15
Haziran
2025
Pazar
SİYASET

Erdoğan ulusa seslendi

Yılın son Ulusa Sesleniş konuşmasını yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Zaman zaman içerde yaşadığımız bazı tartışmalar sizleri yanıltmasın. Cumhuriyetimizin bütün kurumları, milletimize hizmet için var olduklarını unutmadan, birbirinin rakibi ya da alternatifi gibi değil, birbirini tamamlayan bir dayanışma içinde çalışmalıdır" dedi.

Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayımlanan "Ulusa Sesleniş" konuşmasında, 2008'in, dünyada son derece önemli olayların cereyan ettiği, yüzyılda bir yaşanan büyüklükte bir mali krizin, gelişmiş ekonomiler başta olmak üzere bütün ülkeleri sarstığı bir yıl olarak hatırlanacağını söyledi.

Başbakan Erdoğan, "Muhtemel ki bu büyük krizin etkilerini dünya, 2009 yılında da hissetmeye devam edecek. Daha şimdiden birçok ülkede, ekonomik büyüme ciddi seviyede yavaşlıyor hatta ABD, Japonya, Almanya gibi bazı gelişmiş ülkelerde büyüme negatif seyir izlemeye başlamış durumda. Bütün dünyayı sarsan bu çapta bir krizin Türkiye'yi de az çok etkilemesi kaçınılmazdır. Özellikle son bir yılda yaşadığımız başka olumsuz gelişmeleri de dikkate aldığımızda, evet, 2008 zor bir yıl oldu ama asla milletimiz için kayıp bir yıl olmadı" dedi.

Ekonomi Koordinasyon Kurulu başta olmak üzere bütün ilgili organlarla düzenli olarak, krizin seyrini takip ettiklerini ve krizin etkilerini en aza indirmek için çaba gösterdiklerini belirten Erdoğan, bu çalışmaları bugün de azami dikkat içerisinde ve çok yönlü sürdürdüklerini ifade etti.

Her aşamada ilgili kesimlerle, reel sektör temsilcileriyle ve sosyal taraflarla müzakereleri devam ettirdiklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, reel sektörün sıkıntılarını giderecek adımları öncelikli olarak attıklarını ve atmaya devam ettiklerini dile getirdi.

Erdoğan, Merkez Bankası'nın da gelişmeleri yakından izleyerek, bu süreçte piyasadaki döviz ve YTL likiditesini dikkatle takip ettiğini ve günü gününe önlemleri aldığını belirtti.

Başbakan Erdoğan, "Bir yandan ekonomimizi küresel risklerden korumaya, diğer yandan da şartları ülkemiz için fırsatlara dönüştürmeye çalışıyoruz. Böyle krizlerin negatif etkilerinin yanı sıra bazı önemli ekonomik fırsatlar da getirdiğinin bilincindeyiz. Son günlerde uluslararası enerji ve emtia fiyatlarında meydana gelen düşüşleri ve bunun ülkemize getirdiği avantajları, buna bir örnek olarak görebiliriz. Umudumuz odur ki bu avantajlar 2009 yılı enflasyon hedefini tutturmamızda, bize büyük katkı yapacaktır" diye konuştu.

"Bütçeler ekonomilerin karneleri gibidir, akla kara orada ortaya çıkar" diyen Erdoğan, her yıl olduğu gibi bu yılın sonunda da yeni yılın bütçe hazırlıkları nedeniyle Türk ekonomisini masaya yatırdıklarına ve bütün boyutlarıyla değerlendirme imkanı bulduklarına işaret etti.

Hem ekonominin genel gidişatının sağlamasını, hem de geçen yılın muhasebesini yaptıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, geleceğe dönük hedefleri de bu doğrultuda belirlemeye gayret ettiklerini ifade etti.

Başbakan Erdoğan, "Bugün başta gelişmiş ülkeler olmak üzere pek çok ülke, ekonomilerini dalgalanmalardan korumak adına çok ağır tedbirleri yürürlüğe koyuyorlar. O ülkelerin ekonomik açıklarını kapatmak üzere bugün ödedikleri faturayı, yakın gelecekte kendi vatandaşları ödemek durumunda kalacaklar. Ama açık ve net olarak ifade edeyim ki biz milletimizin sırtına bugüne kadar böyle bir yük yüklemedik, inşallah da yüklemeyeceğiz" dedi.

"Neden umutlu olmalıyız, neden karamsarlığa kapılmamalıyız? Bunu bazı örneklerle sizlerin dikkatinize sunmak istiyorum" diyen Erdoğan, Türkiye ekonomisinin son altı yıl içinde dünyada çok az örneği görülen istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyüme dönemi yaşadığını ve çok önemli bir atılım gerçekleştirdiğini kaydetti.

"Bu girdaptan nasıl çıkacağımızı biliyoruz"

"Bütün göstergeler dibe vurmuşken yeniden ayağa kalkma iradesi gösterebilmiş bir milletten ve o iradeyle son 27 çeyrek boyunca sürekli büyüme göstermiş bir ekonomiden bahsettiklerini" belirten Erdoğan, kişi başına milli gelirin yıl sonu itibariyle 10.000 dolar hedefini aşmış olacağını söyledi.

Bu rakamın 2002 yılında 3.517 dolar seviyesinde olduğunu hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Bu ülkenin insanları olarak bizler gelecekten umutlu olmayacağız da, bizler özgüven sahibi olmayacağız da kim olacak?" diye sordu.

"Bugün dünyada yaşanan sıkıntıları biz yıllarca yaşadık, bu girdaptan nasıl çıkılacağını da çok iyi biliyoruz" diyen Erdoğan, krizin en güçlü ekonomileri adım adım gerilettiği bir zamanda ekonominin istikrarlı bir büyüme içerisinde olduğunu söyledi.

TL'ye geçiş

Yine bu istikrar sayesinde yılbaşından itibaren paradan sıfır atma operasyonunun son aşamasını başlatma imkanı bulduklarını kaydeden Erdoğan, 1 Ocak 2009 itibariyle paradaki "Yeni" ibaresi atılarak yeniden TL'ye dönüleceğini hatırlattı.

Hazine Müsteşarlığı ve Merkez Bankası'nın yeni madeni paraların ve banknotların basımını tamamladığını ve dağıtımını yaptığını bildiren Başbakan Erdoğan, 1 Ocaktan itibaren artık TL'nin kullanmaya başlanacağını ifade etti.

1 yıl boyunca YTL ve TL'nin bir arada kullanılacağını belirten Erdoğan, 1 yılın sonunda piyasadaki YTL'nin büyük oranda tedavülden kalkacağını ve yeni boyutlarıyla ve yeni şekilleriyle TL'nin Türk insanının hayatındaki yerini alacağını dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, "Yıllar boyunca istikrar bir türlü sağlanamadığı için sürekli ertelenen bu önemli operasyonu bu şekilde tamamlamış, sıfırı bol ama alım gücü düşük para kabusunu da sona erdirmiş oluyoruz. Türkiye bugün dış ticaret alanında yakaladığı gelişme hızıyla adım adım dünyanın dev ekonomileri arasındaki yerine ilerlemektedir" dedi.

"Sıkıntıları bir anda çözemiyoruz"

Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayımlanan "Ulusa Sesleniş" konuşmasında, "makro ölçekteki bütün gelişmelerin vatandaşların hayat standartlarına yansıması noktasında" geçen altı yıl zarfında önemli iyileşmeler yaşandığını ifade etti.

Vatandaşların aile bütçelerini çok daha fazla rahatlatmak ve Türkiye'nin hayat standartlarını çok daha iyi yerlere taşımak için geceli gündüzlü bir çalışma içinde olduklarını vurgulayan Erdoğan, bu ülkede sıkıntı çeken tek bir insan bile görmek istemediklerini fakat, Türkiye'nin uzun istikrarsızlık yıllarının biriktirdiği sıkıntıları bir anda çözmenin mümkün olmadığını söyledi.

Erdoğan, "Hiçbir problemimiz çözümsüz değil ve hükümet olarak bu ülkenin ne kadar problemi varsa kararlılıkla üstüne gidiyoruz. Bu bir zaman meselesi, bir istikrar meselesi, sağlıklı ve kalıcı bir iyileşme için adım adım gitmek, macera aramamak, popülizmin tuzaklarına düşmemek gerekiyor" diye konuştu.

Göreve geldiklerinde 'memurumuzu, işçimizi, emeklimizi enflasyona ezdirmeyeceğiz' dediklerini hatırlatan Erdoğan, verdikleri bu sözü tuttuklarını ifade etti.

Erdoğan, "2008 yılında asgari geçim indiriminden kaynaklı artışlar hariç, en düşük memur maaşında yüzde 23,2, ortalama memur maaşında ise yüzde 19 oranında artış sağladık. 2009 yılında kamu görevlilerinin maaşlarında Ocak ayında yüzde 4, Temmuz ayında ise yüzde 4,5 oranında olmak üzere yıllık yüzde 8,5 oranında artış gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Yapılacak artışlar sonucunda aile yardımı ödeneği de en düşük dereceli memurun maaşı 2009 yılı Ocak ayında 1.164 YTL'ye, Temmuz ayında ise 1.215 YTL'ye yükseliyor" diye konuştu.

Eğitim ve sağlık

Hükümetin en öncelikli hedefinin eğitim, sağlık, adalet ve emniyet gibi temel hizmetlerde standartların yükseltilmesi olduğunu belirten Erdoğan, geçen zaman zarfında bu hedefler doğrultusunda önemli adımlar attıklarını ve önemli kazanımlar elde ettiklerini dile getirdi.

Hükümet olarak geleceğin en büyük teminatı olarak gördükleri çocukların eğitimine çok büyük önem verdiklerini ve bütçeden en büyük payı eğitime ayırdıklarını kaydeden Erdoğan, bu anlayışla 2002 yılında 7,5 katrilyon lira olan Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin, 2009 yılında 28 katrilyon liraya çıkacağını söyledi.

"Ulusa Sesleniş" konuşmasında Türkiye'nin her alanda hızla geliştiğini ve büyüdüğünü vurgulayan Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin her köşesinde yıllar yılı ihtiyaç duyulan yatırımların tek tek hayata geçirildiğini ifade etti.

AK Parti İktidarı döneminde, farklı il ve ilçelerinde toplam 111 adalet sarayının inşa edildiğini ve hizmete açıldığını belirten Erdoğan, başta İstanbul olmak üzere 59 Adalet Sarayının yapımının da hızla devam ettiğini bildirdi.

Altı yıl gibi kısa bir zaman içinde 336.000 sayısına ulaşarak toplu konut alanında bir rekora imza attıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, 230.000 kaliteli, depreme dayanıklı, sağlıklı konutu hak sahiplerine teslim ettiklerini, bir anlamda da 100.000 nüfuslu 15 şehir inşa ettiklerini dile getirdi.

Bu büyük konut projeleri sayesinde doğrudan ve dolaylı olarak 800.000 vatandaşa istihdam sağladıklarını vurgulayan Erdoğan, "Medeniyet demek, yol demektir. 2003 yılına kadar 6.101 kilometre bölünmüş yol yapılmışken 2003–2008 yılları arasında biz buna 338 kilometresi otoyol olmak üzere toplam 9.227 kilometre bölünmüş yol ilave ettik. Ankara ve İstanbul'u hızlı tren ile birbirine bağlıyoruz" dedi.

Erdoğan, "Yeni bir yıla hazırlanırken ekonomisiyle üretimiyle dış ilişkileriyle güçlü bir dünya ülkesi haline gelen Türkiye'nin dinamizmini, vizyonunu, en önemlisi de ilerleme iradesini korumakta kararlıyız. Her yeni yılı, yeni bir heyecan, yeni bir başlangıç vesilesi olarak görüyoruz" diye konuştu.

"AB'ye katılım sürecimiz için de yeni yılı milletimizin talep ve beklentileri doğrultusunda en iyi şekilde değerlendireceğiz" diyen Erdoğan, zaman zaman Türkiye içinde yaşanan tartışmaların halkı yanıltmaması gerektiğini kaydetti.

"Cumhuriyetimizin bütün kurumları, milletimize hizmet için var olduklarını unutmadan, birbirinin rakibi ya da alternatifi gibi değil, birbirini tamamlayan bir dayanışma içinde çalışmalıdır" diyen Erdoğan, sözlerini "Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyetimiz, çıktığı medeniyet yolculuğunu böyle sürdürecek, ancak bu şekilde milletimiz daha çok refah, daha çok özgürlük hedefine ulaşacaktır. Aynı şekilde bölücü terör örgütüyle çok yönlü, çok boyutlu mücadelemiz devam ederken, birlik ve bütünlüğümüzü güçlendirmek, demokrasimizi reformlarla daha da derinleştirmek durumundayız" ifadeleriyle bitirdi.

aa
Yayın Tarihi : 31 Aralık 2008 Çarşamba 00:31:07
Güncelleme :31 Aralık 2008 Çarşamba 11:49:47


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ElSalud IP: 88.242.235.xxx Tarih : 31.12.2008 15:47:54

Maksat spor olsun. Yağmaya devam!! AKEPE iktidar olduğunda, büyük bir ekonomik krizden çıkan Türkiyede 1 ABD Dolarının değeri, 1.500.000 TL.sıydı. Zamanla halkımıza büyük bir ekonomik reform olarak pompalanan TL.sından 6 sıfır atma olayından sonra bugüne geldiğimizde; 1 ABD Dolarının değerinin 1.530 YTL. olduğunu görüyoruz. Bu arada 2002 Kasım ayına kadar Türkiye Cumhuriyetinin kamu malı olan, Petrol Rafinerileri, Petro Kimya Tesisleri, Demir Çelik Tesisleri, Limanlar, Havaalanları, Ormanlar, Maden Yatakları, TEKEL, SEKA, SÜMERBANK, TÜRKTELEKOM, BANKALAR, DEVLET BANKALARININ SİGORTA ŞİRKETİ ve irili ufaklı diğer devlet yatırımlarının yerinde yeller esmektedir. Onlar artık küresel sermayenin Türkiye'deki yeni kaleleri olmuşlardır. Ülkemizin dış borcu katlanarak artmış, devlet istatistik enstitüsünüm kağıt üzerinde yaptığı kalem hareketleriyle, kişi başına yıllık milli gelirin 10.000 ABD Dolarına yaklaştığı ülkemizde, halkımızın yarıdan fazlası açlık sınırının altında yaşama zorlanmakta ve nüfusun %20si uzun süredir işsizdir. 2001 krizinde bile işinden atılmayanlar, bugün sokaklarda iş aramaktadırlar. Üniversite mezunları, itfaiye eri olabilmek için sınav kuyruklarında beklemektedir. Durma noktasına gelen terör, müttefikimiz olan ABD ve İsrail'in lojistik desteği ile tekrar tırmanmış. Şehit oğullarına ağlayan analara; kantin görevlisi olarak askerliğini yapan yetkililerimiz, "Askerlik Yan Gelip Yatma Yeri Değildir!" diyebilmektedir. Şehitlerimizden, "kelle" diye bahsedilirken, kesinleşmiş idam cezası "müebbet hapise" çevrilerek, bir çeşit özel af çıkartılan katil apo için "sayın" ön eki kullanılmaya özen gösterilmiştir. Artan yoksullukla beraber iktidarın ve yandaşlarının yolsuzlukları, yabancı ülkelerde bile mahkum edilmeye başlanmıştır. Deniz Feneri ve Kooperatif yolsuzluklarıyla, Almanya'ya gitmesi halinde gözaltına alınacak kişiler RTÜK başkanı olarak görevde tutularak koruma altına alınmıştır. Halkından fazla fazla tahsil ettiği doğalgaz paralarını BOTAŞ'a ödemeyen başkent belediyesinin borcu, Devlet Hazinesi tarafından Edirne'den Ardahan'a kadar vergi veren Türk insanına tekrar ödettirilmiştir. İktidar partisinin genel başkan yardımcılarının da içlerinde bulunduğu, kişisel rant yaratıcılar, ülke kaynaklarını tüketirken, "teğet geçen!" ya da "psikolojik oılduğu!!!" varsayılan son kriz sırasında binlerde işyeri kapanmış, pek çok büyük sanayi kuruluşu üretimlerini durdurmuş ve milyonlarca çalışan sokaklara gönderilmiştir. Daralan üretim ve ticaret, devletin vergi gelirlerini etkileyince; doğalgaz, elektrik, su ve akaryakıt zamları sonrasında Türkiye, bölgesinin en pahalı doğalgaz, akaryakıt ve elektrik satış fiyatlarıyla, insanlarını kış koşullarında daha zor yaşam şartlarını dayatan ülke olmuştur. Önceleri "ümüğümüzü sıktırmayız!" diye efelenen iktidar, çaresizlikten IMF kapısına gidip, onların dikte ettirdikleri ekonomik programla yüksek faizli de olsa borç alabilmek için; sağlık, eğitim ve çiftçinin destekleme fonlarından kesintiler yaparak Türk Milletinin geleceğini rehin etme gayretindedir. Firari ihbarcısına ve ilişkili olduğu kurumlara, tanıklarına, deşifre olan gizli tanıklarına bakıldığında, ciddiyeti tartışılır bir senaryoyu andıran iddianame ile, hayatlarında bir araya gelmemiş kişiler aynı örgüt şeması altında yerleştirilerek tiraj-i komik bir şekilde yargılanarak, muhaliflere gövde gösterisi yapılmaktadır. Tüm bu olumsuzluklara rağmen hala gelecek ile ilgili umutlarını kaybetmemiş insanlarımız, huzurlu ve mutlu bir yıl daha geçirirler İnşallah...