CHP lideri Baykal, Deniz Feneri davasına ilişkin mahkemenin mal varlığını araştırılması kararını “Saklayacak, korkacak bir şeyim yok, hesabımı vermeye hazırım şimdiden başkaları da hesap vermeye hazırlansın” sözleriyle değerlendirdi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, dün yerel seçimlerde Çanakkale’de başarı elde eden belediyelere tebrik ziyaretinde bulundu.
Baykal, önceki gün görüşülen davada, RTÜK Başkanı Zahid Akman’dan önce kendi mal varlığının araştırılması yönündeki mahkeme kararını değerlendirirken, şöyle dedi: “Yargı makamlarının öğrenmek istediği her türlü bilgiye ilişkin her türlü açıklamayı derhal yapacağıma şüphe yoktur. Mal varlığım, gayrimenkullerim, banka hesaplarım... Bunlara ilişkin ayrıntılı, tüm bilgiler, en doğru ve en hızlı şekilde derhal yargı makamlarına intikal ettirilecektir. Soruşturmanın bizimle ilgili bölümünün bu şekilde ele alınmasından şikayetçi değilim. Elbette yargı işleyecektir. Yargıya da yardımcı olunmalı. Bu benim hukuki, siyasi ve ahlaki sorumluluğumdur. Benim saklayacak ve korkacak bir şeyim yok. Hesabımı vermeye hazırım. Ama şimdiden başkaları da hesap vermeye hazırlansın.”
Dosya beklemede
Baykal, Deniz Feneri soruşturmasının, iktidarın yargının bürokrasinin yolsuzluklarla mücadeledeki yaklaşımını ortaya koyan bir vesile olduğunu ifade etti. CHP lideri, “Alman yargısının ortaya koyduğu bir tablo var. Objektif ve tarafsız” dedi. Olayın Almanya’da, ama asıl faillerinin Türkiye’de olduğunu kaydeden Baykal, şunları söyledi: “Almanya’da toplanan paralar Türkiye’ye getiriliyor, Türkiye’de yatırılıyor. Ama işin ilginç tarafı Türkiye’de hala makul ve kapsamlı şekilde soruşturma yapılmıyor. Almanya bize 12 isim veriyor ama Türkiye gerekeni yapmıyor. Şu anda dosya beklemede. Aylarca da dosya Türkiye’ye gelmedi. Düşünsenize Alman makamları, o kadar titiz ki, adı geçen 16 kişi ve 12 şirketle ilgili parmak içi, avuç içi izi istedi. Adam, ’Bunlar yolsuzluğu meslek haline getirmiş kişilerdir’dedi. ’Herşeyi inceleyin ve bana bildirin’dedi. Şu anda Almanlar davada artık ikinci aşamaya geçiyor ama biz hala birinci aşamaya geçemedik. Bu olay Türkiye’deki iktidarın yolsuzluklarla mücadeledeki zafiyetlerini ortaya koyuyor.”
HADİSE’YE BAŞARILAR
CHP lideri uçaktaki sohbetinde Eurovision’da Türkiye’yi temsil eden genç sanatçı Hadise’yle ilgili de konuştu. Finalde Hadise’ye başarılar dileyen Baykal, “Gönlüm Hadise’yle. İnşallah Moskova’dan birincilikle gelir” temennisinde bulundu.
Dosya eksik diye iade edilmiş
Baykal, ziyaret ettiği Kepez ilçesinde de yaptığı konuşmada Deniz Feneri davasıyla ilgili iddialarını sürdürdü. Deniz Feneriyle ilgili Alman makamlarının yazdığı yazıların Türkiye’de işleme konulmadığını ve savsaklandığını savunan Baykal, “Alman makamları yazı yazdılar, Türkiye’ye, 16 kişi ve 12 şirket hakkında kapsamlı bilgi istediler. 16 kişinin parmak izi, avuç izlerini istediler. ‘Bu kişiler dolandırıcılığı meslek haline getirmiş insanlardır’dediler. 12 şirket hakkında, bütün belgeleri makbuzları, irsaliye belgeleri, defterleri, banka hesapları, ilişkileri, irtibatları hakkında bilgi talep ettiler. Bunu da uluslararası bir anlaşmaya dayalı olarak, bir hak olarak istediler. Yani size bilgi veriyoruz, sizin götüreceğiniz soruşturmaya yardımcı olur diye değil. Bir hak olarak bunu bize verin dediler. Halen bunlar verilmemiştir. Şimdi öğreniyoruz ki, dosyada şu eksik, bu noksan, şu uygun şekilde talep edilmemiş diyerek; dosyanın tümü, Almanya’ya iade edilmiş, yeniden bir dosya gelsin diye bekleyiş içine girilmiştir. Niçin, o 16 kişi soruşturulmasın. O, 12 şirket hakkında istenen şirket bilgileri Almanya’ya gönderilmesin. Bu çok üzüntü verici bir şey, maalesef burada açıkça ifade ediyorum. Adalet mekanizmamız kendisinden beklenen işleyişi sergileyemiyor. Adalet mekanizması derken, güvenlik güçleri ile soruşturma yapacak birimlerle, savcılığı, hakimleriyle adalet bakanıyla hepsini bir bütün olarak düşünüyorum. Ve bu Türkiye’ye yakışmıyor. Bu üzüntü verici bir olaydır. Ve çok net bir gözlemdir” diye konuştu.
Yaşanan bu durumun akıllara çeşitli soruları getirdiğini vurgulayan Baykal, “Bu kadar açık yolsuzluk yapıldığı Alman yargısının hükmü ile ortaya çıktığı halde, siz niye bunun üzerine gitmekten çekiniyorsunuz. Bir irtibat mı var, bir ilişki mi var. Himaye etmek istediğiniz birileri mi var?”