19
Mayıs
2024
Pazar
SİYASET

Erdoğan'ı 'canevi'nden vurdu

Başbakan Erdoğan'ın 1991'de RP'nin İstanbul İl Başkanı olduğunu anımsatan Karayalçın: "HEP yönetimi SHP'den önce Erbakan'ın evinde Refah'la ittifak görüşmesi yaptı. İttifak bağlandı. Fehmi Işıklar'ın itirazı üzerine SHP'ye yöneldiler."

DERYA SAZAK: İtalya'da seçimler az farkla da olsa Prodi liderliğindeki "Zeytin Ağacı" ittifakının zaferiyle sonuçlandı. Bu Türkiye için de model oluşturabilir mi?
MURAT KARAYALÇIN: Seçim ittifakları, siyasi tercihlerin parçalanmış yapılar ortaya koyduğu bir dönemde en uygun çözüm yolu olarak gözükmeye başladı. Siyasette düşünsel ayrılıklar bize özgü değil. Fransa'da, İtalya'da, Avrupa'nın güneyinde çok sayıda sol parti kuruldu ve uzunca bir süre bunların her biri kendi sınırları içinde siyasi başarıyı elde etmek amacıyla çalıştılar. Fakat daha sonra yeni bir siyaset yapma biçimini icat ettiler.

Solun eşref saati geldi

Chirac'a seçimi kazandıran da merkezin ittifakı olmadı mı?
Şimdi her şeyin bir eşref saati var. İtalyan solunun çoktandır gelmişti, Berlusconi iktidarına son vererek bunu gösterdiler. Türkiye solunun da eşref saati geldi ama maalesef herkes tam olarak bunu algılayabilmiş değil. Birleşme ve birliktelik sözcüklerini bile yeterince farklılaştıramıyoruz . Kültürümüzde asgari müşterek diyebileceğimiz çerçevede bir araya gelme refleksi zayıf, bunu geliştirebilirsek ittifaklar oluşturulabilir.

2002 seçimlerinden önce Ecevit'e gitmiştiniz. Bizde birliktelik niye sağlanamıyor?
Ecevit'e İtalyan solunun birlikteliği konusunu açtığımda başbakandı. "Farklı partiler nasıl oluyor da aynı programlar altında seçime giriyorlar?" diye sormuştu. Anlattım ama ilgilenmedi. İtalya'da sol, ittifakı 1996'da yaptı. O zaman da seçimi kazandılar. O zaman 8 parti ittifak yaparak seçime girmişlerdi, bugün 12 ile 17 arasında partiden söz ediliyor. Partiler çoğalmış ama buna rağmen uzlaşabiliyorlar.

Farklılıklar nasıl aşılıyor. Model nedir?
Anlaşamadıkları konuları bir yana bırakıyorlar. Ayrıntılı programla seçime gidiyorlar. Önemli olan kararlılık ve niyet. İtalyan solu seçimi çok iyi hazırlanmış programla kazandı. Prodi ittifakı İtalya'nın dünyada güçlü konuma gelebilmesiiçin daha etkili bir Avrupa'yı gerekli görüyor. Bu Avrupa solunun AB'ye sahip çıkmasının çok çarpıcı bir göstergesi. Bunu Türkiye solu için kaydetmek ihtiyacındayım. Türkiye'de bir tek biz SHP olarak AB'yi destekliyoruz.

Türkiye'de sol mesafeli AB'ye, özellikle CHP...
Bir "havet" durumu var. Avrupa Sosyalist Partileri bize bunu sordu: "Avrupa solu olarak Türkiye'nin müzakerelere başlanması yönünde 'evet' oyu kullandık. Türkiye'de sol partiler bizim kadar destek olmadılar, neden?"

Son ittifak sola ne sağladı?
2004'te yerel seçimlere gidilirken Baykal CHP çatısı altında SHP, DSP ve CHP'li birlikteliğin olabileceğini söyledi. Ecevit'i evinde ziyaret ettim, olumlu izlenimlerle ayrıldım. Baykal'a telefonla bilgi verdim. Ertesi gün bazı CHP'li yöneticilerin ittifaka karşı zehir zemberek demeçleri çıktı. Suya düştü. Münhasıran DEHAP'la ittifak yapmamıştık. CHP o sırada DEHAP'la ikili ittifak görüştü, anlaşamadılar.

2007 seçimleri öncesinde ne yapılabilir?
Seçim ittifakından yanayız. Solda birlik konusu açılınca şunu söylüyorum. Ya seçimde SHP'yi birinci parti yapın, ya da Meclis'te solun birinci partisi konumundaki CHP'ye ve genel başkanına baskı yapın. DİSK saygın bir uğraş içinde. Yılmaz Büyükerşen ismi seslendiriliyor, ama şu anda ortaya isim atmak yanlış olur, rufailer karışır. Önce ittifak yapılmalı. Solda ittifak olmazsa AKP, erken seçime gitse bile bunu türban referandumuna dönüştürür ve iktidarını sürdürebilir. SHP olarak diyoruz ki; cumhurbaşkanını halk seçmelidir.
Bu yalnızca Erdoğan'ın önünü kesmek değil, 10 milyon kişinin sandığa gitmediği, yüzde 25 oyla Meclis'te üçte iki çoğunluğa sahip iktidarın meşruiyetiyle ilgili tartışmalara da son verecek çıkış yoludur.

Siyasi partiler Güneydoğu'dan soyutlanınca PKK öne çıkıyor?
Askerler bunu görüyor. Sadece güvenlik meselesi değil, toplumsal, siyasi, iktisadi önlemlerin alınması gerekecek, bunu da partiler yapacak. SHP olarak 3 Nisan 1993'te kurultayımızın "Öncelikli Hedefler Bildirgesi"ne Kürt sorununu ve çözüm yollarını koyduk cesaretle. Bölücülükle suçlandık. Türkiye, AB istiyor diye 1999'da önerilerimizin hepsini yaptı.

İtalyan solunun sanayiciye vaadi

Avrupa solu, AB içindeki liberal dalgadan rahatsız değil mi? Prodi, daha AB'ci olmasına karşın İtalyan solu seçmenine sosyal Avrupa modelini sulandırmayan bir program sunabildi mi?
Maastricht ölçütlerine göre kamu harcamalarının milli gelire oranı yüzde 3'ün üzerine çıkamaz deniliyor. Bu da ulaşım, sosyal güvenlik, istihdam gibi alanlarda yeni sorunlar getiriyor.
Fransa'daki referandumda AB Anayasasına "hayır" çıkmasının altında da bu tartışma var. Niye böyle bir kısıtlama getiriyorlar, AB içinde de esnek istihdamın öne çıkarıldığı ABD ile rekabet edebilmek için yeni önlemler alıyorlar. Şu gözüküyor, sosyal Avrupa projesi yüksek istihdam yaratamıyor.
Esnek istihdam modeli daha yüksek istihdam yaratıyor. Katı, kuralcı olmayan bir işgücü piyasası, ABD'deki gibi "İşten ne kadar kolay çıkarırsan o kadar kolay alırsın" anlayışı AB ülkelerinde de tartışılıyor.

Avrupa sosyal modelinin sonu mu geliyor?
İşsizlik yüzde 10'un üzerinde. Yüksek emeklilik fonları sorun yaratıyor. Esnetilmiş istihdama geçmeye çalışıyorlar ama kitleler tepki gösterdi.

Prodi ne yapacak?
"Sosyal güvenlik primlerini 5 puan indireceğiz" diyor. Böylece daha yüksek maaş ve daha fazla istihdam sözü veriyor. Yeni işe girenlere de otomatik vergi iadesi sağlayacak. İtalyan firmalarının rekabet gücünü artırmak üzere de vergi indirimine gidecekler. Bakın sosyalist bir program sanayiciye neler vaat ediyor.

Ayrıca İtalya'nın yoksul güneyine ilişkin teşvikler söz konusu. Bir de "güvenlik ve legalite" sözü geçiyor, herhalde bunu da mafyaya karşı hukukun güçlendirileceği anlamında kullanıyor.

İdeolojik söylemlere ne oldu?
Tamamen pragmatik bir programla seçime girdiler. "12 ay turizm" gibi slogan geliştirmişler. Eleştiri de var: "İtalyan toplumu, maalesef kültür ve eğlenceyi birbirine karıştırmaya elverişli" diye bir ifade kullanmışlar.

Başbakan Erdoğan'a Refah hatırlatması

Erdoğan ile Baykal arasındaki 'Terör örgütünü Meclis'e taşıdınız' tartışması, 1991'deki SHP - HEP ittifakını gündeme getirdi.

Başbakan, CHP'yi suçluyor, Zübeyir Aydar'dan söz ederek, "PKK'yı Meclis'e taşıdınız" diye. CHP'li dostlarımız da her seferinde olduğu gibi aynı kompleksle "SHP'li değiliz" diye ayağa kalkıp, özgüven yetersizliği sergiliyor. SHP'den gelip de CHP'nin yönetiminde olan insanlara karşı saygısızlık yapıyorlar. Önce Başbakan'ın eski partisi Refah'la ilgili hatırlatma yapayım, 1991'de seçimlere gidilirken Erdoğan İstanbul İl Başkanı'ydı. HEP yönetimi SHP'den önce Erbakan'ın evinde Refah'la ittifak görüşmesi yaptı. Fehim Adak aracı oldu, ittifak bağlandı. Fehmi Işıklar'ın itirazı üzerine "Refah'la olmaz" denildi ve SHP'ye yöneldiler. Baykal milletvekiliydi, Parti Meclisi'nde Deniz Bey'le siyaset yapan pek çok arkadaşımız vardı, Ertuğrul Günay, Fikret Ünlü dışında HEP ittifakına karşı çıkanların olduğunu bilmiyorun.
Baykal 1991'de Antalya'da 1. sıra milletvekili adayıydı, SHP - HEP ittifakı kötüyse niye aday oldu? İnönü'ye karşı verdiği kurultay mücadelesinde Ahmet Türk'ten destek istediği biliniyor. Baykal ve arkadaşlarının SHP'den ayrılması, SHP'nin CHP'yi açması nedeniyledir. CHP'li dostlarımız maalesef Gümrük Birliği'nde de bunu yaptı, imzalarını reddetti. Bu tür kaçamaklar gereksiz. Güneydoğu için söylüyorum "Ya bu yarayı kanatacağız ya kapatacağız!"

Baykal, SHP'yi suçladıkça 'Keşke birleşmeseydik' diyor musunuz?
Temel'i idam sehpasına götürmüşler, son sözünü sormuşlar, "Bu bana ders olsun" demiş. Ama ondan sonra da asmışlar. Durumumuz da Karadeniz fıkrasına benziyor.

'Beyaz atlı prens beklemeyin'

Solu birleştirecek karizmatik lider olmadan, ittifak işe yarar mı?
Prodi'ye bakın, öyle devrimci bir lider değil, mazbut bir profesör, Avrupa'da da artık karizmatik liderler dönemi kapandı, Türkiye'de beyaz atlı prens ya da prenses beklemekten vazgeçmeliyiz. Sol düşünceyi öne çıkarmalıyız. İktidar olabileceğinizi hissettirirseniz çok daha güçlü destek alabilirsiniz. Bizim seçmen çok garantici, kazanmanızı istiyor. Eğer kazanacağınızı hissederse size çok büyük destek verir. İttifak bunu sağlar. Oy patlaması olur. Türkiye tarihinin en ağır emek sömürüsünü yaşıyor ama emekçi güçler geriliyor. Cumhuriyet'in temel değerleri tehdit edilmekte ama Cumhuriyetçi güçler de gerilemekte. Solun iktidarı için şartlar çok uygun. CHP, DSP ve SHP, Türkiye projesi hazırlamalı ve seçime birlikte gitmeli. 3 parti bunu yaparsa bütün solu çağırır. İşte beyaz atlı prens, prenses odur.
'Bağımsızları engelleyecekler'

Türkiye'de seçim yasası ittifaklara kapalı, İtalyan modeli nasıl uygulanacak?
İtalya'da ittifak yapacak partiler seçim kuruluna başbakan adaylarını, listelerini bildiriyor. Partiler varlıklarını koruyor, oy alıyorlar. Sandalye paylaşımı da ona göre yapılıyor.
SHP olarak TBMM'ye ittifaklara açık bir seçim yasa önerisi sunduk. Barajın da yüzde 5'e düşürülmesini istiyoruz. AKP ve CHP bugünkü haliyle seçime gitmekten yanalar. Bu arada Doğu ve Güneydoğu'dan bağımsız milletvekili girmesinin de önünü kesecekler. Öyle duyumlar alıyoruz. AİHM'de HADEP'ten milletvekili adayı olup da seçimi kazanan ancak baraj nedeniyle milletvekili seçilemeyen bir kişinin açtığı dava sonucu Türkiye'nin mahkûm edilmesi söz konusu. Başbakan, bir süredir bu cezayı da düşünerek 100 kişilik Türkiye milletvekilliğinden söz ediyor.

Derya Sazak - Sohbet Odası / Milliyet
Yayın Tarihi : 17 Nisan 2006 Pazartesi 10:29:06
Güncelleme :22 Nisan 2006 Cumartesi 14:07:27


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
poyraz ahmetoglu IP: 85.99.21.xxx Tarih : 17.04.2006 15:16:51
bu ülkede eskiyi karıştırdıkça hiç bir yere varılamıyor sayın murat bey bizler bu ülkenin vadtandaşıyız ve özgür hakkımızı kullanarak siyasilere oy veriyoruz bu ülkenin bir bireyi bu ülkeyi elşbette yönetecek geçmişten gelecege açılan kapılar hep aydınlık olmadı bunuda biliyoruz bir vatandaş olarak sizden şunu isytiyorum bazı konularda herkes bir iş yapmak ister ancak başarılı olamaz bunu vatandaş olarak biliyoruz türbandan bahsediliyor laiklik dinden bahsediliyor laiklik ülkeden bahsediliyor laiklik RP lideri necmettin bey bu ülkede şunu başbakanımıza vermedi ve hatasını yaptı sen başkan olmayacaksınbu partiye dedi ve bir zaman aşıında Recep Tayyip ERDOĞAN kendi partisini kurdu ve bunda başarılıda oldu ne mutlu bu ülke için gerektiği şekilde çalışanlara....