Özdemir Sabancı suikastının faillerinden Fehriye Erdal ve diğer DHKP-C üyeleriyle ilgili Belçika’da verilen mahkûmiyet kararlarının bozulmasının ardında bir yargı skandalının yattığı ortaya çıktı. Yargıtay’ın usul yönünden kararı bozduğu açıklanırken, hakim ve savcıların bazı önemli belgeleri sakladıkları belirlendi.

BELÇİKA Yargıtayı’nın DHKP-C ile ilgili mahkeme kararını bozmasının ardında bir hukuk skandalının yattığı ortaya çıktı. Gent Temyiz Mahkemesi’nin ve Başsavcı’nın Yargıtay’a bazı önemli belgeleri sunmadıkları anlaşıldı. Belçika Resmi Haber Ajansı Belga, DHKP-C kararında "vahim bir hata" olduğunu belirterek, söz konusu belgelerin sunulmamasının, söz konusu hakim ve savcıların 5 ile 10 yıl hapis cezası almasına neden olabileceğini kaydetti.

Terörist Fehriye Erdal ve arkadaşlarının yargı sürecinde, "bazı savcı ve hakimlerin", "belki farkında olmadan", "adaletten bazı bilgi ve belgeleri sakladıkları" ileri sürülüyor. Bu durumun sanıkların savunmasını veya müdahil tarafı olumlu veya olumsuz etkilemesinin önem taşımadığı, olayın çok "vahim" olduğu ve Belçika adaletinin bu işin içinden "sıyrılması" için gerekenlerin yapılacağı anlatılıyor. Yargıtay’a sunulmayan belgelerin sorumlusu olarak Gent Temyiz Mahkemesi Başkanı Jean Paul De Graeve ve Başsavcı Johan Delmulle gösterildi. Adaletten bazı bilgi ve belgelerin saklanmasına yönelik bu durum, her iki hukukçunun sorgulanmasına neden olacak.

HÜKÜMETE GENSORU

Haberlerin kamuoyuna yansımasından sonra Başsavcı Delmulle ve Adalet Bakanı Laurette Onkelinx olayla ilgili herhangi bir yorum yapmadılar. Flaman Hıristiyan Demokrat Parti (CDV) milletvekili Tony Van Parys, önümüzdeki hafta olayla ilgili bir gensoru önergesi vereceğini ve Adalet Bakanı’nın konuyu cevaplandırmasını isteyeceğini söyledi.

Belçika Yargıtayı, aralarında Fehriye Erdal ve örgütün lideri Dursun Karataş’ın da bulunduğu DHKP-C üyelerinin 3 ile 6 yıl arasında hapis cezalarıyla ilgili mahkeme kararını bozmuş ve gerekçe olarak da, Termondo Mahkemesi Yargıcı Freddy Troch’un, Bruges Ceza Mahkemesi Başkanlığına atanmasını göstermişti. Yargıtay, daha önce Türk asıllı teröristleri yargılayan ve sert kararlar vermesiyle tanınan bu yargıcın Bruges’e atanmasını "tarafsızlığın yitirilmesi" olarak değerlendirdi.