30
Mayıs
2024
Perşembe
SİYASET

Kılıçdaroğlu: Gül özür dilesin

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Dersim olaylarından dolayı özür dilemesi gereken kişinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olduğunu dile getirdi

Brüksel gezisi dönüşü Milliyet gazetesinden Aslı Aydıntaşbaş'a röportaj veren CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın Tunceli halkından özür dilemesinin Türkiye'yi içsavaşa sürüklediğini, özür dilemesi gereken kişinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olduğunu söyledi.

Eğer Başbakan bu tutumunu sürdürürse Türkiye süratle iç çatışma noktasına gelebilir. Başbakan, söylemlerinde özellikle inanç temelli ayrım yapıyor. Bu çok tehlikeli. Bu söylem topluma kin ve nefret tohumları atmak demektir. Başbakan’ı ‘Milletin inançlarıyla ne uğraşıyorsun?’ diye uyardık. Sen insanların sorunlarıyla ilgilen. Ama yine kalkmış inançları sorguluyor. Bu tutumu sergilemeye devam ederse ileride ciddi sonuçlar doğabilir. Dersim meselesinde de böyle. Bir yandan inanç farklılıklarını körükleyen sözleri var, diğer yandan Dersim için özür diliyor. O zaman dönüp sormak lazım bu çelişki nedir diye?

DERSİM YANSA ELLERİNE KINA YAKARLAR
Başbakan’la yüz yüze Dersim tartışmaya hazırım. Onun elinde olmayan belgelerle konuşacağım. Dersim konusunda aslan kesiliyor ama Dersim yasağını getiren kim? Kendi hükümeti. Kendi Kültür Bakanı Dersim konulu bir belgesele yasak getirdi. Adam hayatta, anılarını anlatıyor, sen yasak getiriyorsun. Böyle iki yüzlülük olmaz. Ama Dersim insanı AKP takiye kültürünü bilir. Dersim yansa ellerine kına yakarlar.

Dersim konusunda yaraları sarmak için yapılması gerekenler bellidir.

AÇIKLANMAMIŞ BELGELER VAR
1. Başbakan’ın gösterdiği belgelerin hiçbiri bilinmeyen belgeler değil. Ama açıklanmamış belgeler var hâlâ. Açın belgeleri, tarihçiler öğrensin ve toplumu aydınlatsın. Hem üzülecek hem de sevinecek noktalar çıkacak

2. Zorla göç ettirilen ailelerin listesi açıklanmalı. Yeri de belli. Eski Bayındırlık Bakanlığı, şimdi Şehircilik Bakanlığı’nda. Ben Grup Başkanvekili iken istedim, vermediler.

3. Bu ailelere toprak verildi. Sonra da geri alındı. O toprakların yeniden tahsis edilmesi lazım. Tazminat konusu hukukçuların işi. Hukuk izin verirse insanlar haklarını aramalı. Mağdur olanların hak aramaları anlayışla karşılanmalı. Sonuçta nasıl bir tablo çıkar, bu hukukçuların işi.

ÖZÜR DİLEMESİ GEREKEN CUMHURBAŞKANI
Bu meselede dilenecek özür varsa bunu CHP değil, devlet diler. Başbakan ‘devlet adına diliyorum’ diyor ama o aslında hükümetin başı. Yetkisi yok devlet adına dilemeye. Aslında özür dilemesi gereken Cumhurbaşkanı’dır. Yetkili olan odur. Arşivleri açması lazım. Haksızlık varsa da özür dilemesi lazım. Arşivi istememizin temelinde gerçek anlamda doğrularla yüzleşmeyi istememiz yatıyor.

CARİ AÇIK ORTADA
Türkiye gündeminden kopmuş yapay gündemlerle ilgilenir hale geldi. Dersim de öyle yapay bir gündem. Ülkenin gündemi depremdir. Erciş’te insanlar depremin ardından şimdi de yangından ve açlıktan ölüyor. Ekonomimiz ciddi sorunlar yaşıyor. Fitch notumuzu durağana çevirdi diye suçlanıyor ama sorunumuz belli. Cari açık ortada.

Türkiye’de çok büyük hak ihlalleri var. Yargı süreçlerini iki arkadaşımız sürekli izliyor. Bir poşu bağladı diye 40 küsur yıl ceza istenir mi? Konuları gündemde tutmaya çalışıyoruz.

ÇARESİZ KALIRSAK SİNE-İ MİLLETE DÖNERİZ
Sine-i millete çaresiz kalırsak döneriz. Bu parlamento işlevsiz hale gelirse. Şu anda işliyor parlamento. Daha yeni kadına şiddeti engellemeye yönelik sözleşmeyi onayladık.

Sivas davasının bir sanığı Avrupa’da yakalandı. Belge gönderilmesi lazım. Göndermediler, serbest bıraktılar. Eldeki sanığın bile Türkiye’ye getirilmesine izin vermiyorsun. İkiyüzlü politika işte bu.

BAŞBAKAN ATATÜRK VE CUMHURİYET'LE HESAPLAŞMAK İSTİYOR
Başbakan’ın kafasında Cumhuriyet ve Atatürk ile hesaplaşmak var. Bu konuda mutlaka hazırlığı da var. Ağır ağır altyapıyı oluşturuyor. Arkasından gelen İstiklal Mahkemeleri gibi taleplere bakarsanız bu çok belli. O mahkemelerde de binlerce kişinin asıldığı iddiası da yalan. Arşivler açıklansın ki o iftira da ortaya çıksın. Meclis’teki arşivin açılmasını destekleriz.

AB de bu olanları artık ağır ağır görmeye başladı. Başta AKP’yi değişim, dönüşüm partisi, CHP’yi statüko partisi kabul ederlerdi. Ama iki yıldır Brüksel’e, Paris’e, Almanya’ya o kadar çok gittim ve anlattım ki artık statükonun adresinin AKP olduğunu biliyorlar. AB sürecini ve reformları desteklemeye hazır olduğumuzu ilan ettim ama hükümet bir tane bile reform getirmedi ki önümüze.

YARGITAY'A 160 ADAMLARINI SEÇTİLER
Referandum öncesinde ‘Türkiye yargı bağımsızlığını tümüyle kaybedecek’ dedik. Avrupa dinlemedi. Ama hemen ertesinde gerçek ortaya çıktı. Adalet Bakanlığı üst düzey yöneticileri HSYK üyesi oldu. Yargıtay’a blok halde 160 adamlarını seçtiler. Cumhuriyet tarihinde ilk kez yargı bu kadar net biçimde siyasi otorite emrine girdi. Kimsenin güveni kalmadı.


 

...
Yayın Tarihi : 27 Kasım 2011 Pazar 14:48:50


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?