30
Mayıs
2024
Perşembe
SİYASET

Erdoğan'dan şiirli cevap

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gündemdeki konulara yazar Cemil Meriç'ten alıntı yaparak değindi. Erdoğan, Meriç'in, "Her aydınlığı yangın sanıp söndürmeye çalışan zavallılar! Karanlığa o kadar alışmışsınız ki yıldızlar bile rahatsız ediyor sizi...'' cümlesini okudu.


Üsküdar Belediyesi'nin Yazar Cemil Meriç'in ölümünün 21. yıldönümü nedeniyle Bağlarbaşı Kültür Merkezi'nde düzenlediği ''Üsküdarlı Bir Entelektüel: Cemil Meriç'i Anma Programı''nda konuşan Başbakan Erdoğan, Meriç'in yazılarından alıntılar yaparak, önemli mesajlar verdi. Erdoğan, ''Gençlik yıllarımızda onun düşünce zenginliğiyle derin tecessüsü gözlerimizi kamaştırıyordu. Çünkü o yıllarda Türkiye'de herkesin ayrı yazarları, ayrı düşünürleri vardı. Bir kesimin okuduğu yazarı diğer kesim okumazdı. Gençlik de siyaset de her gün şiddetin sınırlarındaydı. Ön yargılar besleniyor, ideolojik kabuklar sürekli katılaşıyordu. Oysa Cemil Meriç, çok başka bir yerden konuşuyordu. Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu yeni terkipler kuruyor, Doğu'ya da Batı'ya da bakışımızı derinden etkiliyordu. Hint şairi Tagor'un şu mısralarını zihnimize kazıyordu; "Düşüncenin her korkudan azad olduğu bir ülke/ Bir ülke ki insanları dimdik/ Dünyalar duvarlarla bölünmemiş/ Kelimeler gönlün derinliklerinden fışkırır/ Emek kemale uzatır kollarını/
Aklın ırmağı ön yargıların karanlık çölünde kuruyup gitmemiş/ Ne olurdu Tanrım, benim yurdum da böyle bir ülke olsa."
Bundan 22 yıl önce Cahit Zarifoğlu ile Cemil Meriç'in peş peşe bu dünyadan gitmesiyle yüreklerinin yandığını dün gibi hatırladığını kaydeden Erdoğan, düşünce seması açıldıkça birçok yazar, düşünür, edebiyatçı, sanatçı ve aydın gibi Cemil Meriç'in de zamanla daha doğru anlaşıldığını, daha nitelikli okuyuculara ulaştığını ifade etti. Erdoğan, Cemil Meriç'in herkesin en keskin sloganlarla kutuplara savrulduğu, şiddetin gençliği rehin aldığı 1970'li yıllarda orta yola, akl-ı selime, ilme, irfana çağırdığını ve bugünkü Türkiye için de büyük anlamlar taşıyan bir gerçeği bundan 35-40 sene evvel söylediğini belirten Erdoğan, "Dedi ki, 'Düşünce hürriyeti, düşünce namusu, gerici-ilerici gibi mülevves kelimelerin esaretinden kurtulmakla başlar' Cemil Meriç bizim dünyamızdan hasretle gitti'' dedi.

- "ÖNYARGILARIMIZLA YÜZLEŞMEK ZORUNDAYIZ
Erdoğan, şöyle devam etti. "Bugün ne yazık ki hala Türkiye'de düşünceye hürriyet hakkı verilip verilmeyeceği konuşuluyor ve tartışılıyor. Ne yazık ki hala siyasetçilerimiz, -hatta aydınlarımız bile- o mülevves kelimelerin tasallutundan kurtulamadı. Bu yüzden hala siyaset üretmek, düşünce üretmek büyük bedel gerektiriyor, büyük yürek taşımayı gerektiriyor. Oysa aklın yolu, ilmin yolu, irfanın yolu bizi birbirimizi reddetmeye değil, birbirimizi anlamaya götürür. Cemil Meriç'in bize gösterdiği yol, ayrılığın değil, birliğin yoludur. Bakın şu yakınması, özellikle yaşadığımız şu süreçte ne kadar manidardır. Evet, aynı ruh haliyle Cemil Meriç'in bir cümlesini tekrarlıyorum; 'Her aydınlığı yangın sanıp söndürmeye çalışan zavallılar! Karanlığa o kadar alışmışsınız ki yıldızlar bile rahatsız ediyor sizi.''
Erdoğan, konuşmasının bir bölümünde ise, yarının daha hür, daha özgür olunup olunmayacağının da bugünkü düşünce ve idrak düzeyine bağlı olduğunu belirterek, düşünceyi, dolayısıyla ferdi, ailevi, siyasi, hukuki kararları, dogmalar ve ideolojilerin değil, hür bir akıl ve vicdanın belirlemesi gerektiğini söyledi. Madden ve manen zenginleşmede ve özgürleşmede siyasetin, ekonominin ve kurumların tek belirleyici olduğunu söylemenin, bu topluma ve bu büyük millete çok büyük bir haksızlık olduğunu kaydeden Erdoğan, ''Türkiye'nin evrensel ölçülerle medeni yürüyüşünü sürdürmesi için, bu yürüyüşün akamete uğramaması için, bu toplumun refahı ve huzuru için, demokrasinin, özgürlüklerin bu ülkenin bütün vatandaşlarını kuşatması için, fikir ve teşebbüs hürriyeti için hepimiz ama istisnasız hepimiz, muhakkak ön yargılarımızla yüzleşmek zorundayız. Yanlışlarımızla yüzleşmeden, objektif ve ön yargısız şekilde hakikati aramadan bir yere varamayız."

- ERDOĞAN, CENGİZ AYTMATOV'U DA ANDI
Konuşmasının son bölümünü ise önceki gün hayatını kaybeden ünlü yazar Cengiz Aytmatov'a da değindi. Aytmatov'a Allah'tan rahmet dileyen Erdoğan, "Özellikle, 'Selvi Boylum Al Yazmalım', 'Cemile', 'Gün Olur Asra Bedel', 'Toprak Ana', 'Beyaz Gemi' gibi ölümsüz eserleriyle tüm dünyanın tanıdığı Cengiz Aytmatov ile 19 Ekim 2003'te Bişkek'te uzun ve dostane görüşmemiz oldu. O günün benim için ayrı bir önemi vardı. Dostum, Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç vefat etmişti ve ben Başbakan olarak resmi bir ziyaret için Bişkek'teydim. Cengiz Aytmatov ile müşterek rüyamız olan Türk dünyasının geleceği üzerine heyecan yüklü konuşmalarımız oldu. Sovyet sisteminin dağılmasından sonra, bağımsız Kırgızistan'ı bir diplomat olarak Avrupa Birliği'nde, NATO'da ve UNESCO'da başarıyla temsil eden Aytmatov, evrensel bir yazar olduğu kadar ciddi bir devlet adamıydı. Türkiye'nin kalkınma ve gelişme hızından büyük heyecan duyuyordu. Merhum Aytmatov'un vefatı vesilesiyle Kırgız kardeşlerimiz başta olmak üzere bütün edebiyat, sanat dünyasına baş sağlığı diliyorum'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, programın ardından eşi Emine Erdoğan ile birlikte Bağlarbaşı Kültür Merkezi'nde açılan, Cemil Meriç'in fotoğrafları, özel eşyaları ve kitaplarının bulunduğu sergiyi gezdi.

..
Yayın Tarihi : 14 Haziran 2008 Cumartesi 01:24:58


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
MEHMET SALİH ŞAHBAZ IP: 88.247.51.xxx Tarih : 17.06.2008 17:02:43

erken genel seçim ve yerel seçimleri birlikte EYLÜL VEYA EKİM 2008 de yapılmalı bunla birlikte YENİDEN ANAYASA YAPILMASI VE KILIK KIYAFET KANUNU DÜZENLEME konusunda REFERANDUM demelisiniz. bu yetkiyide kurulucak yeni hükümete ışık tutatacaktır. ne dersen de bu millet için yapmalısınız. mehmet salih şahbaz