Hapiste olmasam milletvekili olmazdım

Terör örgütü PKK üyesi olduğu iddiasıyla tutuklu bulunduğu Gebze Cezaevi'nden 22 Temmuz seçimlerde İstanbul'dan bağımsız Milletvekili seçilen DTP’li Sabahat Tuncel, “Dışarda olsam, büyük ihtimalle milletvekili olmazdım. İçeride olmanın rolü büyük” dedi.

'ORAYA LAYIK DEĞİLSİN' DİYORLAR
Meclis'teki diğer partililerle ilişkilerinin ‘bir selamlaşmadan' öteye gitmediğini anlatan Tuncel, “Cezaevinde iken şöyle bir kaygım vardı; Acaba kazansam bile Meclis'e girmeme izin verirler mi? Çok afişe edildiğim için tek başıma metroya ve otobüse binmekten çekiniyorum. ‘Oradan defol’, ‘Oraya layık değilsin’ gibi tehdit içerikli mektuplar alıyorum” dedi.

Terör örgütüne yakınlığı ile bilinen ve Avrupa'da yayın yapan, ‘Yeni Özgür Politika' gazetesinin sorularını yanıtmayan Milletvekili Sabahat Tuncel, ‘Örgüt üyeliği' suçundan tutuklu bulunduğu Gebze Cezaevi'nden İstanbul Milletvekili seçildiğini hatırlattı. Sabahat Tuncel, “Cezaevi yerine dışarda olsaydım büyük ihtimalle milletvekili olmazdım” dedi. Hümanist, duygusal, insanları kırmayan ve doğayı çok seven kişiliğe sahip olduğunu söyleyen Tuncel, olabildiğinde kavgadan uzak durduğunu söyledi. İlkokuldan beri siyasete ilgi duyduğunu, o yıllarda anlamasa da, Lenin'in kitaplarını okuduğunu söyleyen Tuncel, “Sol bir çevreden geliyorum. 12 Eylül sürecini yaşamış bir ailenin çocuğuyum. Çünkü asimile olmuş bir aileden geliyorum. Sol kimliği var, ama Kürt kimliği zayıf olan bir aileydi” dedi.

“MİLLETVEKİLİ OLMAYI İÇSELLEŞTİRMİŞ DEĞİLİM”
Kendisini sokakta siyaset yapan bir devrimci olarak gördüğünü TBMM'ye girebileceğini hiç tahmin etmediğini belirten DTP İstanbul Milletvekili Tuncel, “Ne öyle bir hedefim ne de bir beklentim vardı. Gerçeğini soracak olursak, halen bile milletvekili olmayı içselleştirmiş değilim. Bana göre önemli olan durduğunuz noktadır. Yaşama bakış felsefeniz. O amatör ruhumu korumaya çalışıyorum. Cezaevindeyken kadın hareketinden arkadaşlar gelip, ‘seni aday göstereceğiz’ dedi. Ben de, ‘siz bilirsiniz’ diye cevap verdim. Aslında ‘olur’ da, ‘olmaz’ da, demedim. Çünkü korkuyordum. Başarısız olunsaydı, kadın hareketi büyük eleştiri alırdı. Kaygım buydu” dedi.