22
Mayıs
2024
Çarşamba
SİYASET

Gül'ün o geceki hayal kırıklığı

Çankaya'daki Dışişleri Konutu'nda geçen gün Abdullah Gül'le sohbet ederken, 27 Nisan'daki muhtıra gecesi neler hissettiğini, kafasından ne gibi düşünceler geçtiğini, bazı bakımlardan yaşadığı hayal kırıklıklarını da dinledim. 

Bir ara şöyle dedi: 

"Yeter söz milletindir diyenler yola kolay çıkmadılar!" 

Çok açıktı. 

Gül'ün bu sözlerinin altında, çok şeyi göze almış olmaktan kaynaklanan bir kararlılığın yattığı söylenebilirdi. 

Kim bilir belki de halkın iradesine, demokrasinin son tahlilde gerçekleştiği seçim sandığına sonuna kadar sahip çıkacaklarını anlatmak istiyordu. 

Bilemiyorum. 

Bir bakanın şu sözleri ilginçti: 

"Ne Demirel'in 12 Mart'ta yaptığı gibi şapkayı alır gideriz; ne de 28 Şubat'taki Recai Bey gibi elimiz titrer. Dik durmakta kararlıyız."
Ankara'da politika kulisinin zaten puslu olan havası, muhtıra sonrası biraz daha kasvetli bir hal almış...
Bunu da konuştuk Gül'le...
Kafamda bir dolu soru...
Darbeler ve cuntalar!
Cuntalar konusu ilginçti. Acaba bazı cuntaların varlığı olabilir miydi, muhtıranın sürpriz şekilde ve gece yarısına doğru verilmesini sağlayan?..
Yani dipten gelen bir dalga... 

Bir noktayı biliyorum: 

2003 ve 2004 yıllarından kalma bazı cuntaların varlığından, ya da 'cuntasal yığınaklar'dan hükümetin tepeleri haberdar. Bunların 'sivil bağlantıları'nın da yakın markajda tutulduğu anlaşılıyor.
Üst düzeyde bir hükümet yetkilisinin şu sözleri düşündürücüydü:
"Hükümet olarak vakıfız ne olup bittiğine... Tabii sivil ayağı da var cuntasal kalıntıların... Birkaç emekli büyükelçi, akademisyen..."
Nokta dergisinde yayınlanmış olan 2003-2004 darbe tertipleri ile ilgili iddiaların gerçekliği konusunda fazla bir soru işareti yok hükümetin tepelerinde... 

Nitekim, Abdullah Gül bundan önceki bir görüşmemizde yazılması kaydıyla, daha Nokta'daki yayın öncesinde darbe tertiplerini bildiklerini söylemiş, bunların sadece bir takım iddialardan ibaret olmadığını belirtmişti.
Bu arada devrin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök Paşa da yaptığı açıklamada tertipleri reddetmemişti. 

27 Nisan Muhtırası...
Dipten gelen bir dalga mı?
Gazı alan geçiçi bir adım mı?
Yoksa kalıcı mı? 
Bir başka deyişle, Çankaya yüzünden bir çatışma seçim sonrası da yaşanabilir mi? 22 Temmuz seçimlerini yine tek başına kazanan AKP... Ve sonra bu kez Çankaya için meydanlara konan seçim sandığından halkın oylarıyla 5 yıllığına Cumhurbaşkanı seçilen Abdullah Gül...
Açık darbe olabilir mi? 

Bu soruyu Gül'e sordum. 

Kesinlikle ihtimal vermiyor. Bir askeri darbenin Türkiye'ye yapılabilecek en büyük kötülük olduğuna haklı olarak inanıyor.
Bir an sesli düşündüm: 

Darbe, Türkiye'yi bölmek isteyenlerin tuzağına düşmektir diye... Ve böyle bir darbede mutlaka bir dış parmak vardır diye... Bu dış güç, bölgede yeni bir devlet kurmayı kafasına koymuşsa, Türkiye'de açık bir darbenin zeminini çaktırmadan hazırlayabilir ya da darbe ortamının oluşumuna katkıda bulunabilir diye... 

Türkiye bu tuzağa düşer mi? 

Demokrasiyi rafa kaldıracak, AB yolunu dinamitleyecek, siyasal ve ekonomik istikrarını berhava edecek bir darbe yaşanabilir mi Türkiye'de? 

Sanmıyorum. 

Türkiye'nin askerinin de, sivilinin de aklını ekmek peynirle yemediğini düşünüyorum. 

Abdullah Gül'ün de bu düşüncemi paylaştığını gördüm.


hasan cemal/milliyet
Yayın Tarihi : 4 Mayıs 2007 Cuma 14:02:00
Güncelleme :4 Mayıs 2007 Cuma 14:01:33


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ismail aslan IP: 88.229.108.xxx Tarih : 4.05.2007 21:34:21
Sayın Gül koltuk ve makam sevdasını bırakın Ülkede hergün şehitler geliyor. Terörle mücadele yasası çıkartmadınız. Birazda ülke ve millet için çalışın, bu milletin çile çekecek güçü kalmadı.Ülkede gerğin ortam yaratmaktan vaz geçip anlaşın. Daha nekar şehit vereceğiz, Terör konusunda negibi tedbirler aldınız veya yeni yasa çıkarttınız mı?