yı ziyaret ettik. Kafkasya istikrar ve işbirliği platformu oluşturulmasını önerdik. Coğrafya esastı. Beş ülkeyi kapsıyordu. Rusya, Türkiye,Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan. Tabii acaba Azerbaycan ve Ermenistan nasıl barışacak, nasıl barış gerçekleşecek? Minsk süreciyle ABD, Rusya ve Fransa,Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barışı sağlamakla görevlendirilmişülkelerdir. 17 yıl bu başarılamadı. Hala Dağlık Karabağ sorunu duruyor. Öyleyse başka çözüm yollarını aramak gerekiyor. İnanıyorum ki bu Türkiye ile Ermenistan sorununu çok daha kolay çözüme kavuşturacaktır" dedi.

Kıbrıs

Kıbrıs'ın, yaklaşık 40 yıldan bu yana devam eden bir sorun olduğunu ve Türkiye'nin adil, kalıcı çözümü içtenlikle desteklediğini belirten Erdoğan,Türkiye ve Kuzey Kıbrıs'ın, barışçı ve uzlaşmacı tutumunu 2004 yılında ispat etmiş, kapsamlı çözüm planını kabul etmiş olduğuna işaret etti.

Erdoğan, "Sürecin içinde yaşamış bir lider olarak şunu özellikle ifade etmek isterim. Bizler, 2004'teki çalışmalarda özellikle AB üyesi ülkeler, ABD Başkanı George W. Bush, o zamanki Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın, ayrıca BM'nin o zamanki genel sekreteri Kofi Annan süreçte ciddi çalışma yürüttük. Yapılacak birreferandumda Kuzey Kıbrıs'tan Annan planına evet çıkması için. Evet çıkar da güneyden çıkmazsa ne olacak diye sorduk. Gerek AB yetkilileri, gerek ABD (hiç b ukonuda endişe etmeyin, ne verilecekse her iki tarafa verilecek) dedi. Söylenen buydu. İlginç olan şu. 24 Nisan 2004'te referandum yapılmış, yüzde 65 kuzeyden evet, güneyden yüzde 75 hayır çıkmıştır. 1 hafta sonra 1 Mayıs'ta Güney Kıbrıs AB'ye kabul edilmiştir. Kuzey Kıbrıs ise hala cezalandırılmaya devam ediyor. Ben soruyorum: Adalet bu mudur, dürüst yaklaşım bu mudur?" dedi.

AB müzakere sürecinde de Kıbrıs konusunun Türkiye'nin karşısına getirildiğini belirten Erdoğan, "Güney Kıbrıs AB'ye kabul ediliyor. Sonra dabizim önümüze devamlı, Kıbrıs'ta şu şu durumları kabul etmezseniz, biz de fasıllarda aç kapa yapamayız. Ne yapılacaksa o yapılır. Biz Kopenhag kriterleri Maastrict kriterleri konusunda da Türkiye olarak dersimizi çalıştık, çalışıyoruz, yapılan haksızlıkları da tarih kaydediyor. Tavrınızı koyun ortaya, olmayacaksa söyleyin. Biz de yolumuza devam ederiz Ankara kriterleriyle" diye konuştu.Erdoğan, Türkiye'nin, Avrupa üyesi bir çok ülkenin çoğundan ekonomik olarak daha ilerde olduğuna dikkati çekti ve bunları görmezden gelmenin "adil olmadığını" söyledi.

Erdoğan, "uluslararası toplumun bu konuda verilen sözleresadık kalarak somut adımlar atmasını bekliyoruz. Bu adımlar, adadaki müzakeresürecine de olumlu katkıda bulunacaktır, buna da inanıyoruz" dedi.

Başbakan RecepTayyip Erdoğan, yeni ABD yönetimi döneminde de Türkiye'de saldırılarını sürdüren terör örgütüne karşı ABD ile işbirliğinin süreceğini umut ettiğini söyledi.

G-20 zirvesine katılmak üzere Washington'da bulunan Recep Tayyip Erdoğan, Brookings Enstitüsü adlı düşünce kuruluşunda yaptığı konuşmada, küresel terör tehdidine de değindi. Erdoğan, "11 Eylül terör saldırıları sadece ABD halkını değil dünyayı etkiledi. Türkiye, bu trajediyi en iyi anlayan ülkelerden biri olmuş ve mücadelede müttefiklerinin yanında yer almıştır. Tabii ülkemizde terör olaylarıyla ilgili en son 2007 5 Kasım'da ilk defa (ABD Başkanı George W.) Bush'tan çok net, sıcak yaklaşımı o gün gördük ve Bush o gün, Türkiye'deki terör örgütünün, gerek ABD gerek Irak ve Türkiye'nin ortak düşmanı olduğunu ifade ettiler. Ve anlık istihbarat paylaşımı kararını vererek ortak mücadeleyi ilan ettiler. Türkiye için hayatiyet arz eden bu işbirliğinin, yeni ABD yönetimi döneminde de artarak devam edeceğini ümit ediyoruz" diye konuştu.

Soruları yanıtladı

Erdoğan, Türkiye'de iç siyasetin durumuna ilişkin bir soruyu yanıtlarken, 29 Mart 2009'da gerçekleştirilecek yerel seçimlere işaret etti.

Erdoğan, Ak Parti'nin yerel yönetim anlayışında bir farklılık bulunduğunu belirtti ve "biz, yerel yöneticiliği asla sadece kaldırım döşemek, kanalizasyon, su getirmek olarak görmeyiz. Çevrecilik ve sosyal yönü vardır. Kültürel yanıyla da halkıyla bütünleşen bir belediyecilik anlayışı. İnanıyorum ki seçimler bunun neticesini başarılı bir şekilde verecektir. 22 Temmuz 2007'den sonra dört yıllık süreçte yeni hedefte, uzaktan izleyenlerin bize sorduğu şöyle bir soru var: 14 Mart sürecinde siz bir anayasal sıkıntı yaşadınız. Anayasal noktada herhangi bir adım atmayı düşünyor musunuz? Tabii değişiklik yapılabilmesinin bazı şartları var" dedi.

ABD'de anayasa mahkemesi sisteminin Türkiye'den çok daha farklı olduğuna işaret eden Erdoğan, ABD'de üyelerin yönetim tarafından atandığını, yeri geldiği zaman onları denetleyen Senato gibi bir üst makamın bulunduğunu kaydetti.

Erdoğan, "şu anda belli bir oya, referanduma gitmek istiyorsunuz, halka gideceksiniz. Halka gidebilmek için de anayasayla ilgili değişikliğin yine Anayasa Mahkemesi'nden gitmesi gerek. Geçmezse, referanduma gidemiyorsunuz, gerekli çoğunluğa sahip olsanız bile. Diğer taraftan, muhalefet 110 sayısına ulaştığında Anayasa Mahkemesi'ne gider, değişiklik veya durdurma isteyebilir. Asıl beklentiler bunlarla ilgili. Bizim şu anda siyasi partilerle, seçim yasasıyla ilgili düşündüğümüz bazı anayasal değişiklikler vardır. 14 Mart öncesinde bu tür hazırlıkları yapmıştık. Ertelenmiş oldu, bu adımı atamadık. Mutabakat sağlansın diye bu defa parlamento uzlaşma komisyonu oluşturalım dedik. Bu defa da ana muhalefetten olumsuz cevap geldi" diye konuştu.

Parlamentoda barajın diğer ülkelere göre yüksek olduğunu belirten Erdoğan, "Yüzde 10 yüksek. Bunu kabul ediyorum. Bu düşürülebilir. Şöyle önerim var. 450 miletvekili bu baraja tabii olur ama 100 milletvekili bu barajın dışında tutulur, onlara baraj uygulanmaz. Bunu savunanlardan birisiylim. Buna da yaklaşımda bir uzak duruş var. Bunu başarmanın önemli olduğunu düşünüyorum, katılımcı demokrasinin bir gereği" dedi.

Parlamentoda bayan milletvekili konusunda da ciddi mesafeler alındığını belirten Erdoğan, "İnanıyorum ki, parti olarak bizler mevcut sayıyı çok daha ileriye taşıyacağız. Parlamentoya illa bayan sokalım diye değil, kaliteyi aramak da önemli. Bizler, partimizde bayanların aktif olmasını sağlamaya yönelik ciddi kadın örgütlenmesi yaptık. Kadın örgütlenmesi bu kadar güçlü olan başka parti yok" diye konuştu.

Türkiye ile ABD ilişkilerinin eskiden olduğu gibi olmadığı yönünde bir soru üzerine Erdoğan, "1 Mart tezkeresi olayında parlamentoda yeteri sayıya ulaşamadık. Daha sonra tekrar tezkere geldi, biz o dönemde yeteri sayıya ulaştık, fakat bu defa da Irak halkı, Türkiye'nin Irak'a girmesini istemedi. Zorla oraya girecek halimiz de yok. Başkanla (Bush) görüşmenin neticesinde (iptal edelim) dediler, iptal ettik. Ama Irakla olan süreç durmadı" dedi.

Erdoğan, şu anda Irak'ın ekonomik ihtiyaçlarının çok büyük bir kısmının ve ABD'nin oradaki güçlerinin ihtiyaçlarının, akaryakıta varıncaya kadar Türkiye'den karşılandığına işaret etti. Bunun, Irakla ilişkilerin ne boyutta olduğunu göstermesi bakımından önemli olduğunu belirten Erdoğan, "ABD'nin Irak'tan çekilmesi noktasında belki tarih veya ay telaffuzu, tabii ki Obama'nın takdirinde olan bir şey, tarihin açıklanması acaba erken mi oldu diye soruyorum.
Bu açıklanmayabilirdi. Bu, beklenti doğurabilir. Bu beklenti eğer neticesini vermezse çok daha farklı durum meydana gelebili" diye konuştu.

Irak'ta güvenlik güçlerinin yetişmesinin gerektiğini, bu güçlerin belli olgunluğa ulaştığının söylenemeyeceğini belirten Erdoğan, Türkiye'nin eğitim desteğine hazır olduğunu kaydetti.

Erdoğan, "demokrasiye geçiş sadece lafla olmuyor, uygulaması önemli. Yerinde görsünler istiyoruz. Totaliter bir mantıktan demokratik bir sürece geçeceksiniz" ifadesini kullandı. Afganistan'da da müşterek çok şey yapılabileceğini belirten Erdoğan, İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'nin Türkiye ziyaretinde de bu konuda ortak kanaatleri paylaştıklarını gördüğünü söyledi.

Erdoğan, "ABD ile daha da büyük önem arz ediyor. Belli miktarda askerimiz var. ABD karşıtı toplum değil, ABD'ye muhabbeti olan bir toplum tesisi için önemli" diye konuştu.

İran

New York Times gazetesinde Türkiye'nin, İran ile arabuluculuk önerdiğine ilişkin çıkan bir haberin sorulması üzerine Erdoğan, "İran'la AB troykasından farklı bir durumumuz var. İran'la ortak değerleri neler troykanın ve bizim neler? Bunları iyi değerlendirmek lazım. Bunu değerlendirmeden adımlar atınca karşılıklı özgüven eksikliğinin olduğunu
görüyoruz. İran, troykaya, troyka da İran'a farklı bakıyor. Güven bunalımı var. Bunu ortadan kaldıracak aracıyı bulmak şart. Türkiye, böyle bir ülke. Herkes barışın arayışı içinde. Burada bize düşecek görev de, (biz diğerlerinden çok daha faydalı neticeler alırız. Bizim telkinler çok daha olumlu döner) diye düşünüyoruz. Çoğu zaman Avrupalı dostlarımız da gördü. Onlar bizi arayıp siz aracı olun demiştir. Netice alındıktan sonra bizi bir daha aramamışlardır. Çarkın bozulmaması için devam etmesi lazım. O sistemi bozarsak netice almamız mümkün değil. Biz burada özgüvene sahibiz. İran'ın, başta ABD olmak üzere diğer ülkelerle sıkıntılı döneminde biz arabulucu görevini görürüz. İran'ın bize güveni var. Avrupalı ülkelerin bildikleri var, güveni var. Biz yardımcı oluruz. Yanıbaşımda komşum. Çözebilirsek hem dünya hem ülke kazanır" dedi.

IMF

Kendisini Türkiye'de yatırımcı olarak tanıtan bir Amerikalı katılımcının ekonomik veriler üzerine sorduğu soru üzerine Erdoğan, "Türkiye'ye yatırımları durdurmadın değil mi?" diye gülerek sordu. Bunun üzerine katılımcı, "Durdurmadım" diye yanıt verdi ve IMF'nin Türkiye için gelecekteki rolünü sordu.

Erdoğan, "Şimdi piyasalar kendilerini her yönden garantiye almanın teminat altına almanın arzusu içinde. Dünyadaki duyumlardan hareketle sürüdürüyorlar. Şu anda piyasalara 6.5 trilyon enjekte edildi deniliyor mesela. Türkiye'de bu niye yapılmıyor? Niye acele hareket etmiyor Türkiye? Biz 2001'de, 90'larda yaşadığımız için Türkiye'ye aynı şeyi yaşatmak istemiyoruz. Bir tane batık banka yok. Bu önemli bir şey. Olmayışının sebebi, dönemimiz içinde bankaları çok iyi denetlememizdir. Bir de bakkal dükkanı açar gibi banka açılmasına müsaade etmedik. İsteyen istediği gibi banka açıyordu. Piyasadan tüm mevduatı toplayıp farklı yerlerde o paraları yok ediyordu. Bunun faturası 22 banka fona devredilerek ödendi Türkiye'de. Bu dönemde böyle birşey yok" dedi.

Erdoğan, "Bankalarla görüşmelerde şunu soruyoruz. Senin şu anda rasyon ne durumda? Biz göreve gelmeden önce 8'di. Bunu 12'ye çıkardık. Sıkıntılı olan yok. Onlar da işi sıkı tutmuşlar. Kredi noktasında, özellikle Kobi'leri sıkıştırmayacaksınız. Benim görevim değil ama ben başbakan olarak sinyallerini vermek durumundayım. Mevcut
müşterin onlar. Kaybetme. Desteği vereceksin. Bizden yeni destek istiyorlar, biz de çalışmamızı yapıyoruz. Biz dünya ile gitmek zorunda mıyız, ülke koşulları içinde mi? Biz, ülke koşulları içinde diyoruz" ifadelerini kullandı.

İran'ın nükleer enerjisi

Bir katılımcının İran'ın nükleer enerji üretmesine nasıl yaklaşıldığı sorusuna karşılık Erdoğan, nükleer enerjinin insani amaçla kullanılmasından yana olduklarını söyledi.

Erdoğan, nükleer enerjinin kitle imha silahı olarak kullanılmasını savunmanın mümkün olmadığını belirti ve İran ile görüşmelerde de sürekli olarak bu konuda telkinde bulunulduğunu söyledi.

Erdoğan, "Onlar bize, biz birincisini (insani amaçlı olanı) yapıyoruz diyorlar. Söyledikleri bu. Uluslararası Atom Enerjisi kurumunun yapmış olduğu şeylerde hala net bir konu yok. İran, böyle bir nükleer silahı eğer kitle imha silahı olarak yapıyorsa, herşeyden önce ona bunu yapma diyenlerin de kendilerinin nükleer silahlarının olmaması gerekir. Sizde nükleer silah olacak, karşı tarafa sen yapma diyeceksin. O da kendine göre savunmaya geçiyor, bu her ülke için geçerli. Burayı ben soru işareti olarak görüyorum. Bu yaklaşım tarzını tüm insanlık olarak gözden geçirmemiz lazım. Yatırım silah sanayine savunmaya ayrılıyor. Dünya barışına, fakir ülkelere para ayrılmıyor. Biz sürekli telkini yapmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.

___________________________________________________________________________


Ulusal Basın Kulübü'nde de konuştu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Washington'da, Ulusal Basın Kulübü'nde, Türk ve Amerikalı basın mensuplarının katılımıyla düzenlenen toplantıda da konuştu.

Erdoğan, "Küresel ve bölgesel sorunların çözülmesinde geçmişte olduğu gibi Sayın Barack Obama'nın liderliğindeki yeni ABD yönetimi ile de çokyönlü işbirliğimizin önemli olduğuna inanıyorum" dedi.

Yeni ABD yönetiminin Türkiye için hayati önem taşıyan konulardaki hassasiyetleri dikkate almasının da beklentileri arasında olduğunu dile getiren Erdoğan, "Zira bulunduğumuz bölgenin çok çok önemli aktif bir rol üstlenmiş birülkesi olarak zaten böyle bir durumumuzun olduğu da açıktır. Bu ikili ilişkilerimizin selameti bakımından olduğu kadar barış ve istikrar bakımından daönem taşımaktadır. Bu bağlamda Sayın Obama'nın bölücü terör örgütüyle mücadelemizde, ABD tarafından verilmekte olan desteğin devam edeceğini açıklamışolması memnuniyet vericidir" diye konuştu.

"Ortak düşman"

ABD ve Türkiye'nin ortak düşmanının; "yoksulluk, cehalet ve adaletsizliklerden beslenen nefret, şiddet ve çatışmacı yaklaşımlar" olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, "Diyorum ki gelin düşmanlığa düşmanlık yapalım, nefretten nefret edelim, ön yargılara karşı biz de ön yargılı olalım. Dünyamızı bir yangın yerine çeviren şiddeti ve terörü hiçbir şekilde mazur görmeyelim, hiçbir şekilde cesaretlendirmeyelim" dedi.

Başbakan Erdoğan, terör konusunda ortak ve kararlı, bir duruş sergilemenin önemine değinirken, herkes için adalet, refah ve güvenlik sağlanmadıkça dünyanın hiçbir yerinde kimsenin adalet, barış ve huzur bulamayacağını kaydetti.

Barış, refah ve güvenliği küreselleştirmeden şiddet, nefret ve çatışmakültürünün küresel bir tehdit olmaktan çıkarılmasının mümkün olmadığını, bu bakımdan iki ülke işbirliğinin stratejik ortaklık ve ortak vizyon temelinde daha da geliştirilmesi ve derinleştirilmesinin büyük önem taşıdığını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Zira ilişkilerimiz sadece ülkelerimizin ulusal menfaatleri bakımındandeğil, geniş bir bölgedeki barış ve istikrar açısından da hayati önem taşımaktadır. Türkiye olarak biz bu amaçla her türlü gayret göstermektekararlıyız. Siyaset ve güvenlik alanlarına ilaveten son dönemde giderek artan,gelişen, çeşitlenen ekonomik, ticari ve sosyal, kültürel ilişkilerimizin somutadımlarla desteklenmesi için çaba göstermeye devam edeceğiz."

Başbakan Erdoğan, küresel ve bölgesel sorunların müşterek çözümünün bundan sonrada devam edeceğini belirterek, Sayın Obama'nın bölücüterör örgütüyle mücadelemizde ABD tarafından verilmekte olan desteğin devamedeceğini açıklamış olması memnuniyet vericidir. İnanıyorum ki karşılıklı ziyareteler vesilesiyle tekrar tekrar teyit edilen ülkelerimiz arasındakistratejik işbirliği ve dayanışma ruhu önümüzdeki dönemde de ilişkilerimizin temel taşı olmaya devam edecektir" dedi.

cnnturk
Yayın Tarihi : 15 Kasım 2008 Cumartesi 01:47:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Yaşar Yılmaz IP: 78.166.150.xxx Tarih : 17.11.2008 19:01:00

Aç tavuk kendini buğday ambarında sanır,bizimki o misal.Bizim politikacımız bilmez ki ABD politikaları günlük yıllık değil,yüzyıllıktır.ABD bir kurumdur,devlet politikalarına başkanın müdahalesi pek olası değildir,başkan devlet politikalarını olumsuz etkilemeyecek küçük kararlar verebilir ,müdahalelerde bulunabilir o kadar.ABD'nin kurumsal misyonu vardır ve idare edenler sadece bu misyonu ifa etmekle yükümlüdür.ABD'nin lideri siyah beyaz yeşil kırmızı olmuş farketmez,önemli olan ABD'nin geleceğidir.Bizim politikacılarımız ağızlarını açınca güçlü,itibarlı bir devlet olduğumuzdan dem vururlar,sonra da ABD başkanından merhamet dilenirler,o zaman sizin büyüklük dem vurmalarınıza kimse inanmaz.Büyük devlet,yurttaşlarına refah getiren,kişibaşı MG'yi yükselten,işsizliği minimuma çeken,sosyal ekonomik hak ve özgürlükleri İskandinav ülkeleri düzeyinde sağlayan hepsinden önemlisi sosyal bir hukuk devletinin bütün mekanizmalarıyla işletildiği bir devlettir.