22
Mayıs
2024
Çarşamba
SİYASET

Karşılıklı hangi sözler verildi?

İngiliz dergisi The Economist "Sınır ötesi operasyonlar" başlığıyla verdiği haberde, Türk ordusunun Kuzey Irak’a son yılların en büyük harekatını yaptığını yazdı.

Dergi, Başbakan Erdoğan’ın ABD’nin desteğini alabilmek için 5 Kasım’daki görüşmede Başkan Bush’a Kürtlerin Irak’taki bölgesel hükümetinin tanınması ve PKK’lılar için daha liberal bir affın çıkarılması sözünü verdiğini iddia etti.

THE Economist dergisi, TSK’nın sınır ötesi operasyonu ve ABD’nin verdiği desteği değerlendirdiği haberinde ABD ile Türkiye’nin bir anlaşma yapmış olabileceğini öne sürerek "Başbakan Erdoğan’ın, George Bush’a, "Kürtlerin bölgesel hükümetinin tanınması ve PKK’lılar için daha liberal bir af" sözünü verdiğini iddia etti.

HASSAS BİR BALANS AYARI

İngiliz The Economist dergisi, TSK’nın sınır ötesi operasyonunu değerlendirdiği haberinde "Sınır ötesi operasyonlar" başlığı altında "Türkiye ile Amerika arasında bir anlaşma oldu mu?" spotunu kullandı. Türkiye’nin Kuzey Irak’ta son yılların en büyük sınır ötesi harekatını gerçekleştirdiğine işaret eden dergi, "Irak’taki Amerikan işgalcilerinin, böyle bir operasyonun yapılmasını önlemek için son aylarda büyük bir çaba göstermelerine karşın Türkiye’nin en üst düzey generali, Amerikalıların sadece hava operasyonuna onay vermediğini, aynı zamanda gerekli istihbaratı sağladığını söyledi" diye yazdı. Bunun "hassas bir balans ayarının" sonucu olabileceğini belirten dergi, Amerikalıların Kuzey Irak’taki istikrarın bozulmasını istemediğini ancak hayati bir NATO müttefiki olan Türkiye ile ilişkileri kurtarmayı hedeflediklerini aktardı.

KARŞILIKLI SÖZ VERİLDİ

The Economist, birçok Iraklı Kürdün, Türkiye’nin operasyonun tek amacının PKK olmadığına inandığını belirtti. Dergi şunları yazdı: "Belki Amerika ve Türkiye bir anlaşma yaptı. Amerika’nın sınırlı Türk operasyonlarına desteği ve Iraklı Kürtlerin PKK’ya karşı harekete geçmeleri emrini verme sözünün karşısında Türkiye’nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da George Bush’a bazı sözler verdiğine inanılıyor. Bunlar, Kürtlerin Irak’taki bölgesel hükümetinin tanınmasını ve PKK’lılar için daha liberal bir affın çıkarılmasını içeriyor."

Önceki "affın" sonuç vermediğini öne süren dergi, "Şimdi hükümet, şiddete karışmayan tüm PKK’lıları af edebilir. 20 yıldır asilere karşı verilen mücadelenin ardından Türkiye, askeri önlemlerin tek başına Kürt sorununu çözemeyeceğini biliyor" değerlendirmesinde bulundu.

5 Kasım 2007

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan’ın 5 Kasım’da Beyaz Saray’da ABD Başkanı George W. Bush ile yaptığı görüşme, Türk-Amerikan ilişkilerinde yılın en önemli olayı olmuştu. Bush, terör örgütü PKK’yı "Türkiye ve ABD’nin ortak düşmanı" ilan ederken, bu örgütle daha etkili mücadele için mekanizma kurulması kararını açıklamıştı.

Tutanaklar o dergiyi yalanlıyor

THE Economist Dergisi’nin, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, ABD Başkanı George Bush’a sözler verdiği yönündeki iddialar, Dışişleri kaynaklarınca yalanlandı. İki liderin, 5 Kasım’da ABD’de yaptığı görüşmeye giren Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın yakın bir kurmayı tutanaklarda The Economist’in iddialarıyla ilgili hiçbir ifadenin olmadığını söyledi. Aynı yetkili "Toplantıya Türk tarafı olarak kararlı şekilde girdik. Görüşmede, üst düzey askeri yetkililer arasında ortak istihbarat paylaşımının başlatılmasını ve istihbarat paylaşımının anlık olmasını talep ettik. İkisi de kabul edildi" dedi.

The Economist ciddi dergi

İDDİALARI değerlendiren CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu "The Economist ciddi bir dergidir. Erdoğan’ın, Bush görüşmesinden sonraki söylemleri iddiaları doğruluyor. Toplantının ardından Türkiye’de aftan bahsedilmeye başlandı. K. Irak’taki bölgesel yönetimin tanınması için altyapı hazırlıyorlar" dedi.

Hurriyet
Yayın Tarihi : 22 Aralık 2007 Cumartesi 08:14:34


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
mesut erdi IP: 88.232.64.xxx Tarih : 23.12.2007 14:42:30

Şimdi bu haberi doğru olarak kabul edersek; İlk önce Bush'u ele alalım,"Türkiye ve ABD’’nin ortak düşmanı"olarak değerlendirdiği terör örgütü PKK yı ne zamandır biliyor.Ellerine silahı verirken dostmuydu.Düşmanlıklarını ne zaman farketti.Hem sonra PKK sadece Türkiye ve ABD'nin ortak düşmanı değil dünyayı tehdit eden bir terör örgütü haline gelmiş.Çünkü belki bir çoğumuz da bilmektedir ki Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülkede büyük ekonomik faaliyetler icraa etmekteler.Hatta Belçika başta olmak üzere bir çok ülkede PKK yandaşlarına maaş bağlanmıştır.Bu da bu ülkelerin ekonomisini büyük çapta etkilemektedir.Yani bu durumda PKK'nın düşmanlığı konusundaki ortaklığı neden diğer ülkeler kabul etmiyorda sadece Bush kabul ediyor bunun altını karıştırmak gerekir.Ben bunu;Türkiyeyi güç bakımından değerlendirerek bir aslan olarak düşünürsek aslan ın fareden korunmak için kediyi dost edinmesi diye değerlendiriyorum(Tabi ben geçmişi ve gücü bakımından aslanlığa Türkiyeyi layık gördüm.Siz stratejik bakımdan hangisini layık görürsünüz bilemem).Şimdi bunun altında bir çapanoğlu aramak lazım.Şöyle;burda niyet acaba 1)ABD ekonomik yönden Türkiye'nin köprü konumunda olmasından dolayı bize muhtaç olduğunun farkında ama renk vermiyor 2)ABD, Türkiye ve ortadoğu üzerindeki hayallerini gerçekleştirebilmek için Türkiye'yi kullanmaktan çekinmiyor ve bunu da yaparken "düşmanın düşmanım" politikasını izleyerek nabza göre şerbet verip çaktırmadan direktifleri sunuyor,yani nabza göre şerbet veriyor.3)Yada Türkiye'yi kendisine muhtaç görüp "E yardım edelim bari" dercesine arada bir kıyaklar geçtiğini sanıyor ama bu 3.sü olduğunu sanmıyorum tabi.Çünkü ABD nin devlet başkanı bu kadar saf olamaz heralde.Herşeyin farkında ve nasıl davranacağını ve istediğini almak için kiminle dost kiminle düşman olacağını iyi biliyor.İlk önce dost oluyor zaaflarını öğreniyor sonra en zayıf tarafından tepesine çöküyor.Irak meselesinde olduğu gibi.Peki Türkiye'nin bu duruma düşmeyeceğini nerden biliyorsunuz? Şimdi diyeceksinizki Irak'ın petrolü vardı,nükleer silah bahanesiyle tepesine bindi.Türkiye'nin nesi varda neyi bahane edecek.Herkes biliyorki Türkiye %70 in üzerinde bor rezervine sahip ve hidrojen üreten fakat işlenmeye başlanmamış bir maden.Ve Bush hatırladığım kadarıyla 3-4 sene evvel ABD'de hidrojenle çalışan arabaların üretimine başladı.Tabi o zamanlar deneme aşamasındaydı şimdi ne boyutta bilmiyorum.Peki bunu yaparken neye güvenerek yada şöyle söylemek gerekirse neyi hayal ederek yaptı.artık bilmiyorum siz nasıl değerlendirirsiniz.Allah sonumuzu hayır etsin.