31
Mayıs
2024
Cuma
SİYASET

'Kimse bu işi hafife almasın'

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen,, ''Başbakanın üst perdeden yaptığı ve CHP'yi küçümseyici suçlayıcı beyanları bizi korkutmuyor. Burada hesap vermesi gerekenler, hesap soran duruma geldiler'' dedi.

Öymen, CHP Bursa İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, son günlerde yaşanan olayların Türk demokrasisi açısından çok büyük talihsizlik olduğunu söyledi.

CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın odasının dinlendiğini savunan ve orada yapılan özel bir görüşmenin basına yansıdığını hatırlatan Öymen, hem siyasi hem de yargı boyutuyla sonuna kadar bu durumun üstüne gideceklerini, hiç kimsenin mazeret aramaya, bu olayı hafifletmeye kalkışmaması gerektiğini kaydetti.

Bir cep telefonunu dinlemek için cep telefonunun açık olmasının gerekmediğini, bu teknolojinin dünyada da Türkiye'de de bulunduğunu ifade eden Öymen, ''Hükümet niye itiraz ediyor, inkar ediyor bu işlere. Gayet doğal, çünkü bu tip olaylar dünyada da olduğu zaman hemen inkar etme yoluna gidilir. Bu safhada o bakımdan her söylenen söze inanmamak lazım. Buna benzer çok olay oldu'' dedi.

Onur Öymen, İçişleri Bakanlığının, Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı dinlemeyle görevli istihbarat bölümlerinin denetlenip denetlenmediğinin araştırılması gerektiğini dile getirerek, şunları söyledi:

''Maalesef bu Türkiye'de çok yaygın bir uygulamadır. 5 bin civarında insanın dinlediği söyleniyor, çok kapsamlı bir örgüt. Şimdi çeşitli sorular var, madde bir; bizim yasalarımıza göre bir insanı yanlışlıkla dinlemişseniz veya savcılıktan yetki alarak dinlemişseniz ve o dinlemenin sonucunda da o insan hakkında bir suç unsuru bulamamışsanız, dinlediğinizi ve suç unsuru bulamadığınızı, dinlediğiniz insana bildirmek zorundasınız. Bizim yasalarımız böyle diyor.

Acaba kaç kişiye bildirdi Hükümet şimdiye kadar 'Sizi dinledik de bir şey bulamadık' diye. Resmen kaç kişiye bildirdi Hükümet bunu. İki; bu dinlemeyle görevli İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı istihbarat bölümü veya bölümlerinin bu dinlemeyle ilgili kısmı acaba kaç defa denetlendi? İşte bu soruların üzerine gideceğiz.

Başbakanın üst perdeden yaptığı ve CHP'yi küçümseyici suçlayıcı beyanları bizi korkutmuyor. Burada hesap vermesi gerekenler, hesap soran duruma geldiler. İşin tuhaf tarafı odur. Bu olayın mağduru olan CHP, bir suçluymuş gibi bir hedef haline getirilmek isteniyor. Bu oyunlara biz gelmeyiz. Bu olayın sorumluları resmen ortaya çıkınca, herkes de bunun bedelini ödeyecektir. Kimse bu işi hafife almaya kalkışmasın. ''

-DIŞİŞLERİ BAKANI BABACAN'IN AÇIKLAMALARI-

Onur Öymen, Dışişleri Bakanı ve Baş Müzakereci Ali Babacan'ın Avrupa Parlamentosunda yaptığı ''Türkiye'de sadece gayrimüslim azınlıklar değil, Müslüman çoğunluk da dini özgürlüklerle ilgili sorunlar yaşıyor'' şeklindeki açıklamasını anımsatarak, şöyle devam etti:

''Bir Dışişleri Bakanının, yurt dışına çıkıp kendi ülkesini eleştirmesinin örneğine rastlayamazsınız. Hiçbir ülke kendi kendisini eleştirmez. Hele böyle tek başına iktidarsınız, Mecliste mutlak çoğunluğunuz var, gideceksiniz, kendi ülkenizi yabancılara şikayet edeceksiniz. Ne anlama geliyor? Bu şu anlama geliyor: (Türkiye'nin gerçek anlamda demokratikleşmesi için biz çok çalışıyoruz, ama gücümüz yok). Mutlak çoğunluğa sahip bir hükümet bir meclis, eğer ülkenin demokratikleşmesi için gerekli adımları atamıyorsa, demek ki hükümetin üzerinde bir güç vardır. Bu başka türlü anlaşılmaz yabancılar tarafından.

Demek ki Türkiye'de hükümet, meclis daha üstün güçler tarafından denetleniyor engelleniyor ve onlar hükümetin bu konuda, adım atmasına engel oluyorlar. Bunlar olacak şeyler değildir. Bu konuyu da biz Meclise getireceğiz, takipçisi olacağız. Türkiye bu kadar ucuz bir ülke değil. Kendi kendimizi yabancılara mağdur göstereceğiz, acındıracağız, onlardan şefaat bekleyeceğiz, Türkiye böyle bir ülke değil. Türkiye bir muz cumhuriyeti değil. Türkiye'yi hiç kimse ikinci sınıf bir devlet durumuna sokamaz.''

CHP'nin Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğine değil, bunu engellemek isteyenlere ve Türkiye'ye bazı haksız dayatmalar yapmak isteyenlere, Türk milletini incitici sözler söyleyenlere karşı olduklarını anlatan Öymen, ''Madem ki AB üyeliğini istiyoruz, her söyleneni sineye çekelim, her hakareti cevapsız bırakalım, bunu mu istiyorsunuz bizden. Bunu yapacaklar vardır, ama biz değiliz. Bunları Brüksel'de çok açık bir şekilde anlattık'' diye konuştu.

-AK PARTİ HAKKINDAKİ KAPATMA DAVASI-

Onur Öymen, AK Parti hakkındaki kapatma davasıyla ilgili olarak Anayasa'nın 138. maddesi gereğince konuşmadıklarını belirterek, ''Bize diyorlar ki, (Böyle bir dava Avrupa'da görülmemiştir. örneği yoktur, orada parti kapatma olmaz). Yani milleti bu kadar saf mı zannediyorlar, bu kadar kolay kandırabileceklerini mi zannediyorlar. Bizim elimizde bütün Avrupa ülkelerinin anayasaları var. Hemen hemen hepsinde partilerin belli koşullarda kapatılabileceği yazılıdır'' dedi.

Siyasi partilerin kapatılması yoluyla, siyasette başarı sağlamak gibi bir hedeflerinin bulunmadığına dikkati çeken Öymen, siyasi partilerin seçim sandıklarında yarışmasını tercih ettiklerini, ama Anayasa'da da siyasi partilerin uymaları gereken kurallar ve uymazlarsa yapılacak şeylerin de yazılı olduğunu bildirdi.

Öymen, ''AK Parti kapatılırsa AB ilişkileri askıya alınır'' denildiğini belirterek, ''Bu ne demek oluyor; (Türk yargıçları hukuka, Anayasa'ya, Avrupa hukukuna göre değil, bu davanın sonucunun verebileceği siyasi neticeleri dikkate alarak karar versin). Böyle şey olur mu? O zaman siz yargı sürecini siyasallaştırıyorsunuz. Biz hiçbir şey demiyoruz. Hakimlerin üstüne büyük bir siyasi sorumluluk yüklüyorlar'' dedi.

-LAGENDİJK'İN SÖZLERİ-

Onur Öymen, bir soru üzerine, Brüksel ziyareti sırasında, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Joost Lagendijk ile görüştüğünü ve toplantıda yaptığı konuşmada, insan hakları ve demokrasinin hiçbir ülkenin iç meselesi olmadığını, ama görevi gereğince tarafsız olması gereken insanların, bu tarafsızlığın gereğini yerine getirmesi gerektiğini söylediğini kaydetti.

Bir taraf ülkenin yargısına saygılı bir dille hitap edilmesi gerektiğini anlatan Öymen, şöyle devam etti:

''Sonra bir açıklama yaptılar. Karma Parlamentosunun Avrupa kanadı, (Bizim CHP ile hiçbir sorunumuz yoktur. CHP'ye karşı hiç bir tutumumuz yoktur); böyle havayı yumuşatıcı bir açıklama yaptılar. Hollanda radyosu geldi bana, dediler ki (Lagendijk'ın görevden alınmasını isteyecek misiniz?) Dedim ki (Bu kendi vereceği bir karar. Böyle bir komisyona başkanlık yapan bir insanın tarafsız olması lazım. Tarafsızlığını koruyacaksa, mesele yok. Ama ben tarafsız olamam derse günün birinde, o zaman bu kararı kendisi verir.) Sonra akşam yemeğinde bir araya geldik. Bir iletişim kopukluğu olduğunu söyledi. Kendi söylemediği sözlerin yazıldığından şikayet etti.

CHP'ye karşı olumsuz bir tutum içinde olmadığını anlattı. Türkiye'nin bazı gerçeklerini bilmediği anlaşılıyor. İstanbul'daki bazı çevreler bu yabancıları kendi çizgilerine götürmek için, onları yönlendirmek için sürekli çaba gösteriyorlar.''

AA
Yayın Tarihi : 31 Mayıs 2008 Cumartesi 19:10:27


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
hgh IP: 88.230.155.xxx Tarih : 2.06.2008 07:00:07

sayın savcılarım doğru yoldasınız,adamların attığı her adım suç,söylemleri,halkı kutuplaştırıyor,bu parti kapatılmalı,sivri dilliler siyasetten ebediyyen men edilmeli,şimdiye kadar siyasette bu kadar rezalet görülmedi