27
Mayıs
2024
Pazertesi
SİYASET

Erdoğan'dan ikinci miting

AK Parti'nin düzenlediği "Milli İradeye Saygı" mitinglerinin ikincisi bugün yüzbinlerin katılımıyla Kazlıçeşme Meydanı'nda yapıldı. Polise Taksim Meydanı ve Gezi Parkı'nı temizlemesi için kendisinin talimat verdiğini belirten Erdoğan, "Bu benim başbakanlık görevim" dedi. Erdoğan, eylemcilere yemek dağıtan ve yardımcı olan otellere hesap soracağını, sosyal medyada provokasyon yapanların da araştırılacağını söyledi.

Başbakan Erdoğan, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı’nın, 'Büyük oyunu bozmayahaydi tarih yazmaya' sloganıyla Zeytinburnu Kazlıçeşme Meydanı’nda düzenlediği 'Milli İradeye Saygı' mitinginde halka hitap etti.

Miting alanına eşi Emine Erdoğan ile gelen Başbakan Erdoğan, vatandaşlar tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı.

Erdoğan, "Bugün İstanbul’da, işte bu muhteşem, işte bu mahşeri insan selinin içinde tekrar söylüyorum; eğer Türkiye fotoğrafı görmek isteyen varsa, uluslararası medyaya rağmen görmek isteyen varsa, fotoğraf burada” dedi.

Vatandaşların, "Dik dur eğilme, bu millet seninle" sloganları eşliğinde konuşmasına başlayan; şu anda dünyanın kendilerini izlediğini vurgulayan Erdoğan, "Dünya da duyuyor, dünyanın birçok dost ve kardeş şehrinde günlerdir oradaki kardeşlerimiz bizim için kalkıyor, yalana, dolana, talana ‘hayır’diyenler bizimle beraber yürüyor. Günlerdir dünyanın değişik yerlerinde bizler için gösteriler yapıyorlar. Kardeş şehirlerin kalpleri burada, İstanbul’da atıyor" dedi.

Uluslararası medya için "İktidarı istedikleri gibi indiriyorlar, istediklerini yapıyorlardı" diyen ve Türkiye'de de bazı medya kuruluşlarının aynı oyunun içinde olduklarını kaydeden Erdoğan, ancak hepsinin turnusol kağıdı gibi bugün ortaya çıktığını kaydetti.

"HESABI SORULACAK"
Faiz lobisinin de çok iyi şekilde ortaya çıktığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Taksim Meydanı'na 30 bin kumanyayı kimlerin gönderdiğini gayet iyi biliyoruz. Kendi otellerinde terör ile işbirliği yapanları, yatırıp kaldıranları da çok iyi biliyoruz. Bunların hesabı sorulmayacak mı? Bu hesabı sormazsak, o zaman millet bizden hesap sorar. Milletimizin verdiği emanete hıyanet edemeyiz.

Milletin verdiği emaneti hakkıyla yerine getireceğiz. Bu uluslararası medya, Avrupa Parlamentosu Suriye'yi görmez. Suriye'de akan kanı, Suriye'deki vahşeti görmez. Bu medya, bu Avrupa Parlamentosu, Filistin'deki katliamları görmez, Gazze'de olanları bitenleri görmez. Bunlar sürekli olarak Türkiye üzerinde; tabii 10 yıl içinde güç olan Türkiye birilerini kıskandırıyor, birilerini tahrik ediyor. Türkiye nereden nereye geldi, artık buna tahammül edemiyorlar. Kişi başına milli gelirin 10 bin 500 dolara çıktığı bir Türkiye bunları tahrik ediyor. Bunlar bundan dolayı rahatsız oluyorlar."

"TDK'NIN TANIMINI YAPTIM"
Erdoğan, uluslararası medyadan Türkiye'yi gerçekten tanımak ve anlamak isteyenlerin, "Türkiye fotoğrafını yansıtmayan" örgütlere değil, kitlesel örgütlere bakmalarını ve özelikle AK Parti'yi tanımaya çalışmalarını istedi.

Kendi ideolojilerini, kendi yaşam tarzlarını Türkiye'nin geneli gibi yansıtanlara karşı, özellikle dezenformasyona karşı Avrupalıların duyarlı olmasını isteyen Erdoğan, "AK Parti olarak, 10.5 yıldır iktidarız. Millet bize bir emanet verdi. Bu emaneti hakkıyla götürme gayretindeyiz.

Şu anda yaşı 20 ile25 arasında olan gençler, Gezi Parkı'nda olan gençler -samimi olanlar vardı, şu an hepsi çekildiler- ama şunu unutmayın; kişi arkadaşının dinindendir, kişi sevdikleriyle beraberdir. O samimi gençler, ben '3-5 çapulcu' dediğimde rahatsız olanlar oldu, olsunlar. Yarası olan gocunur.

Türk Dil Kurumu'nun çapulcu tanımını yaptım. Çapulcu, kamu düzenini bozmaya gayret edenlere denir. Bunlar kamu düzenini bozmak isteyenler değil mi? Bunlar terör örgütleriyle ilişki içinde olanlar değil mi? Bunları görmeyecek miyiz? Bunları es mi geçeceğiz?" şeklinde konuştu.

"NEREDE MÜSAADE EDİLİYORSA ORADA"
Türkiye'de polisin sınırsız güç kullanma hakkı varken, bunu, kendi dönemlerinde çıkardıkları yasalarla sınırlandırdıklarını, gözaltı sürelerini kısalttıklarını, polisin toplumsal olaylara müdahalesini demokrasi ve hukukun çerçevesi içine aldıklarını belirten Erdoğan, bazı karakollarda ve cezaevlerinde kötü muamele olduğunu, "işkenceye sıfır tolerans" dediklerini, gösteri ve yürüyüş yapmanın, demokratik hakların ve ifade özgürlüğünün önünü açtıklarını ifade etti.

Erdoğan, "Siz miting yapmak istediniz de size müsaade mi edilmedi? Siz toplantı, gösteri yapmak istediniz de size müsaade mi edilmedi? Hepsinin önü açık ama nerede? Miting alanı neresiyse orada. Toplantı, gösteri yürüyüşlerine nerede müsaade ediliyorsa orası. Bize ne diyorlar biliyor musunuz, bizimle görüşmeye gelenler. 'Biz istediğimiz yerde miting yapabilmeliyiz'. Şimdi bunlara ne diyeceksin " ifadelerini kullanınca katılımcılar "Yuh" diyerek karşılık verdi.

"BU ÜLKE YOL GEÇEN HANI DEĞİL"
"Ben sizin dediğinizi demedim, kibarca davrandım" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu ülke yol geçen hanı değil. İstediğin yerde istediğin gibi miting yapamazsın. Burası hukuk devletidir, neresi gösterilirse orada gider yaparsın. Yürüyüşünü orada yaparsın. Neden? Şu anda Beyoğlu'nda, bakın 30 bin yatak kapasitesi var, hemen hemen hepsi boşaldı. Günah değil mi, yazık değil mi? Oçevredeki esnaf kan ağlıyor.

17-18 gün cam çerçeve her şey kırıldı. Oradaki vatandaşa, esnafımıza yazık değil mi? Zararlarını kim karşılayacak? Aynı şey Ankara'da. Bütün otobüs durakları yakıldı, yıkıldı. Camı, alt geçitlerdeki seramikler kırıldı. Polis araçlarından 150'ye yakını yakıldı, 200'ü aşkın sivil vatandaşın aracı, kamu binaları yakıldı yıkıldı."

"EY ULUSALCILAR"
"Şimdi buradan, İstanbul'dan Türkiye'ye sesleniyorum" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Atatürk Kültür Merkezi bir kamu kuruluşudur, işgal edildi. Kimler tarafından? Bu illegal ve legal zannedilen örgütler tarafından. Oraya bazı paçavralar asıldı. Teröristlerin resimleri vardı orada. Bu illegal örgütlerin paçavraları vardı ama burada Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na hakaretler vardı.

Sevgili kardeşlerim, bunlara sorarsam, 'Biz de bunlara üzüldük ama...'. Ne ama. Onları oradan indirmeyecektik ne yapacaktık? Kuzey Afrika'dan döner dönmez İçişleri Bakanıma şunu söyledim: '24 saat içinde bunlar temizlenecek' 24 saat. Çünkü bu ülkede bu teröristelere burayı bırakamayız. Temizlendi. Bitmedi.

Cumhuriyet Anıtı'nda gördünüz; bölücü başı, yanında Atatürk'ün resmi, yanında Türk bayrağı. Buradan ulusalcılara sesleniyorum; ey ulusalcılar, ey CHP yandaşları; terörist başıyla, Atatürk'ün ve Türk bayrağının resimlerini nasıl yan yana getirdiniz? Nasıl bunu yaptınız? Niye gidip de onları indiremediniz?

Milletvekiliniz bunlarla beraber yürüyor, niye bunları temizlemediler? Sağ olsun polisimiz görevini yaptı ve bu talimat üzerine 24 saat içinde onlar da temizlendi. Bitmedi. Üçüncü hareketiniz; 'Gezi Parkı'nı da temizleyeceksiniz' dedik. Artık burada sona geldik işte, dün de biliyorsunuz o operasyon yapıldı ve temizlendi. Kardeşlerim, bu benim başbakanlık görevim. Eğer bunu yapmıyorsam bu makamda durmamın bir anlamı yok."

"BUNUN NESİ ÖZGÜRLÜK"
Avrupa ve dünyanın çeşitli yerlerinden bazı "aklı evvellerin", Taksim Gezi Parkı'ndaki görüntüler için, "Bu özgürlüktür" dediğini kaydeden Erdoğan, "Bunun nesi özgürlük Özgürlük, hukuka saygı içerisinde icra edilir veya kazanılır. Bir başkasının özgürlük alanına saldırmak suretiyle değil.

Bunlar milletin özgürlük alanına saldırdılar. O park, bu işgal güçlerinin değil, samimi duygularla orada olan o gençlerin de değil, tüm İstanbullularındır. 'Buraya biz çadırlarımız kurduk'; 'Kuramazsın kadreşim!' Çadır kurulacak yerler bellidir. Yaylalar çok, çık yaylalarda çadırını kur. Dünyanın hiçbir yerinde bunu göremezsin" dedi.

"SANATÇI TERÖR ESTİRMEZ"
Gezi Parkı için "Bir tane çadır olsun da diğerleri de burada kendilerini ifade etsin" şeklindeki görüşü hatırlatan Erdoğan, "Bunların derdi mesaj falan değil, dert başka. Ne diyor bir tanesi; sözüm ona sanatçı. Sanatçı terör estiren olmaz. Teröre yataklık yapanı ben sanatçı olarak tanımıyorum. Ne diyor 'Mesele Gezi Parkı mı Hala anlamadın mı ' diyor. Şu hale bak. CHP'li milletvekili ne diyor 'Mesele Gezi Parkı değil, bu iktidarı devirmek' diyor. Tamam da bu iktidarı devirmenin yolu belli. Nedir Seçimdir" diye konuştu.

Erdoğan, 2014'te yerel seçim yapılacağını hatırlatarak, "Yerel seçimde gücünü görürüz, orada görelim. Niye böyle abidik gubidik numaralar yapıyorsun Dürüst ol, samimi ol" dedi.

ULUSLARARASI MEDYAYA SESLENDİ
Başbakan Erdoğan, konuşmasında uluslararası medyaya seslenerek, şunları kaydetti:

“Uluslararası medya bunu da gizleyin olur mu? Hadi bakalım BBC bunu da gizle, CNN bunu da gizle, Reuters bunu da gizle… Günlerdir yalan haberler ürettiniz. Türkiye’yi dünyaya farklı gösterdiniz. Siz yalanlarınızla baş başa kaldınız, bu millet sizin dünyaya tanıttığınız millet değil, bu millet samimi, bu millet gece tencere tava çalan bir millet değil.

Bugün üniversite giriş imtihanları var değil mi? Sabah saat 04.00’e, 05.00’e kadar tencere tava çalanlar bu milletin çocuklarını düşündü mü? Ne adına bu tencere tavayı çaldılar, ne adına acaba sabaha kadar bu işleri yaptılar, bu milletin gençlerini, çocuklarını sevdikleri için mi, çevreci oldukları için mi? Çevrede gürültü kirliliğine karşı olmak da var, görüntü kirliliğine karşı olmak da var. Çevrede yeşili korumak da var, bunlar çevreci filan değil, bunlar dürüst değil."

TAKSİM PLATFORMU'YLA GÖRÜŞME
Asla hukuku zorlamadıklarına ve zorlamayacaklarına dikkati çeken Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bana günlerce biliyorsunuz heyetler geldi, sanatçılar geldi, 'Taksim Platformu'ndanız' dediler, onlar geldi. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak, milletim adına bunlarla görüşmeler yaptım ve kendileriyle konuştuk, görüştük.

Bilmenizi istiyorum nedir, ne değildir. Dedik ki, niye bu gençler burada duruyor? Neden yani yeşili korumak için mi burada duruyor? Eğer yeşili korumak için duruyorsa, şu anda yargı sürecinde. Yargı sürecine uyacağını söyleyen bir iktidar var, bir yerel yönetim var ve şu anda yargının kararını bekleyin bu bir.

İki, diyorum ki, yargı kararını verdi velev ki lehimizde verdi, o zaman da diyorum plebisit yapalım, halkoylaması yapalım, halka gidelim, halkımız ne diyorsa onu yapalım. Ne deseler beğenirsiniz. Büyük bir çoğunluğu 'evet' dedi, fakat çok enteresan, dışarıya çıktılar, bir bayan ne dese beğenirsiniz. Üzüldüm. Önce saygı duydum ama sonra saygımı kaybettim. Neden Çünkü dürüst davranmadı. Dedi ki, içeride bize böyle bir teklif yapılmadı, televizyonda bir saat ağzından dinledim.”

"BELLİ BİR GRUBUN PARKI DEĞİLDİR"
Başbakan Erdoğan, daha sonra bir başka grubu daha kabul ettiğini ve onlara da aynı şeyi söylediğini anlatarak, şöyle devam etti:

“Dedik ki, yargı sürecindeyiz, yargı ne karar verirse ona bakacağız. Velev ki yargı lehte karar verdi, o zaman ben diyorum ki halka gidelim, milli iradeye saygı duyalım. Halk ne diyorsa o olsun. Eğer halk diyorsa 'Biz Taksim’e şehir müzesi istemiyoruz'... Şehir müzesini de yaparken Gezi Parkı’nı yakıp yıkmayacağız, kesmeyeceğiz ve oradaki 600 ağacın yaklaşık 500’ünü orada koruyacağız, diğer 100’ünü ise oradan söküp, müzenin çevresine ve yayalaştırmanın içinde de onları kullanacağız.

Ne deseler beğenirsiniz, çoğu dedi ki 'güzel'. E tamam, güzelse o zaman hemen lütfen bu akşam gider gitmez söyleyin ve Gezi Parkı’nı boşaltsınlar. Çünkü Gezi Parkı belli bir grubun parkı değildir. Gezi Parkı tüm İstanbul halkının, tüm meydana gelenlerin parkıdır ve bu parklar asla işgal altında olamaz ve benim artık sabrım buraya geldi. Boşalttınız boşalttınız, boşaltmadığınız takdirde bedeli ne olursa olsun, Kılıçdaroğlu’na rağmen, terör örgütlerine rağmen burayı boşalttıracağız dedik."

Türkiye’nin sadece Taksim Meydanı, Kuğulu Park ve Alsancak’tan ibaret olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Türkiye Kasımpaşa’dır. Türkiye Fatih, Üsküdar’dır.Türkiye Keçiören, Altındağ, Mamak’tır… Türkiye, Sivas, Erzurum, Kayseri, Antalya, Rize, Muğla, Yozgat, Muş’tur. Türkiye, 81 vilayetinde 76 milyonun beraberce, kardeşçe yaşadığı büyük bir ülke, büyük bir devlettir" diye konuştu.

Bu sözleri üzerine vatandaşlar "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganları atınca Erdoğan, "Biz de sizlerle gurur duyuyoruz. Sizlerle iftihar ediyoruz" dedi.

"Haziran seçimlerinde yüzde 50, inşallah 2014 Mart sandıkta da siz patlatacaksınız" diyen Erdoğan, Türkiye’nin, Selçuklu’nun, Osmanlı Cihan Devleti’nin torunlarının ülkesi olduğunu söyledi.

"TÜRKİYE BAHARI 2002'DE OLDU"
Türkiye'nin yedi düvele karşı savaştığını, zafer kazandığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Hiç kimsenin oyunu bize sökmez. Hiç kimseniz tuzağı bize işlemez. Hiç kimsenin çirkin senaryosu bize dokunamaz. Türkiye, uluslararası medya kuruluşlarının üzerinde operasyon yapabileceği bir ülke değildir.

Utanmadan şunu söylüyorlar. 'Arap baharını gördük, şimdi de Türkiye baharına hazır olun' diyorlar. Dışarıdaki bazı kendini bilmezler, içeride de onların uzantısı olan bazı kendilerini bilmezler. Türkiye’de Türk baharı 3 Kasım 2002’de oldu ama onlar bunun farkında değil. Çünkü bunların gözü var görmez, kulağı var duymaz, dili var gerçeği, hakkı söyleyemez. Ama işte millet.

AP'YE TEPKİ
Türkiye, sosyal medya üzerinden, üzerinde ameliyat yapılacak bir ülke değildir. Türkiye, Türkiye’yi tanımaktan aciz parlamento kararlarıyla mahkum edilebilecek bir ülke hiç değildir.

Avrupa Birliği Parlamentosu bizimle ilgili karar almış. Haddini bil. Sen Türkiye ile ilgili karar almaya yetkili misin? Daha ilk gün, 'Sizin aldığınız kararı tanımıyorum' dedim. Aldıkları kararı kendilerine iade ettim. Türkiye şu anda ABi üyesi değil, müzakereci. Eğer dürüstseniz, samimiyseniz, diyorum ki Yunanistan’da bu kadar eylemler oldu. Her taraf yakıldı, yıkıldı, insanlar öldürüldü. Kalktınız 100 milyarlarca avro yardım ettiniz. İngiltere’de G8’le ilgili gösteri yapanları gözaltına alıp götürdüler. İngiltere’yle ilgili ne karar aldınız, söyler misin? Almanya, Fransa.. Bunlarla ilgili kararlar alındı mı AB ülkelerinde oldu, bunlarla ilgili karar alındı mı "

Birlikte hareket eden yerli ve yabancı medyaya seslendiğini ifade eden Erdoğan, "Dürüst olun, dürüst. Namuslu olun, namuslu. Eğer Tayyip Erdoğan’dan dürüst olmamayı bekliyorsanız, yanılıyorsunuz. Biz buraya dik çıktık, dik duracağız, dikleşmeyeceğiz" dedi.

"POLİS BİBER GAZI KULLANIR"
Erdoğan, "10,5 yıl önce böyle gösteriler yapmayı hiç kimse hayal bile edemezdi. 10,5 yıl önce polisin bu kadar sağduyulu hareket ettiğini hiç gördünüz mü? Mümkün değil. 10,5 yıl önce süreç çok daha farklı çalışıyordu. İnternetin, medyanın, ifade özgürlüğünün bu kadar özgürce kullanılmasını hiç kimse o zaman tahayyül edemiyordu.

Şu 18 gün, hukukun, demokrasinin dışına çıkılmasına asla müsaade etmedik. Dediler ki, 'Polis biber gazı kullanıyor'. Ne olacak, kullanmayacak mı? Avrupa Birliği müktesebatına aç bak. Polis, biber gazını kullanır, yetkisi var. En ileri ülkelere bak. Biber gazını kullanıyor mu, kullanmıyor mu? Kullanır, kullanma yetkisi var. O en ileri ülkelerde hatta kurşun sıkarlar, kurşun. Ölümüne... En ileri ülkelerde... Önce uyarı atışı yaparlar, arkasından daha serti gelir."

3 YARALI
Şu anda İstanbul'da hastanelerde 3 kişi olduğunu kaydeden Erdoğan, "Bunlardan bir tanesi benim komiserim. Akşam ona kurşunla atış yaptılar ve midesinden yaraladılar. Bir diğeri de ayağından yaralandı. Bir sivil vatandaşın da biber gazı sebebiyle gözünden rahatsızlığı var fakat ileri derecede değil. O, şu anda zannediyorum daha henüz hastaneden çıkmadı. Tablo bu. Diğerlerinin hepsi ayakta müdahaleyle evlerine gitti" diye konuştu.

"BU SINAVI BAŞARIYLA AŞTIK"
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Şimdi böyle bir tablo içerisinde polisimiz, yargımız, demokrasimiz çok zorlu bir sınava tabi tutuldu ama hamdolsun biz bu sınavı başarıyla aştık. Bu ülkeyi, demokrasiyi, hukuku raydan çıkarmak isteyenlere rağmen biz demokrasiyi, hukuku, temel insan hak ve özgürlüklerini öne çıkardık, onların sarsılmasına müsaade etmedik.

Hatalar yapılmış olabilir. Yanlışlar olabilir. İstenmeyen manzaralar ortaya çıkmış olabilir… Fakat Ankara'da dün akşam baktım ki yürüyen bir grubun önünde CHP'li milletvekilleri yere çökmüş, oradan poz veriyorlar, şov yapıyorlar. Ne bu Sen milletvekilisin ya. Milletvekili teröre fırsat vermez, milletvekili ülkesine, devletine yardımcı olur; milletvekilinin yapması gereken budur. Terör estirmek isteyenlerin önünü açmak değildir. Bunlar, terör estirmek isteyenlerin önünü açmıştır.

İstanbul'da, isim veriyorum, Divan Oteli'ne giren CHP'li milletvekillerinden bir tanesi, benim valime hakaret ediyor, saygısızca. O, kendisinden yardımcı olmasını istiyor, o ise hakaret ediyor. Kim bu? O da CHP milletvekili. Bunların meşrebi, cibiliyeti bu. Bundan vazgeçemezler, bunların tarihi bu. Çünkü bunlar sandıkta alamadıkları neticeyi, buralardan alacaklarını zannediyorlar ama alamayacaklar, mümkün değil.

Şunu herkesin çok iyi bilmesini istiyorum; biz polisimizin yanlışı varsa onu sorgularız ama polisimize şiddet uygulayan, sokaklarda çatışan, caddeleri yakıp yıkan, kamu malına, özel mülke zarar verenleri tek tek inceleyecek ve araştıracağız. Bütün MOBESE kayıtlarında bunlar var. Hepsi inceleniyor.

Sosyal medyada provokasyon yapanları da araştıracağız, medyada provokasyon yapanları, bu olaylara arkadan her türlü lojistik destek verenleri de araştıracak ve deşifre edeceğiz.

Ben merak ediyorum, dünyanın değişik yerlerinden acaba Taksim Meydanı'na girip, bu olayların içerisine karışan yabancıların burada ne işi var? Hatay'da bunları gördük. İşte 4 tanesi şu anda tutuklandı. Olayları organize edenler olarak gördük. Bunları organize edenlerin de bunlar olmadığını kim söyleyebilir"

"HESABINI MUTLAKA SORACAĞIZ"
Erdoğan, medyaya şiddet uygulayanları, Türkiye ekonomisine zarar vermek için açıklama yapanları, tavır belirleyenleri, kendi ülkesine kastedenleri milletin anlamasını isteyerek, "Şunu da açık açık söylüyorum…18 gün boyunca sokak sokak terör estirenlere, benim başörtülü kardeşlerime el uzatanlara, yanında bebeği olduğu halde, hem anneye, hem bebeğe şiddet uygulayan alçaklara, ahlaksızlara, Dolmabahçe Bezmi Alem Validesultan Camisi'ne ayakkabıyla giren, 3 gün orayı işgal edenlere, orada alkol kullanan saygısızlara, hukuk dairesi içinde gereken hesabı mutlaka soracağız" dedi.

"BAYRAK YAKANLARLA BERABERLER"
Erdoğan, 76 milyonun bu şiddet eylemleri karşısında nasıl tek yürek olduğununun hesaba katılmadığını belirterek, "Şu 18 gün boyunca milletim kimin ne olduğunu çok iyi gördü. Bakın çok enteresan, ellerinde Türk bayrağıyla geziyorlar, Türk bayrağını yakanlarla beraber oluyorlar. İzlediniz değil mi bunları. Tabii bu arada Gazi Mustafa Kemal’i de istismar ediyorlar ama Gazi Mustafa Kemal ile bölücülerin posterlerini yan yana taşıyorlar. 'Ulusalcıyız' diyorlar ama her türlü bölücü örgütle beraber hareket ediyorlar" diye konuştu.

"O PAÇAVRALAR İÇİNİZE SİNDİ Mİ?"
Başbakan Erdoğan, CHP’ye seslenmek istediğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Buradan CHP’nin kuyruğuna takıldığı sözüm ona ulusalcılara sesleniyorum. Atatürk Kültür Merkezi’ne asılan o paçavralar içinize sindi mi? Değerli kardeşlerim nasıl söylemeyeyim. Cumhuriyet Anıtı'na asılan o paçavralar içinize sindi mi? Camilere ayakkabılarıyla girenler, camilerde alkol kullananlar, sokaklarda başörtülü kardeşlerime el uzatanlar içinize sindi mi? 18 gündür sokaklara yazılan küfürler, sokaklarda atılan o küfürlü sloganlar içinize sindi mi?

Ama şunu söyleyeyim, bu CHP’nin yönetiminde olanlar, bunun kadrolarında olanların büyük çoğunluğu, bunların içine siner. Çünkü bunlar maalesef karakterlerinin gereğini yapıyorlar. Başörtüsü düşmanlığında ileri çıktıkları için CHP bunları kıskanmıştır. Camiye saygısızlıkta daha fazla öne çıktıkları için CHP bunları kıskanmıştır. Zaten tarihinde var. Bunlar tek partili dönemde camileri ahır olarak kullananlar değil mi Bunları biliriz. Bunları mecliste hep belgelerle açıkladım."

"POLİSE KÜFÜR EDİYORLAR"
Erdoğan, "Sokak sokak direniş çağrısı yapan CHP, sokak sokak terör estirenlere emin olun gıptayla bakmıştır" diye konuştu.

"Polise en ağır hakaretleri yapan CHP milletvekilleri, ya düşünebiliyor musunuz benim polisime ana avrat küfrediyor" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunu televizyonlarda izledik. Bunların hepsi arşivlerimizde var, yeri gelince bunları paylaşacağız. Para veren CHP milletvekilleri. Elbette sokaklardaki bu dehşet karşısında bunlar hakikaten mutlu olmuştur. Zaten istedikleri bu, bekledikleri bu. Onun için bu adımları atıyorlar. Ya küfredecekler, ya hakaret edecekler. Ama kadere bakın ki, bu gösterilerin üzerine çöreklenmeye çalışan CHP dışarıda bırakıldı, şimdi zorla bir yerlere girmek istiyor. Kimisi geliyor yerde oturuyor, kimisi geliyor peşlerine takılıyor."

"ÇOK ANLAMLI BİR YIL DÖNÜMÜ"
Bugün çok anlamlı bir yıl dönümünü idrak ettiklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bundan 63 yıl önce bir 16 Haziran günü merhum Adnan Menderes başbakanlığındaki Demokrat Parti hükümeti, Türkiye’de çok büyük, çok ağır zulmü ortadan kaldırmıştı. Neydi biliyor musunuz? Şu İstanbul’un güzelim minarelerinden, Türkiye’nin minarelerinden ezan, iç karartıcı, kulak tırmalayıcı bir şekilde 'Tanrı uludur, Tanrı uludur' diye okunuyordu. Kim yaptı bunu CHP. İşte 16 Haziran 1950’de merhum Adnan Menderes, bu büyük zulme son verdi. 16 Haziran’dan itibaren minarelerden ezan aslıyla 'Allahu ekber, Allahu ekber' diye okunmaya başlandı."

"KİBAR MENDERES'İ İPE GÖTÜRDÜNÜZ"
Kendisini üslubu nedeniyle eleştirenler olduğunu aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

"Şimdi burada birşey söyleyeceğim; 'Sayın Başbakan çok sert, çok gerilimden yana, diktatör'... Onlara sesleniyorum. 'Sayın Menderes çok kibardı, çok nazikti. Bu kadar kibar, bu kadar nazik insanı ipe götürdünüz, astınız be vicdansızlar, astınız. İdam ettiniz. Şimdi Erdoğan için de bunu kullanıyorsunuz.

Fakat biz 'Ölüm haktır. Allah'ın verdiği ömrü Allah'tan başka kimse alamaz', biz buna inanmış insanlarız. Biz, milletimizle kucaklaşmışız, milletimizle beraberiz. Milletimizle bütünüz. Bizi ayırmaya, Allah'ın izniyle kimsenin gücü yetmeyecek. Biz beraber yürüdük bu yollarda, yağmur demedik, çamur demedik, kış demedik. Hep beraber yürüdük."

"TENCERE TAVA ÇALANLARA..."
"Tencere, tava" çalanlara seslendiğini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

"Sizler de benim vatandaşımsınız ama diyorum ki bu tencere tavayı gece yarısı çalacağınıza gelin meydanlarda çalın. Gayet güzel bir şekilde bunu burada yapın. Verin buradan mesajınızı. Hiç kimseyi dışlamadan, ötelemeden, kimseye hor gözle bakmadan, gönül gönüle geleceğe yürüyeceğiz. Artık daha fazla çalışacağız.

Seçimlere şurada 8 ay kaldı. Biz bugüne kadar sustuk, sükut ettik, sabrettik. 8 ay daha sabredeceğiz. Sandıkta milli irade hırsızlarına gereken cevabı en güçlü şekilde vereceğiz. Şimdi, önümüzdeki hafta 20'sinde Mersin'de Akdeniz Oyunları'nın açılışını yapacağız. 21'inde U20 Kayseri'deyiz. 22'sinde, 23'ünde inşallah Erzurum ve Samsun'da milli iradeye saygı mitinglerini yapacağız."

Erdoğan, mitinge gelenlerden, Türk bayraklarını katlayıp saklamamalarını, balkonlarına asmalarını istedi. Bunu, bayrak kampanyası olarak tanımlayan Erdoğan, bunlarla birilerine en güzel cevabı vereceklerini söyledi.

NOTLAR
— Başbakan Erdoğan'ın konuşması yaklaşık iki saat sürdü. Konuşmasının sonunda Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile katılımcılara çiçek attı. Erdoğan, zaman zaman sözlerini keserek, aşırı kalabalık nedeniyle fenalaşanlar için sedye ve sağlık ekibi getirilmesini istedi.

— Mitingde, AK Parti'nin dışında MHP, BBP ve Saadet Partisi'nin amblemlerini taşıyan flamalar açıldı. Mitingin sonunda yapılan anonsta, MHP, BBP ve Saadet Partili katılımcılara teşekkür edildi.

— Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün renklerini taşıyan büyük boy siyah-beyaz bayrağın yanı sıra "Çarşı" ve "Kartal" yazılı pankartlar dikkat çekti. AK Partililer, hazırladıkları dövizlerle de zaman zaman medya mensuplarının bulunduğu platformun önüne gelerek, kamuoyuna mesajlarını ulaştırmaya çalıştı.

— Mitinge, yerli ve yabancı çok sayıda basın mensubu ilgi gösterdi. Medya için ayrılan platform yetersiz kaldı. Platforma çıkan bazı partililer de görevlilerin uyarılarına rağmen buradan inmedi.

— Mitinge, Makedonya, Bulgaristan ve Yunanistan'dan milletvekilleri de katıldı.

 

....
Yayın Tarihi : 17 Haziran 2013 Pazartesi 00:48:03


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?